SEARCH RESULT

Year

Subject Area

Broadcast Area

Document Type

Language

328 results listed

2019 1916 Olayları ve Kazak Edebiyatına Yansımaları

Her milletin hayatında iz bırakan olaylar vardır. Çok geniş bir coğrafyada hüküm süren Türk toplulukları dahayat sürdükleri yerlerde iyi ve kötü olaylar yaşamış veya yaşamak zorunda kalmışlardır. Kazak Türkleri de bazı dönemlerde hiçbir milletin maruz kalmak istemediği sıkıntılar ile karşı karşıya kalmışlardır. Özellikle Çarlık Rusya’sının bölgeyi işgali ile başlayan sıkıntılar Birinci Dünya Savaşı sürecinde zirveye ulaşmış ve halkın yaşama dair ümitlerini yok edecek gelişmelere sebep olmuştur. Bu gelişmelerin en önemlilerinden birisi de Birinci Dünya Savaşı’ndaki kayıplarını telafi etmek isteyen Çarlık Rusya’sının Türkistan coğrafyasında eli silah tutan herkesi cephe gerisinde görev almaları noktasında zorunlu göreve tabi tutmasıdır. Bu durum 1916 başkaldırısının başlaması ve bağımsızlık hareketine dönüşmesine vesile olur. Özellikle 1916 yılına kadarki süreçte Çarlık Rusya’sı ekonomik, sosyal, askeri ve eğitim alanlarında uyguladığı politikalar ile bölge halkını her konuda çaresiz bırakır. Halka yüklediği ağır vergiler ile halka ait toprakların ellerinden alınıp Rus köylüsüne verilmesi gibi konuların yanında kültür, din ve dil olarak farklı bgeleneklere sahip olan Rusların kendi milli kimliklerini halka dayatma çabaları ise toplumu yıldırır. Bütün bunların yanında devam eden işgal politikaları da halkta ciddi bir nefret birikimi meydana getirir. Bu nedenle 1916 olaylarının gerekçesi olan askere alma hadisesi başkaldırının fitilini ateşleyen bir sebep olur. Bahse konu başkaldırıyı Çarlık Rusya’sı sert askeri tedbirler ile bastırır. Bu olay yüz binlerce insanın katledilip milyonlarcasının da sürgün edilmesi ile son bulur. Bu nedenle halkın büyük zorluklarla karşı karşıya kalmasına sebep olan 1916 olayları yaşandığı dönemde aydınların eserlerinde en çok yer bulan konuların başında gelir. Bu bildiride de tarihe “Ürkün Olayı” olarak yer edinmiş olan 1916 Olayları ve bu olayların Kazak aydınlarının eserlerine yansımaları ele alınacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Enver KAPAĞAN

177 175
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 1998-2018 Yıllarında Yaşanan Krizlerin Türkiye Ekonomisine Etkisinin Değerlendirmesi

Kriz, herhangi bir mal, hizmet, üretim faktörü veya finans piyasasındaki fiyatlarda normalin üstünde veya altında gerçekleşen şiddetli dalgalanmalar olup gelişen teknoloji sonucu dünya ekonomisinin tek bir pazar haline dönüşmesiyle krizlerin bir ülkeden diğerine bulaşması kolaylaşmıştır. Bu çalışmada gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Türkiye ekonomisinin 1998-2018 yılları arasındaki performansı incelenmiş ve Kasım 2000, Şubat 2001 ikiz krizlerinin ve 2008 Küresel krizinin Türkiye ekonomisine etkisi Entropi ağırlıklandırılmalı TOPSIS Yöntemi ile değerlendirilmiştir. TOPSIS yöntemi ile her bir yıl için elde edilen ekonomik performans sıralamasına göre en yüksek performans gösterilen 1998 yılı olup en kötü performans gösteren yıllar ise sırasıyla 2009, 2007, 2008 ve 2000 yıllarının olduğu görülmüştür. ABD’de başlayan 2008 Küresel Krizinin Türkiye’nin ekonomik performansını, Kasım 2000 ve Şubat 2001 ikiz krizleri kadar sarsmadığı görülmüştür. Entropi yöntemiyle ekonomik performansın değerlendirilmesinde en etkili olan kriterler işsizlik oranı ve daha sonra onu takip eden Toplam Borç/GSMH olarak elde edilmiştir

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Murat YILDIRIM İnci Merve ALTAN

137 97
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 27 Mayıs Darbesinden 12 Mart Muhtırasına Kadar Türkiye- Topluluk İlişkileri

Askeri darbe yaşanan ülkeler, darbe gerçekleştikten sonra siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel ilişkileri açısından olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Türkiye’nin siyasi tarihine bakıldığında buna benzer örnekler görmek mümkündür. Askeri darbeler, söz konusu ülkenin dış politikasının durağanlaşmasına hatta zarar görmesine neden olmaktadır. Örneğin Türkiye’de 27 Mayıs 1960’daki darbe sonrasında yönetimi ele geçiren ordu, Türkiye’nin diğer ülke ve aktörlerle ilişkilerinin devam edeceğini söylemesine rağmen, Türkiye’nin dış politikasında durağan bir döneme girildiğini söylemek mümkündür. Bu süreçten önce Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) ortaklık başvurusu yapan Türkiye’nin AET ile ortaklık anlaşmasını imzalaması gecikmiştir. Üstelik Türkiye’de yaşanan bu durumdan ötürü AET yetkililerinin de tedirgin olduğu görülmüştür. Bütün bunlara rağmen Türkiye 12 Eylül 1963’te Ankara Anlaşması’nı imzalamış ve AET ile ortaklık ilişkisini yasal bir zemine oturtmuştur. Bu süreçten sonra Türkiye AET ile olan ilişkilerine geliştirmeye çalışırken 12 Mart 1971’de Türkiye’de yeni bir askeri müdahale yaşanmış ve Türkiye yeniden bir zorlu sürece girmiştir. Bu kapsamda bu çalışma iki askeri müdahale arası dönemde Türkiye’nin AET ile olan ilişkilerini inceleyecek, ardından iki darbe arasında ilişkilerde ne tür zorlukların yaşandığı ve hem Topluluğun hem de Türkiye’nin politikalarını analiz etmeye çalışacaktır. Bu sayede bu dönemde ilişkilerin nasıl geliştiği ve darbenin ilişkilere ne kadar etki ettiği değerlendirilmiş olacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ekrem Yaşar AKÇAY

141 138
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 27 Mayıs Darbesinden 12 Mart Muhtırasına Kadar TürkiyeTopluluk İlişkileri

Askeri darbe yaşanan ülkeler, darbe gerçekleştikten sonra siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel ilişkileri açısından olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Türkiye’nin siyasi tarihine bakıldığında buna benzer örnekler görmek mümkündür. Askeri darbeler, söz konusu ülkenin dış politikasının durağanlaşmasına hatta zarar görmesine neden olmaktadır. Örneğin Türkiye’de 27 Mayıs 1960’daki darbe sonrasında yönetimi ele geçiren ordu, Türkiye’nin diğer ülke ve aktörlerle ilişkilerinin devam edeceğini söylemesine rağmen, Türkiye’nin dış politikasında durağan bir döneme girildiğini söylemek mümkündür. Bu süreçten önce Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) ortaklık başvurusu yapan Türkiye’nin AET ile ortaklık anlaşmasını imzalaması gecikmiştir. Üstelik Türkiye’de yaşanan bu durumdan ötürü AET yetkililerinin de tedirgin olduğu görülmüştür. Bütün bunlara rağmen Türkiye 12 Eylül 1963’te Ankara Anlaşması’nı imzalamış ve AET ile ortaklık ilişkisini yasal bir zemine oturtmuştur. Bu süreçten sonra Türkiye AET ile olan ilişkilerine geliştirmeye çalışırken 12 Mart 1971’de Türkiye’de yeni bir askeri müdahale yaşanmış ve Türkiye yeniden bir zorlu sürece girmiştir. Bu kapsamda bu çalışma iki askeri müdahale arası dönemde Türkiye’nin AET ile olan ilişkilerini inceleyecek, ardından iki darbe arasında ilişkilerde ne tür zorlukların yaşandığı ve hem Topluluğun hem de Türkiye’nin politikalarını analiz etmeye çalışacaktır. Bu sayede bu dönemde ilişkilerin nasıl geliştiği ve darbenin ilişkilere ne kadar etki ettiği değerlendirilmiş olacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ekrem Yaşar AKÇAY

148 138
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Adaptation of First Graders in Primary School

The study examines the current problem of school adaptation. A child's transition from kindergarten or family environment to first grade leads to significant changes in his or her life. The child needs to adapt to the new environment, adapt to the new environment, and adopt unconsciously new behavioral patterns, and therefore considers individual aspects of adaptation that are not isolated and that affect each other: physiological, psychological and social. Within the framework of psychosocial adaptation, the authors define adaptation to school, which is perceived as a process of active adaptation of the student to the new changed conditions of social environment. Children aged six to seven years are not yet able to regulate the process of adaptation, so teachers and parents are the main participants and determinants of the process. For this reason, the process of adaptation has its own specific dimensions: adaptation of the child to school, adaptation of school to the child and the family aspect of adaptation. The readiness of schools, the professional readiness of teachers and the personality of the teacher are important factors in the adaptation process. In order to successfully adapt the child, it is advisable to eliminate such risk factors from schools as: teacher's stressful pedagogical tactics, excessive intensification of the learning process, inadequate teaching methods and forms. The purpose of this contribution is to provide information on the current approach to the problem and to present some strategies that can be applied in practice to reduce the number of adaptation problems.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Сейдалиева Г.Ш. Сматова К.Б. Сабралиева Ж.Т.

128 102
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Aile, Değerler ve Din: Teorik Bir Yaklaşım

Bu çalışma, evlilik ve aile hayatında önemli olan değerler ve dinin bu değerlerin desteklenmesindeki rolünü konu edinmektedir. Aile yaşamında önemli olan sevgi, saygı, güven sadakat, fedakârlık gibi aile değerleri, dinlerin de tavsiye ettiği ve aile hayatındaki önemini vurguladığı değerlerdir. Din ve aile kurumlarının her ikisi de benzer değerler üzerine odaklanmaları ve sosyalleşmeyi sağlamlaştırmaları açısından benzerdirler. Din, faydalı aile davranışları ve olumlu aile yaşamını destekleyen bir inanç sistemi sağlar. Dinlerin, aile içi geçimsizliğini önlemede ve huzurlu bir aile ortamı oluşturmada, ilişki erdemleri olarak da adlandırılan bu değerleri besleyerek yardımcı olduğu söylenebilir. Dini kurumlar, birçok insan için ahlaki konulardaki yasaklar ve beklentilerin ana kaynağıdır. Bu durum evlilik hayatı için de böyledir. Örneğin dini öğretiler, çocuk yetiştirme, cinsel tutum ve davranışlar, arkadaşlık ilişkileri ve evlilikle ilgili diğer birçok konuya kadar temel beklentileri şekillendirir. Ayrıca aile, çocukların sosyo-kültürel kişiliğini etkileyen birincil sosyal çevre grubudur. Sevgi, saygı, itaat, fedakârlık, paylaşma, yardımlaşma gibi değerlerle birlikte dini yapı da ailede öğrenilir. İslam dini ve kültüründe aile değerleri, genel ahlakın temel değer ve ilkelerinin bir parçasıdır. Ancak İslam dininin insani ilişkiler ve aile içi ilişkilerde özellikle vurguladığı değerler de söz konusudur. İslam dini, insani ilişkilerin esaslarını genel olarak merhamet ve sevgiye bağlamıştır. İster birbirine aile bağı ile bağlı olan karı-koca, anne-baba-çocuk veya akrabalar, isterse insanlık camiasını oluşturan herhangi kişiler arasındaki merhamet ve sevgi, İslam dininde insanları birbirine bağlayan en önemli bağ olarak görülmüştür.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Fatma BALCI ARVAS

119 153
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Ali b. İbrâhim ez-Za’ferânî Efendi’ nin Fâtiha Sûresi’nin Okunmasına Dâir Bir Risâlesi

Çalışmada, Ali b. İbrâhim ez-Za’ferânî Efendi tarafından herhangi bir isimlendirme yapılmadan kaleme alınan ancak daha sonra “Risâletün fî Kırâati’l- Fâtiha Li’l-Vâlideyn” adıyla kayda geçmiş eser incelenecektir. Kaynaklarda hayatı hakkında herhangi bir bilgi bulunmayan Ali b. İbrâhim ez-Za’ferânî Efendi’nin, telif ettiği risâlelerdeki karinelerden XVIII. yüzyılda yaşadığı tahmin edilmektedir. Müellifin risâlelerinde kullandığı el-Borlevî ve ez-Za’ferânî nisbelerinden Safranbolulu olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu risâlede Fâtiha sûresinin ölen anne-baba ve yakınlara okunması bağlamında Kadızâdeliler-Sûfîler arasındaki tartışmalara atıfta bulunulmaktadır. Safranbolu, başta ilmî, kültürel, ticârî ve sosyal alanlarda olmak üzere pek çok sahada köklü geçmişe sahip bir şehir olarak anılagelmiştir. Şehrin kadim geçmişindeki ilmî birikiminin ortaya çıkarılması doğrultusunda yapılacak akademik çalışmalar, geçmişten geleceğe köprülerin kurulmasında ve geçmişin mirasından ilham alınarak geleceğin inşa edilmesinde önem arzetmektedir. Bu çerçevede farklı disiplinlerde yapılacak çalışmaların söz konusu değerli mirasın gündüzüne çıkartılmasındaki rolü yadsınamaz. Bu çalışmada da yaklaşık üç asır önce yaşamış olduğu sanılan Ali b. İbrâhim ezZa’ferânî Efendi’nin yazma halindeki eserinin tanınıp bilinmesine katkı sağlamaya çalışılacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

M.Sami ÇÖLLÜOĞLU

144 204
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Anadolu Türkmen-Yörük Müzik Deneyimlerinden Örnekler

Bu makale Türkmen/Yörüklerin sosyal ve kültürel yaşam alanlarında deneyimledikleri müzik uygulamaları içerisinde yer alan farklı ezgi, ritm, söz, icra şekilleri, yöre müziğinde bulunan çok seslilik unsurları ve Yörük müziğinde kadın konularını ele almaktadır. Anadolu' ya göç eden göçebe toplulukları, 16 yüzyıldan başlayarak Osmanlı Devlet politikasındaki değişiklik sonucu iskân etmeye zorlanmışlar bu politikalar, sosyal, kültürel ve de ekonomik sonuçlara sebep olmuştur. Devlet mekanizmasından kopuk yaşama eğilimi olan bu topluluklar kültürel olarak kapalı yapıda kalmışlardır. Böylece yakın zamana kadar Yörük müzik kültürü, çevre kültürlerle ciddi bir kültürel alışveriş gerçekleştirmemiş; kendine has özelliklere sahip olmuştur. Araştırma kapsamında Anadolu’ nun çeşitli bölgelerinde Yörük müzik uygulamaları hakkında tespit edilmiş olan bilgilerin bir arada verilmesi amaçlanmıştır. Doğusundan, batısına, kuzeyinden, güneyine Anadolu’ nun çeşitli coğrafyalarını yurt tutan Türkmen- Yörük boyları yurdumuza gerek özgün müzik icralarını, gerekse konakladıkları coğrafyadan etkilenerek kendi kültürleri ile harmanladıkları müzik uygulamalarını getirmişlerdir. Türkmen-Yörük müzik deneyimleri konusu üzerine derleme makalesi niteliği taşıyan bu araştırmada, toplamda sekiz tez ve iki makale incelenmiştir. Yapılan araştırma neticesinde Türkmen-Yörük müzikleri hakkında melodik yapı, ritmik yapı, söz unsuru, yöre ağzı, kullanılan sazlar hakkında bilgilere ulaşılmıştır. Ulaşılan bilgilerden yararlanılarak bölgesel, yöresel benzerlik ve farklılıklar tespit edilmiştir. Sonuç olarak bu çalışma, incelenen literatür kapsamında Türkmen- Yörük folklorunda müzik pratiklerinin nasıl olduğunun tespit edilmesi ve yeni araştırmalara kaynaklık edebilmesi gibi açılardan önem taşımaktadır. Türk Halk Müziğinin icra çeşitliliğini ve uygulama alanını zenginleştirmek bakımından önem arz eden bu tarz araştırmaların henüz incelenmemiş Yörük bölgelerinde de ele alınarak kültür mirasımıza kazandırılması gerekliliği ve önemi belirtilmiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Gülcan ERTAN HACISÜLEYMANOĞLU

144 166
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Analysis of Foreign Trade Between Turkey and Libya

Although Libya which has rich oil and natural resources, State has problems in solving economic problems. Libya can’t use its potential in foreign trade and this affects wealth of citizens negatively. Also Turkey is a developing country which performs better performance especially after 2002 The exports and imports of Turkey have increased for last 15 years. The aim of this research is to investigate foreign trade between these two countries. To this aim we searched TUIK data about foreign trade of these two countries. It is revealed that the most important export items of Turkey are jewellery and parts, furnitures and poultry meat. The most important import items are gold, copper and petroleum gasses. Foreign trade between these two countries developed and reached maximum volume in 2013 However, conflicts in Libya affected foreign trade between them and decreased volume. Two countries can be in wealthier conditions by evaluating foreign trade opportunities between two countries. Turkish brands can use potentials and evaluate opportunities in Libya.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Serkan DİLEK Nagmi M. Moftah Aimer Mustafa Khalifa Thawadi El

124 108
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Arap Mesellerinde Çocuk Betimlemesi

İnsanların yaşarken karşılaştıkları olaylara binaen telaffuz ettikleri sözlerin bir kısmı mesel olarak kabul görmüş, kulaktan kulağa dilden dile aktarılarak günümüze kadar yazılı ve sözlü edebiyatta kullanıla gelmiştir. Edebiyat özelinde meseller içinden çıkmış olduğu ve onu üreten toplumun kültür aynasında görülen edebi suretler içinde bulunmaktadır. Her milletin edebiyatında mesellerin ilk ortaya çıkış olayı zamanla unutulsa da onun için kullanılan sözler hafızalarda ve günlük kullanımlar vasıtasıyla canlı tutularak bugüne kadar gerek sözlü olarak gerekse emsal kitapları ve edebi eserler vasıtası vasıtasıyla günümüze aktarılmıştır. İnsanların karşı karşıya kaldığı ilk olay (Vârid/Mevrid) esnasında kullandığı ifadenin daha sonra bir zaman diliminde ilkine benzeyen yeni bir olay için (Madrib) kullanılmasına “darbu’l-mesel” denilmektedir. Arap mesellerinin kaynağı bilinsin veya bilinmesin her meselin gerçekte bir mevridi, bir de madribi vardır. Arap emsal kitaplarında geçen mesellerin pek çoğunun ortaya çıkmasına sebep olan olayı günümüzde kullananlar tarafından pek bilinmese de yine de hepsi için olmasa dahi bu olaylar meselin anlaşılması için kısaca zikredilmektedir. Mesellere yol açan olaylar, insan karakterini ve davranışını ortaya seren ahlaki ve insani meziyetlere yaklaşım ve tutumun veciz sözle ifade edilerek tespitine yol açmaktadır. Bu ahlaki ve insani diyebileceğimiz meziyetler onun cesaretine, cömertliğine, yardım severliğine vb. güzel görülen özelliklerine işaret edebileceği gibi, bazen de cimrilik, korkaklık, ahmaklık vb. gibi hoş görülmeyen meziyetlerine dair de olabilmektedir. Bu çalışmamızda bu Arap mesellerinde meselin ortaya çıkmasında etken olmuş çocuk figürlerini “Arap Mesellerinde Çocuk Betimlemesi” başlığı altında ele alıp inceleyeceğiz. Proverbs are expressions humans committed in the aftermath of certain events they have witnessed in their life and are spread abroad from mouth to mouth all the way to today’s oral literature. In literature, proverbs are the representations of the society they are born in and a mirror of the literary pictures of culture. Although the first appearance event of a proverb in many nations are usually forgotten in time, the proverb itself is kept alive through history to today in daily expressions and memories and by oral means, precedent books and literary works. The expression for a first time seen event (Vârid/Mevrid) and using the same expression after a new, similar second event (Madrib) is called “darbu’l-mesel”. Whether the source of Arabic proverbs are known or not, every proverb has a mevrid and a madrib. Even though the source of some of the proverbs in Arabic precedent books are commonly not know by the users, the proverb is still used to point out, if not all, the events they were born prior to. The events that caused a proverb lead to epigrams pointing out towards the approach and attitude for the moral and humanitarian qualities that reveals humans’ personas and behaviors. These moral and humanitarian qualities can point to one’s courage, generosity, charitableness and such but they can also signal for unwanted attributions such as stinginess, cowardice, foolishness. This study examines the children figure that played a role in the events that revealed a proverb in Arabic proverbs.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Aladdin GÜLTEKİN

176 107
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Avrupa Birliği ve Türkiye Borsalarının Yatırımcı İlişkileri Açısından Karşılaştırılması

Dinamik bir ortam olarak menkul kıymet borsaları yerel ve global gelişmelerin menkul kıymet fiyatlarına anlık olarak yansıdığı piyasalardır. Bu dinamizmin şeffaflıktan uzaklaşması, fiyatların belirlenmesi sürecine olumsuz etki ederek, yatırımcıların zarara uğramaları ve borsalarda güvenin kaybedilmesi sonucunu doğuracaktır. Genel kural olarak tarafsız olması gereken borsaların, fiyat belirleme sürecine etkide bulunabilecek gelişmeleri piyasa katılımcıları ile eşzamanlı olarak paylaşması gerekmektedir. Olası uyuşmazlıklarda uygulanacak kurallar, piyasanın işlem kuralları, sunulan hizmetler ve bu hizmetlerin kullanım bedelleri ile işlem sonuçları katılımcılara düzenli olarak aktarılmalıdır. Bunlara ek olarak yerel ve küresel ölçekte bireysel ve kurumsal yatırımcıların borsa yönetimlerine ulaşmasının önündeki engeller ortadan kaldırılmalıdır. Günümüz finansal piyasalarında finansal enstrümanlarda çeşitliliğin artması, piyasada derinliğin sağlanması, bilginin işlenmesi ve iletilmesindeki gelişmelere bağlı olarak, yatırımcı ilişkileri özellikle de yatırımcıların bilgilendirmesi önem kazanmıştır. Bu alanda özellikle internet kullanımının yaygınlaşması, yatırımcıların bilgiye anlık ulaşması bakımından önemli bir gelişme olmuştur. Bireysel ve kurumsal yatırımcılar açısından internet kullanımının yaygınlaşması ile güncel, hatta anlık bilgiye ulaşım anlamında olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Finansal yatırımlarda bireysel ve kurumsal yatırımcıların işletmelere ait web sayfalarının yanı sıra, finansal enstrümanların işlem gördüğü borsaların internet sayfaları üzerinden edindikleri anlık bilgiye verdiği önem büyük oranda artmaktadır. Bu çalışmada Avrupa Birliği ülkelerinden seçilmiş önde gelen borsalardan 6 borsa ve aday ülke statüsündeki Türkiye Borsası’na (Borsa İstanbul) ilişkin web sayfaları, genel görünüş, kullanıcı kolaylıkları, teknik özellikler ve iletişim özellikleri açısından karşılaştırılarak, elde edilen bulguların değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Fatih TEMİZEL Ekrem MERİÇ

141 80
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Avrupa Birliğinin Göç Politikasının Aşırı Sağ Unsurlara Etkileri

Avrupa Birliği (AB), ‘Arap Baharı’ olaylarının başlangıcında dış göç anlayışının temel felsefesini ‘insan hakları ve göçmenler’ olarak belirlemesine rağmen göç politikasını büyük oranda güvenlikleştirme yaklaşımından hareketle oluşturmuş ve bu bağlamda aşırı sağ unsurların öne sürdüğü tezlerden faydalanmıştır. Güvenlikleştirme kavramına göre devlet herhangi bir sorunu bekası için tehdit olarak algıladığı zaman, artık o soruna öncelik vermektedir. Güvenlik sorunu olarak sunulan gelişmeye müdahale etmek için politik yapı özel haklara sahip olduğunu ilan etmektedir. Bu ilanın ardından bu bekası içi tehdit olan sorunu bertaraf etmek için olağanüstü yöntemlerle ve acilen olarak müdahale edilmesi konusunda algılayıcı kitleyi de ikna ettiği takdirde güvenlikleştirme süreci oluşmuş olmaktadır. 11 Eylül sonrası dönemde gelişmiş ülkeler göç olgusunu güvenlik çerçevesinde ele alarak, “tehdit altındayız” söylemini oluşturmuşlardır. güvenlikleştirilmesi halklar arasındaki uyum sürecinin sekteye uğramasına yol açarak, biz ve onlar karşıtlığının daha derine yerleşmesine zemin hazırlamıştır. Bu bağlamda aşırı sağ unsurlar hem AB’nin söz konusu politikayı oluşturmasına zemin hazırlamışlar hem de oluşturulan bu politikadan beslenmişlerdir. Bu durum AB’nin kendi normatif gücünün ve kredibilitesinin büyük zarara uğramasıyla birlikte üstünde değerlerin - örneğin AB’nin dayandığı demokrasi, insan hakları, çoğulculuk, çok kültürlülük - aşınması sonucunu doğurmuştur. Çalışmada AB’nin göç politikasına oluştururken güvenlikleştirme yaklaşımıyla hareket ettiği ve bu durumun da AB’de hali hazırda var olan “aşırı sağ” unsurları beslediği ileri sürülmektedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Yasemin OĞUZLAR TEKİN

142 165
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Azərbaycan Xalq Cümhuriyyəti Parlamentində Qazax qəzası nümayəndələrinin fəaliyyəti

Birinci Dünya müharibəsində böyük dövlətlərin dünyanı bölüşdürmək uğrunda mübarizəsinin həlledici mərhələyə daxil olduğu mürəkkəb daxili və beynəlxalq şəraitdə yaradılan Azərbaycan Xalq Cümhuriyyətinin fəaliyyətində onun parlamenti xüsusi rola malikdir. Təqdim olunan məqalə AXC parlamentində Qazax qəzası nümayəndələrinin fəaliyyətini və onların parlamentin işinə təsirini tədqiq edir. In the First World War, the Parliament of Azerbaijan has a special role in the activities of the People's Republic of Azerbaijan, created in a complex internal and international environment, where the struggle of great powers to share the world is in a crucial stage. The article examines the activities of the Kazakh district representatives in the ADR parliament and their impact on the work of the parliament

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Məlikli Nurlanə

154 147
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Balıkesir Çevresinde Bir Antik Kent: Hadrianoutherai

Balıkesir çevresi; uygun coğrafyası, iklim koşulları ve batı Anadolu’daki stratejik konumu dolayısıyla Anadolu’nun insanlık tarihi boyunca sürekli yerleşim görmüş alanlarından biridir. Ancak kaynak ve araştırma eksikliği nedeniyle bölgenin yerleşim tarihinde pek çok kesinti ya da tartışmalı nokta vardır. Bu tartışmalı noktalardan biri de M.S. 2 yüzyılda Balıkesir merkezi yakınlarında kurulmuş olan Hadrianoutherai kentidir. Antik kaynaklar söz konusu kentin Hadrianus tarafından bölgede yaptığı başarılı bir av sonrasında kurulduğunu bildirse de lokalizasyonu kesinleştirilemediği için kent hakkındaki tartışmalar 19 yüzyıldan bu yana devam etmektedir. Çalışmamız; Eskiçağ tarihinin ana kaynakları olan antik yazarların eserleri, yazıtlar, sikkeler, arkeolojik bulgular ve bu kaynaklara dayanarak oluşturulmuş modern literatür ışığında Hadrianoutherai hakkındaki bilgileri ortaya koymayı amaçlamaktadır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa TÜRK

132 278
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Balıkesir Yöresi Türkülerine İlişkin Bir İnceleme1

Türküler, Anadolu insanının yaşanmışlıklarından süzülüp kuşaklarca aktarılan naif sözlü kültür ürünleridir. Türküler, kültürel süreçlerden, kültürleme için önemli bir aktarımdır. Balıkesir İli, kültürleşmenin yaşandığı bir yöredir. Kazdağları, Şair Homeros tarafından İlyada Odessa’nın yazıldığı yerdir. Unesco, 2018 yılını, Truva yılı ilan etmiştir. Balıkesir, Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı döneminde çetin mücadele veren bir Kuvayi Milliye İli’dir. Bu nedenle, Zeybek ve sevda türkülerinin yöre insanları tarafından söylenildiği bilinmektedir. Yöreye özgü en çok Zeybek, Bengi, Barana Havaları, kadın karşılamaları (kına) ve semahlar görülmektedir. Bu araştırmanın amacı Balıkesir Yöresi türkülerini çeşitli özellikleri açısından incelemektir. Bu araştırmada varolan türkülerin olduğu biçimiyle incelenmesine dayalı bir yöntem izlendiğinden araştırma tarama modelindedir. Araştırmada TRT Müzik Daire Başkanlığı THM Repertuaruna bağlı çeşitli dallarda derlenen 72 türkü çalışma evreni olarak kabul edilmiştir. Bu türkülerden oranlı örnekleme yöntemiyle seçkisiz olarak 50 türkü araştırmanın örneklemi olarak seçilmiştir. Seçkisiz örnekleme yöntemlerinin temel özelliği, örneklemin evreni temsil etme gücünün yüksek olmasıdır. Araştırma bulgularına göre Balıkesir yöresinde yerleşik klasik çalgılar (davul, cümbüş) görüldüğü gibi özellikle Edremit, Kazdağları ve Bayramiç yöresinde bağlama kültürünün de varolduğu görülmektedir. Cumhuriyet öncesi zurna ve davul yaygın olmakla birlikte Bulgaristan, Yugoslavya ve Yunanistan göçmenleri tarafından klarnet, keman çalgı kültürü getirilmiştir. Türkülerin temasının ise ağırlıklı olarak en çok sevda; ikinci olarak, kahramanlık; üçüncü olarak ise ağıt olduğu tespit edilmiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Pınar KIZILHAN Aşkın ÇELİK

178 524
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Batı Düşüncesinde Ahlaka Dair Yaklaşımlar

Ahlak konusu Batı düşünce tarihinde üzerinde en fazla durulmuş olan konulardan birisidir. Hem vahiyden bağımsız Antik Yunan düşüncesinde, hem vahiy ekseninde şekillenmiş olan Ortaçağ Batı düşüncesinde ve hem de Modern Batı düşüncesinde konu her daim güncelliğini korumuştur. Antik Yunan’da ahlak vahiyden bağımsız olarak, insan özelinde ve daha çok onun mutluluğu, ilgileri istek ve arzularıyla olan ilişkisi bakımından ele alınmıştır. Bu bağlamda insanın arzularına, entelektüel kaygılarına hitap eden ve onu mutlu kılan hususlar ahlaki noktada iyi kabul edilmiş, bu standardı yakalayamamış iş ve eylemlere ahlaki bir değer atfedilmemiştir. Ortaçağ’a gelindiğinde ahlakın doğrudan vahiyle ilişkisi kurulmuş ve konu herhangi bir düşünce, tutum ve eylemin Tanrısal buyruğa uygun olup olmaması bakımından ele alınmıştır. Modern dönemde ise yeniden akla ve dolayısıyla insana bir dönüş yaşanmış, konu bütünüyle vahiyden bağımsızlaştırılamamış olsa da mümkün olduğu kadar insan aklı özelinde değerlendirilmeye çalışılmıştır. Diğer taraftan ahlak konusu özelindeki tartışmalar ağırlıklı olarak, ahlakın temelinde neyin olduğu, objektif bir ahlak sisteminden söz etmenin mümkün olup olmadığı konuları üzerinde yoğunlaşmıştır. Doğal olarak bu tartışmalar belli dönemlerde belli anlayış ve kişilerin ön plana çıkmasına zemin hazırlamıştır. Bu bildiride biz ahlakın genel anlamda ne manaya geldiğini, Batı düşünce tarihinde nasıl ele alındığını ve bu konu ile ilgili ne tür alternatiflerin ortaya konulduğu üzerinde durmaya çalışacağız.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ergin ÖGCEM

114 121
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Berger ve Luckmann’ın Modern Çağın Anlam Krizine İlişkin Teşhis ve Çözüm Önerileri: Eleştirel Bir Değerlendirme

Bu makalede Berger ve Luckmann’ın Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi adlı kitaplarında ortaya koydukları modern çağda anlam krizi teşhislerini ele alacağım. Berger ve Luckmann bu kitaplarında, modern anlam krizinin asli nedeni olarak modern çoğulculuğu gösterirler ve anlam krizinin yayılışını yavaşlatmak için aracı kurumları, özellikle din kurumunu güçlendirmeyi önerirler. Onların bu risalede dile getirdikleri anlam krizi teşhislerini, sosyolojik klasikleri olan Gerçekliğin Sosyal İnşası’nda sundukları daha geniş sosyal inşacılık yaklaşımı içine yerleştirerek sorgulamayı deneyeceğim. Sosyal inşacılığın temel hedefinin, gerekliğin sosyal olarak inşa edilmiş niteliğini ortaya çıkararak şeyleşmeyi gidermek olduğunu hatırlatarak, aslında anlamın krize girişinin olumlu ve şeyleşmeyi ifşa edici bir uğrak da olabileceğini iddia edeceğim. Daha sonra, Berger ve Luckmann’ın sosyal inşacı teorilerinin yaslandığı Arnold Gehlen’in felsefi antropolojisine göz atarak buradaki insan doğası kavrayışının Berger ve Luckmann’ın teorilerine de yansıyan siyasi içerimlerini inceleyeceğim. Son olarak, Berger ve Luckmann’ın din kurumunu güçlendirme önerilerini ele alacağım ve bu önerinin sanat kurumuna da genişletilebileceğini Barış Büyükokutan’ın Türkiye’deki şiir ortamı analizini örnek göstererek ileri süreceğim.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ömer KÜÇÜK

145 125
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 BILIM BERÝ JÚIESINDEGI RÝHANI-ADAMGERShILIK BILIMNIŃ BASYMDYLYǴY

Búgіngі tańda elіmіz jańa tarıhı kezeńge aıaq basyp, álemdegі damyǵan 30 eldіń qataryna qosylýǵa bet túzep otyr. Memleket basshysy N.Á. Nazarbaev «Bolashaqqa baǵdar: rýhanı jańǵyrý» atty maqalasynda: «Bіz jańǵyrý jolynda babalardan mıras bolyp, qanymyzǵa sіńgen, búgіnde tamyrymyzda búlkіldep jatqan іzgі qasıetterdі qaıta túletýіmіz kerek. Pragmatızm – ózіńnіń ulttyq jáne jeke baılyǵyńdy naqty bіlý, ony únemdі paıdalanyp, soǵan sáıkes bolashaǵyńdy josparlaı alý, ysyrapshyldyq pen astamshylyqqa, dańǵoılyq pen kerdeńdіkke jol bermeý degen sóz. Qazіrgі qoǵamda shynaıy mádenıettіń belgіsі – orynsyz sán-saltanat emes. Kerіsіnshe, ustamdylyq, qanaǵatshyldyq pen qarapaıymdylyq, únemshіldіk pen oryndy paıdalaný kórgendіlіktі kórsetedі – deıdі [1]. Bul atalǵan máseleler álemdіk bіlіm berý keńіstіgіnde de ózektі bolyp otyr. Naqtyraq aıtsaq, HHI ǵasyrǵa arnalǵan bіlіm berýdіń halyqaralyq komıssııasy baıandamasynda tórt bazalyq ustanym: bіrge ómіr súrýge úırený, tanyp-bіlýge úırený, áreket etýge úırený jáne qatar ómіr súrýge úırenýdі bіlіm berýdіń negіzі retіnde atap kórsetedі Jas urpaqty ózgermelі álemde kezdesken qıyndyqtardy ar-ujdanmen, ózіne de ózgege de qııanat jasamaı, adal jeńe alatyn urpaq tárbıeleýde bіlіm berý

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Alımbaeva Saýle Kýrmantaevna

120 87
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Bir İnanç Problemi/Krizi Olarak Deizm ve Temelleri Üzerine Psiko-Kelam Analizleri

16 yüzyıldan itibaren Batı dünyasında bilimde, teknikte ve sanatta yaşanan köklü değişimler dinin algılanış biçimlerinde de köklü değişimlerin yaşanmasına neden olmuş, bilhassa din-bilim ilişkisine dair yürütülen tartışmalar döneme damgasını vurmuş, genelde vahiy dinleri özelde Hıristiyanlık sorgulanmaya başlanmıştır. Bu süreçte dine karşı cephe alan inkârcı akımların da temelleri atılmıştır. Kökleri 16 yy. kadar geriye giden ama günümüzde de etkilerini devam ettiren bu akımlar arasında deizm, ateizm, materyalizm, pozitivizm, darwinizm, agnostisizm, nihilizmi sayabiliriz. İnanç problemleri bağlamında ortaya çıkan söz konusu akımlar, sadece Batı/Hıristiyan toplumunda değil Doğu/İslam toplumunda da çeşitli söylem ve iddialarla varlığını hissettirmektedir. Bunda insanlığın bilim ve teknikte ilerleme kaydetmesinin yanı sıra son dönemlerde radikal dinî örgütler, cemaatler ve tarikatların dini yanlış anlamaları ve uygulamaları, ötekileştirici, ayrıştırıcı bir din anlayışına sahip olmaları da önemli rol oynamıştır. Bu tür olumsuzluklardan kurtulmanın yolu ise dini temel kaynaklarından öğrenerek insanlara sahih bir din anlayışı sunmak gerekmektedir ki bu misyon, kelam ilminin temel görevlerinden biridir. Kendi içinde birçok farklı görüşlere ayrılan ve oldukça çeşitli tezahürleri bulunan deizm, temel görüşleri bakımından genel olarak aklı ve gözlemi/deneyi ana ilke kabul eden, Tanrı bilgisine aracısız biçimde sadece akıl/düşünce yoluyla ulaşılabileceği savunan, bu nedenle vahye dayalı tüm dinleri reddeden tek Tanrı inancını benimseyen akım olarak tanımlanabilir. Başka bir ifadeyle deizm, kâinatı yaratan fakat yarattıklarına müdahile etmeyen sadece yaratıcı sıfata sahip olan insanüstü yüce bir varlığı/Tanrı’yı kabul eden, bununla birlikte Tanrı’nın bir iletişim biçimi olarak insanlarla irtibata geçmesi anlamına gelen vahyi/nübüvveti inkâr eden düşünce sistemidir. Bu bakımdan deizmin en temel itiraz noktasının nübüvvete yönelik olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü onlara göre insanın doğuştan gelen aklıyla, doğa ve evrendeki kanun ve tasarımı kişisel gözlemleriyle onaylayabilir, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilebilir. Bu bakımdan vahye, peygamberlere, dine ihtiyaç yoktur. Bunların yanı sıra deistler dinî ritüelleri, ahiret âlemini, ceza ve mükâfatı, dünya işlerine ilahî müdahaleyi reddederler. Bu tebliğde Avrupa’da 16 yüzyılın ikinci yarısında semavî dinlere (bilhassa Hıristiyanlığa) karşı olarak ortaya çıkan ve günümüzde daha çok gençler arasında oldukça etkili olan “deizm” konusu ele alınacaktır. Bu çerçevede söz konusu akımın temel iddiaları tespit edilip, akabinde psiko-kelam çerçevesinde bir değerlendirme yapılacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Meryem GÜNERİ

166 532
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Bir Kitle İletişim Aracı Olarak Sosyal Medya ve Kimlik İlişkisi

İçinde yaşadığımız toplumu şekillendiren ve ondan etkilenen insanlar olarak her birimizin hayatı gün geçtikçe değişmektedir. Günümüzde şahit olduğumuz hızlı toplumsal değişimin birçok sebebi olmakla birlikte, bu değişimin en önemli nedenlerinden birinin iletişim araçları olduğu söylenebilir. Bireyselliğin hatrı sayılır derecede arttığı çağımızda teknolojik araçlarla kurduğumuz bağ ya da kendimizi bu araçlar üzerinden ifade ediş şeklimiz ele alınması gereken önemli bir husustur. Zira teknolojinin her geçen gün geliştiği bir zeminde bireyin toplumla kurduğu ilişkinin teknik araçlar üzerinden evrildiğini söylemek mümkündür. Postmodern dönemde oldukça değer kazanan kitle iletişim araçlarının önemi ve bu araçların toplumsal uzamda edindikleri yeri ve işlevleri, bireylerle oluşturdukları organik bağ ile açığa çıkmaktadır. Şöyle ki küresel dünyanın vazgeçilmez bir unsuru olan kitle iletişim araçları ve özelinde sosyal medya, bireylerin her an ulaşabileceği mobil uygulamalardır. Söz konusu araçların mobil oluşu, görünürlük kazandırma yöntemlerinden biri olması ve bireylerin kimliklerini yansıttıkları çeşitli uygulamaları içermesi bu çalışmada ele alınmak istenen hususlardır. Tüm bunlardan yola çıkarak, sosyal medyanın bireylerle kurduğu ilişki teorik kapsamda ele alınarak, açıklanmak istenmiştir. Çalışmanın önemi buradan gelmekte olup genel olarak vardığı sonuç ise, birey ile özdeş olan kimliğinin sosyal medya ortamında nasıl şekil değiştirdiğini göstermektir. Bu bağlamda sosyal medya uygulamalarının bireyin kimliği ile olan bağına ve bu çerçevede ürettiği anlamlara eleştirel bir bakışla yaklaşılmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Jale AVYÜZEN ZOBAR

151 116
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Bir Kitle İletişim Aracı Olarak Televizyon ve Yabancılaşma İlişkisi

Kitle iletişim araçlarının amiral gemisi olan televizyon, insan hayatına girdiği günden bu yana etkisini giderek artırmaktadır. Hangi kültürden, dinden veya ekonomik sınıftan olursa olsun televizyon, günümüzde milyarlarca insanın kolayca ulaşabildiği bir iletişim aracıdır. Her ne kadar son 20 yılda baş döndürücü bir şekilde gelişen teknolojiyle kitle iletişim araçlarının önemli bir kolunu oluşturan sosyal medyanın insanlar üzerindeki tahakkümü artsa da televizyon, yönlendirici ve hissizleştirici etkisinden çok da bir şey kaybetmemiştir. II. Dünya Savaşı’nın ardından radyonun egemenliğini kırarak önce Batı toplumlarında, ardından tüm dünyada insanları yönlendiren bir araç haline gelen televizyon, birey üzerinde belirleyici etkiler oluşturur konuma gelmiştir. İcadından bu yana televizyon, ürettiği içerikler ve tüketimin sihirli değneği olan reklamlarla bireyleri yönlendirmektedir. Bu içerikler, gelişen teknolojinin de yardımıyla, dünya genelinde fakirinden zenginine kadar herkesin evindeki televizyon vasıtasıyla iletilmektedir. Fiziki olarak evlerin başköşesinde duran televizyon, bireylerin hayatında da o denli önemli bir yer kaplamaktadır. Televizyon, birey ve toplum üzerinde yaptığı etkilerle yabancılaşmayı tetiklemektedir. Bireyi, izlediği kutuyla karşı karşıya bırakan ve onu reel dünyadan alıp hayaller dünyasına götüren bu araç, kişinin ilk olarak kendisine daha sonra ise topluma karşı yalnızlaşmasına ve yabancılaşmasına sebep olmaktadır. Bu çalışmada kitle iletişim araçlarının en yaygın kullanım ağına sahip olan televizyonun birey ve toplum üzerindeki yabancılaştırıcı etkisini ele alacağız.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Gökhan ZOBAR

139 173
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Bir Klasik Olan Nesefî Tefsirinde Yûsuf Sûresi/Kıssası

Ebu’l-Berekât en-Nesefî h. VII. asırda Mâverâu’n-Nehr bölgesinde yetişmiş büyük sîmalardan biridir. Siyasî istikrarsızlıkların bulunduğu bir dönemde yaşamasına rağmen fıkıh, kelâm ve tefsir ilimlerine dair eserler vermiş çok yönlü bir âlimdir. Medâriku’t-Tenzîl ve Hakâiku’t-Te’vîl isimli tefsiri gerek fıkıh gerekse kelâm ilmi bakımından son derece önemlidir. Nesefî bu tefsiri, âdeta Ehl-i Sünnet dışında kalan mezheplere cevap vermek amacıyla telif etmiştir. Özellikle Mu’tezile mezhebine cevap vermek için büyük bir çaba sarf etmiştir. Onun tefsiri Zemahşerî’nin el-Keşşâf isimli tefsirin sünnî versiyonu olup aynı zamanda onun bir özetidir. Kıssalar Kur’an’da büyük bir yer tutar. Kur’an’da kıssaların yer alması gerek Hz. Peygamber gerekse müminleri teselli etmek ve aynı zamanda İslâm düşmanlarını tehdit etmek amacıyladır. Bazı peygamberlere ait kıssalar Kur’an’ın farklı yerlerine serpiştirilmiş durumdadır. Fakat Yûsuf kıssası bütün olarak Kur’an’da bir arada geçen bir kıssadır. Nesefî’nin bu kıssayı nasıl yorumladığı bu tebliğimizin konusunu teşkil etmektedir. Nesefî’nin yöntemine uygun olarak bu kıssada dille ilgili izahlara oldukça fazla yer verilmektedir. Dil ve kıraat farklılıklarına dair bilgiler çıkarıldığı takdirde yorum adına tefsirde pek fazla bir şey kalmadığı söylenebilir. Bazen de kıssayla ilgili gereksiz bilgilere yer verilmekte ve Kur’an’ın hidayet yönüyle ilgili olmayan hususlar üzerinde durulmaktadır. Kıssanın tefsirinde rivayetlere de yer verilmekte ancak bu rivayetlerin senetleri ve kaynakları zikredilmemektedir. Rivayetler zikredilirken “ruviye” ifadesi kullanılmaktadır. Kimi yerde çok garip İsrâilî rivayetlere yer verilmesi eserin eleştiriyi hak eden en önemli yönlerindendir. Bu tebliğde bir klasik tefsirden yararlanırken Yûsuf kıssasından hareketle nelere dikkat edilmesi gerektiği üzerinde durulacaktır. Yûsuf sûresi özelinde Nesefî tefsirinin olumlu ve olumsuz yönlerine işaret edilecek ve aynı zamanda günümüz ilim ehli için önemi belirtilecektir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Recep DEMİR

164 435
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Bir Mûsikîşinas Azîz Mahmud Hüdayî

Mûsikî beşeriyet ile tezahür etmiş, içinde yer aldığı içtimai alanın kültürel özellikleri ile biçimlenmiştir. Muhtelif alanlarla iç içe olan mûsikî aynı zamanda din ile de ayrılmaz bir bütün olmuştur. Bu bütünlük tarih boyunca devam etmiş, birtakım unsurlar yardımı ile tekâmül etmiştir. Mûsikî ve dinin inkişafındaki unsurların içinde mûsikîşinasların rolünün yadsınamayacağı bir realitedir. Bu mûsikîşinaslardan biri de Azîz Mahmud Hüdayîdir. Hüdayî, yaşamını Koçhisar, Sivrihisar, İstanbul, Bursa, Edirne, Mısır ve Balkanlarda geçirmiş, din ve dinî mûsikînin inkişafında büyük hizmetlerde bulunmuş mutasavvıf, şair, yazar ve bestekârdır. Hüdayî hazretleri ilmî, tasavvufî eserleri ve özellikle manzumeleri ile bilinir. Temcid, münacaat, teravih tesbihleri, tevşih ve ilâhîler yazan Hüdayî, aynı zamanda birçok eser bestelemiştir. Bu bağlamda Hüdayî’nin günümüze ulaşan ve tarihi kaynaklarda tespit edilen dört eseri bulunmaktadır. Bu eserler ihtiva bakımından ilâhî ve tevşihlerden oluşur. Hüdayî hazretleri eserlerinin büyük bir kısmını Arapça, şiirlerini ise öz Türkçe ile kaleme almıştır. Sade bir dil ve çoğunlukla aruz vezni kullanarak yazdığı şiirlerini aynı zamanda dinî ve ahlâkî bilgileri öğretmede bir araç olarak kullanmıştır. Şiirleri yaşadığı dönemde ve sonraki yüzyıllarda birçok kişi tarafından bestelenmiştir. Celvetîlik tarîkatının kurulmasında önemli bir rol oynayan Hüdayî hazretleri, XVI. asrın son nısfında büyük şöhrete mazhar olmuş, şöhreti Türkiye ve tüm İslâm coğrafyasında yayılmıştır. Kurmuş olduğu tarîkatta mûsikîye hem kendisi hem de tarîkat mensupları tarafından büyük ehemmiyet verilmiştir. Çalışmanın amacı Azîz Mahmud Hüdayî hakkında bilgi vermek, kendisine ait olan beste ve güftelerin dinî mûsikînin gelişimine katkılarını ortaya koymaktır. Bu doğrultuda çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılarak literatür taraması yapılmış, Azîz Mahmud Hüdayî ile ilgili din ve dinî mûsikîde yer alan kaynaklar incelenmiş, Hüdayî’nin ilmî bilgisi, tarîkatı ve eserlerinden daha ziyade mûsikîşinaslığına vurgu yapılmıştır. Kendisinin bestelemiş olduğu eserler, bestelenmiş güfteleri makam ve usûl yönünden alfabetik bir şekilde sıralanmıştır. Araştırmanın sonucunda Azîz Mahmud Hüdayî’nin dinî mûsikî sahasında yapmış olduğu çalışmalar ve bu çalışmaların dinî mûsikîye olan katkıları tespit edilmiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Merve Nur KAPTAN Volkan KAPTAN

138 340
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Buhara Emirliğinin Sosyal ve Ekonomik Yaşamını İncelemede Saray Divanhanesi Belgelerinin Yeri (Mübareknameler)

18 yüzyılın 40’lı yıllarında Buhara’da sıradaki hakimiyet değişimi sonucunda tahtı Özbeklerin Mangıt soyu ele geçirdi. Cengiz Han soyundan olmayan Mangıt sülalesi temsilcileri Emir ünvanı ile yetindi. 1756-1920 yılları arasında onların idaresi altında bulunan devlet de Buhara Emirliği adını taşıdı. Emirliğin devlet divanı İslami devlet yönetim gelenekleri ve Cengizi-Türki adetleri üzerine kurulmuştu. Buhara Emirliği’nin sosyal ve siyasi, ekonomik ve kültürel hayatına karşı ilgi ta 19 yüzyılın başlarından başlamıştır. Günümüze kadar Emirliğin tarihini incelemede çeşitli el yazı kaynaklarına başvurulmuş, araştırmacıların çoğu yerel yazarların kitapları ve Avrupalı seyyah ve elçilerin günlüklerine ayrıca dikkat etmişlerdir. Son zamanlarda Buhara Emirliği’nin saray divanhanesine ait mevzuat protokolleri ve idari yönetimi ile ilgili tarihi belgeleri bilimsel araştırma konusu altına alma hevesi gittikçe artmaktadır. 18.-19. yüzyılın başlarındaki Buhara sarayına ait belgeler yaşamın çeşitli dallarını konu almıştır ve söz konusu belgelerin ortaya çıkış nedenleri, işleyiş düzeneği ve kendine özgü içeriği bulunmaktadır. İşte böyle belgelerin birisi de mübarekname (çoğul şekli mübareknamecat) olup, onu Orta Asya Müslüman diplomasisinde hemen genç bir belge diyebiliriz. Bunun sebebi böyle mazmundaki bir belge önceki yüzyıllarda da kullanılmış olsa da biçim ve anlatımına göre Mangıtlar sarayında ortaya çıkmış, resmi idare sistemine ait bir belgedir. Mübarekname emirin devlet adamları ve ahaliden gelen arz ve şikayetlere cevap yazısı olup, 19.-20. yüzyılın başlarında Buhara Emirliği saray divanhanesine ait sayıca en çok nüshada saklanmış olan belge çeşidi olarak dikkate değer. Ayrıca mübareknameler içeriği açısından Buhara Emirliği’nin sosyal ve siyasi, ekonomik ve kültürel manevi yaşamı, askeri sistemi, mahkeme ve hukuk sistemi, yer ve su dağıtımı, ahalinin günlük yaşam tarzı gibi birçok alanı kapsamaktadır. Bunlara rağmen, söz konusu belge türü ve onlarda bulunan bilgiler, bugüne dek mahsus araştırma konusu olarak incelenmemiştir. Sunulmakta olan bu makale Buhara Emirliği divanında yürürlükte olmuş olan mübarekname belgesini konu almaktatır. Bu yazıda adı geçen belgenin ortaya çıkış dönemi, işleyiş düzeneği ve Özbekistan’da bulunan çok sayılı koleksiyonu üzerine ilk görüşler öne sürülmüştür. In the 40s of the 18 century, due to the change of sequential authority in Bukhara, the throne occupied by Manghit tribe of Uzbeks. The representatives of the Manghit dynasty, who were not Chingizid, were adequately sufficed to the rank of ‘emir’. Their state, which ruled from 1756 to 1920, was named the Bukhara emirate. The state authority of Emirate is built on the basis of Muslim and Chingizid – Turkic traditions. The interest of the Bukhara emirate in the socio-political, economic and cultural life began in the early 19th century. Until now, sources for studying the history of the Emirates have been diverse, and many researchers have been focusing on the works of local authors and the diaries of the European travellers and ambassadors. In recent years, interest in attracting scientific research into historical documents related to legal acts and administrative office of the Bukharan court has been increasing. Documents belonging to Bukharan royal chancery at the 18 – beginning of the 20 centuries were diverse, with the reason, the mechanism of operation and the content of each document. One of such documents is mubārak-nāma (pl. mubārak-nāmejāt) – a blissful letter, which can be said to be almost the youngest document in Central Asian Islamic Diplomatics. The document was used in previous works, but it was a document of the office system in the palace of Manghit dynasty in form and content. The mubārak-nāma is a response to emir's appeal to officials and the public, and is considered to be the most copies stored document of the palace of the Bukhara emirate in the 19-20 centuries. In addition, mubārak-nāma contains the socio-political, economic, cultural and spiritual life of the Bukhara emirate as well as encompasses many areas such as the military system, the judicial system, the land-water relations and the living standards of the population. However, the type of document and the information contained there in have not been researched so far. This article is devoted to the mubārak-nāma, which is conducted in the royal court of Bukhara emirate. It outlines the initial points about the period of the document, the mechanism of its operation, and its major collections in Uzbekistan.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Uktambek SULTONOV Mahfuza ABDUVAHABOVA

147 173
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Büyük İskender’in Doğu Seferi ile Seferin İdari ve Yönetimsel Açıdan Sonuçları

Büyük İskender’in Doğu seferi; her ne kadar Kserkses’in Yunan seferine bir karşılık olarak, “intikam seferi” şeklinde görünse de aslında bu sefer, sadece, gerçek nedenleri perdelemek için gerçekleştirilen bir seferdi. Zira; bu seferdeki esas amaç; büyük zenginliklere sahip olan Asya topraklarında bir “Dünya Devleti” kurmaktı. Bu nedenle; İskender’in fetihlerinden sonra uyguladığı yeni devlet modelinde, artık, Yunan-Barbar ayrımı yoktu ve herkes orduda veya yönetimde olsun, çeşitli yüksek mevkilere gelebilirdi. Bunların yanı sıra, İskender, uyguladığı yeni modele ek olarak, yerel unsurları da dikkate almış ve toplumsal ile yönetimsel açıdan iyi bir denge de kurmuştu. Ancak bu yeniden yapılandırma; zamanla, krallığın topraklarında hâkim unsur olan Makedon ve Yunanlılar tarafından yoğun tepkilere neden olmuştu. İşte tam bu bağlamda cevaplanması gereken sorular şunlardır: İskender eski ve yeni yönetim sistemleri arasında nasıl bir denge sağlamıştı? Pers sistemini kendi devlet sistemine nasıl entegre etmişti? Diğer taraftan ise; Perslerle birlikte, bölgede, yaklaşık iki yüz yıldır iyi bir şekilde uygulanan yönetim sistemi, ne olmuştu da İskender’den sonra uygulanamamış ve çözülme sürecine girmişti? İskender neleri doğru yapmıştı, ondan sonraki yöneticiler neleri yanlış yapmışlardı? Onun “Hellenizm” hedefi yoksa bir başarısızlık mıydı? Hellen Devleti; İskender’in ölümünden sonraki yıllarda tam bir çözülme sürecine girmiş ve toprakları İskender’in generalleri arasında paylaşılarak bölüşülmüştü. Generaller bu süreç içerisinde, kendi merkezi devletlerini kurmaya çalışmış ve İskender’in uyguladığı politikaları terk etmişlerdi. Kurulu idari sistemin terk edilmesiyle birlikte meydana gelen sorunlar ve yönetimsel zafiyetler, en çok, Batıda, zaman içerisinde güçlenen Roma’nın işine yaramış ve İskender’in ardılı olan tüm Hellenistik Krallıklar, Roma’ya boyun eğmek zorunda kalmıştı.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Deniz Serhad SEZER

182 202
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Çağrı Merkezi Çalışanlarının Duygusal Emek Boyutu

1970’li yıllarda yaşanan iki büyük petrol krizine bağlanan küresel ekonomik daralma, işletmelerin yönetim ve üretim alışkanlıklarında köklü değişikliklere neden olmuştur. O dönem krizden çıkış yolu arayan işletmeler, Toyota Motor Şirketi tarafından yıllardır uygulanan esneklik ve yalınlık kavramlarıyla tanışmışlardır. Bilgi işleme ve iletişim alanlarındaki gelişmelerin etkisiyle hizmet üretiminin reel ekonomi içindeki payının hızla artması, işletmelerin pazarlama yaklaşımlarını da etkilemiş ve her bir tüketiciyle ilişki kurma esasına dayandırılan birebir pazarlama bu sürecin yeni kuralı haline gelmiştir. Tüketicilerin bilgi edinme taleplerinin karşılandığı, şikayetlerinin en hızlı şekilde cevaplanarak çözüme kavuşturulduğu, çeşitli kanallar vasıtasıyla her an iletişim kurulabilen çözüm birimleri olan çağrı merkezleri, yakın geçmişten bu yana hemen her sektörde hızla yaygınlaşmıştır. İlk olarak 1960’ların sonlarına doğru Ford Motor Şirketi tarafından satılan otomobillerle ilgili sorunların geribildirimi amacıyla oluşturulan bu birimlerin varlığı, günümüz işletmeleri için tercih olmanın ötesinde, adeta zorunluluk haline gelmiştir. Çağrı merkezlerindeki işin içeriği, çalışanların bedensel ve zihinsel katkılarının yanında duygusal emeklerini de gerektirmektedir. Tüketici merkezli politikaların etkisiyle daha görünür hale gelen emeğin duygusal boyutu; “çalışanların, işletmenin kendilerinden beklediği duygusal tavırları gösterebilme gayretleri” şeklinde tanımlanabilir. Duygusal emek; çalışanların duygu kaynaklı davranışlarının işletmelerin amaçlarını destekleyecek biçimde, kontrolde ve süreklilikte olması gerektiği anlamına gelmektedir. Bu süreçte, doğal duygularının yerine çoğunlukla kurgu davranışlar geliştirmeleri istenen çalışanlar, inandıklarıyla yapmak zorunda kaldıkları şeyler arasındaki çelişkiler nedeniyle iş performanslarını düşürebilecek düzeyde psikolojik baskı hissedebilirler. İşin içeriğinden kaynaklanan zorluklar, çalışanların duygusal emeklerinin yanında onları olumsuz etkileyebilecek olası riskleri de artırmaktadır. Mutsuz tüketicilerin işletmeye yönelttikleri kontrolsüz olabilen tepkiler karşısında adeta tampon vazifesi gören çalışanlar; sert üsluplarla, rencide edici tavırlarla, onur kırıcı hatta ağır hakaret içerebilen sözlerle karşılaşabilmektedirler. Böyle durumlarda onlardan beklenen, sakin kalmaları, kötü davranışlara karşılık vermemeleri, hatta nezaketlerini koruyarak iletişimi hassasiyetle sürdürmeleridir ki bu da çalışanlar üzerinde tahribata yol açabilmektedir. Bu çalışma, iş ortamlarındaki pek çok olumsuzlukla baş etmek zorunda bırakılan çağrı merkezi çalışanlarının duygusal emek boyutunu değerlendirmek amacıyla yapılmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Özay Umut TÜRKAN

119 104
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Abstract Language: English
2019 Caz Standartlarında Kullanılan Formlar

Uluslararası boyutta caz repertuvarlarında sıkça rastladığımız parçalar ve şarkılar bütünü olan "caz standartları", caz müziğinin omurgasını oluşturmaktadır. Bu şarkılar bütünü incelendiğinde, form açısından önemli ortak noktalar olduğu saptanmıştır. Bu araştırma kapsamında, caz standartlarında sık kullanılan formların yapısal olarak incelenmesi amaçlanmıştır. "Great American Songbook" olarak da adlandırılan bu binlerce şarkılık repertuvarın bestecileri ve söz yazarları arasında George&Ira Gershwin, Cole Porter, Rodgers&Hart, Irving Berlin isimleri sıkça görülmektedir. Cazda sık kullanılan şarkı formlarından en temeli blues formudur. Blues müziği kente kavuştuğunda, birlikte icra edilen bir genre haline gelmiş, form ve armoniyle ilişkilendirilmiştir. Genellikle 8 ya da 12 ölçüden oluşan blues döngüsü, minör ya da majör olarak icra edilmektedir. Cazda sıkça karşılaştığımız bir başka form da bluesdan türemiş olan rhythm changes formudur. Caz müziğinde rhythm changes terimi, Gershwin kardeşlerin "I Got Rhythm" şarkısındaki yapı için kullanılmaktadır ve ismini yine bu şarkıdan almıştır. 12 ölçülük bluesformundan sonra en sık karşılaştığımız yapı, rhythm changes'dır. Bu form, tarihsel süreçte bebop müzisyenleri arasında oldukça popülerleşmiş ve uptempo doğaçlama yapma olanağı sağlaması sebebiyle rhythm changes formunda birçok parça yazılmıştır. Caz standartları çoğunlukla 32 ölçüden oluşmaktadır ve AABA ve ABAC formlarında yazılmıştır. A, B ya da C olarak isimlendirdiğimiz her bölüm istisnalar olsa da çoğunlukla sekizer ölçüden oluşmaktadır. Sekizer ölçüden oluşan dört bölüm bir araya gelerek formun bütününü oluşturmaktadır. Bu çalışma kapsamında araştırma yöntem ve tekniklerinden literatür taraması tekniği kullanılarak elde edilen veriler incelenmiş, caz müziğinin geleneksel formları bir çatı altında toplanmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Başak YAVUZ

131 196
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Cemiyet-i Akvam ve Türkiye’de Ermeni ve Rumlar” Adlı Rapor Üzerine

Cemiyet-i Akvam ve Türkiye’de Ermeni ve Rumlar adlı Osmanlıca yazılmış 46 sayfalık rapor, 1921 senesinde Dahiliye Nezareti Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi tarafından yayınlanmıştır. İstanbul’da haremlerde ve müesseselerde yüzbinlerce Rum ve Ermeni kadın ve çocukların gizlendiğine dair Romanyalı Matmazel Vacarescu’nun iddiası ve talebi üzerine Cemiyet-i Akvam bir müfettiş gönderme kararı almıştır. Dahiliye Nezareti bu gelişme üzerine ortaya atılan iddialara cevap vermek için, Türkiye’deki Rum ve Ermenilerin dolayısıyla azınlıkların Osmanlı idaresindeki durumlarına dair detaylı ve çarpıcı bilgileri ihtiva eden bir rapor hazırlamıştır. Özellikle Osmanlı Devleti’nin güç kaybederek, yabancı devletlerin müdahalelerinin arttığı dönemde bu müdahalenin araçlarından biri de anasır-ı gayrimüslime olarak adlandırılan azınlıklar olmuştur. Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı ve Kanun-ı Esasi ile azınlıklarla devletin ilişkileri yeniden gözden geçirilmiş ve azınlıklara kapsamlı hak ve hukuk bahşedilmiştir. Bunlara rağmen Osmanlı Devleti’nin ve toplumun bu unsurlarla ilişkileri sorunlu olmuştur. 19 yüzyılın sonlarına doğru özellikle Ermenilerin ulusçu ve ayrılıkçı düşüncelerle tedhiş ve terör metotlarını kullandıkları ve Osmanlı Devleti için öncelikli sorunlardan biri haline geldikleri görülür. Devletin huzursuzluk yaratan Ermenilere karşı aldığı önlemler Avrupa’nın büyük devletlerinin hoşnutsuzluğuna ve bunu da Osmanlı Devleti’ne yönelik politikalarına yansıtmalarına yol açmıştır. Osmanlı Devleti’nin Almanya’nın yanında savaşa girmesi ve savaşın sonunda mağlup gelmesi sonucunda ağır koşullara sahip bir antlaşmayı imzalamak zorunda bırakılması ile azınlıklar ayrılıkçı ve bölücü faaliyetlerini artırmışlardır. Büyük devletlerin Osmanlı azınlıklarına yönelik bakışını Sevr Antlaşması hükümlerinde gözlemlemek mümkündür. Savaş sırasında “Sevk ve İskân Kanunu” gibi Ermenilere karşı alınan önlemler ve bunların sonucunda Ermenilerin haksız şekilde mağdur edildiği düşüncesi Avrupa’da Osmanlı Devleti aleyhine ciddi bir kamuoyu oluşumuna da zemin hazırlamıştır. İşte Cemiyet-i Akvam raporu Ermeni ve Rumların geçmişten itibaren sahip oldukları huzur ve imkân ortamını örnekleriyle göstermekte, bu unsurlara kötü muamele edildiği iddialarını yalanlamaktadır. Bu tebliğde rapor yukarıda sunulan perspektiften hareketle değerlendirilecektir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ersin MÜEZZİNOĞLU

141 172
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Cezalandırma Yöntemleri Açısından Emeviler Devletine Genel Bir Bakış

Asr-ı Saadet ve Hulefa-i Raşidin dönemlerinden sonra, onların devamı niteliğinden ziyade yeni bir kimlik kazanmaya başladığı görülen Emeviler devleti, özellikle idarede kullandıkları cezai yöntemler açısından da bu özelliğini gözler önüne sermiş ve İslam toplumunun ilk kez muhatap olduğu veya maruz kaldığı bu ceza yöntemleriyle de tarihteki yerini almıştır. Genellikle, Haccac b. Yusuf, Ziyad b. Ebih, Yusuf b. Ömer gibi Irak bölgesi valileriyle ön plana çıkan hatta onlarla özdeşleşen bu yöntemler, uygulandıkları dönemde iktidarın dış yüzünü de temsil etmiş, öte yandan idarecilerin gerçekleştirdiği askeri, iktisadi, zirai, ilmi gibi birçok faaliyetlerini bir anlamda görünmez kılmış veya gölgelemiştir. Emevi idarecilerinin, çoğunlukla, toplumda mutlak bir asayişin sağlanması hedefi doğrultusunda, kimi zaman kişiye özel kimi zamansa genele yayarak uyguladığı görülen ceza yöntemleri hiçbir suçun cezasız kalamayacağı ilkesine de işaret etmektedir. Bu yöntemlerin icrasının çoğu zaman görevli memurlar tarafından gerçekleştirilmesinin yanısıra, bilhassa bizzat valiler ve hatta halifeler tarafından de yerine getirilmesi, söz konusu yöntemlerle ilgili dikkat çeken noktalardan biridir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Melek YILMAZ GÖMBEYAZ

136 105
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 DARYNDY BALALARMEN JÚRGІZІLETІN ÁLEÝMETTІK- PEDAGOGIKALYQ JUMYS EREKSHELІKTERІ

Bul maqalada daryndylyq máselelerі qarastyrylyp, «daryndylyq» jáne daryndy bala túsіnіkterіnіń mánі ashylǵan. Áleýmettіk pedagogtyń daryndy balalarmen jáne olardyń otbasymen jumys erekshelіkterі, onyń negіzgі mіndetterі men іs-áreket baǵyttary aıqyndalǵan. This article consider a problem of children’s giftedness. It describes the nature of giftedness and the concept of a «gifted child». Identified the specificity the work of the social pedagogic with gifted childrenand their families, its main tasks and activities.The specificity of the social work educator with gifted children and their families, its objectives and activities.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Gaıbýllaeva S.S. Tadjıbaeva J.S.

137 93
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 DARYNDY BALALARMEN JÚRGІZІLETІN ÁLEÝMETTІKPEDAGOGIKALYQ JUMYS EREKSHELІKTERІ

This article consider a problem of children’s giftedness. It describes the nature of giftedness and the concept of a «gifted child». Identified the specificity the work of the social pedagogic with gifted childrenand their families, its main tasks and activities.The specificity of the social work educator with gifted children and their families, its objectives and activities.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Gaıbýllaeva S.S. Tadjıbaeva J.S.

127 73
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Dede Korkut Kitabı'nda Dini Motifler

Dede Korkut Kitâbı Oğuz Türklerinin bilinen en eski epik destansı hikâyeleridir. İçerdiği hikâyeler tarih boyunca dilden dile, anlatıcıdan anlatıcıya aktarılan birer sözlü gelenek ürünüdür. Hikâyeler kulaktan kulağa aktarıldığından dolayı gerçek hâlinin dışına çıkmıştır. XV. yüzyılın ikinci yarısında yazıya geçirildiği tahmin edilir. Oğuzların yaşam biçimlerinden, ekonomisine, inançlarından, giyinişlerine, beslenmelerinden içinde yaşadıkları doğaya kadar pek çok konuda bilgi sağlayan bir kaynaktır. Günümüze ulaşan iki el yazması nüshadan birisi Dresden Kütüphanesi’nde, birisi Vatikan Kütüphanesi’ndedir. Dede Korkut Hikâyeleri Türk dilinin ve edebiyatının, Türklerin örf ve âdetlerinin, Türk ahlâk ve törelerinin, inançlarının, kahramanlıklarının, kısacası Türk hayatının olduğu gibi verildiği bir eserdir. Tek bir kişinin kaleminden çıkmamıştır, bu bir halkın ortak hikâyesidir. Bu halkın uzun göçü boyunca belleklerde taşınıp gelmiş, şamanizmden islamiyete uzanan inanç değişimleri, büyük kahramanlar, tarihteki dönüm noktaları, içinde yaşanan coğrafyanın özellikleri, düşmanların nitelikleri ve bizzat halkın yaşayyışındaki değişimler bu hikâyelerin içinde yer bulmuştur.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ali Rafet ÖZKAN Kamalova F. B Baytenova N.Zh. Kantarbaeva Zh.O.

155 1750
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Değerler Eğitimi Kurumu Olarak Tasavvuf ve Tarikatlar

Değerler, bireyin ve toplumun huzur ve mutluluğunu hedefleyen manevi unsurlardır. Değerler, insanın iç dünyasından doğar ve söz, tutum ve davranışları yönlendirme gücüne sahiptir. Bu sebeple değerler, tasavvuf ve kurumsallaşmış hali olan tarikatlarla pek çok ortak özellik içerir. Tasavvuf, İslam’ın temel kurallarının yanında ahlak ve değerleri de içselleştirerek yaşamaya gayret gösterme çabası olarak nitelendirilebilir. İnsanın ruhsal tekamülünü hedefleyen tasavvuf, kişinin dininden veya inancından kaynaklanan değerleri veya ahlak ilkelerini, titizlikle uyulması gereken erdemler olarak kabul eder. Tasavvuf anlayışına göre değerler, bireysel ve toplumsal eylemleri etkilediği için bu eylemlerin olumlu, iyi, güzel ve yararlı hale gelmesi, ancak öğretilmesi ve benimsetilerek bir yaşam tarzı haline getirilmesi ile mümkün olur. Zira değerler, din ve ahlak gibi bireysel ve toplumsal kimliği belirlemede ve ortaya çıkarmada temel unsurdur. Bundan dolayı değer veya ahlak gibi manevi unsurların sadece örgün eğitimle verilmesinin yeterli olmayacağı anlaşılmaktadır. Aile, okul, çevre gibi faktörlerin yanında değerleri yaşayarak zevk ve tecrübe ile keşfeden tasavvuf ve tarikat gibi uygulama alanlarına da ihtiyaç vardır. Bu sebeple tasavvuf ve tarikatları, değer üreten olmakla beraber aynı zamanda değerler eğitiminin verildiği kurumlar olarak da görmek mümkündür.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Hamdi KIZILER

124 88
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Din ve İnsan Bağlamında Deizm

Deizm, yakın zamana kadar gerçekte Hristiyanlığın hurafe içerikleriyle dolu olan ve bunlara karşı akıl ve mantığın isyan etmesiyle etkili olmaya başlayan dini bir akımdır. Özellikle 17 yüzyıl Newton ve sonrasındaki Keppler, Copernicus ve Galileo gibi doğa bilimcilerinin çalışmalarını etkileyen deizm, akıl kökenli bilimsel yaklaşımın dine uygulanması düşüncesini ortaya çıkarmıştır. Bununla bağlantılı olarak, İslam literatüründe deizm, Allah’ın evreni yarattıktan sonra tabiat kanunlarını devreye sokmak suretiyle evreni kendi haline terk ettiği düşüncesi önemli bir yere sahip olmuştur. Dolayısıyla bu çalışma içerisinde din ve insan bağlamında deizm ele alınacak, deizmin yanlış kullanımına dayalı görüşlere bir eleştiri sunulacaktır. Bununla birlikte, çalışma sonrasında deizmin özgünlüğü ortaya konulmuş olacaktır. Deizm felsefesine göre, kâinatı ve insanı yaratan bir yaratıcı vardır. Fakat yaratıcı yaratma durumunu, yarattığı hiçbir şeyden ve özellikle insandan bir şey beklemeden yaratmıştır. Tanrı yarattıktan sonra hiçbir şeye karışmamakla birlikte, insanları özgür bir halde bırakmıştır. Deizm bu yönüyle, sadece yaratıcıya inanan insanların benimsediği bir akımdır. Fakat bu akıma neden olan faktörlerle bağlantılı olarak deizm belli çevreler tarafından farklı şekillerde ele alınmış ve çarpıtılarak yanlış kullanımlara sebebiyet vermiştir. Bu bağlamda deizmin kendisi de başlı başına kendi içerisinde bazı eksiklik ve yetersizlikler barındırmaktadır. Nitekim deizmin din ve insan arasındaki ilişkiyi oluşturan birçok unsuru dışarda bıraktığı açıktır. Sonuç olarak, her ne kadar deizmde var olan yanlış anlaşılmalardan, yanlış kullanımlardan bahsediliyor olsa da deizmin günümüzde benimsendiği görülmektedir. Çünkü modern çağda insan özgürlüğü insanların din anlayışını ciddi bir şekilde etkilemektedir. Dolayısıyla deizm din ve insan bağlamında bize farklı anlayışlar ve perspektifler sunmaktadır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Halis ÇAVUŞOĞLU

149 223
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Din, Kimlik ve Müfredat Ekseninde İmam-Hatip Liselerinin Değişen Profili

İmam Hatip Liselerinin öğrenci, öğretmen ve veli profilinde yaşanan değişim sürecinin çok yönlü etkilerinden söz etmek mümkündür. Bu kapsamda, İmam Hatiplerde okuyan öğrenci sayısının yanı sıra, bu okulların kendi içindeki çeşitliliği de zamanla artmıştır. Günümüzde sosyal bilimler ve fen bilimleri ağırlıklı İmam-Hatip okullarının yanı sıra, hafızlık eğitimi veren proje okullarından ve uluslararası İmam-Hatip okullarından bahsedilebilmektedir. İmam-Hatip okullarının sorunları, öğrenci, öğretmen, veli ve idareci olmak üzere belli başlı alanlarda toplanabilir. Bu araştırmada, İmam Hatip Liseleri’ni tercih eden öğrencilerin bu okulları tercih etmelerindeki temel faktörler nelerdir? Öğrencilerin, öğretmenlerin, velilerin ve idarecilerin nazarında ‘İmam-Hatipli Olmak’ ne anlama gelmektedir? İmam Hatip Liselerinin mevcut durumuna ilişkin tespit, değerlendirme ve beklentileri nelerdir? İmam Hatip Liselerinin müfredatı hakkındaki düşünceleri hangi öncelikli parametreler üzerine kurulmuştur? gibi sorular çerçevesinde, İmam Hatip okullarının değişen profili üzerinde durulmaktadır. Araştırma kapsamında 6 İHL öğrencisi, 4 öğretmen-idareci ve 4 veli ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Nitel bir desen üzerine kurulan çalışmanın temel amacı, İmam Hatiplerin mevcut durumuna ilişkin öğrenci, öğretmen, veli ve idarecilerden oluşan tüm paydaş temsilcilerinin görüşlerini alarak bir ihtiyaç analizi yapmaktır. Çalışmanın İmam Hatip Liselerinin dünden bugüne din, kimlik ve müfredat eksenindeki durumunu betimlemeye yönelik güncel bir çerçevenin ortaya çıkmasına katkıda bulunacağı düşünülmektedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Nurullah KARAKAŞ

128 212
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Dışavurumcu Sanat Terapisinde Sanat Nesnesi Olarak Mail Art (Posta Sanatı) Uygulamaları

Posta sanatı (mail art), sanat postası adından da anlaşılacağı gibi posta sistemini alan olarak kullanır. Sanat postasında ileti, nesne, yapılan çalışma sanatçılar arasında eş zamanlı postalanır. Bu postalanma süreci başından itibaren, gönderilen postanın sanat nesnesine dönüşme sürecini oluşturur. Dada ve Fluxus akımlarıyla evrilen posta sanatı geçirmiş olduğu postalama sürecinde ister istemez bir dönüşüme uğrar. Bu dönüşüm sanat nesnesi olarak postanın ulaştığı noktaya geldiğinde ortaya çıkan son haliyle kendini gösterir. Posta sanatı, pullar (artistamp) ve kartlarla zarfların da dahil olduğu sanatçıların karşılıklı ya da günümüzde tek taraflı postalaşma süreçlerini kapsar. Sanat ve Terapi, Sanat Terapisi ya da Sanatla Terapi de kişiler üzerinde uygulanan sanatsal çalışmalarla bireye kendi terapötik sürecini yansıtır. Kişi kendi kendini tedavi etmiş, kendiyle şifa bulmuş olur. Sanat terapisinde de posta sanatıyla bağlantılı yöntemlerden ikisi bu çalışmada kullanılmıştır. Birincisi: En çok posta göndermek istenilen kişiye hazırlanan posta ve ikincisi: asla posta göndermek istemeyeceğiniz kişiye hazırlanan posta. Bu çalışmada posta sanatına, sanat terapisine ve Karabük Üniversitesi Resim Bölümü Deneysel Atölye Dersi kapsamında Karabük ilinde ilk kez gerçekleştirilmiş olan Posta Sanatı Proje Çalışmalarına ve bu ders kapsamında gerçekleştirilen Ulusal Sergiye yer verilecektir. Mail art uses the mail system as the domain, as the name implies. In art post, the message, object and work are mailed simultaneously between artists.This postal process constitutes the process of transforming the sent mail into an art object from the beginning. The postal art evolved by the Dada and Fluxus currents inevitably undergoes a transformation in its mailing process. This transformation is manifested in its final form when it reaches the point where the mail reaches the art object. The art of postage encompasses the process of mutual or unilateral mailing of artists, including stamps (artistamp) and cards and envelopes. Art and Therapy, Art Therapy or Therapy with Art also reflects the individual's own therapeutic process through artistic work on individuals. The person has cured himself and healed himself. In art therapy, two methods related to postal art were used in this study. First: the mail prepared for the person you want to send the most mail, and second: the mail prepared for the person you never want to send mail to. In this study, postal art, mail art, art therapy and Mail Art Project works which were realized for the first time in Karabük province within the scope of Karabük University Painting Department Experimental Workshop Course and National Exhibition will be included.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Eda ÖZ ÇELİKBAŞ

144 175
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Duygusal Emek Algısının Tükenmişlik Seviyesine Etkisi: Bandırma Belediyesi Çalışanları Üzerine Bir Araştırma

Hizmet sektörünün yükselişi ile önemli hale gelen duygusal emek kavramı, çalışanlarla hizmet alanları arasında doğan yakın ilişkiler için belirli işlerde, işin gerekleri sebebiyle sarf edilen emek biçimidir. Bu kavram çalışanın çalışma ortamında göstermiş olduğu gayretlerinin neticesini ifade etmekle beraber aslında var olmayan duyguların gerçekte mevcut gibi karşı tarafa aktarılmasıdır. Duygusal emeği etkileyen pek çok faktör mevcuttur. Bunlar yüzeysel davranış ve derinlemesine davranışı da etkiler. Yüzeysel davranışta gerçekte var olmayan duyguların hareketlere yansıması olası iken, derinlemesine davranışta içsel duygular ve samimiyet ön plandadır. Yani çalışan samimi davranış sergilerse baskı görmeden içinden nasıl geliyorsa hareket edebilir. Böylece tükenmişlik kavramından uzak kalır. Duygusal emek kavramıyla beraber gündeme gelen tükenmişlik ise; işi gereği insanlarla yoğun bir ilişki içerisinde bulunan iş görenlerde görülen duygusal olarak tükenme, duyarsızlaşma, hissizleşme ve yetersiz hissetme hali olarak tanımlanabilir. Belirttiğimiz tanımlardan yola çıkarak bu çalışmanın amacı; Balıkesir’in Bandırma ilçesinde mevcut belediye çalışanlarının duygusal emek ve tükenmişlik düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Anket çalışması 120 Bandırma Belediyesi çalışanı içerisinden 111 kişiye ulaşılarak gerçekleştirilmiştir. Toplanan veriler paket program yardımıyla analiz edilmiştir. Duygusal emek ve tükenmişlik ilişkisini belirlemek amacıyla korelasyon ve çoklu regresyon analizleri uygulanmıştır. Yapılan analizler neticesinde duygusal emeğin bir alt boyutu olan samimi davranışın tükenmişlik üzerinde kısmen dahi olsa bir etkisi bulunduğu tespit edilmiştir. Duygusal emeğin diğer alt boyutları yüzeysel davranış ve derin davranışın tükenmişlik ile ilişkisi saptanamamıştır. Ayrıca duygusal emek ile tükenmişlik arasında herhangi bir ilişki tespit edilememiştir. Tüm bunlara ilave olarak çalışanların demografik özellikleriyle duygusal emek ve tükenmişlik düzeyleri arasında nasıl bir ilişki olduğu da çalışma kapsamında ele alınarak incelenmiştir. The concept of emotional labor, which becomes important with the rise of the service sector in today's conditions, is the form of labor that is consumed due to the needs of the job in certain jobs for the close relationships that arise between the employees and the service recipients. This concept is the effort of the employee in the working environment. There are many factors that effect emotional labor as superficial behavior and in-depth behavior. In superficial behavior, it is possible that feelings that do not actually exist are reflected in movements, whereas in deep behavior, internal emotions are at the forefront. That is, if the employee exhibits intimate behavior, he / she can act as he / she comes from within without pressure. So it stays away from the concept of burnout. Burnout, which comes up with the concept of emotional labor, is; it is the state of emotional exhaustion, depersonalization, numbness and insufficient feeling seen in those who have an intense relationship with people due to their jobs. The aim of this study is to examine the relationship between emotional labour and exhaustion levels of Bandırma Municipality employees. The survey was carried out with 111 people from 120 municipial employees. Correlation and multiple regression analyses were applied to determine the relationship between emotional labor and burnout with a package program. Intimate behavior, which is a sub- dimension of emotional labor, has been determined to have even a partial effect on burnout. There was also no association between emotional labor and burnout. In addition, the relationship between the demographic characteristics of the employees and the levels of emotional labor and burnout was discussed.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Edip ÖRÜCÜ Itır UÇKU

139 117
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Eflani Yöresinde Batıl İnançlar*

Toplumlar geçmişleri ile sıkı ilişki içinde yaşarlar. Bu ilişkinin temelinde halkın hayata bakış açısı, gelenek ve görenekleri yatar. Her milletin geçmişinde çeşitli inanışlar var olmuştur. Fakat toplumların tarihi süreç içinde kabul ettikleri değişik düşünce ve karşılaştıkları kültürler neticesinde inanışlarında da çeşitli değişimler meydana gelmiştir. Özellikle yeni dinlerin benimsenmesi ve fetihlerin sonucu olarak yeni komşuların edinilmesi insanların daha farklı düşünce ve inanışlar ile de karşılaşmalarını beraberinde getirmiştir. Karşılaşılan yeni düşünce ve inanışların bazılarının benimsenmesi geçmişte var olan düşünce ve inanışların bir kısmının tamamen terk edilmesine sebep olmuştur. Fakat toplumların -din değiştirseler dahi- geçmiş yaşantılarını bir günde terk etmeleri mümkün değildir. Bu yüzden bir kısmı zamanla değişime uğramış bir kısmı ise hiç değişmeden halkın hafızasında yaşamaya devam edegelmiştir. Geniş bir coğrafyada yaşamlarını sürdüren Türkler de tarih sahnesine çıktıklarından beri kendilerine has bir kültüre sahip önemli milletlerden biri olmuşlardır. Özellikle İslamiyet öncesi tarihlerinin içinde en önemli unsurların başında eski dinleri ve inanışları yer alır. Türkler, gittikleri her yere sadece kendilerine ait maddi kültür unsurlarını değil manevi kültür unsurlarını ve yaşam biçimlerini de taşımışlardır. Bu vesile ile başka milletlerin sayıca fazla olmasına veya baskılarına rağmen kültürlerinden etkilendikleri ya da zarar gördükleri olmuştur. Fakat kendilerinin tümü ile yok olmalarını meydana getirecek olası asimile faaliyetlerinden korunmuşlardır. Bahse konu yaşam biçiminin içinde batıl inançlar da önemli bir yer tutar. Bütün Türk coğrafyasında olduğu gibi Karabük ili Eflani ilçesi de batıl inançlar bakımından zengin ve çeşitli örnekleri barındıran önemli coğrafi alanlardan biridir. Bu bildiride de Eflani yöresinde halk arasında varlığını devam ettiren batıl inançlar ele alınacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Enver KAPAĞAN Işıl YAMAN

158 254
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Eğitim Harcamaları ve Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişki: Türkiye Örneği

Bir ülkenin ekonomik ve sosyal olarak gelişiminde eğitimin önemli bir rolü vardır. Dolayısıyla bir ülkede eğitim alanına yapılan harcamalar, ülkelerin refah düzeyinin önemli göstergelerinden biri olan ülkenin ekonomik büyümesi üzerinde de önemli artışlara neden olabilmektedir. İktisat literatüründe eğitim ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki oldukça yoğun bir şekilde ilgi görmektedir. Çünkü eğitim ve eğitim üzerine yapılan harcamalar her ülkede ülkenin her bir bireyini yakından ilgilendiren bir konudur. Eğitim harcamaları, bir ülkenin eğitime verdiği değerin önemli göstergelerinden biridir. Literatürde yapılan ampirik çalışmalarda eğitime yapılan harcamalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkisine ilişkin zaman zaman farklı sonuçlar elde edilmiştir. Birçok çalışma eğitim üzerine yapılan harcamaların ülkenin ekonomik büyümesi üzerinde olumlu etkiler yarattığını ortaya koyarken, bu değişkenler arasındaki nedensellik ilişkisinin çoğunlukla eğitim harcamalarından ekonomik büyümeye doğru olduğu görülmektedir. Bazı ampirik çalışmalarda ise bu iki değişken arasındaki nedensellik ilişkisinin iki yönlü olduğu vurgulanmaktadır. Bununla yanında, daha az çalışmada ise, eğitim üzerine yapılan harcamalar ile ekonomik büyüme arasında herhangi bir ilişki olmadığı yönünde sonuçlar elde edilmiştir. Bu çalışmada, Türkiye özelinde, eğitim harcamalarıyla ekonomik büyüme arasında bir ilişkinin olup olmadığı 1998:Q1 ile 2019:Q2 arasındaki dönem için incelenmiştir. Bu amaçla çalışmada, eğitim harcamaları ve ekonomik büyüme değişkenleri arasında bir eşbütünleşme ilişkisinin olup olmadığının tespiti için eşbütünleşme analizi yapılmıştır. Çalışmanın sonuçları göstermektedir ki; Türkiye’de eğitim harcamaları ekonomik büyüme üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Dolayısıyla, ülkenin gelişmişlik düzeyinin artırılması için eğitime yönelik politikaların geliştirilmesi gerekmektedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Merve Çelik KEÇİLİ Ethem ESEN

124 91
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 el Muvazene beyne şiiri- tayiyen) adlı kitabın teşbih ve istiare kriterleri

Undoubetdly, in the rhetoric, a close relation exists between criticism and rhetoric. In other words, the rhetoric originated originally from the criticism in the form of simple critical rules, and then, these rules have developed to become a science with its standards and rules. Based on this overlap between criticism and rhetoric, this study explores one of the greatest and most important book in its history titled "The Comparison between Taeyeens" by Amadi (370 AH). This latter is a critical book whose writer attempted to compare between two great poets due to the wide dispute and argument of the critics towards these poets. One group supports one poet, whereas the other group advocates the other poet. Hence, Al-Amadi tried to be fair adopting a neutral position in order to show the characteristics of each poet and discuss the poetry of each poet objectively. This study is based on examining the rhetorical principles which were adopted by the classifier as criteria to follow in stating his judgement. However, due to the large area of these rhetorical principles and their wide variety, this study focused only on two aspects of the rhetoric, namely simile and metaphor. Consequently, AlAmedi approach depended on these aspects when analyzing the poetry of both AlAmedi and AlBuhturi as well as the criteria he adopted in judging on the two poets in either refuting or accepting in order to identify who is better than the .other It seems clear that AlAmedi assesses the simile and metaphor based on objective regulations that require a kind of suitability between the two sides of the simile or the metaphor and follows the way of the old critics in choosing the appropriate diction and structures as well as the expressive structures avoiding .exaggeration

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Sehil DERŞEVİ

142 233
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Enderunlu Vâsıf Divanı’nda Şair Özellikleri

Bu çalışmada, Enderunlu Vâsıf Divanı’nda yer alan poetik içerikli dizelerden hareketle onun, şair karşılığında kullandığı kelime ve tamlamalar, özellikle de bir şairde olmasını istediği şairlik özellikleri, bir başka ifadeyle şairin vasıfları belirlenmeye çalışılmıştır. Vâsıf, şaire dair görüş ve düşüncelerini Divan’ında çoğunlukla kasidelerinin fahriye bölümlerinde ve gazellerinin mahlas beyitlerinde dağınık bir şekilde dile getirmiştir. İlgili manzumeler, konu kapsamında incelendiğinde ve bir bütünlük oluşturulduğunda Vâsıf’ın, kendi şairlik özelliklerinden hareketle bir şair portresi çizmeye çalıştığı görülür. Onun anlayışına göre bir şair; doğuştan, Allah vergisi şairlik kabiliyetine sahip olmalıdır; çünkü şair ancak bu sayede zorlanmadan, nitelikli şiirler yazabilecektir. Tab‘ kelimesiyle vurgulanan bu önemli özellikle birlikte akıl ve idrak sahibi olmak, çabuk kavramak, şiir ilminde üstad olmak, maharetli olmak, irfan sahibi olup feyiz ve ilhamla söylemek gibi özellikler de Vâsıf’ın şairde aradığı diğer özelliklerdir. Ona göre bu özelliklere sahip olan bir şair, söze canlılık vermek suretiyle mucizevî bir söyleyiş sergileyerek herkesi hayrette bırakabilir. Birçok şairin üzerinde önemle durduğu özgünlük, Vâsıf’ın da önemsediği bir özelliktir. Poetik ifadelerinde özgünlüğü sağlayan unsurların neler olduğuna yer veren şair, ayrıca yakıcı bir söyleyişten yanadır. O, ancak bu sayede okuyucuyu etkileyen şiirlerin yazılabileceğine inanır. Klasik Türk şiirinin son döneminde şiirlerini yazan Vâsıf’ın, şairin özelliklerine dair yapmış olduğu bu poetik tespit ve değerlendirmeler, özelde şairin kendi döneminin genelde de klasik şiirin şaire bakışındaki benzer ve farklı yönlerin tespitine yönelik çalışmalar için önem arz edecektir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Zafer TOPAK

151 142
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Erkek Egemen Yapının Taze Hasmı: Nafaka

Türkiye'de son zamanlarda alevlenen tartışmalar arasında nafaka konusu yer almaktadır. Genel olarak bu tartışmaların da erkeğin mağduriyeti, kadının ise boşanma sonucunda elde ettiği kazanç ile rahat bir yaşam sürdüğü üzerinden şekillendiği görülmektedir. Nafakanın süresiz oluşu eleştirilerin temelini oluşturmakta ve bu durumun yeni mağduriyetler yarattığı ileri sürülmektedir. "Boşanmış babalar" ya da "mağdur babalar" adıyla çeşitli platformlarda bir araya gelen erkekler, boşandıkları eşlerine nafaka ödeme yükümlülüğünün kendi yaşamlarını devam ettirebilmelerine engel olduğu şeklinde açıklamalarda bulunmaktadırlar. Nitekim bu iddialarını ve taleplerini siyasetin gündemine de taşıyarak hem muhalefet partilerini hem de iktidar partisini yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğu noktasında âdeta uzlaştırmayı başarmışlardır. Farklı sosyo-ekonomik düzeylere sahip bu erkek gruplarının temel özelliği, boşandıkları eşlerine nafaka ödemek istememeleri olmuştur. Nafaka ödemek istememe nedenlerini de çoğunlukla kendilerini "mağdur", kadını da yani eski eşlerini de "hasım" ve onların ödedikleri bu para ile keyif süren "asalak" ya da "fırsatçı" şeklinde göstererek açıklamaya çalışmışlardır. Oysaki Medeni Kanun'un nafaka konusunu düzenleyen hükümleri incelendiğinde, bu hükümlerin oldukça açık bir şekilde cinsiyet eşitliği vurgusu yaptığı ve tarafların gelir durumlarına ve kusur derecelerine odaklandığı oldukça açıktır. Toplumumuzda kadının cinsiyet eşitsizliği nedeniyle çoğunlukla kendisine nafaka ödenen taraf olması, yeni mağduriyetler yaratmaktan ziyade aslında çok temel olan bir mağduriyetin giderilmesini amaçlamaktadır. Ancak erkeğin egemenliğinin önemli göstergelerinden biri olan ve güç tasavvurunun izlenebildiği maddi gücünün, söz konusu bu ödeme neticesinde zarar görmesi ataerkinin zafiyet yaşamasına neden olmaktadır. Dolayısıyla bu ana neden, nafakanın farklı anlam mecralarına ve belki de hiç yeri olmayan tartışmaların merkezine taşınması sonucunu ortaya çıkarmaktadır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Emel ÇOKOĞULLAR

124 80
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Eski Ahit’te Yer Alan Bazı Müzik Aletleri

İlk insandan günümüze toplumda varlığını sürdüren ademoğlunun tecrübelerini bir sonraki kuşaklara aktarması çeşitli vasıtalarla mümkün olmuştur. Bu araçlardan biri ise müziktir. Tarihten bugüne insanlar neşe, coşku, hüzün, heyecan gibi duygu ve düşüncelerini müzik sanatıyla ifade etmişlerdir. Çünkü insan müzik kültüründen müstağni değildir. Bunun sebebi insanın dünyaya gelişinden itibaren nihayetsiz müzikal zenginliklerle yaratılmış olan doğa ile iç içe yaşam sürdürmüştür. Yağmurun sesinden, gök gürültüsüne, rüzgârın fısıltısından çeşitli tabiat seslerine bütün bunlar ayrı ayrı insanoğlu tarafından manalandırılmıştır. Doğadan edinilen çeşitli tecrübelerden sonra gerek hayranlık gerekse korku farklı inanışlarda kendisini göstermiştir. Bu kazanımlar müziğe de tesir etmiştir. Çeşitli din ve inanışlarda müzik dini törenlerde, ibadetlerde kullanılan bir araç olmuştur. Müzik Yahudilerin dini ritüellerinde ve çeşitli törenlerinde de kendisini hissettiren bir öge olmuştur. Bu bildiride Eski Ahit’te yer alan lir, harp, flüt/kaval, ugab, tef, zelzelim, şofar vb. gibi enstrümanlara, bunların özelliklerine, kullanıldığı yer ve kullanım zamanlarına değinilecektir. Kuşkusuz burada ele alınan enstrümanların bir kısmının formları farklı kültürlerden etkilenmeleri ve çeşitli sebeplerden dolayı yeniden şekillendiği ve sürekli güncellendiği içim tam anlamıyla nitelendirme yapılması pek mümkün olmamaktadır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa YİĞİTOĞLU

127 172
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Evanjeliklerin İslam Dünyası ve Türkiye Mottosu

Genel Hıristiyan misyonerliğinin mottosu, dünyanın Hıristiyanlıkla tanışması iken, Evanjelik grupların mottosu ise, bir an önce İsa Mesih’in yeryüzüne gelişini gerçekleştirmektir. Yani “Millenial Tanrısal Krallık” Evanjeliklerin ana parolasıdır. Onlar, Mesih’in yeryüzüne gelmesi ve “Bin Yıllık Tanrısal Krallığın” kurulması için ise dünyanın bir an önce Hıristiyanlaştırılması gerektiğine inanmaktadır. Dünya Hıristiyanlığın önündeki en büyük engeli Müslümanlar oluşturmaktadır. Yahudilerin arz-ı mev’udu üzerinde bulunan Müslümanlarla en iyi mücadeleyi verecek olan da hiç şüphesiz Yahudiler olacaktır. Kutsal Kitaba dayalı yenidünya düzeninin kurulması, İsa Mesih’in dünyaya gelişi anlamına geleceği gibi beklenen kıyametin de kopuşu olacaktır. Dolayısıyla bu zannedildiği gibi “Yahudi Kıyameti” değil, bilakis bir Hıristiyan “Armegedonu” (kıyameti) olacaktır. Evanjelik Hırısitiyankar hedeflerine ulaşabilmek için çok kararlı ve sarsılmaz politikalar izlemektedir. Bilhassa Yeni Dünya Dinleri olarak adlandırılan Yeni Dini Hareketleri de kendi emelleri için profesyonelce kullanmaktadırlar. Türkiye’de “Fetö”, Irakta “Keşnizani”, Kore’de “Moonculuk” bunların sadece birer örneğidir. Hedefe giden her yol mubahtır prensibinden hareketle bu Evanjelikler, Müslüman ülkelerde son zamanlarda LGPT akımlarını da kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmaktadır. Buradaki temel amaç, yapı bozumudur. İnsanları Hıristiyanlaştıramadıkları durumlarda, mevcut inançlarını bozmak ve ya ahlaken çökertmek de onların istedikleri bir şeydir. İnsan haklarını savunuyor görüntüsü içerisinde ahlaki çöküşü hızlandırmak için eşcinselliği özendirmek ve yaygınlaştırmak da bunların örtülü taktiklerindendir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ali Rafet ÖZKAN

116 144
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Fıkhî Açıdan Faizli Bir Borcun Nakli

İslam hukuk ve iktisat sisteminde, borçlunun zimmetinde bulunan borcun üçüncü kişilere nakli, havale akdi çerçevesinde caiz görülmektedir. Ayrıca alacağın nakli de havale akdi çerçevesinde ve belirli şartlar dâhilinde fukahanın bir kısmına göre meşru kabul edilmektedir. Borcun veya alacağın nakli bakımından havale akdi, iktisadi ve finansal hayatın işlerliğini sağlama noktasında son derece önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir. Nitekim havale akdinin modern finansal sistem içerisinde; kredi kartları, çek, poliçe, vb. kıymetli evrak ve factoring gibi pek çok finansal yöntemle doğrudan ilişkisi bulunmaktadır. Esasen söz konusu işlemlerin fıkhî mahiyetinin tespiti ve izahı genellikle havale akdini bir yönüyle ilgilendirmektedir. Günümüzde finansal alanda karşılaşılan ve fıkhî boyutu bakımından değerlendirilmesi gereken problemlerden birisi de, faizli bir kredi aracılığıyla satın alınan bir malın borcuyla birlikte üçüncü bir tarafa devrinin cevazı yahut adem-i cevazı meselesidir. Örneğin faizli bankalardan kullanılan krediler yoluyla borçlanarak yapılan emlak/konut alım satımlarında borcunu ödeme hususunda zorlanan mal sahibi daha sonra malını borcuyla birlikte üçüncü bir kişiye devretmek isteyebilmektedir. Yahut faizli kredi ile aldığı bu malın uhrevi sorumluluğundan kurtulmak amacıyla elinden çıkarmak ve faizli borcu sonlandırmak isteyebilmektedir. Yine başka sebeplerle söz konusu borcun günümüz hukuki mevzuatı bakımından üçüncü kişilere çeşitli usullerde nakli söz konusu olabilmektedir. Bununla birlikte fıkıhta meşru bir akit olarak havale akdinin, diğer bütün akitler gibi, kendisine mahsus birtakım özel hükümleri bulunmaktadır. Çalışmamızda havale akdi ile ilgili özel hükümler çerçevesinde söz konusu sorunun cevabı araştırılacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Fatih TURAY

133 94
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Finansal Gelişmişlik Düzeyi ve Ekonomik Büyüme İlişkisi: Türkiye İçin Ampirik Bir Değerlendirme

Finansal gelişmişlik kavramı, iktisat teorisinde, finansal kurumların ve piyasaların büyümesi olarak tanımlanmaktadır. Ekonomik büyüme ise en basit hâliyle, bir ülkenin üretim kapasitesinde ya da hacminde bir dönemden diğerine meydana gelen pozitif değişimleri ifade etmektedir. Teoride bir kısım görüş, finansal gelişmişlik düzeyinin yüksek olduğu ekonomilerde büyümeye öncülük eden temel unsurlardan birinin finansal piyasalar olduğu savunurken, bir diğer görüş ise ülkelerin ekonomik büyümelerinde meydana gelen artışların finansal gelişmeyi sağlayacağını ileri sürmektedir. Dolayısıyla, literatür incelendiğinde, ekonomik büyüme ve finansal gelişme arasındaki ilişkinin yönü hakkında herhangi bir fikir birliği olmadığı anlaşılmıştır. Söz konusu görüşler, ilişkinin yönünün finansal gelişmeden ekonomik büyümeye ya da ekonomik büyümeden finansal gelişmeye doğru olacağı ile çift taraflı ilişki olması veya ilişkinin olmaması şeklinde dörde ayrılmaktadır. Bu noktadan hareketle, ekonomik büyüme ile finansal gelişme arasındaki ilişkinin Türkiye özelindeki yönü, araştırmacıların ilk motivasyon kaynağını oluşturmaktadır. Ayrıca, 1980 sonrası Türkiye’de liberalleşmenin hız kazanması hem sermaye hareketlerinin hem de bankacılık faaliyetlerinin finansal piyasaların gelişmesinde oynadığı rolü merak edilir hâle getirmektedir. Çalışmamızda, bahsedilen temel unsurlardan hareketle, yakın dönem (2003Q1- 2018Q4) için finansal gelişme ile büyüme arasındaki ilişkinin yönü araştırılacaktır. Araştırma da, ekonomik büyüme için reel Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (RGSYH), finansal gelişmişlik düzeyi için ise, BİST endeksi/GSYİH, M2/GSYİH ve toplam krediler/GSYİH değişkenlerine ait verilerden faydalanılacaktır. Analizde, öncelikle birim kök sınaması yapılacak sonraki adımda ise ekonomik büyüme ile finansal gelişmişlik düzeyi arasındaki ilişkinin yönünün tespiti için Toda-Yamamoto Nedensellik Analizi’nden faydalanılacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

H. Nehrin TUNALI Özlem ARSLAN

142 194
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Gece Çalışmasının İşçi Sağlığı Üzerindeki Etkileri

İşletmeler, işin süreklilik gerektirdiği veya normal üretim süresinin piyasadaki toplam talebi karşılamaya yetmediği durumlarda faaliyetlerini kesintisiz hale getirerek kârlarını artırmayı ve rekabet avantajı sağlamayı istemektedirler. Çalışma yaşamını alışılmış saatlerin dışına çıkaran bu durum, İtalyanca “vardiya” kelimesiyle kavramsallaştırılmıştır. Terminolojide “işçi postaları” olarak da bilinen vardiya kavramı; günün, gündüz çalışmasıyla birlikte genellikle üç çalışma dilimine ayrılmasını ifade etmektedir. Vardiyalı çalışmada birden çok işçi grubu vardır. Süresini tamamlayan grubun diğer gruba devrettiği iş, kesintisiz devam eder. 4857 Sayılı İş Yasası’nın 69 maddesi, çalışma hayatında gece kavramını; “en geç saat 20.00'da başlayarak en erken saat 06.00'a kadar geçen ve her halde en fazla onbir saat süren dönem” olarak tanımlamış ve gece çalışmasının, günde 7,5 saati aşamayacağını belirtmiştir. Aynı maddenin devamındaki “gece ve gündüz işletilen ve nöbetleşe işçi postaları kullanılan işlerde, bir çalışma haftası gece çalıştırılan işçilerin, ikinci çalışma haftası gündüz çalıştırılmaları suretiyle postalar sıraya konur” hükmü, gece çalışmasının işçiler açısından süreklilik gösteremeyeceğini vurgulamaktadır. Gece çalışmasında, postası değiştirilecek işçi, kesintisiz en az onbir saat dinlendirilmeden diğer postada çalıştırılamaz. Gece çalışması, “Sirkadiyen ritim” olarak bilinen ve organizmanın 24 saatlik periyottaki biyokimyasal, fizyolojik ve psikolojik faaliyetlerini düzenleyen mekanizmayı tahrip etmektedir. Doğru zamanda uyumayı ve uyanmayı sağlayan, kan basıncı, kan şekeri, kalp frekansı, vücut sıcaklığı gibi yaşamsal faktörlerin kontrolünde rol alan sirkadiyen ritim, karanlıkta ve uyurken salgılanan melatonin hormonuyla ilişkilidir. Vücudun uyumak istediği ve kendisini onardığı gece saatlerinde çalışmak, sirkadiyen ritmi bozmakta ve hastalıklara neden olabilmektedir. Bu durum, “tehlike penceresi” olarak adlandırılan 01.00-06.00 saatleri arasındaki iş kazalarının da sebeplerindendir. Gece çalışması, işçilerin ailelerindeki rollerini azaltacağı gibi sosyal ilişkilerinde de yabancılaşma, dışlanma gibi olumsuzluklara sebep olacaktır. Bu durumda özel yaşam kalitesi azalan bireyin iş yaşamında motivasyon eksikliği, iş tatminsizliği, tükenmişlik gibi psikolojik sorunlarla karşılaşması muhtemeldir. Bu çalışma; gece çalışması kavramının hukuki boyutunun yanında fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik boyutlarıyla da incelenmesi ve işçi sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Businesses want to increase their profits and provide competitive advantage in cases where the business requires continuity or normal production time is not sufficient to meet the total demand in the market by working uninterrupted. This situation, which takes work out of the ordinary hours, is conceptualized with the Italian word, “cambio” meaning “shift”. The concept of shift work usually refers to a working day divided into three working segments. There are multiple groups of workers in shift work. The work transferred to the other group by the group that has completed its term continues uninterruptedly. In Article 69 of the Labor Law No. 4857, the concept of night in working life is defined as a maximum of eleven hours in each case, starting at 20 at the latest and lasting until 6 at the latest. Night work cannot exceed 7.5 hours a day. According to the law; Those who work at night for one week should be employed during the day for the other week. This situation emphasizes that night work cannot be continuous for workers. In night shift work, the worker whose shift is to be changed cannot be employed in the other shift without resting for at least eleven hours without interruption. Night work destroys the mechanism known as Circadian rhythm that regulates the biochemical, physiological and psychological activities of the organism over a 24-hour period. Circadian rhythm, which plays a role in controlling vital factors such as sleeping and waking up at the right time, blood pressure, blood sugar, heart rate, body temperature, is associated with the hormone melatonin secreted in the dark and asleep. Working during the night hours when the body wants to sleep and repairs itself, disrupts the circadian rhythm and can cause diseases. This situation is also one of the causes of occupational accidents between 01.00-06.00 which is called ”vulnerability window“. Night work will reduce the role of workers in their families and will cause negative effects such as alienation and exclusion from their social relations. For this reason, the individual whose quality of life decreases is likely to face psychological problems such as lack of motivation, job dissatisfaction and burnout in work life. The aim of this study is to examine the concept of night work with its legal dimension as well as its physiological, psychological and sociological dimensions and to evaluate its negative effects on worker health.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Özay Umut TÜRKAN

118 113
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Abstract Language: English
2019 Geleğimize Yön Verecek Üstün-Özel Yetenekli Çocukların Haftalık Programı Üzerine Bir Çalışma

Bu çalışmanın amacı üstün-özel yetenekli çocukların haftalık çalışma yoğunluklarını araştırmak ve gelişim boyutlarına uygun sağlıklı, mutlu bireyler yetişme sürecine katkı sağlayacak örnek haftalık program önerisinde bulunmaktır. Bugün dünya çapında sürdürülen araştırmalar göstermektedir ki, her toplumda zekânın dağılımı bir çan eğrisi şeklindedir. Çan eğrisinin bir ucundaki %10’luk dilimi de üstün zekâlılar oluşturmaktadır. Dünya popülasyonuna bakıldığında üstün-özel yetenekli çocukların oranının % 2,5-3 oranında olduğu görülmektedir. Bu oran Dünya ülkelerine göre değişmemektedir. Türkiye nüfusununda da %2,5-3 civarında üstün-özel yetenekli çocuklar vardır. Bu çocukları doğru ve yeterli bir şekilde desteklenebildiğinde elde edeceğimiz sonuçlar ile nüfus piramidindeki daha üst basamaklara yön verebilecek hedefler elde edilecektir. Üstün-özel yetenekli bireylerin ileride topluma daha yararlı olabilmesi ve kapasitesini iyi düzeyde kullanabilmeleri için bu çocukların iyi tanınması ve çocuğun eğitimi ile ilgilenen ebeveyn, okul, öğretmen vs. kişilerin de üstün-özel yetenekli çocukların özelliklerini kavramaları sağlıklı bir gelişim süreci yürütülebilmesi için çok önemlidir. Çocukların gelişim boyutları fiziksel, davranışsal, duygusal ve bilişsel olarak sıralanabilir. Üstün-özel yetenekli çocukların eğitimlerinden bahsedilirken akademik olarak başarısından, kapastesinden konuşulur; fakat çocuğun çocuk olduğunu unutularak sağlıklı ve mutlu bir birey yetiştirmeyi göz ardı edildiği görülmektedir. Üstün-özel yetenekli çocukların ebeveynlerinden çocuklarına ait haftalık programları toplanarak elde edilen sonuçlar bunu göstermektedir. Çalışmamızda bir üstün-özel yetenekli bir çocuğun haftalık program örnekleri oluşturularak; gelişimlerinin daha sağlıklı yürütülmesinde örnek teşkil edecektir. Programda akademik başarılarına destek çalışmaların yanında duygusal ve sosyal boyuttada katkı sağlayacak çocuk için önemli olan oyun saatleride yer vererek mutlu ve sağlıklı bireyler yetişmesinde katkısı olacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ayşe YAŞAR PIRTI Meryem TAŞÇI

135 117
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Group Work in Language Classes (Russian, Kazakh) With Students of Non-Language Specialties in A Pedagogical University

The article is devoted to the use of new forms of organization of the educational process and new technologies in the classes of the Russian language and Kazakh languages. The article pays attention to the advantages of working in pairs, in small groups. Such forms of organization of educational process promote discussions, disputes, in the course of discussion different aspects of problem solving are discussed. It is important that in the process of educational discussion and dialogue there is mutual learning and mutual enrichment of knowledge, usually of a functional nature. Great importance is attached to innovative work with educational texts. Systematic, skillfully organized work with texts allows to successfully solve the problems of formation of communicative competence of students. The authors consider such methods of work with texts as: introductory reading, reading with notes (meaningful reading), analytical reading, the task of which is to decode multi- layered meanings of the text as proven and well-proven. The authors consider role-playing games and debates to be an effective form of organizing the lessons. As the teaching practice shows, at the classes of Russian and Kazakh languages, organized in a new format with the use of innovative pedagogical technologies, students begin to show much more interest and interest in the results of their work than at the traditional classical teaching. The authors cite fragments of practical Russian and Kazakh language lessons in the article to reveal the creative potential of students.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Аладьина Л.А.

149 118
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Haklar ve Sorumluluklar Bağlamında Hz. Peygamber’in Aile Düzeninin İnşasında Hüsn-i Muamele*

İnsan sosyal bir varlık olması nedeniyle tek başına yaşaması mümkün değildir. Dünyaya gelen her birey beşikten mezara kadar çeşitli evrelerden geçmektedir. Doğum, çocukluk, yetişkinlik, yaşlılık gibi dönemleri tecrübe edinen insanoğlu, yaşamını bir aile kurumunda idame ettirmeye muhtaçtır. Davranış şekillerinin öğrenildiği, alışkanlıkların kazanıldığı ve ahlakın temellerinin atıldığı kısacası bir bireyin bütünüyle olgunlaştığı yer ailedir. İnsan, İslam’ın belirlediği şekilde birey olma bilincini burada kazanmaktadır. Ailede kişiye bunu sağlayabilecek tek unsur ise anne ve babadır. Bu kurumda kazandığı edinimler sayesinde kişi ancak çevresine İslam’ın vazettiği hususları aksettirebilir. Yani sağlıklı toplum sağlam bir aile yuvasıyla; bu yuva ise eşlerin birbirlerine hüsn-i muameleleriyle mümkün olmaktadır. Hiç şüphesiz birçok ayet ve hadislerde eşlere tavsiye edilen iyi davranışın kökeninde evlilik kurumunun da temelini oluşturan muhabbet yer almaktadır. Rahmet, meveddet ve sekinetin aileyi kuran ve yaşatan üç temel değer olduğu bilinmektedir. Allah’ın karı-koca arasına bir lütuf olarak verdiği bu sevgiyi korumak, eşlerin birbirlerine karşı hak ve sorumluluğudur. Hüsn- i muamelenin temelinde muhabbet duygusu olduğu gibi ilahi bir lütuf olan bu sevginin muhafazası ise eşlerin birbirine güzel davranmalarıyla mümkündür. Kadınlarla iyi geçinin emri ile kavvam olma özelliğinden dolayı bu vazife öncelikle erkeğe tevdi edilmektedir. Kişinin insanlarla ve ailesiyle güzel geçinmesi maruf kelimesi ile ifade edilmektedir. Güzel davranmaktan kasıt ise, erkeğin hanımına eziyet etmemesi, iyi bir diyalog kurması, imkanları dahilinde hakkını geciktirmemesi, yaptıklarını başa kakmaması yani söz, fiil ve ahlak olarak şefkatle muamelesidir. Erkeğin hanımına olduğu gibi kadının da kocasına karşı hüsn-i muamelede bulunma sorumluluğu bulunmaktadır. Erkek nasıl kavvam olarak nitelendirilmişse kadın da hem ailede hem de toplum içerisinde çok önemli görülmüştür. Kadın, ailedeki konumu sebebiyle topluma yön vermektedir. Zira o, ailede nesli ve geleceği imar eder, namusu korur, evi düzenler ve malı muhafaza eder. Böylece onun, ailenin sağlıklı bir şekilde, sağlam temeller üzerine oturtulmasında önemli bir rolü bulunmaktadır. İslam’da karı-koca önemli bir yere sahip olmakla birlikte her ikisi cemiyetin temelini oluşturmaktadırlar. Haklar ve sorumluluklar bağlamında Hz. Peygamber’in aile düzeninin inşasında hüsn-i muamele konusu incelenecektir. Günümüzde ailelerde çok sık rastlanan şiddetli geçimsizlik sorununa karşı bir nebze olsun yarar sağlayacağı düşüncesindeyiz.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa YİĞİTOĞLU Merve YİĞİTOĞLU

133 167
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 İbn Arabî’nin (638/1240) “Vahdet-i Vücûd ve İnsan-ı Kâmil” Anlayışı Çerçevesinde Din ve Değer Eğitimi

Muhyiddîn İbn Arabî (638/1240), Endülüs’te Mürsiye kasabasında dünyaya gelmiştir. Eserleri ve fikirleri günümüze kadar İslam irfanının merkezinde kalmış, kitleleri etkisi altında bırakmıştır. İslam ülkelerinin çoğuna yaptığı seyahatler, onun manevi gelişimine ve karşılıklı etkileşimine sebep olmuştur. İlminin yegâne sermayesinin, tek kaynağının Allah olduğunu sık sık eserlerinde vurgulamıştır. Onun düşünce sisteminin biricik dayanağı “Allah” tır. “Akıl” değil. Ona göre hikmete, ilme, doğru bilgiye ulaştıran yegâne yol Allah’ın kendisidir. O, her şeyden önce gelir. Aklı merkeze alan filozoflara bu noktada ters düşer, çatışır. Kişinin her niyetinde ve hareketinde yalnızca Allah’ı gözetmesi düşüncesini vermeye çalışan İbn Arabî, kendisini anlayanlar için sevilen, idrak edemeyenler için yerilen bir din alimidir. Onun fikirleri Şazeliye, Halvetiye, Nakşibendiye, Kadiriye gibi tarikatları, doğu ve batıdaki müslim ve gayri müslimleri etkilemiştir. Bunda eserlerindeki irfan, sevgi iklimi, Kur’ân ve sünnete dayanan evrensel kavramlar çekici unsur olmuştur. İbn Arabî’de insan-ı kâmil sevgiye, iyiliğe, iç huzuruna kavuşmuş insandır. Bu da ahlaki nitelikleri gözetmesine, bir takım değerler sistemine göre hareket etmesine, kendini eğitmesine bağlıdır. “Allah Âdem’i kendi suretinde yarattı” hadisinden hareketle insan, üstün ahlaki nitelikleri gözettiği sürece bütün yüce sıfatları kendinde toplayabilen tek varlıktır. İslam irfanında insan, Allah’a kulluğu nisbetinde değerlidir. Allah’ın sürekli hatırda tutulması, insan hayatının her anının değerini ortaya koyması açısından önemlidir. Düşüncenin kaostan uzaklaşıp düzene, istikrara kavuşabilmesi; kaynağına yani Allah’a odaklanmasına bağlıdır. Böylelikle doğru düşünce, doğru davranışa sebep olur. Muhyiddîn Ibn Arabî (638/1240) was born in the town of Mursiye in Andalusia. His works and ideas have remained at the center of Islamic wisdom until today and have left the masses under his influence. His travels to most of the Islamic countries have led to his spiritual development and interaction. He frequently emphasized in his works that the sole source of his knowledge is God. The only basis of his thought system is “Allah.. Not "mind." According to him, the only way that leads to wisdom, knowledge and right knowledge is Allah. He comes first. At this point, the philosophers, who take their minds to the center, contradict and conflict. Ibn Arabî is a religious scholar who is loved for those who understand him and who is unable to comprehend him. His ideas influenced sects such as Şazeliye, Halvetiye, Nakşibendiye, Kadiriye, and non-Muslims in the east and west. In this, the universal concepts based on lore, love climate, Qur'an and sunnah in his works have been attractive elements. In Ibn Arabî, ideal perfect man is the person who has attained love, goodness and inner peace. This depends on respecting moral qualities, acting according to a set of values system, and educating oneself. Allah created Adam in his own image ”from the hadith, man is the only entity capable of gathering all the supreme attributes as long as he observes the superior moral qualities. In Islamic wisdom, man is valuable in the proportion of Allah's worship. It is important that God always keeps in mind that it reveals the value of every moment of human life. Thinking away from chaos and order, stability can be achieved; it depends on its source, that is, to focus on Allah. Thus, right thinking leads to right behavior.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Tuğba YAZICI

172 99
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 II. Abdülhamit Dönemi İstanbul’unda Ramazan Eğlenceleri: Şehzadebaşı Piyasası

On dokuzuncu yüzyılın son çeyreğinde Şehzadebaşı semti, Ramazan etkinlikleriyle özdeşlemiş ve önemli bir eğlence mekânına dönüşmüştür. Şehzadebaşı semtinin 1880’ler itibarıyla yoğun ilgi görmesinde yeni çayhane ve kıraathanelerin açılması, tiyatro faaliyetlerinin çeşitlenmesi ve Ramazan ayının bahar ve yaz mevsimlerine denk gelmesi etkili olmuştur. Şehzadebaşı, farklı sosyal sınıflardan kimselerin eğlenmek, keyifli vakit geçirmek ve sosyalleşmek için geldikleri bir muhittir. Şehzadebaşı’nda Vezneciler’den Saraçhanebaşı’na kadar uzanan güzergâh üzerinde yayaların gezintisini tanımlamak için dönemin kaynaklarında piyasa tabiri kullanılmaktadır. Şehzadebaşı’nın Ramazan eğlencelerinin toplumun farklı kesimlerinden insanların yoğun ilgisine mazhar olmasının nedeni burada sunulan eğlence çeşitliğidir. Burada cadde boyu gezinti yapmak, karagöz, meddah, ortaoyunu, sirk gösterilerini ve at cambazlarını izlemek, kahvehane ve çayhane gibi mekânlarda musiki eşliğinde keyifli vakit geçirmek ve meşrebine göre tiyatro ve sinema gösterileri izlemek mümkündür. II. Meşrutiyet döneminde ise Şehzadebaşı’ndaki Ramazan eğlencelerine yönelik algılar değişmeye başlamış, dini ve muhafazakâr çevreler eğlenceleri din dışı olmakla itham ederken, reform yanlıları buradaki eğlenceyi modern, medeni ve Batılı eğlence anlayışına ters bulmaya başlamıştır. Şehzadebaşı’nın kalabalık, çok renkli ve sesli eğlenceleri sağlıksız, kaba ve düzensiz görünmeye başlamıştır. Bu bildiride dönemin edebi eserleri ve süreli yayınları üzerinden Şehzadebaşı’nın piyasa olarak tabir edilen eğlence kültürü, 1880’lerden İkinci Meşrutiyet dönemine kadar değişim ve dönüşüm bağlamında dinamik bir süreç olarak incelenecek ve II. Abdülhamit yönetiminin Şehzadebaşı piyasasına yönelik gözetim mekanizmaları ve tutumu irdelenecektir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Fatma TUNÇ YAŞAR

122 90
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 İletişim Çağında Kültür ve Kültürel Kimlik

İnsanlık tarihinin önemli birikimlerinden olan kültür tarihsel süreçte doğduğu coğrafyadan farklı coğrafyalara taşınmıştır. Teknolojik gelişmelerin insan yaşamını kolaylaştırmanın yanında insanların sahip olduğu kültür ve kültürel kimliğin değişim ve dönüşümüne etkisi birçok araştırmaya konu olmuştur. İnsanların yerleşik yaşamla birlikte geliştirdiği, yazının bulunmasıyla da gelecek nesillere daha etkin yolla aktardığı kültürel değerler, zamanla insanın sahip olduğu kimliklerde önemli bir noktaya yükselmiştir. Ulaşım alanındaki teknolojik devrimler insanların bir yerden bir yere çok daha kısa bir zamanda seyahat etmesini sağlarken televizyon ve internet kültürel hareketliliği önemli ölçüde arttırmıştır. İletişim araçlarının yayınlaşması ile özellikle internet üzerinden gelişen sosyal medya kullanıcılarının artması kültürel hareketliğe yeni bir boyut kazandırmıştır. Bu hareketlilik kültürlerin kimlikleşmesi kadar kültürel kimliklerin çatışmasına da neden olabilmektedir. Teknolojik gelişmelerle hız kazanan ulaşım ve iletişim kültürlerin birbirlerine yakınlaşmasına ve birbirine karşı konumlanmasına da neden olabilmektedir. Kültürden kültürel kimliğe geçiş de farklılıklarını ve kültürel geleneklerini korumaya çalışan diasporalar önemli rol almıştır. Küreselleşme ile artan göçler kültürlerin yer değiştirmesi kadar kültürlerin kolektif bir kimliğe dönüşmesinde de etkili olmaktadır. Bu çalışmada sosyolojik araştırmalara da konu olan kültürün ve kültürel kimliğin iletişim çağındaki yönelimleri ve potansiyeli ortaya konmaya çalışılmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

İbrahim İPEK

148 100
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 İlyas Esenberlin’in Gazap (Göçebeler III) Romanında Sınıf Çatışması

Bir edebî tür olarak roman, insanın çevresinde olup biten karmaşık olayları ve durumları anlatmada kullanabileceği en uygun ifade araçlarından biridir. Başlarda şiirin egemen olduğu Kazak edebiyatına Rus edebiyatından geçen roman, dünyadaki diğer örneklerine benzer şekilde yazarların; dönemlerin karakteristiğini ve bu dönemlerdeki toplumsal olayları anlatabilmek için yaygın olarak kullandıkları bir tür haline gelir. Bir nesir türü olarak romanlar, edebî eserler içerisinde okuyucunun en çok rağbet ettiği türlerden biri olması bakımından yazarlar tarafından özellikle tercih edilir. Bu tercihte kimi zaman toplumsal şartlar ve ideolojilerde etkili olur. İlyas Esenberlin’in tarihî gerçekliklerden hareketle kaleme aldığı Göçebeler III - Gazap romanı da Çarlık Rusya’sının sömürü düzenine karşı ayaklanan Kazak halkının XIX. asrın ortasından son çeyreğine kadar yaşadıklarını ele almaktadır. Bir ibret vesikası olarak kaleme alınan eserde dikkati çeken en mühim detay halkı düştüğü zor durumdan çıkarması beklenen yöneticilerle halk arasındaki tutum farklılığıdır. Kendi içerisinde birlik sağlayamadığı için sürekli zulüm gören Kazak halkının gördüğü zulme aracılık eden çoğu zaman yine kendi yöneticileridir. Yönetici ve halk arasındaki bu çıkar, beklenti, hayal ve pratik yaşam farkı genellikle bir toplumsal çatışmaya dönüşür. Yöneticiler, imtiyazlı olmalarının verdiği avantajla halkın emeğini sömürmekte ve kişisel kavga, beklenti ve çıkarları uğruna halkı kullanmaktadır. Eserde, yönetici ve halk arasında sadece emek değil; ahlak ve kıymetler konusunda da bir yabancılaşma durumunun varlığı sezdirilmektedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa KUNDAKÇI

126 96
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 İnsan Robot Etkileşimi Konusunu Kelime Bulutu Analizi İle Kavramsallaştırma

İnsan robot etkileşimi bilimsel araştırmalarda, modeller, uygulamalar ve yöntemler üzerine literatüre katkılar sunan bir konudur. Robotik sistemlerin tasarımı için sunulan kılavuzlarda, mekanik kontrol tasarımı için belirlenen kriterler olsa da yazında bu sistemlerin insanlar ile etkileşimi konusunda yol gösterici çalışmalar ile yaygın olarak karşılaşılmamaktadır. İnsan robot etkileşimi konusunda geri bildirimler genellikle kısıtlı bir alandaki deneysel sonuçlardan oluşmaktadır. Günümüzde robotlar, insanlar tarafından erişilemeyen, erişilmesi güç olan veya güvenli olmayan ortamlarda sıklıkla kullanılmaktadır. Robotik sistemler uzay araştırmalarında, tıpta, arama ve kurtarma çalışmalarında, insan operatörlere tehlikeli düzeyde iş yükü yükleyen faaliyetler sırasında ve karmaşık taktiksel bilgi entegrasyonu gerektiren eylemleri içeren iş süreçlerinde kullanılmaktadır. İnsansı robotlara olan ilgi ise, robotik dinamikleri etkilemekte ve değiştirmektedir. Sensörler robotlarda yaygın olarak kullanılmakta ve sensör kullanımının sağladığı olanaklar ile robotlara insansı özellikler kazandırılması amaçlanmaktadır. Robotlara insansı özellikler sağlanması aşamasında yapay zekâ uygulamalarından da faydalanılmaktadır. Mühendislik uygulaması olarak karşımıza çıkan robotların ve robotik sistemlerin, Endüstri 4 gündemi ile birlikte toplum yapısını da etkileyebileceğini söylemek mümkündür. Bu bağlamda; robotik alanında çalışan mühendislerin, sosyal bilimler uzmanları ile işbirliği yaparak kavramsal tasarım ve değerlendirme konularında araştırmalara katkı sunmaları gerektiği düşünülmektedir. Çalışma kapsamında; insan robot etkileşimi konusu ile ilişkilendirilen konuların dağılımını görsel veri analizi ile sunmak amacı ile üniversite kütüphanesi üzerinden literatür taramaları yapılarak anahtar kelimelerinden biri “insan robot etkileşimi” olan yayınlara erişilmiş ve ulaşılan yayınların konularına göre dağılımları çıkarılmıştır. Konulara, wordle yazılımı aracılığı ile kelime bulutu analizi uygulanmıştır. Yapılan analiz ile insan robot etkileşimi konusunun multidisipliner doğasına göre farklı araştırma alanları ve bilim disiplinlerinin öne çıktığı görülmektedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Esra TAŞBAŞ USTAOĞLU

140 277
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 İş Sağlığı Güvenliği Eğitiminin Üniversite Düzeyinde Gelişiminin Seçilmiş Bazı Üniversiteler ve İstanbul Gedik Üniversitesi’nde İncelenmesi

Giriş; Her ülkenin yasal düzenlemeleri, eğitim strateji, politika ve ihtiyaçları doğrultusunda yürütmekte olduğu İSG eğitimleri çeşitli farklılıklar göstermektedir. Bu çalışmada çeşitli Avrupa ülkeleri ile Gedik Üniversitesi üniversitesinde üniversite düzeyinde verilen İSG eğitimleri incelenmiş ve karşılaştırılmıştır. Kavramsal Çerçeve; AB 2007-2012 stratejileri arasında önleme kültürünün inşa edilmesi önemli bir eylem alanı olarak kabul edilmiş, üniversite eğitimi dahil olmak üzere tüm düzeylerde İSG profesyonellerinin eğitiminin önemi vurgulanmıştır. Yöntem; Araştırma yöntemi olarak nitel veri analizidir. Nitel araştırma birbirini takip eden bir dizi işlem basamağından oluşur. Bu süreçte en önemli basamaklarından biri örneklem seçimidir. Örneklem seçimini takiben, araştırma konusu ile ilgili veriler toplanır. Bu bakımdan nitel araştırmanın en önemli bileşeni nitel veri oluşturmaktadır. Nitel veri, belirli amaçlar doğrultusunda gözlem, görüşme, belge inceleme gibi çeşitli teknikler yoluyla elde edilir. Bulgular; Bu bölümde, Finlandiya-Tampere Teknoloji Üniversitesi, İş Güvenliği Mühendisliği Enstitüsü, Slovakya-Kosice Teknik Üniversitesi, Metalürji Fakültesi, Entegre Yönetim Bölümü, Estonya-Talinn Teknoloji Üniversitesi, İrlanda- Dublin Teknoloji Enstitüsü, Türkiye-İstanbul Gedik Üniversitesi’nde verilen İSG eğitimleri hedef, strateji ve yöntemlerine yer verilmiştir. Tartışma ve Sonuç; Gedik Üniversitesi alanında uzman eğitimcilerden oluşan eğitim kadrosuyla yürüttüğü teorik eğitimlerin yanı sıra düzenlediği endüstriyel teknik gezilerle öğrencilerine sektörü daha yakından tanımaları, çalışmaları yerinde görme ve inceleme fırsatı sunmaktadır. Söz konusu etkinliklerin sürekliliği ve farklı sektörlerinde eklenmesiyle zenginleştirilmesi hedeflenmiştir. Bununla birlikte Tampere Teknoloji Üniversitesi’nin bilgisayar tabanlı iş sağlığı güvenliği öğrenme modelini ve İrlanda Dublin Teknoloji Enstitüsü’nün eğitim programında yer alan olay raporlama, tehlike raporlama gibi derslerin Gedik Üniversitesi iş sağlığı güvenliği bölümü müfredatına uyarlanarak eklenmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir..

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Şenay KEÇECİ

133 104
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 İslam Tasavvurunda Ahlakın Kaynağına Dair Bir Soruşturma

Ahlak, hem dinin ve hem de felsefenin ilgi duyduğu konuların başında gelir. İnsanlık düşünce tarihinde; “Ahlak nereden kaynaklanır? Onun ilke ve kriterlerini belirleyen mutlak bir öğreti var mıdır? Her yerde herkes için geçerli bir ahlak sisteminden, kural ve ilkeler bütününden söz etmek mümkün müdür?” vb. sorular hem dini telakkinin ve hem de felsefi düşüncenin cevabını araştırdığı bir konu olmuştur. Diğer taraftan ahlakın somut ve görünür bir şey olup olmadığı, dolayısıyla söze ve ispata konu olabilecek bir yönünün bulunup bulunmadığı da üzerinde durulan önemli bir mesele olmuştur. Ahlakın mahiyet, ilke ve kaynağına dair yaklaşımlar farklı olduğundan, farklı coğrafya ve inanç sistemlerinde ahlaki yaşamın tezahürleri de farklı olmuştur. Ahlak konusunun çok ciddi bir şekilde ele alındığı inanç sistemlerinden birisi de insanlık tarihinin son ve mütekâmil dini olan İslam’dır. İslam’ın ahlaki yaşama olan güçlü vurgusu insanlarda çoğu zaman onun ahlakla özdeş bir din olduğu kanaati uyandırmıştır. Zira İslam inanç sistemi içerisinde vücuda gelmiş Kelam, Tefsir, Akaid, Fıkıh, Tasavvuf gibi hemen her disiplin açısından ahlak ele alınması gereken en öncelikli konulardan birisi olmuştur. Bu bildiride hem İslam dininin birincil kaynaklarında ahlak konusunun ne şekilde ele alındığı ve hem de buradan hareketle İslam düşünce tarihinde bu meseleye dair ne tür görüşlerin ileri sürüldüğü inceleme konusu yapılacaktır

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ergin ÖGCEM

157 105
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 İslam Teolojisinde Kutsal Kitap İnancı: Kutsal Metinlere Olan İhtiyacın Teolojik Temelleri

İnsana yüklenen görevin önemi dikkate alındığında, nübüvvetin Allah’ın insana verdiği en büyük lütuf olduğu anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda Allah Teâlâ, merhameti gereği insanları imtihanlarında yardımsız bırakmamış, onlara dünya ve âhiret mutluluğunu kazanmada rehberlik etmeleri için tarih boyunca çeşitli peygamberler ve ilahî kitaplar göndermiştir. Kur’an-ı Kerîm’de kitaplara iman inanç esasları arasında zikredilmiş, Allah’a imandan sonra, peygamberlere ve getirdikleri kitaplara aralarında ayrım gözetmeksizin inanmanın farz kılındığı bildirilmiştir. İslam âlimleri peygamberliği ve ilahî metinleri, insanlığın dünya ve âhiret mutluluğunu elde etmesi için gerekli görmüşler; bu gerekliliği de genelde insanın özelde aklın bütün alanları kapsama yetersizliğinden hareketle temellendirmeye çalışmışlardır. Özellikle insanların farklı yaratılışta olmaları, her şeyi gereği gibi anlamadaki acziyetleri, onları böyle düşünmeye sevk etmiştir. Buna bağlı olarak yaratıcıya karşı “kulluk” bilinciyle hareket edilmesi üzerinde durulmuş, Allah’ın rahmetinin bir gereği olarak, insanların ilahî metinlerle desteklendiği fikri genel kabul görmüştür. Bununla birlikte insanlık tarihinde birçokları Allah’a inandığını söylemekle birlikte peygamberlere ve kutsal kitap inancına kayıtsız kalabilmiştir. Bazıları inkârlarını farklı şekillerde ortaya koyarken, kimileri de aklın mutlak hakikate ulaşmada yegâne vasıta olduğunu iddia ederek, nübüvvet ve vahiy inancını açıkça inkâr edebilmiştir. Müslümanlar âlimler İslâm’ın ilk dönemlerinden itibaren nübüvvet ve vahiy reddedenlere karşı mücadele etmişler, hem fikrî ve hem de devlet düzeyinde cevaplar veren çalışmalar yapmışlardır. Bu çabalar, insanlığın ilahî vahye duyulan ihtiyaca dair aklî tartışmaların zeminini oluşturmuş, nakil ile de desteklenerek sağlam bir savunma metodu geliştirilmeye çalışılmıştır. Biz bu çalışmamızda İslam düşünce geleneğinde vahiy/kutsal kitap inancının nasıl temellendirildiği meselesini ele aldık ve tespit edebildiğimiz hususların genel bir değerlendirilmesini yaparak genel bir bakış açısı ortaya koymaya çalıştık.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Recep Önal

164 115
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 İşletmelerde Yapılan Hata ve Hilelerde İç Kontrolün Önemi

Günümüzde gelişen teknoloji ve küreselleşmeyle birlikte, işletmelerde yapılan ticari işlemlerin çeşitliliğinin artması, işletmelerin büyümesiyle karmaşıklıkların meydana gelmesi, çalışanlara verilen görev ve sorumlulukların artması işletmelerde hata ve hilelerin yapılmasını artırmaktadır. Hata ve hilelerin yapılmasına sebep olan unsurların sonucunda ise işletmeler kendilerini hata ve hilelere karşı koruyamaz hale gelmektedir. Hata ve hileler işletmelerin, varlık ve kaynaklarını, işletmede verilecek kararları, işletmenin devamlılığını, işletmede günlük işlemesi gereken faaliyetleri, işletmenin karlılığını dahi olumsuz etkileyebilmektedir. Açıklanan olumsuz durumlara karşılık bu hata ve hilelerin oluşmasını engelleyebilmek için işletmeler iç kontrol yapılarının etkin olmasını istemektedir. Meydana gelebilecek olumsuz durumlara karşılık işletmeler bünyelerinde iç kontrol sistemi oluşturmaktadır. Oluşturulmak istenen iç kontrol sisteminin de etkin olması işletmeler için önem arz etmektedir. Etkin bir iç kontrol sistemi olumsuzlukları önleyebilmesi açısından müşteriler, işletme çalışanları ve işletme yöneticileri açısından önemlidir. Kontrol kavramındaki temel amaç işletmede yürütülen faaliyetlere yönelik iş ve işleyişlerin performansa dayalı araştırılması, performans değerlendirmelerinin yapılması ve işletmelerin amaçlarına uygun bir şekilde ulaşabilmesi gibi unsurları kapsamaktadır. İşletmelerin iç kontrol kavramını ön plana çıkarmalarındaki amaç yürütülecek işlemlerin kontrolünün sağlanması ve işletmelerde oluşabilecek risklerin karşısında önlem alınabilmesi için bir kontrol mekanizmasının kurulması işletme yapısı için önemlidir. İşletmelerde ortaya çıkabilecek hata ve hilelerin önlenmesinde iç kontrol sisteminin etkin bir yapıya sahip olması gerekmektedir. Bu sayede çalışanlar ve yönetimde yer alan bireyler görev ve yetkilerini işletmenin tüm kural, ilke, politika ve prosedürlerini en uygun bir şekilde yerine getirebilmektedir. Çalışmanın amacı, işletmelerde oluşabilecek hata ve hilelerin önlenmesinde etkin bir şekilde çalışan iç kontrol sisteminin önemini ortaya koymaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ali ALTINBAY Büşra ÖNCÜ

163 176
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 JEKE TULǴAǴA RÝHANI ADAMGERShILIK BILIM BERÝDIŃ NEGIZI

In this article focuses the universal values that are the foundation of spiritual and moral upbringing and education. Thus, universal values given to man from birth as a gift for the disclosure of the best qualities of the personality and spiritual development at all stages. Human values are raised, analyzed as an important values, do not obey time,not limited to any society, no medium. For the introduction of the basic content of education are taken materials aimed not spiritual and moral development. This article being based on universal values, humanistic orientation, and especially significant. The basis of cultural identity and human values based on generalizations T.I. Petrakovoy.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Djoldasova Orynqyz Kópbosynqyzy Ótegenova Elenora Jomartqyzy

118 87
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Kamunun Aydınlatılmasında Web Siteleri: Elektrik Gaz ve Su Sektörü Örneği

Halka arz edilen şirketlerin hedefi, daha yüksek piyasa değerine ulaşmaktır. Bu, yatırımcı ilişkileri yönetimi uygulamalarının önemini ortaya koymaktadır. Şirketlerin finansal piyasalardaki aktörler ile iletişim kurma çabaları güven inşa etmek ve sürdürülebilir kılmak için vazgeçilmezdir. Hedef kitleye ulaşım çabasının aracı web siteleridir. Bu nedenle araştırma konusu edilmiştir. Türkiye Yatırımcı İlişkileri Derneği (TÜYİD), Türkiye'de yatırımcı ilişkileri ile ilişkili farklı hedef kitleleri kurumsal ve bireysel platformda bir araya getirerek, mesleki bilgi üretmek ve yatırımcı ilişkileri uygulamalarında dünya standartlarına ulaşmak amacıyla kurulmuş bir kurumdur. Misyonlarını, Türkiye piyasalarının ve şirketlerinin yatırımcılara en iyi şekilde tanıtılmasına ve şirketlerin adil piyasa değerlerine ulaşmalarına katkıda bulunmak olarak tanımlamaktadır. TÜYİD, web siteleri özelinde yatırımcı ilişkileri yönetimi uygulamalarının araştırma ve ölçümlerinin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi adına bir Skor Kart çalışması gerçekleştirmiştir. Şirketlere sorulacak 170 (bankalar için 186) soruyu barındıran Skor Kart; faaliyet raporu (66), finansal sonuç açıklama (45) ve web sitesi (59) soru içeren toplam üç bölümden oluşmaktadır. Çalışmada bu skor kart aracılığı ile veri toplanmıştır. İncelemede cevaplar -VAR-, -YOK- veya - UYGULANAMAZ- şeklindedir. Puanlama, -VAR- cevabı verilen sorulara -1- puan, -YOK- cevabı verilen sorulara -0- puan olarak alınmıştır. Her bir şirketin puanları yukarıda belirtilen üç kategori altında ayrı ayrı toplanarak oluşturulmuştur. İncelenen sektörde on altı şirket bulunmaktadır. Bu çalışmada Borsa İstanbul’da elektrik gaz ve su sektörünü temsil eden şirketlerin web siteleri incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre kamunun aydınlatılmasına verilen önem ortaya konulmuştur.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Fatih TEMİZEL

137 113
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Karagöz Müziğinin Tiplemeler Üzerinden İncelenmesi*

Karagöz oyununun yüzyıllar boyunca, tipik İstanbul mahallesini karikatürize eden bir ayna olarak Osmanlı toplumunu yansıtması kadar, iki boyutlu tasvirler ve perde aracılığıyla izleyiciyle kurduğu etkileşim de dikkat çekicidir. Az malzeme ile çok işleve sahip Karagöz, toplumsal hicvi de perdeye indirgeyebilmiş, padişahlar da dahil olmak üzere istediği her kişiyi diline dolayabilmiştir. Bu dokunulmazlığın kazanılmasında tip boyutundaki kişilerin önemli bir işlevi olmuş, oyunun ifade alanları genişlemiştir. Geçmiş ve gelecekleri olmayan, karakter gelişimleri göstermeyen soyutlanmış tiplemeler, mahalle gerçeği adı altında toplumsal gerçeklerin sergilenmesi noktasında özel bir konumdadırlar. Belli bir zamana oturtulmayan ve kişilikleri silinmiş tiplemeler aracılığıyla seyircide eleştirilen kişi ya da olayın uzakta olduğu düşüncesi oluşturulabilmiş, böylece ele alınan konular soyutlanmış tiplemelerin diyalogları ile rahat bir şekilde hicvedilebilmiştir. Farklı kültürel etkileşimlere açık yapısıyla Karagöz, gerek konuları ve tiplemeleri gerekse zengin müzik repertuvarıyla özgün bir türe dönüşerek varlığını son dönemlere kadar devam ettirmiştir. Karagöz perdesindeki yerel ve dinsel çeşitlilik repertuvara da yansımış, dinamik yapısına uygun bir özellik kazanmıştır. Hayâl şarkısı olarak adlandırılan eserler tiplemelerin özelliklerine göre seçilmiş; eserlerin sözleri, melodik ve ritmik yapısı ile tiplemelere göndermeler yapılması amaçlanmıştır. Tiplemelere göndermeler yapması için seçilen, karakterlerle özdeşleşmiş Karagöz repertuvarı çalışmanın inceleme konusudur. Çalışma ile repertuvardaki eserlerin formları, sözleri, melodik ve ritmik yapıları ile tiplemeler arasında ilişkinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu çalışmanın sonucunda Karagöz repertuvarındaki Türk makam müziğinin klâsik eserleri, Anadolu ve Rumeli türküleri, tavşanca, köçekçe ve oyun havaları, Arapça ve Yahudice güfteli şarkılar, Avrupa kaynaklı müzik formlarının yanı sıra Çingene şarkılarının perdede özdeşleştiği tiplemelerle arasındaki ilişkiler ortaya konmaya çalışılacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Kadriye BOZKURT KATIKCI

141 121
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Kazakistan’daki Eğitim Sistemi ve Őğretmenlik Mesleği

Eğitim alanının en önemli özelliklerinden biri, ülkenin tüm bölgelerinde eğitim verici okullardır. Bugüne kadar, eğitim sistemi öğretim sırasında bilgi araçlarının geniş bir uygulama gerektirir. Bu nedenle, eğitim sürecinde yeni bilgi teknolojisinin kullanımı zaman şartlarından kaynaklanmaktadır. Araştırma alanı eğitimin toplum gelişmesi ve değişmesindeki yeri gösterilmektedir. Şu anda, ülkenin her yerinde bulunan küçük kasabalardaki okulların büyük çoğunluğu küçük okullardır. Bu tür okulların bağımsızlık yıllarından sonra her yıl arttığı bilinmektedir. Kırsal nüfusun nüfusu kent nüfusu ile birlikte arttıkça, yerleşim yerindeki insanların sayısı azalmakta ve öğrenci sayısı azalmaktadır. Küçük ölçekli okul, eğitim sürecinin planlanmasında ve düzenlenmesinde benzersiz özelliklere sahip, az sayıda öğrenci, entegre sınıflar, küçük topluluklarda çalıştıkları gibi eksik sınıflar içeren genel bir eğitim kurumudur. Küçük ölçekli okul araştırmacıları J.Astambaeva ve G. Uaissova, "Küçük okuldaki pedagojik süreç teorisi ve teknolojisi", Küçük ölçekli okul tarihi, ilk günlerden L.Tolstoy, K.Ushinsky döneminden başlıyor. Böyle bir okulun Kazakistan topraklarında ortaya çıkması, XVIII yüzyılın 60. yılında, doğrudan Y. Altynsarin'in eğitim faaliyetleriyle ilgili olarak doğdu. O zamandan beri, bu tür bir okul konusu hala gündemde oldu. Küçük ölçekli okullarda eğitim sürecinin organizasyonunun özellikleri: Derse hazırlanırken, öğretmen aşırı yük yapıyor; öğretmenin dikkati iki veya daha fazla öğrenci arasında bölünür; az sayıdaki öğretmene bağlı olarak, her öğretmenin yaratıcı etkinliğini arttırmanın bir yolu yoktur.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

ALMURATOV B.T.

133 113
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Kırgız Türkleri ve Anadolu Türkleri Arasındaki Yas Benzerlikleri

Türkler, çok köklü bir medeniyete ve kültür birliğine sahiptir. Bu itibarla Türk kültür ve medeniyeti aynı kültürün çok çeşitli renklerle farklı coğrafyalara yansıyan aynaları gibidir. Hangi Türk coğrafyasına giderseniz gidin orada mutlaka kendinizden bir parça bulursunuz. Yaşadığınız her olay gittiğiniz her mekân sizi kendi suretinizde karşılar. Bu kültür ortaklığı Türk toplumlarının aynı pencereden dünyaya bakmasını ve aynı hisler etrafında buluşmasını sağlar. Bu durum kültürler arası iletişimi geliştirmekle beraber benzer özellikleri de meydana çıkarmaktadır. Eski Türklerden başlayan bu benzerlikler, günümüz Türk toplumlarında da ortak bir payda oluşturur. Bu veçhile, ele alacağımız makalede eski Türklerde uygulanan yas törenleri hakkında bilgiler verilerek, Kırgız Türkleri ve Anadolu Türkleri arasındaki yas törenleri ele alınacak ve benzer özellikler ortaya koyulacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa KUNDAKÇI

143 152
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Kültürel Özelliklerin Sağlık Üzerine Etkileri*

Kültür, bir grup insan tarafından öğrenilen, paylaşılan, nesilden nesile aktarılan değerler, inançlar, tutum ve davranışlar, örf ve adetler olarak tanımlanmaktadır. Toplumların sağlık ve hastalıkları algılamaları, hastalık hakkındaki görüşleri, tedavi şekilleri, toplumun kültürel özelliklerini yansıtmaktadır. Sağlığı ve hastalığı etkileyen kültürel faktörler arasında; konuştukları dil, sosyoekonomik durumu, aile yapısı, cinsiyete dayalı rolleri, cinsel davranışları, hamilelik, doğum ile ilgili uygulamaları, beden imajındaki değişmeler, beslenme, giyinme, kişisel hijyen alışkanlıkları, din, alışkanlıklar, göçmen statüsü, madde kullanımı ve erken tanıya yönelik davranışları yer almaktadır. Bir toplumdaki bireylerin sağlık ve hastalıkla ilgili davranışlarını değiştirmek isteyen sağlık profesyonellerinin o toplumun kültürünü çok iyi tanıması, sağlık bakımında başarı için kaçınılmaz bir koşuldur.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Nesrin İLHAN Latife Utaş AKHAN

153 345
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notları ve Kurumsal Sürdürülebilirlik Performansı Arasındaki İlişkisinin İncelenmesi

Kurumsal sürdürülebilirlik hem günümüz nesillerinin ihtiyaçlarının karşılanması hem de gelecek nesillerin ihtiyaç duyacakları kaynakların korunması adına işletmeler tarafından geliştirilen stratejiler ve faaliyetler bütünü olarak tanımlanmaktadır. Kurumsal yönetim ise, işletmelerin hak ve sorumluluklarının menfaat sahipleri arasında dağılımını düzenleyen, işletme yönetim ve kontrolüne ilişkin bir sistem olarak tanımlanabilir. Günümüz işletmelerinin kurumsal yönetim ilkelerini de temel alarak tüm menfaat sahiplerinin hak ve sorumluluklarını gözetmesi, sürekliliğini sağlaması ve bunu yaparken de ekonomik, sosyal, çevresel ve yönetimsel dengeyi kurması kurumsal vatandaş olmalarının bir gereğidir. Bu gerekliliklerden hareketle bu çalışmada Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksinde 2015-2017 yılları itibariyle yer alan ve kurumsal sürdürülebilirlik faaliyetlerinde öncü olduğu düşünülen imalat sanayi işletmelerinin endekse dahi oldukları yıllar itibariyle yayınlamış oldukları sürdürülebilirlik raporları Küresel Raporlama Girişimi (Global Reporting Initiative- GRI), Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi ve literatürde yapılan çalışmalar incelenerek belirlenen göstergeler üzerinden analize tabi tutulmuş ve içerik analizi, entropi ve TOPSIS yöntemleri ile işletmeler için sürdürülebilirlik notları oluşturulmuştur. Hesaplanan bu notlar aynı işletmelerin derecelendirme şirketleri tarafından verilen kurumsal yönetim derecelendirme notları ile karşılaştırılmıştır. Çalışmada sürdürülebilirlik performansı açısından başarılı olan işletmelerin kurumsal yönetim açısından seviyeleri belirlemek temel amaçtır. Belirlenen başarı sıralamaları Spearman sıra koralasyonu ile istatistiksel açıdan test edilmiştir. Araştırmanın sonucunda; 2015, 2016 ve 2017 yılları itibariyle kurumsal sürdürülebilirlik performans başarılarının kurumsal yönetim notları ile aynı doğrultuda hareket etmediği görülmüştür. Belirlenen hipotezler reddedilmiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Meltem Ece ÇOKMUTLU Metin KILIÇ

188 239
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Kur’an Yorumuna Katkısı Açısından Nekra İsimler

Arap Dili çok zengin bir dildir. Bunun en büyük göstergelerinden biri de Kur’an’ın bu dille indirilmiş olmasıdır. İlahi mesajın engin manalarını, tüm çağları kapsayabilecek bir formda ifade etmede Arapça uygun bir dil olmasaydı Kur’an’ın dili belki de farklı bir dil olacaktı. Bu dilin bu gibi derin anlamları kuşatabilmesinde, az kelimeyle çok anlam ifade edebilme anlamına gelen veciz ifadeler barındırması büyük bir etkendir. Bu ifadeler sayesinde tek bir kelime yeri ve zamanına göre farklı anlaşılma potansiyeli kazanabilmektedir. Hatta bazen okuyucudan okuyucuya göre aynı kelimeye verilen anlam başkalaşabilmektedir. Veciz ifade üslubu bu elastikiyeti iki türlü elde edebilmektedir. Birincisi, cümle içerisinden hazf edilen harf, kelime ve cümlelerle, ikincisi, birden çok anlam yüklenebilen kelimelerin seçimiyle. Kur’an’da her iki tür kullanım da bulunmaktadır. Burada şunu da belirtmek gerekir ki Kur’an baştan sona bu tür veciz bir üslubu kullanmamıştır. Zira hitap ettiği toplumun sahip oldukları durum ve şartlar kimi zaman veciz konuşmayı, kimi zaman da uzun anlatımı gerektirmiştir. Bir diğer deyişle veciz konuşma üslubu, gelişi güzel kullanılan, muhataplardan ve şartlarından bağımsız değildir. Bizim bu çalışmada ele alacağımız nekra isimler veciz ifade türlerinin ikinci kısmına, yani birden çok anlamı bulunan kelime seçimleriyle veciz konuşma kısmına girmektedir. Kur’an’ın dilindeki bu kuşatıcı özelliklerin etkisini ortaya koymak daha çok ve öncelikle tefsir çalışmaları yapanların üzerine düşmektedir. Bu bakımdan Arap Dilinin yapısal özelliklerinin Kur’an yorumuna etkisinin incelendiği çalışmalar artırılmalıdır. Buna katkı amacıyla biz de nekra isimler üzerinde duracak, bu isimlerin Kur’an’ın veciz ifade üslubundaki yerini göstereceğiz. Öncelikle nekra ismin tanımı ve kullanım alanlarını anlatacak, sonrasında Kur’an ayetleri üzerinde bu isimlerin farklı yorumlara nasıl kapı araladığını zikredeceğiz.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Avnullah Enes ATEŞ

116 92
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Lizbon Antlaşması Çerçevesinde Avrupa Birliği’nde Demokrasi Açığı Sorunu

Avrupa Birliği (AB)’nin kurumsal yapısı, daha önce hiçbir uluslararası örgütlenmede görülmeyen kendi şahsına münhasır diğer bir ifade ile sui generis bir yapıya sahiptir. Başlangıçta ekonomik bir bütünleşme amacıyla kurulan AB zamanla siyasal bütünleşmeyi hedeflemiş ancak siyasal bütünleşmenin önündeki en büyük engellerden biri demokrasi açığı sorunu olmuştur. Dolayısıyla AB uzun yıllar boyunca demokrasi açığı sorunu konusunda eleştirilmiştir. Bu çalışmada; siyasal bütünleşmeyi hedefleyen AB’de yaşanan demokrasi açığı sorunu ve Lizbon Antlaşması ile gerçekleştirilen düzenlemelerin AB’de yaşanan demokrasi açığı sorununu çözmede ne kadar başarılı olduğu ele alınacaktır. Araştırmada; literatür tarama yöntemi tercih edilmiş ve konu ile ilgili güncel makale, kitap ve AB raporları incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda; Lizbon Antlaşması ile demokrasi açığı sorununu önlemeye yönelik AB’nin kurumsal yapısında ve karar alma süreçlerinde birtakım düzenlemeler gerçekleştirildiği görülmektedir. Özellikle yapılan düzenlemeler ile karar alma süreçlerinin daha demokratik, daha şeffaf ve daha etkin hale getirilmesi hedeflenmiştir. Ancak Lizbon Antlaşması ile getirilen bu düzenlemeler AB’nin demokrasi açığı sorununun eleştirilmesindeki nedenleri ortadan kaldırma konusunda başarılı olamamıştır. Avrupa şüpheciliği ve bilgi eksikliği bu durumun en temel nedenleri olarak görülmüştür. Dolayısıyla AB’de demokrasi açığı sorunun çözümünde AB’nin kurumsal yapısındaki ve karar alma süreçlerindeki düzenlemeler tek başına yeterli olmayıp, yapılan düzenlemelerin AB vatandaşları nezninde de ikna edici olması, karar alma süreçlerinde ortak bir müzakere alanı yaratılması ve AB kurumlarının AB vatandaşlarına en yakın seviyede karar alabilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda demokrasi açığı sorunun giderilmesinde AB vatandaşlarının Avrupa kimliği bilincine sahip olması da diğer önemli bir unsurdur.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Omca ALTIN

132 182
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 M. Yu. Lermontov’un “Rusalka” (denizkızı) ve “Morskaya Tsarevna” (deniz prensesi) Adlı Şiirleri Örneğinde Rus Mitolojisindeki “Rusalka” Karakteri

Yunanca mythos kelimesinden doğan mit kavramı (Rusça ‘миф’), ilkel dönemlerde ortaya çıkan, tanrılar, tanrıçalar, çeşitli doğaüstü ruhlar, evrenin oluşumu, vb. ile ilgili efsanelerin/hikayelerin masalsı ve imgesel anlatımıdır. Mitoloji ise, bir ulusa ait mitlerin tümüne verilen addır. Hemen hemen her kültürün kendine has özellikleri bulunan, diğer kültürlerle benzer ve farklı özellikler barındırabilen, dünyayı, insanı ve doğayı anlamlandırmaya çalıştığı bir mitolojisi vardır. Bu mitolojilerden çalışmamızın ana temasının dayandığı Slav mitolojisinin alt dalı olarak karşımıza çıkan Rus mitolojisi, içinde barındırdığı mitlerin kendine has özellikleri bakımından araştırmacıların da ilgi odağıdır. Rus mitolojisi, Rus halkının tarihi bakımından Slav mitolojisinden bağımsız düşünülemez. Ancak Rus mitolojisinin, ortak alanda sahip olduğu mitolojik unsurları kendine has özellikleriyle harmanladığını da görmek mümkündür. Mitolojik unsurlar, evrenin/doğanın ortaya çıkışı ile ilgili çeşitli efsaneler, farklı yetenek ve özelliklere sahip tanrılar/tanrıçalar, doğaya özgü çeşitli kültler olabileceği gibi su, orman, ev, bataklık gibi yerlerde yaşadığına inanılan varlıklar olarak da kendini gösterebilir. Adını “denizkızı” olarak sıkça duyduğumuz, ancak Slav-Rus mitolojisinde bilinenden farklı anlam ve özelliklere sahip “rusalka”, bu mitolojik karakterlerden biri olarak karşımıza çıkar. Rus edebiyatında “rusalka” gibi pek çok mitolojik unsurla karşılaşmak mümkündür. Sanatı ve eserleri ile Rus edebiyatında önemli bir yer edinen Lermontov’un özellikle şiir sanatında mitlerden sıkça yararlandığı görülür. Bu durum, geçmiş zamanlardan bu yana edebiyatla mitoloji arasında var olan bağın bir örneği niteliğindedir. Bu çalışmada, Rus mitolojisindeki rusalka karakterinin Lermontov’un “Rusalka” ve “Morskaya tsarevna” isimli şiirleri örneğinde incelenmesi amaçlanmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Özlem ÜNSAL

127 96
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Mağcan Cumabayulı'nın ‘Künşığıs’ Adlı Şiirinde Doğu Sembolü

Edebî eserler içerisinde özellikle şiirler, içerisinde doğdukları dönemin düşünce ve duygu dünyasından ‘edebî akım’lar marifetiyle etkilenir. Şiirin hem içeriğini hem tekniğini etkileyen akımlardan biri olan sembolizm XIX asrın sonunda Avrupa’da ortaya çıkar. Kendisinden önce gerçeği duyuların ve tecrübenin sınırlarına indirgeyen realizm ve natüralizme tepki olarak Aydınlanma döneminin de etkisiyle doğan sembolizm Avrupa dışında da etkili olur. Modern Kazak edebiyatının kurucu isimlerinden Cumabayulı Rus edebiyatı üzerinden tanıdığı sembolizm akımını özellikle son dönemde yazdığı şiirlerinde yaygın sembolistlerinden etkilenen Cumabayulı, sembolizmi gerçeğe sırtını dönmek için kullanmaz. Zengin telkin ve çağrışım imkânlarıyla semboller onun şiirinde gerçeğin okuyucu tarafından tüm boyutlarıyla hissedilmesini sağlar. Şairin I. Dünya savaşı sırasında yazdığı ‘Künşığıs’ başlıklı şiirinin merkezinde yer alan iki sembolden biri olan ‘Doğu’ sadece bir yön adı olarak kullanılmaz. Bu kavram, şair tarafından kelime manasının dışında özgün bir içerikle yeniden inşa edilerek sembolleştirilir. Doğu; şiirde kişileştirilerek bir tutumun, duruşun, kültürün, düşüncenin temsilcisi hâline getirilir. Şiirde Batı ile temsil edilen ve dünyayı kana bulayan tüm kötülük odaklarına karşılık Doğu, bu kötülük odaklarının bile iyiliği için çaba gösteren tabiatı bakımından iyi olan bir medeniyettir. Mağcan, Rus mezalimi altındaki Kazak halkının derdi kadar, bütün dünyayı kasıp kavuran sömürgeci anlayışı Batı sembolü ile gözler önüne sererken çarenin de tarihi ve kültürü bakımından zulüm ve sömürüye hiç tevessül etmeyen Doğunun yeniden ayağa kalkması olduğuna işaret eder. Tekniği ve içeriği yönüyle Kazak şiirinin modern örneklerinden biri olan ‘Künşığıs’ şiirinde şair, çevresinde olup bitenlere karşı insanî ve millî bir tutum içerisindedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Yılmaz BACAKLI

117 99
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Markaların Özel Günlerde Sosyal Ağ Sitelerinde Paylaştıkları Emojiler ve İletilen Mesajların Değerlendirilmesi

Markalar tarafından farklı kanallardan tüketicilere iletilen mesajlar birbiriyle uyumlu ve bireylerin algısını olumlu yönde geliştiren iletişim araçlarıyla sunulması ihtiyacı bulunmaktadır. Bu ihtiyacın karşılanması için markalar birbirinden farklı araçlar kullanmaktadır. Markaların ve toplumu oluşturan bireylerin büyük bir çoğunluğu iletişimlerini geleneksel araçlarla devam ettirdikleri gibi aynı zamanda teknolojiye dayalı gelişen iletişim araçlarından da faydalanmaktadır. Teknolojiye dayalı iletişim araçlarından biri olan sosyal ağ sitelerinin oldukça popülerlik kazanması, bunun farkına varan markaları da harekete geçirmiş, tüketicilere sosyal ağ siteleri aracılığıyla mesajlarını iletme yönünde eğilimlerinde bir artış gözlemlenmesine neden olmuştur. Tüketicilerin sosyal ağ sitelerinde oldukça fazla zaman geçirmesi ve markaların pazarlama faaliyetlerini bu yöne kaydırması ile başlayan maceralı yolculuk içerisinde gün geçtikçe rekabet artmış, duygu ve düşüncelerin, verilmek istenen mesajların etkisini arttırmak, farklılık yaratabilmek ihtiyaç haline gelmiştir. Teknolojinin gelişimiyle birlikte dijital platformlara doğru yönlenen markalar yazılı iletişimlerinde verilen mesajların anlamı kuvvetlendirmek, hız kazandırmak ve keyifli hale getirebilmek, fark yaratabilme ihtiyacını karşılayabilmek adına emojileri kullanmaya başlamışlardır. Markaların iletişim dili olarak emoji kullanımı, son birkaç yıldır daha fazla artış göstermiş ve pek çok marka tarafından tercih edilir bir konuma gelmiştir. Emojiler; küçük resimler, ifadeler ve görsel sembollerle birbirinden çok değişik biçimlerde ortaya konmaktadır. Bu çalışmada; markaların özel günlerde sosyal ağ siteleri üzerinden paylaştıkları emojilerin incelenmesi ve tüketicilere ilettikleri mesajların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda; BİST İletişim Endeksi’nde yer alan markaların özel günlerde (dini ve milli bayramlar, yılbaşı, emoji günü vb.) sosyal ağ siteleri üzerinden paylaştıkları emojiler incelenmiş, tüketicilere ilettikleri mesajlar değerlendirmeye alınmıştır. Markaların sosyal ağ siteleri üzerinden ilettikleri mesajların emoji kullanımıyla tüketicilere nasıl mesajlar vermeye çalıştığı belirlenmeye çalışılmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Hicran ÖZGÜNER KILIÇ

139 96
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Milli Mücadele Dönemi’nde Kıng-Crane Komisyonu’na Son Osmanlı Mebusan Meclisindeki Rum Mebusların Sundukları Memorandum

Anadolu’da Millî Mücadele devam ederken İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti ile hala nasıl bir barış antlaşması imzalayacaklarını, gerek Amerikan yönetiminin Türk barışına yönelik tutumunu netleştirememesi ve gerekse Paris’te devam eden konferansta İtilaf Devletleri arasında Osmanlı topraklarının paylaşımı noktasında tartışmaların yaşanması gibi nedenlerle henüz karara varamamışlardı. Böyle bir ortam içerisinde Amerikan Hükümeti, Anadolu’da kurulması tasarlanan Ermenistan Devleti başta olmak üzere, kalan sınırlar içerisinde Türk Devleti’nin sınırlarını belirlemek ve bölge halkının Amerikan mandasına yönelik tutumunu öğrenmek amacıyla 1919 yılı yaz ayları içerisinde King-Crane Komisyonu’nu Anadolu’ya göndermiştir. İngiltere ve Fransa’nın çeşitli nedenlerle delege vermediği ve sadece Amerikan delegelerinden oluşan komisyon, başta İstanbul olmak üzere, Anadolu’nun birçok yeri ve Suriye’de incelemelerde bulunarak mandalar konusunda hazırladığı raporunu hükümetine sunmuştur. Komisyon üyeleri, çalışmalarını yürüttükleri sırada 11 Rum mebus, Amerikan yönetimini Türkiye’de manda yönetimi kurması konusunda ikna etmek için bir memorandum hazırlamışlardır. 13 sayfadan oluşan bu memorandumda Rum mebuslar, İttihat ve Terakki yönetiminin savaş yıllarında nasıl bir yönetim tesis ettikleri ve yönetimleri altındaki halklara nasıl davrandıklarından bahsetmektedir. Mebuslar, memorandumda 15 Mayıs 1919’da gerçekleştirilen -İzmir’in işgali dahil olmak üzere- İstanbul, Batı Anadolu, Batı Trakya, Doğu Trakya ve Adaların durumu ve buradaki nüfus istatistikleri hakkında bilgi vermektedir. Amerikan yönetiminin Anadolu’da neden manda yönetimi alması gerektiği hususuna değinen memorandumda, adı geçen bölgelerde savaş sırasında yaşanan bazı olaylara da yer verilmektedir. Bu çalışmamızda, King-Crane Komisyonu’nun Anadolu’daki çalışmalarına değinmekle birlikte, adı geçen memorandumda iddia edilen hususlar üzerinde durularak, memorandumun içeriği irdelenecektir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Resul YAVUZ

116 167
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Muhasebe Alanındaki Dönüşüm ve Yapay Zeka

Muhasebe mesleği son otuz yılda bilgisayarların muhasebede kullanılmaya başlamasıyla birlikte kâğıt, kalem ve defterlerden uzaklaştı. Bu bilgisayarlı dönem, genel olarak bilgisayarların daha verimli kayıt, depolama ve raporlama yöntemleri sunmasıyla yaygınlaştı. Ancak teknolojinin büyük bir ivme ile geliştiği içinde bulunduğumuz zaman diliminde veri kayıt, depolama ve raporlamadan oluşan bu bilgisayarlı süreç daha hızlı ve daha iyi karar verme seçeneklerinin yanı sıra daha düşük maliyetlere ulaşmak isteyen bilgi kullanıcıların ihtiyaçlarına cevap vermede yetersiz kalmaya başladı. Günümüzde dijitalleşme ve yapay zekanın kullanımı diğer birçok meslek alanında olduğu gibi muhasebe alanında da gündemde olan bir konudur. Öğrenme, planlama, konuşma ve problem çözme gibi insani özellikler taşıyan akıllı makinelerin yaratılmasını ve kullanımını vurgulayan yapay zeka muhasebe alanında kullanılmaya başlanmıştır. Yapay zekanın muhasebeye entegre edilebilmesi fikri uygulayıcılar ve kullanıcılar açısından pek çok kolaylık sağlayacak olmasına karşın gelecekte meydana gelebilecek bazı sorunların da sinyallerini vermektedir. Bu çalışma muhasebenin geleceğindeki dijitalleşme ve dönüşüm ihtiyacına değinerek, yapay zekanın muhasebedeki kullanım alanlarını tanımlamayı ve muhasebe akademisyenleri ve uygulayıcıları için konuya bir bakış açısı kazandırmayı amaçlamaktadır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Reyhan SARIÇİÇEK

139 196
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Müzik Yoluyla Rekreasyon

Rekreasyon, katılan kişiye anında ve uzun vadeli doyum sağlayan, toplumca kabul edilebilir, gönüllü bir boş zaman etkinliğidir. Ancak hoşgörülü bir atmosfer rekreasyona imkân tanıyabilir. Rekreasyon; haz ve neşe sağlayan, kişinin kendisini ifade edebilme ve yaratıcı olabilmesine imkân sağlayıcı, her kişiye göre amacı olan, katılımcıya kişisel ve toplumsal özellikler kazandıran bir faaliyettir. Rekreasyonun amacı, katılımcıların keyif alması, bireyin potansiyellerinin geliştirilmesi, mükemmelleştirilmesi ve toplumsal grubun zenginleştirilmesidir. Rekreasyon, insanın çalışma saatleri dışındaki boş zamanında katıldığı faaliyetlerle ilgilidir. Aktiviteler, insanların ayrı ayrı amaç ve istekleri doğrultusunda anlam kazanır. Bu aktivitelerden en önemlilerinden biriside müziktir. Müziğe farklı açılardan yaklaşmak mümkündür. Kimileri için müzik bir meslek ve geçim aracıdır; kimileri için bir ibadet unsuru; kimileri içinse bir iş ya da ticari girişimdir; fakat çoğu insan için müzik bir rekreasyon biçimidir. Müzik, neredeyse eşi benzeri olmayan bir rekreasyon aracıdır. Cazibesi o kadar geniş, olanakları o kadar sınırsızdır ki rekreasyonel potansiyelleri asla tükenmez. Müzikal deneyim hem anlık hem de uzun süreli doyum sağlar. Hemen hemen herkes bir dereceye kadar müziği sever ve belli bir müzikal etkinliğe katıldığında keyif alır. Müzikte, herkes için sürekli bir meydan okuma, keşfedilecek yeni alanlar ve öğrenilecek yeni teknikler vardır. Müzik her yaştan insanın ilgisini çeker. Müzik yediden yetmişe herkesin yaşamında önemli bir rol oynar. Birçok rekreasyonel etkinlikler yaşlı insanlara kapalıdır; çünkü çok fazla fiziksel çaba gerektirirler, fakat birçok müzikal aktivite, yaşlılığın ya da fiziksel güçsüzlüğün etkisi hissedilmeksizin yapılabilir. Müziksel katılımın hiçbir türü aşırı fiziksel çaba gerektirmez. Müzik, insanı kendinden, kendi günlük varoluşunun yavanlığından alarak, onun kalbinde en coşkulu, en soylu duyguları uyandırma gücüne sahiptir. İnsan müzikle kendini yeniden yaratabilir ve heyecanını, kederini, sevincini ya da besteciyi bestelemeye, halkı doğaçlamaya yönelten duygu neyse onu kendi deneyimine mal edebilir. Onu kendi yeteneklerinin elverdiği ölçüde deneyimlemek herkesin hakkıdır. Bu çalışmada, amatör topluluklarda müzik yoluyla yapılan rekreasyon aktivitesi ve müzikteki rekreasyon liderinin farkındalığı irdelenmektedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Serkan ÇELİK

147 600
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Notification of Divan-i Hikmet in Hoca Ahmed Yesevi’s Culture

In the works of Hoca Ahmed Yesevi, who is the representative of XII century, the ideal of asceticism, the subject of compatibility, high culture and individual is examined in terms of religion. The main subject of Hoca Ahmed Yesevi's an Divan-ı Hikmet ” is a highly cultured person. The scholar describes it as “mature, mature“. In the poems of Hodja Ahmed Yesevi, he tells that the culture of the person was formed during the maturation of the person. Hodja Ahmed Yesevi appreciates patience, compassion, hard work and endurance from the qualities that people should have. Saying that one's experiences are related to God's will, he describes the human character and the enthusiasm of culture. He states his limit with respect to the Turkish people with his understanding of sab Patience in difficulty and gratitude in goodness”. It is not difficult to realize that the science of asceticism developed in harmony with the ideal of multi-culturalism in Hoca Ahmed Yesevi's Divan-ı Hikmet ”book. This is explained by the characteristics that will determine the culture and knowledge of each person to reach the mature level and withstand the difficulties on that road. Hodja Ahmed Yesevi first says that every person should live according to the Shariah based on religious foundations. Hodja Ahmed Yesevi fulfills the duties of humanity and connects to living according to Sharia without lying, stealing and harming someone. We see this as a compulsory Sharia way or a Sharia culture for man. Second sect. It aims to improve itself, which is not mandatory for every human being, but urges to be patient, important to mature (maturation). Third way of forgiveness. Here is the human endeavor that loves research and investigation. Hodja Ahmed Yesevi says that being an enthusiast of walking and research towards science should be a characteristic of humanity. In this way, human beings can develop and develop relationships with others by developing education and science. The fourth way of truth. Here there is non- stop work and research to reach the level of access to reality and females.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Issabekova G. Rayimbekova D.L. Toyshibekova G. Alykhanova G.

134 216
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Öğretmenlerin Tübitak Ortaokul ve Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması ve Proje Hazırlama Sürecine Yönelik Görüşleri

Lise ve ortaokul öğrencilerini temel, sosyal ve uygulamalı bilim alanlarında çalışmalar yapmaya teşvik etmek, çalışmalarını yönlendirmek ve mevcut bilimsel çalışmalarının gelişimine katkı sağlamak amacıyla Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu araştırma projeleri yarışması düzenlemektedir. Yarışmalara olan katılım yıldan yıla artmaktadır. Öğretmenler bu yarışmalara katılım sürecinde öğrencilere rehberlik etmektedir. Hem öğretmenler, öğrencilerin araştırma projelerini hazırlamak için ders saatleri dışında zaman ayırmaları gerekmektedir. Bu araştırmanın amacı öğretmenlerin Tübitak ortaokul ve lise öğrencileri araştırma projeleri yarışmaları ve proje hazırlama sürecine yönelik görüşlerinin belirlenmesidir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu amaçlı örnekleme türlerinden kartopu örnekleme ile belirlenmiştir. Araştırma verileri yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi tekniği ile analiz edilmiştir. Araştırma 16 öğretmen ile gerçekleştirilmiştir. Yapılan analizler sonucunda altı tema ortaya konulmuştur: Başvuru Süreci ve Değerlendirme, Öğrencilerin Gelişimine Katkısı, Öğrencilerin Katılımı ve İlgisi, Öğretmen Motivasyonu, Proje Hazırlama Sürecinde Karşılaşılan Sorunlar, Proje Hazırlama Sürecinde Öğretmen Rehberliği. Araştırma sonucunda öğretmenler başvuru süresini kısa bulduklarını, Tübitak’ın değerlendirme kriterlerinin hafifletilmesi gerektiği ve değerlendirme sonucunun daha şeffaf bir şekilde ilan edilmesini istemektedirler. Yarışmalara katılım konusunda öğrencilerin zaman, sınav kaygısı gibi çeşitli sebeplerden dolayı yeterli ilgiliyi göstermedikleri belirtilmiştir. Öğretmenler yarışmalara katılmanın öğrencilere akademik olarak katkı sağladığını belirtmiştir. Öğretmenler proje hazırlama sürecinde maddi yetersizliklerle karşılaştıklarını, proje hazırlama konusunda eğitim ihtiyaçları olduğunu ve öğrencilerin de bu konuda yeterli olmadığını belirtmiştir. Araştırma sonuçları ışığında Tübitak ortaokullar arası araştırma projeleri yarışmasında proje seçiminde projelerin öğretim programı ve öğrenci seviyesine uygunluğu değerlendirme kriteri olarak konulabilir. Öğrencilerin yarışmalara katılımını ve ilgisini arttırmak amacıyla sadece dereceye giren öğrenciler değil, okul içinde projelere katılan öğrenciler de ödüllendirilebilir. Öğretmenlere proje hazırlama, bilimsel araştırma yöntem ve teknikleri eğitimi verilebilir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Cennet GÖLOĞLU DEMİR

154 131
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Okul İkliminin Sınıf ve Okul Büyüklüğü Açısından İncelenmesi

Bu araştırmanın amacı, okul ikliminin, sınıf ve okul büyüklüğü açısından incelenmesi ve alanyazındaki güncel çalışmalar ışığında tartışılmasıdır. Bu amaçla ilgili alanyazın kapsamında içerik analizi yürütülmüştür. Bu bağlamda konuyla ilgili makale, kitap, çalışma ve etkinlikleri kapsayan kaynaklara ulaşmak amacıyla arşiv taraması yürütülmüştür. Okul ikliminin örgütün içsel değişkenleri kadar dışsal değişkenlerinden etkilendiği belirtilmektedir. Bu faktörler; okulun fiziksel özellikleri, okuldaki insanların demografik ve kültürel özgeçmişi, insan ilişkilerinin niteliği ve okuldaki bireylerin paylaştıkları normlar, değerler veya inançlar olarak tanımlanmaktadır. Bu faktörleri göz önüne aldığımızda okul ikliminin örgütte her şeyi kapsadığı ve dolaylı yoldan bireylerin örgütteki davranış biçimlerini ve performanslarını etkileyeceğinden söz edilebilmektedir. Bu nedenle okullar sağlıklı bir örgütsel ortam sunmak ve içindeki insanların en yüksek düzeyde kişisel, sosyal ve akademik öğrenmeleri için imkân tanımak zorundadır. Eğitim ortamlarında örgüt büyüklüğü okul düzeyinde başlamakta, akabinde sınıf düzeyine inmektedir. Sınıf ikliminin, okul iklimine göre daha küçük bir örgütü ele almakta olduğu ancak okul örgütsel niteliklerinin tümünü içinde barındırdığı söylenebilir. Bu bağlamda sınıf büyüklüğü öğretmenin öğrencilerle olan etkileşimi, seçeceği öğretim araç, yöntem ve teknikleri, güdüleme yolları, öğrencilerin henüz tam biçimlenmemiş ya da rahatsız edici davranışlarıyla nasıl baş edebileceği gibi konularda engelleyici ya da destekleyici bir rol oynamaktadır. Bazı araştırmalarda küçük ve büyük sınıflar arasında etkililik yönünden çoğu zaman anlamsız düzeyde bir fark bulunurken bazı çalışmalarda küçük sınıfların büyük sınıflara kıyasla daha etkili bir eğitim öğretim ortamı sağladığı tespit edilmiştir. Alanyazında farklılaşan bu bulgular, sınıf büyüklüğüne ilişkin bir karar vermeden önce öğrencilerin özellikleri ve düzeyi, konunun niteliği, öğretmenin kullandığı öğretim teknik ve yöntemi ile sahip olunan mekânın özelliği gibi durumların göz önünde bulundurulması gerektiğini düşündürtmektedir. Bu çalışma kapsamında incelenen okul iklimi değişkenine ilişkin gelişim psikolojisi bağlamında yapılabilecek çıkarımların başında bu değişkenlerin okulda öğretme ve öğrenmeyi etkilediği gelmektedir. Etkili ve başarılı okul; öğretmen, öğrenci ve diğer çalışanların mutluluk duyarak yaşadıkları bir kurumdur. Okul iklimindeki iyiye gitme yöneticinin etkililiğini, öğretmenlerin performansını ve öğrencilerin başarısını artırır. Dolayısıyla okulların yönetiminden sorumlu olan yöneticilerin olumlu, sağlıklı ve güvenli bir okul iklimi oluşturmaları en önemli görevleri olmalıdır. Çünkü iyi bir okul iklimi okulda çalışanların performanslarını artırmakta ve buna bağlı olarak kuruluş amacı olan öğrenci yetiştirmeyi doğrudan olumlu yönde etkilemektedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Aylin SALTÜRK Cumhur GÜNGÖR

164 183
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Ortaokul Öğrencilerinin Problem Çözme Becerilerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi

Dijitalleşmenin hızla yayıldığı dünyada bilginin hızlı bir şekilde öğrenilmesi, işlenmesi ve sonuçlandırılması gereği öğrencilerin farklı becerilerle donatılması ihtiyacını ortaya koymaktadır. Bu becerilerden biri de problem çözme becerisidir. Bu araştırmanın amacı ortaokul öğrencilerinin problem çözme becerilerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Araştırma tarama modelinde olup nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Karabük İlindeki üç devlet okulundan seçilen toplam 350 adet 5, 6, 7 ve 8 sınıf ortaokul öğrencisi araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Çocuklar İçin Problem Çözme Envanteri kullanılmıştır. 24 maddeden oluşan ölçek üç faktörlü yapıya sahiptir. Araştırma sonuçlarına göre; 5 sınıfta öğrenim gören öğrencilerin problem çözme becerileri ile problem çözme noktasında kendilerine güvenlerinin üst sınıf öğrencilerinden yüksek olduğu; öğrencilerin problem çözme becerileri ile cinsiyet, anne ve babanın eğitim durumları arasında bir ilişki olmadığı tespit edilmiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Engin DEMİR Çetin TORAMAN

170 94
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Osmanlı Devleti’nde Balıkesir ve Çevresindeki Avcılık Teşkilatı’nın Yapılanması

Avcılık, İnsanoğlunun en eski faaliyetlerinden biridir ve tarih boyunca insanların yaşamlarında oldukça önemli bir yere sahip olmuştur. Avcılık, Başlangıçta insanların yabanî hayvanlardan korunmak, karınlarını doyurmak amacıyla yapılmış, daha sonraları bu temel sebeplerin yanında geçimlerini sağlamak, yiğitlik, gücünü kanıtlama, harbe hazırlık, eğlence, spor ve tutku adı altında yaptıkları bir iş, bir uğraşı haline gelmiştir. Türk devletlerinin hemen hepsinde ata geleneği olarak kabul edilen av faaliyetleri, İslamiyet’ten önceki Türk devletlerinde olduğu gibi Selçuklu, Memlûk, Karahanlı, Gazneli, Anadolu Beylikleri ve nihayetinde Osmanlı Devleti’nde kurumsal varlığını devam ettirmiştir. Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren sarayda bir avcılık kurumu vardır ve erken devirlerden itibaren teşkilatlanmıştır. Avcılık teşkilatın taşra idaresinde de belli sancaklarda uzantıları oluşturulmuştur. Taşra yapılanmasının terkibi, sayısı, yayılımı ve görevleri hakkında Osmanlı arşivlerinde epeyce kayıtlara rastlanılmaktadır. İmparatorluğun geneline yayılmış olan avcılık, devletinin tamamında var olmakla birlikte bazı idari merkezlerde daha çok gelişmiştir. Çalışmamıza konu olan Balıkesir ve çevresi, pek çok avcı kuş yuvasını ve bunları yetiştirmek ile saraya tedarikçiliği hizmetiyle yükümlü mühim miktardaki doğancıyı barındırması bakımından avcılık teşkilatının önemli merkezlerinden olmuştur. Bu itibarla bu çalışmada Balıkesir ve çevresinde avcılık teşkilatı ve bu teşkilatın taşra yapılanması, arşiv kaynaklarından da istifade edilerek ayrıntılı olarak ele alınmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ferdi GÖKBUĞA

139 117
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Parties, Campaigns, and Experts: An Overview of Political Marketing

This paper examines the effect of marketing on politics. Thus, it focuses on the phenomenon of political marketing. This paper critically traces the evolution of the political marketing and gives a brief overview of its theoretical development. It seeks to address the question of how this approach is adapted into politics. Political marketing is based on the idea that not only firms but also non-profit organizations need marketing activities. It is obvious that firms use marketing. But this view suggests that marketing is critical to the success of also non-profit organizations. In this sense, the term political marketing can be defined as an approach uses the conceptual foundation of marketing theory applied to non-profit political exchanges. Since 1970s, the decline in party membership and increase in floating vote have destabilised Western political life. This has increased the importance of electoral campaigns and also caused pressure on the established party organizations. Increasingly, election campaigns have translated into marketing campaigns and party leaders have transformed into political entrepreneurs. The development of the communication technologies, particularly television, has downgraded the role of the traditional party bureaucracy. Bureaucratic roles have become obsolete and new professional roles have gained ground. A new elite of experts in communication has replaced the political activist and the party bureaucrat. Despite the similarities between political and marketing campaigns, there are still huge differences between them because market and politics are not identical. Even they use the same advertising techniques, unlike economic decisions, the political choices involve moral and ideological dispositions. Thus, this paper argues that a helpful political marketing approach should identify both the similarities and differences between politics and marketing.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa BÖLÜKBAŞI

123 131
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Photosynthetic Activity and Accumulation of Harvest of Dry Mass of Sugar Beet on Mead – Gray Soils of The South of Kazakhstan

The article presents the results of 3-year research work (2015-2017) on photosynthetic activity and accumulation of dry sugar beet biomass yield depending on the main and foliar feeding of liquid forms of fertilizers on meadow seresem of the South of Kazakhstan. One of the priority industrial crops for the south and south - east of the Republic of Kazakhstan is sugar beet, which has a high productivity potential. This culture is the only source of local raw materials for sugar production in Kazakhstan. Analysis of the current situation with the production of sugar beets showed that the yield of this crop in recent years is at the level of 150 - 240 c / ha. This indicates an extreme lack of realization of the potential opportunities of this valuable crop, a low level of technology for its cultivation, insufficient application of agrotechnical and chemical measures to control weeds. The expediency of the studies is due to the real possibility of increasing the yield of sugar beets and improving the quality of root crops in the South and South - East of Kazakhstan. In addition, under the current conditions, the republic is supplied with sugar by 94% imported from abroad, which is accompanied by a steady increase in national prices and an increasing threat to food security, there is an objective need to increase the supply of sugar from domestic raw materials to the domestic market. The novelty and practical significance of the work lies in the fact that for the first time in Zhambyl oblast, on meadow gray soil soils with a close subsidence of groundwater in short-rotational beet crops, the influence of basic and liquid forms of fertilizers urea-ammonium nitrate (UAN) and plant growth regulators (PPP) is studied - novosil and humate and irrigation regime for yield and sugar content of sugar beets.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Мирзалиев К.М. Тулеубаев Ж.С. Зияева Г.К. Мураталиева А.А.

143 120
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Potential and History of Turkey-Portugal Foreign Trade

Turkey has performed very well performance since 2002 by increasing export and import scores. The foreign trade between Portugal and Turkey has not an important role in their both economies, although these states have been trying to increase their foreign trades that. Also it is thought that foreign trade between these countries have potential to increase. In this research we aimed to investigate the exports and imports potentials between Turkey and Portugal. To this aim we obtained the data used in the analysis was obtained from Worldbank, TUİK and from several other sources and analyse them. We reached that foreign trade between Turkey and Portugal is increasing. The volume of foreign countries between two countries has been higher than 1 billion US dollars since 2011 Motor vehicles and Engines, Iron and Steel main industrial products, textile spinning and weaving are the most important export items of Turkey to Portugal. Paper and paper products, main chemicals, TV and radio receivers are important export items for Portugal.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Serkan DİLEK Jose Ramos Pires MANSO

143 156
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Problems of Kirghiz Students in Turkey

Kırghız students are generally increasingly preferred Turkish universities. Though Kirghizistan and Turkey have similar cultures and kinship, living and educating in different country have created many problems for students. The aim of this research is to reveal problems of Kirghiz students who are educating in Turkish Universities and propose solutions for these problems. To this aim we conducted a survey on Kirghiz Students in Kastamonu University and share results of this research. It is revealed that economic conditions are an important problem for Kırghiz students educating in Turkish universities. Prices produce difficulties for Kırghiz students who have limited income opportunities. They are consuming less, using cheaper substitute brands because of lower income opportunities. Some of them are working though they earn lower wages. Addition to this, we obtained that air conditions, differences in culture and housing are not an important problem for Kırghız students. Communication problems are in moderate level.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Umarov Abduvahab Karimov Akram Abbasoviç Azadbek Karamatov

166 109
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Relations of Political Organizations in The Turkestan Region with The Bolsheviks

The research studies the positions and activities of the socio-political organizations in the Turkestan region following the revolutionary events in 1917 Socio-political organizations in the Turkestan region had a positive influence on the formation of national state structures. The issue of the proclamation the Turkestan autonomy is given impetus to the active involvement of national socio-political organizations. Such actions show that all national social and political organizations in the region had not supported the creation of Turkestan autonomy. Also at the same time other national socio-political organizations in the region, which expressed their intention to support the creation of autonomy, were formed during this period. That is, during the same period, when the public-political organizations came to the question of autonomy, their thoughts were divided into several thoughts. The indicate of the position of the national political organizations of the Turkestan region regarding the establishment of the Soviet power promotes a deeper understanding of the political life of the region at that time. By studying the liberation of local political organizations in the Turkestan region in 1917-1918, we were able to describe the socio-political situation of the region at that time. Functions and goals of public-political organizations in Turkestan region differed and their positions did not go unnoticed. Therefore, we have been able to determine the direction of the main political forces in the region by identifying the activities of public and political organizations.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Bakhytzhan JURSUNBAYEV Seiilkhan TOKBOLAT

126 117
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Sanat Eseri Nedir? Kant ve Hegel Estetiği Üzerinden Bir İnceleme

Sanat felsefesini, öznenin bir aktivitesi olarak düşünen Kant’ın ve tinselliğin bir olgusu olarak belirleyen Hegel’in ana problemleri; ilk çağ filozofları gibi ontolojik bir temayülle değil, bunun aksine epistemolojik, tarihsellik ve olgusallık düzleminde kendisini göstermektedir. Ancak hem Kant’ta transandantal öznenin estetik yaşantısında, hem de Hegel’de tinsellik olarak sanat felsefesinin imkanında kendisini gösteren estetik bir nesnenin varlığı, bu iki filozofun felsefelerinde ontolojik bir parantez açma ihtiyacını gözler önüne sermektedir. Kant ve Hegel’in bu eğilimlerini bir sanat ontolojisi olarak değerlendirmenin tutarsızlığı, her iki filozofunda sanat nesnesine yönelen veya sanat nesnesinin varlık alanını biçimlendiren özne veya özneleri kendilerine problem ettikleri göz önünde bulundurulduğunda ortaya çıkacaktır. Bunun bir sonucu olarak, sanat eserinin dolaylı olarak ele alınmış olduğu ön kabulü ile, öznenin (öznelerin) düşüncesinin merkeze alınmasıyla yola çıkan bu temellerle sanat eserini tanımlamak tam anlamıyla Kantçı ve Hegelci bir yaklaşımı gerektirmektedir. Bu çalışmanın amacı Kant ve Hegel estetiğinde, öznenin ve tinselliğin yöneldiği sanat eseri (insan yapımı) adı verilen nesnelerin nasıl tanımlanacağı üzerinde durmaktadır. Bu tanımlama “sanat eseri nedir?” sorusuna cevap aramak suretiyle kendisini hissettirmekte, bununla birlikte sınırları Kant ve Hegel’in estetik ve sanat felsefeleriyle belirlenmektedir. Sonuç olarak her iki filozofun sanat eserini ele alış yöntemlerinden çıkarılacak olan ortak bir sanat eseri tanımına ulaşılması bu çalışmanın ana amacıdır. Bununla birlikte bu çalışma, Kant ve Hegel’in felsefelerinden çıkarılacak olan ortak bir sanat eseri tanımının, özellikle modern felsefeyi içine aldığı, başka bir deyişle kendilerinden sonraki estetik ve sanat felsefesi tartışmalarının temel anlayışını şekillendirdiği iddiasını da beraberinde getirmektedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Suat Soner ERENÖZLÜ

135 167
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Abstract Language: English
2019 Şevket Süreyya Aydemir’in Kadro Hareketi’nde Şekillenen Devlet Tasavvuru

Çalışmada, Şevket Süreyya Aydemir’in hayatı ve siyasi fikirleri konu edinilmiştir. Aydemir’in hayatıyla örtüşen siyasi fikirleri aynı zamanda bir dönemin analizine farklı bir perspektif sunmaktadır. Türk siyasal hayatının en çalkantılı süreci içerisinde geçen ve aydın hassasiyetiyle adanmış bir ruhun temsili olarak Aydemir, pek çok siyasi fikriyatın geçirdiği tecrübeyi de temsil etmektedir. Bu çalışmada ele alınan dönem, Aydemir’in Turancılıktan sosyalizme ve nihayet Kemalizm’e uzanan fikri dönüşümünün ve eylemlerinin olgunlaştığı bir süreci kapsamaktadır. Topluma karşı aydının sorumluluğunu, devletin sorumluluğuyla birleştirerek aydınlanmacı Aydemir, yalnızca Türk toplumunu değil, tüm ezilmiş halklara umut ve rol/model olacak bir yönetimin peşindedir. Bu fikriyatın en ciddi biçimde tartışıldığı mecra ise Kadro Hareketi olmuştur. Bu bakımdan Kadro, Aydemir ve arkadaşlarının Kemalizm’e ideolog olma ve yeni bir sosyoekonomik model yaratma gayreti olması bakımından özgündür.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Yasin TURNA

142 358
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Sicill-i Ahvâl Defterlerine Göre Ereğli Doğumlu Devlet Memurları

Devletlerin sicil defterlerini tutması eski dönemlere kadar gitmektedir. Roma, Sasani Selçuklu gibi devletlerin sicil defterleri tutma geleneği Osmanlı Devleti zamanında da devam etmiştir. Osmanlı Devleti’nin ilk zamanlarında üst düzey bürokratlar için tutulan bu defterler son dönemde bütün memurlar için tutulmaya başlamıştır. Sicill-i Ahvâl Defterleri Osmanlı Devleti’nin bürokrasi çalışmalarında önemli bir yer tutmaktadır. 1879 yılında II. Abdülhamid döneminde kurulan Sicill-i Ahvâl Komisyonu tarafından oluşturulan bu defterler memurların doğum yerleri, varsa mahlası veya künyesi, baba isimleri, baba meslekleri, baba mesleği, hangi sülaleye mensup oldukları, eğitim ve çalışma yaşamları hakkında bilgiler vermektedir. Memurların aldıkları maaşlar ve maaşlarındaki zamlar ve kesintiler devletin mali durumunu göstermesi açısından önemlidir. Aldıkları eğitim, okudukları okullar, bildikleri lisanlar ve okudukları dersler de devletin eğitim durumu hakkında bilgiler vermektedir. Ayrıca memurların aldıkları nişan ve madalyalar, varsa ödül ve cezaları ile ilgili de bilgilere yer verilmiştir. Osmanlı döneminde üç tane Ereğli mevcuttur. Bunlar konumuz olan Karadeniz Ereğlisi, Konya Ereğlisi ve Marmara Ereğlisi’dir. Sicill-i Ahvâl Defterleri’nde de Tekfurdağı Ereğli, Karadeniz Ereğli veya Kastamonu Ereğli ve Konya Ereğli olarak isimlendirilmiştir. Ancak bazı belgelerde sadece Ereğli ifadeleri bulunmaktadır. Bu durum araştırmayı biraz zorlaştırmıştır. Bu çalışmada Ereğli doğumlu memurlar ele alınacaktır. Memurların doğum tarihleri, baba isimleri ve meslekleri, işe başlama yaşları, okudukları okullar, aldıkları eğitimler, bildikleri lisanlar, hangi görevlerde bulundukları, görev yaptıkları yerler, terfi ve rütbeleri, ne kadar maaş aldıkları, memuriyetleri süresince herhangi bir disiplin suçu işleyip işlemedikleri ve buna bağlı olarak ceza alıp almadıkları hakkında bilgiler verilecektir. Bu memurlar üzerinden özelde Ereğli tarihine katkı sağlanacak, genel de ise Osmanlı idari yapısı, kısmen de eğitim ve ekonomik yapısı hakkında bir değerlendirme yapılabilecektir

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Tahir BİLİRLİ

137 191
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Slav Mitolojisindeki ‘Leşiy’ (Orman Cini) Karakterinin Rus Atasözlerine Yansıması

Slav mitolojisi, Hristiyanlığın kabulünden önce Slav halklarının çok tanrılı inanç sistemlerinden türemiştir. Slav mitolojisi ile ilgili bilgiler daha çok sözlü olarak günümüze kadar ulaşmıştır; çünkü Hristiyanlığa kadar Slav toplumlarında yazı sistemi gelişmemiş olup Hristiyanlığın kabulüyle beraber yazılı rastlanmıştır. Slavların kökenlerine dair doğruluğu ispatlanmış kesin bilgiler olmamasına rağmen kısmen doğru kabul edilen çeşitli görüşler vardır. Tarih boyunca bütün milletler gibi Slavlar da öncelikle kabileler halinde yaşamış olup zaman içerisinde gerek coğrafi koşullar, gerek toplumsal koşullar, gerek yıkıcı savaşlar, gerekse iklim koşullarından ötürü birleşip dağılarak günümüzdeki Slav ülkelerine dönüşmüşlerdir. Slavları üçe ayırarak kategorize etmek mümkündür: Batı Slavları, Güney Slavları ve Doğu Slavları. Ruslar ise Ukrayna ve Beyaz Rusya ile beraber Doğu Slavlarını oluşturmaktır. Ortaya çıkışlarından günümüze kadar pek çok tarihi süreçten geçmiş olan Ruslar küçük prensliklerden çarlığa, çarlıktan imparatorluğa, imparatorluktan komünizme ve komünizmden ise günümüzde varlığını devam ettirmekte olan Rusya Federasyonu’na dönüşmüşlerdir. Bütün bu tarihsel süreç içerisinde Hristiyanlık öncesinde inanma ihtiyaçlarını doğa olaylarını, ormanları, akarsuları, dağları ve hayatlarına dair unsurları tanrılaştırarak gidermişlerdir. Oldukça zengin mitolojik unsurlara sahip olmuşlardır. Hristiyanlığın kabulünden sonra ve hatta günümüzde bile çok tanrılı dönemlerden kalan batıl inançları ve çeşitli gelenekleri gözlemlemek mümkündür. Öyle ki; Slav mitolojisinin karakterlerinden biri olan ve Rusça ‘orman’ yani ‘лес’ kelimesinden türemiş olan orman cini ‘’Leşiy’’ karakterini atasözlerinde kullanmaya devam etmektedirler. Slavlar daha çok ormanlık alanlarda yaşamış olan bir toplum olduğu için orman cini ‘Leşiy’ Slav mitolojisinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Ormanın koruyucu ruhu olarak bilinir ve asıl görevi hemen hemen bütün ihtiyaçlarını ormanlardan karşılayan Slavların ormanlara ve orada yaşayan canlılara zarar vermelerine engel olmak, insanların ihtiyaçlarından fazlasını ormandan almamalarını sağlamaktır. Görünüşü Slav toplumları arasında farklılık gösterse de genellikle ağaca benzemektedir, bir çam ağacı kadar büyük ve bir çalı kadar küçük olabilir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Can KARAYEL

134 116
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Sosyal Medya, ‘Yeni İnsan Tipi’ ve Etik Sorunlar

Medya ve iletişim alanında çalışan araştırmacılar, medyayı genellikle geleneksel ve yeni olmak üzere ikiye ayırarak incelemeyi tercih ederler. Geleneksel medyada bireyler sadece pasif birer alıcı ya da tüketici durumundadır; dolayısıyla içerik üzerinde yorum ve değişiklik yapamaz. Yeni medyada ise, monolog değil, diyalog ya da iletim değil, iletişim söz konusudur. Yeni medyanın türevlerinden olan sosyal medya için de, aynı durum geçerlidir. Sosyal medya da izleyicisini, okuyucusunu ya da dinleyicisini sadece pasif bir alıcı olarak konumlandırmak yerine aktif bir içerik üreticisi olarak değerlendirir. Sosyal medyayla birlikte, hızı ve kapsama alanı geleneksel medyanın önüne geçen; düzeyi ve etkinliği sözlü iletişimdeki kadar olmasa da, bilginin istenildiği anda seçilebildiği, adreslenebildiği, paylaşılabildiği ve geri bildiriminin anında yapılabildiği bir “sanal” etkileşim çerçevesi ortaya çıkmıştır. Sosyal medyanın bu etkileşimsel niteliği, bir taraftan imkan olarak görülmesine, diğer taraftan ise çeşitli etik sorunları beraberinde getirmesine yol açmıştır. Bu çalışmada, sosyal medyanın beraberinde getirdiği söz konusu etik sorunlara ve ortaya çıkışına katkıda bulunduğu ‘yeni insan tipi’ne ilişkin bazı tespit ve önerilerde bulunulmaktadır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

İhsan ÇAPCIOĞLU

126 94
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Sosyal Medyada Nefret Söylemi: İslamofobi

Geleneksel medyada üretilen içeriklerden çok daha fazlası adeta amatör birer gazeteci olarak kabul edilen sosyal medya kullanıcıları tarafından her an üretilmekte veya paylaşılmaktadır. Sosyal medya platformlarının temel mantığı paylaşım kültürüdür. Kullanıcılar herhangi bir konu hakkındaki fikirlerini paylaşarak veya bir başkasının fikirlerini tekrar paylaşım yaparak kitlelere ulaştırmaktadır. Paylaşılan bu içerikler görünenin de ötesinde bir mesaj, bir söylem taşımaktadır. Sosyal medyanın geniş kitlelere kısa zamanda ulaşabilme özelliği, bireylerin ve örgütlerin dikkatini çekmektedir. Söylemi her ne olursa olsun, kitlelere ulaşmak isteyen bireyler ve örgütler sosyal medya platformlarını sıklıkla kullanmaktadır. Sosyal medya iyi, doğru ve faydalı içeriklerin yanı sıra kötü, yanlış ve zararlı içeriklerin de hızla yayıldığı platformlardan oluşmaktadır. Youtube, Facebook, Twitter gibi platformlardan yapılan paylaşımlar belirli bir dine, millete, partiye, gruba karşı kimi zaman açık, kimi zaman ise örtülü bir nefreti içerebilmektedir. İslam dini ve Müslümanları konu edinen nefret söylemi, sosyal medya platformları üzerinden sıklıkla dolaşıma girmekte, İslamofobi daha fazla görünür hale gelmektedir. Kelime anlamıyla “İslam korkusu” olarak açıklanan İslamofobi, İslam dinine ve Müslümanlara karşı nefret, düşmanlık, ayrımcılık, önyargı gibi olumsuz yaklaşımlar bütünüdür. Medya, bu tarz olumsuz yaklaşımların yayılmasında etkin bir araç olarak kullanılmaktadır. İslamofobik düşünce, medya ve sosyal medya aracılığıyla söyleme, Müslümanları ve kutsallarını hedef alan çeşitli saldırılarla eyleme dönüşmektedir. Özellikle Avrupa’da bu tarz eylemlerin sayısı her geçen gün artış göstermektedir. Şiddet eylemlerinin artış göstermesinde ise medya ve sosyal medyanın körüklediği nefret söylemi etkili olmaktadır. Bu çalışma, bilimsel gözlemi esas alan literatür taraması yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında ulusal ve uluslararası boyuttaki sosyal medya içeriklerinden örneklerle İslamofobinin sosyal medyada yer alış biçimi irdelenmektedir

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa BOSTANCI

118 94
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Abstract Language: English
2019 Sünbül Sinan ve Bir İlahisi Bağlamında Tasavvufî Görüşleri

Amasya’nın Merzifon ilçesinde dünyaya gelen ve Halvetiyye-Cemaliyye tarikatının Sünbüliyye kolu, kendisine nispet edilen Sünbül Sinan’ın asıl adı Yusuf Sinan’dır. Sünbül lakabı şeyhi, Cemâl-i Halvetî tarafından kendisine verilmiştir. Daha sonra ise bu lakapla meşhur olmuştur. II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim ve Kanûnî Sultan Süleyman dönemlerini yaşayan Sünbül Sinan, oldukça aktif geçen bir hayata sahiptir. Sufimiz önce medrese eğitimi almıştır. Bu eğitim esnasında tasavvufî düşünceye muhaliftir. Ancak şeyhi ve mürşidi Cemâl-i Halvetî ile karşılaşınca bu görüş ve düşüncelerinden vazgeçip; tasavvufî eğitimine onun gözetiminde başlayıp üç senede seyr ü sülûkünü tamamlayarak hilafet icâzetini alıp, Mısır’a halkı irşadla görevlendirilmiştir. Hocası ve şeyhi Cemâl-i Halvetî’nin vefatından sonra Koca Mustafa Paşa Dergâhında postnişin olmuştur. Bu tarihten vefatına kadar, kendi adıyla anılacak olan bu dergâhta irşad faaliyetini sürdürmüştür. Bu tekkede müridlerinin eğitimi ile uğraşırken cuma günleri Ayasofya ve Fatih camilerinde vaaz vermiştir. Bu gelenek Sünbül Sinan’dan sonraki şeyhlerle devam etmiştir. Çünkü bu tekkede göreve gelen mürşidler genelde medrese kökenli, zahir ve batın ilimlerine sahip kimselerdir. Sufimiz 1529 yılında İstanbul’da vefat etmiş; cenaze namazı Fâtih Camii’nde Kemalpaşazâde tarafından kıldırılmış ve görev yaptığı Koca Mustafa Paşa dergâhının hazîresine defnedilmiştir. Zahiri ve bâtıni ilimlere vakıf olan Sünbül Sinan birçok eser kaleme almıştır. Bu eserleri yanında, Bursalı Mehmed Tahir Efendi’in belirttiğine göre, Sünbül Sinan'ın bazı arifane ilahileri bulunmaktadır. "Gel ey salik diyem bir söz ki haktır" mısrasıyla başlayan on beyitlik bir ilahisi bestelenmiş ve tekkelerde zikir törenleri sırasında okuna gelmiştir. Bu ilahi, Cabbarzâde (Çapanzâde) Mehmet Ârif Bey “Miftâh-ı Hazâin-i Rahmâniyye” adıyla şerh edilmiştir. Bu çalışmada Cabbarzâde Mehmet Ârif Bey’in bu şerhi çerçevesinde Sünbül Sinan’nın tasavvufî görüş ve düşünceleri izah edilmeye çalışılacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Halim GÜL

149 166
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Səlcuq dövlətinin tarixi türk tarixçisi Ali Sevimin əsərlərində

Məqalədə Türkiyənin tanınmış tarixçi alimi professor Ali Sevimin Böyük Səlcuqlar dövlətinin tarixinə həsr edilmiş çoxsaylı elmi əsərləri tarixşünaslıq baxımından araşdırılmışdır. Müəllifin “Anadolu fatihi Kutalmışoğlu Suleymanşah”, “Genel Gizgileriyle Selcuklu – Ermeni ilişkileri”, “Malzgird meydan savaşı”, “Unlu Səlcuqlu komutanları”, “Anadolunun fəthi, səlcuqlar dönemi”, “Miratuz – zaman fi tarihi ayanda səlcuqlar” və s. adlı Səlcuqlar dövlətinin tarixinin müxtlif problemlərinə yazdığı çoxsaylı əsərləri nəzərdən keçirilmiş və onların orta əsrlərin ən böyük dövlətlərindən olan Səlcuqlar dövlətinin tarixinin öyrənilməsindəki rolu müəyyən edilmişdir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Bayramov M.C.

120 746
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Teaching Methods of M. Auezov’s Stories Based on Modern Education Technology

Traditional methods of teaching technologies widely used in the educational process of modern higher education institutions are new comprehensively analyzed and reviewed. Careful conclusions were made about the history of the methodology of modern pedagogical science, as well as an analysis of the methodological legacies of the Alash figures in accordance with the modern technological requirements. In addition the significance and importance of studying in higher educational institutions of the great writer M. Auezov’s artistic stories are systematically analyzed on the scientific basis of the works of scientists who have contributed to the formation and development of the teaching methods of Kazakh literature. For this purpose the new views are comprehended by the object of study - the traditional methods of analyzing prose works that have been formed up to today in the history of literature. There are given original opinions about the censorship technique used by M.Auezov in creating artistic stories, each story is analyzed in the plot form. The article also provided statements and conclusions about the features and significance of artistic stories in the study of the works of the great writer in higher education institutions using new technologies. As a result, methods are offered for analyzing and studying M.Auezov's stories in higher education institutions which are interpreted in accordance with the dictates of time.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Abdikadyrova N.R. Abdimomynov Е.B. Sarsembaeva M.K. Mehmet N.O

172 87
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Teknoloji Devlerinin İfade Özgürlüğü İhlalleri Işığında Otoriterleşen Liberal Küresel Sistem

Çalışma (I) yaklaşık 1990lar’dan beri uluslararası arenada belirginlik kazandığı gözlemlenen küreselcilik-milliyetçilik çatışmasını, (II) Batı dünyasında İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeraltına inen milliyetçi grupların yeniden konsolide oluşunu ve (III) düşünsel olarak müttefik olduğu teknoloji devlerinin olanaklarına da başvurarak otoriterleşme eğilimi gösterdiği gözlemlenen liberal küresel sistemi 11 Eylül 2001 sonrası oluşan uluslararası siyasal konjonktür çerçevesinde birbiriyle irtibatlandırmaktadır. Son dönemlerde Google, YouTube, Facebook, Twitter, Reddit, Wikipedia, Amazon, Apple, Microsoft ve Pinterest gibi “teknoloji devlerinin” belirli siyasi ajandalarla ilişkili olarak içerik silme, hesap kapatma, kara listeye alma, otomatik arama tamamlama özelliğini kapatma, reklam gelirlerini engelleme, sessiz engelleme ve karantinaya alma gibi bazı anti-demokratik yöntemlere başvurduğu gözlemlenmektedir. Rapor edilen bu uygulamalarının çoğunlukla keyfi, yanlı ve etik dışı olduğu görülürken, bu yöntemlerle dezavantaja uğratılan öznelerin genellikle milliyetçilik, muhafazakârlık, Hristiyanlık, kürtaj karşıtlığı, aşı karşıtlığı, “yalan haberler” ve “komplo teorileri” olarak anılan kavramlar ile ilişkili aktörler oldukları anlaşılmaktadır. Hedef alınan grupların genellikle bu ideolojiler arasından seçilmesi teknoloji devleri arasında bu hususta bir ittifak olduğu sonucuna götürmektedir. Adı geçen platformların ifade özgürlüğü ihlalleri somut örneklerle incelenmekte, “yalan haber” ve “komplo teorisi” gibi kavramların bu bağlam dahilindeki işlevleri analiz edilmektedir. Bu belirtilere göre liberal küresel sistem giderek artan bir oranda otoriterleşme eğilimi göstermektedir ve etkili bir hukuki denetim mekanizması kurmadıkları takdirde ulus devletler egemenlikleriyle ilgili “özgür seçimlere müdahale” ve yapay zekâ algoritmalarıyla desteklenen sistematik kanaat değiştirme operasyonları gibi ciddi çeşitli sorunlarla karşılaşacaklardır. Ulusal ve uluslararası literatürde adı geçen platformlar hakkında sayısız çalışma yapılmış olmakla birlikte, imza attıkları ifade özgürlüğü ihlalleri noktasında kapsayıcı ve elde edilen verileri siyasal bir bağlam dahilinde kuramsallaştıran bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Çalışma literatürdeki bu boşluğu doldurma amacını taşımaktadır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ömer Kemal BUHARİ

119 81
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 The Impact of Clil Technology on the Teaching of Physics in Secondary School

This article presents the practical experience of using CLIL technology in physics classes at secondary school. Methodological experiment to determine the effectiveness of the CLIL technology elements was conducted in the article analyzed a number of sources by this method. The necessity of using a number of methods at the lessons taught not only in Kazakh, but also in English is experimentally established and theoretically marked. The presented technologies are used in physics classes both in general education schools of Zhambyl region at lessons and in Taraz State Pedagogical University within the framework of teaching natural sciences.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Issabekova G. Begaliev A. Duisenova N. Ilyas I.

128 128
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 The inter-parliamentary relations among the Republic of Azerbaijan and Western European states (1995-2015)

The article studies the inter-parliamentary relations among the Republic of Azerbaijan and Western European countries during 1995-2015. Azerbaijani parliamentarianism may be divided into three stages: 1918-1920 APR, 1920- 1991 Supreme Soviet and 1991 independence. The development of cooperation with the legislative branch of Western European governments is one of the main directions in the foreign policy of Azerbaijan after the independence of 1991 The structure, history, tradition and experience of Western European parliaments make the cooperation in this sphere even more essential.The conducted research indicates that the relations between the legislative branch of Azerbaijan and Western European states have developed in last 20 years, but the experience of these parliaments has not been adopted widely. The mutual visits by parliamentarians, exchange programs for the youths in the legislative branches, the role of inter-parliamentary relations in the solution of the Nagorno Karabakh conflict are rather important in the integration of Azerbaijan’s legislative branch into the world system.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Zaur MAMMADOV Raida ALIYEVA

125 218
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 The Role of Socialization in A Foreign Language Environment

Relevance of the presented theme is that modern society in its development is at the stage of multiculturalism, which is the result of progressive intercultural contacts between different societies. That is why socialization plays a key role in the foreign-language environment. The purpose of the presentation is to study socialization as an integral part of the foreign language environment and the key moment of a multicultural society. The objectives of this study are: to study the term "socialization", to identify problems associated with socialization, to consider language barriers as one of the complexity of socialization, and to propose ways to minimize language barriers in the globalization processes. Socialization plays an important role in each state, as it is it that determines the patterns of behavior and adherence to them, social values and beliefs of society. Socialization is an integral part of any society, because it is only through understanding cultural values, traditional foundations, linguistic peculiarities of foreign-language culture that one's own culture is better and more easily perceived. A very important period in the process of formation of socialization is childhood and adolescence, as the influence of the family, education and upbringing systems, the media in this period is particularly active. In this regard, the importance of the professional approach of teachers to the education of schoolchildren and students was emphasized in order to show interest in the study of foreign-language culture, the desire to learn and expand the horizons of knowledge in the field of cultural studies, ethnography, linguistics and history. Only through the right pedagogical approach can the right goal of learning a language through history and culture be achieved.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Seidaliyeva G.SH. Alymbayeva S.

124 135
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 The Role of Socialization in a Foreign Language Environment

Relevance of the presented theme is that modern society in its development is at the stage of multiculturalism, which is the result of progressive intercultural contacts between different societies. That is why socialization plays a key role in the foreign-language environment. The purpose of the presentation is to study socialization as an integral part of the foreign language environment and the key moment of a multicultural society. The objectives of this study are: to study the term "socialization", to identify problems associated with socialization, to consider language barriers as one of the complexity of socialization, and to propose ways to minimize language barriers in the globalization processes. Socialization plays an important role in each state, as it is it that determines the patterns of behavior and adherence to them, social values and beliefs of society. Socialization is an integral part of any society, because it is only through understanding cultural values, traditional foundations, linguistic peculiarities of foreign-language culture that one's own culture is better and more easily perceived. A very important period in the process of formation of socialization is childhood and adolescence, as the influence of the family, education and upbringing systems, the media in this period is particularly active. In this regard, the importance of the professional approach of teachers to the education of schoolchildren and students was emphasized in order to show interest in the study of foreign-language culture, the desire to learn and expand the horizons of knowledge in the field of cultural studies, ethnography, linguistics and history. Only through the right pedagogical approach can the right goal of learning a language through history and culture be achieved.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Seidaliyeva G.SH. Alymbayeva S.

136 123
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 The Shift from Paganism to Monotheism in Epic Poetry

The epic is a lengthy work of literature concerning a serious subject containing details of heroic deeds and events significant to a culture or nation. These epics are products of the culture they were recorded in, so they carry the information about the lives, culture, belief systems and customs of the nations and people in which they are produced. The first epics Gilgamesh, Iliad and Odyssey were all produced in a polytheistic belief system. The composer of Gilgamesh, and Homer produced and reflected the belief systems of the culture they lived, however these systems can hardly be called a religion. In the epics of Beowulf and Dede Korkut Stories there are discussion on whether the texts were written by some clerks and the thoughts and religion inside the text are censured of altered. In these two epics, traces of Nordic Paganism and Shamanism as well as the Christian and Islamic elements can be detected. Some epics written in the early 11th and 12th centuries are all based on monotheistic ideals and procedures. These are listed in the genre of chanson de geste such as the Song of Roland and The Poem of the Cid. Following the chronological composing dates there is a clear turn from paganism and polytheism to monotheism. In this paper, the heroes and the ideals of the mentioned epics in terms of the codes they present us about the belief systems of the past generations will be analyzed.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa CANLI

154 183
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Toplumsal Cinsiyet Bağlamında Çocuk Gelinler*

Çocuk istismarının dünyadaki en yaygın biçimlerinden biri de çocuk evliliğidir. Çocuk evliliği genellikle 18 yaşından küçük bir çocuğun evlenmesi anlamına gelir. Bu evliliklerin çoğunluğu çocuğun bilinçli rızası olmaksızın yapıldığı için "erken ve zorla gerçekleştirilen evlilikler" olarak da tanımlanmaktadır. Çocuk yaşta yapılan evlilikler, sadece Türkiye’de değil, gelişmiş Batılı ülkeler de dahil olmak üzere, dünyanın farklı coğrafyalarında rastlanan başlıca toplumsal sorunlardan bir tanesidir. Bu sorunun hem kız hem erkeğin yaşının yasal evlilik yaşının altında olduğu evlilikler ve kızların yaşının küçük, erkeklerin ise büyük olduğu evlilikler olmak üzere temelde iki farklı boyutundan bahsedilebilir. Erkek çocuklar içerisinde çocuk evliliklere rastlanmakla birlikte, dünya genelinde bu oran kızlar içerisinde daha fazla olup, erkek çocuklardan yaklaşık 5 kat daha fazladır. Bu durumun altında kadına yönelik bakış açısının yani toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin rolü bulunmaktadır. Dünya çapında, 700 milyondan fazla kız çocuğu 18 yaş gününden önce evlendirilmekte, bunların 3’te 1’inden fazlası ise 15 yaşından önce evlendirilmektedir. Dünya genelinde erken evlilik ve çocuk gelinlerin sıklığına baktığımızda; gelişmiş ülkelerde (İsveç’ te % 0.4, Kanada, Finlandiya ve Fransa’ da %0.6) daha az sıklıkta görülmekte iken, az gelişmiş ülkelerde (Nijer’ de % 61.9, Afganistan’ da %53.9) daha fazla sıklıkta görülmektedir. Türkiye’ye bakıldığında 16 yaşın altındaki evlilikler resmi olarak kayıt altına alınmadığından erken evliliklerinin oranı hakkında kesin bilgiler yoktur. Fakat UNICEF 2014’ ün raporuna göre Türkiye’de 18 yaş altında evlenen kız çocuklarının oranı %14’tür. Türkiye İstatistik Kurumu 2015 verilerine bakıldığında, 16-17 yaşında evlenen kız çocuklarının evlilik oranı %5.2’iken, Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2013 sonuçlarına göre ise 15-19 yaş grubundaki kız çocuklarının evlilik oranı %16.1’dir. Sonuç olarak, çocuk gelinlerin önlenmesinde en önemli koruyucu faktörler tüm çocukların, özellikle kız çocuklarının eğitiminin sağlanması ve sosyal eşitsizliklerin en aza indirilmesidir. Bu derlemede sosyal bir sorun olan çocuk gelinlere farkındalık ve beraberinde oluşturacağı sorunlara yer verilmek istenmiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Fatma BAŞAR Yılda Arzu ABA

125 126
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Toplumsal ve Mekânsal Dışlanmada Etnisite; Edremit ve Lüleburgaz Kentinde Romanlar

Toplumsal dışlanma; sosyal içermenin karşıtı olarak, yeterli kaynak ve gelirden yoksun olma, iş piyasası, sosyal hizmetler ve güvenceden yoksunluk ile toplumsal ilişkiler dışında kalma olarak açıklanabilir. Genel olarak,bireyin toplumla bütünleşmesine olanak veren,sivil,politik ve sosyal haklara bazı kişi ve grupların ulaşamaması durumu olarak da tanımlanmaktadır. Sosyal dışlanmanın ,konut hatta mahalle düzeyinde mekansal bir boyutu olduğu da kabul edilmektedir. Güvenlik, çevre kalitesi, sosyal ve kentsel hizmetler yönünden yetersiz olan mahalleler işsiz ve yoksulların yanı sıra toplumun göreceli benzer kimliği dışında kalan etnik toplulukların ağırlıklı olarak yer aldığı mekanlara dönüşmektedir. Dezavantajlı gruplar tarafından iskan edilen mahallerde gelir düzeyi ve yaşam kalitesinin düşük olduğu, buna karşın suç ve adli olaylar ile anılma düzeylerinin ise yüksek olduğu görülmektedir. Avrupa Roman Hakları Merkezi (ERRC) 1996 yılında kuruluşundan itibaren Romanların insan haklarının geliştirilmesi ve ayrımcılık ile mücadele etme konusunda yoğun çaba göstermiş ve yasal anlamda önemli kazanımlar elde etmişlerdir. Ancak, AB Irk Eşitliği Direktivi’nin (Directive 2000/43/EC ) kabul edilmesinden yıllar sonra yapılan ayrımcılık üzerine kamuoyu araştırması(EU MIDIS,2009) Avrupa’da iş bulma konusunda Romanların halen ayrımcılık ile karşılaştıklarını göstermektedir. EU- MIDIS II, Romanların% 80'inin ülkelerinin yoksulluk risk sınırının eşiğinin altında yaşamaya devam ettiğini; her üç Romandan birinin musluk suyunun olmadığı ve 10'da birinin elektriksiz konutlarda yaşadığını göstermiştir. Türkiye’de Romanların önemli bir kısmı artık göçebe yaşam biçimini terk etmişlerdir. Bununla birlikte genellikle bulundukları şehir veya kasabaların kenar mahallelerinde, çoğunlukla içe dönük veya diğer sosyal gruplar ile çok az temas halinde yaşamaktadırlar. Ekonomik ve sosyal anlamda içinde bulundukların toplumun ulaştığı ortalama refah düzeyinin oldukça altında yer aldıkları görülmektedir. Çalışmanın amacı; toplumsal dışlanma konusunda etnisitenin, yeterli gelir ve eğitim olanağından yoksunlukla birleşerek sosyal dışlanmanın önemli bir bileşeni olduğu ve mekansal ayrışma ile bu etkinin derinleştiğinin örnek alan üzerinden incelenmesidir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

İclal KAYA ALTAY

141 934
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Turizm İşletmelerinde Çalışan Kadınların İş ve Aile Yaşamı Dengesi Üzerine Bir Araştırma

Geleneksel toplumlarda sadece erkeklerin çalıştığı aile yapısı yerini post modern toplumlarda hem erkeğin hem de kadının çalıştığı bir yapıya bırakmıştır. Bu değişim, aileleri maddi kazanım olarak rahatlatsa da çocukların bakımı, evdeki düzenin kurulması ve devamının getirilmesi gibi birtakım sorunların yanında her iki bireyin de kariyer planlanmasının gündeme gelmesi neticesinde rol dağılımlarında mecburi değişikliklere gidilmiştir. Konu, bireyle birlikte toplum dinamiklerini de yakından ilgilendirdiği için literatürdeki önemini korumaktadır. Kadınların işgücü piyasasına katılım oranının artmasına bağlı olarak son yıllarda üzerinde önemle durulan iş ve aile yaşamı dengesi, bireyin her iki husustaki yükümlülüklerinin ve rollerinin gereklerini etkin şekilde yerine getirebilmesinin bir ifadesidir. Turizm işletmelerinde çalışma saatlerinin uzunluğu ve iş yükünün fazlalığı gibi nedenlerle kadınların iş ve aile yaşamı dengesini koruyabilmesi için büyük mücadeleler vermesi gerekmektedir. Özellikle evli ve çocuk sahibi çalışanlarda bu dengeyi koruyabilmek daha da güçtür. Bu amaçla bekar çalışanlar sosyal yaşamlarından fedakârlık etmek zorunda kalırlarken evli çalışanlar ise başta eş ve çocuklarla ilgili roller olmak üzere iş dışı yaşamdaki bazı rollerden vazgeçmektedirler. Bu çalışmanın amacı; turizm işletmelerinde görev yapan kadın çalışanların iş ve aile yaşamı dengesi hususundaki durumlarını ve davranışlarını incelemektir. Bu amaç doğrultusunda farklı kademelerde bulunan 20 turizm çalışanı kadın ile derinlemesine mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Mülakatlardan daha fazla bilgi elde edebilmek amacıyla açık uçlu sorulardan faydalanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, turizm işletmelerindeki kadın çalışanların uzun çalışma süreleri dolayısıyla eşlerine ve çocuklarına yeterli zaman ayıramadıklarını, bu sebeple aile birliği sorunu yaşadıklarını, çalışma sürecinde ise iç ve dış müşterilerin uygunsuz davranışlarıyla sıklıkla karşılaştıklarını ve bütün bunlara bağlı olarak yaşadıkları psikolojik sorunların aile yaşamları üzerinde adeta bir tehdit oluşturduğunu ifade etmişlerdir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mehtap TÜRKAN

116 102
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Abstract Language: English
2019 Turizm İşletmelerinde Kariyer Platosu Sorunu ve Çözüm Önerileri

Fransızca “carriere” sözcüğünden gelen kariyer kavramı; bireyin, çalışma hayatının başından sonuna kadar mesleğinde ilerleme kaydetmesi, para ve saygınlık kazanması, tecrübelerini ve becerilerini artırması gibi kazanımlarını ifade etmektedir. Rekabetin şiddetinin hızla arttığı günümüzde rakipleri ile mücadele etmek zorunda olan işletmeler için insan kaynağının kalitesi, o işletmenin yaşam süresi üzerinde oldukça etkilidir. Özellikle küresel düzeyde faaliyet gösteren işletmelerin katma değeri yüksek çalışanlara ihtiyaç duydukları aşikardır. Bu durum, çalışanlarla hedef birliği içinde olmak isteyen işletmeler için kariyer yönetimi kavramını, daha da önemli hale getirmiştir. Çalışanlar, kariyer basamaklarını tırmanırken kariyer yönetiminde çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Güncel kariyer sorunlarından biri de kariyer platosu kavramıdır. Literatürde “mesleki durgunluk” veya “kariyer düzleşmesi” olarak da ifade edilen kariyer platosu, özellikle orta yaş döneminde, bazı hiyerarşik kademelerdeki yığılmalar sebebiyle üst basamaklara yükselmenin zor olması, bireyin bilgi ve tecrübe düzeyini yeterli görerek işinde uzmanlığa eriştiğini düşünmesi, işin cazibesini kaybetmesi gibi gerekçelere bağlı olarak terfi imkanlarının azaldığı ya da kalmadığı durumları ifade eder. Turizm işletmelerinde çalışanların kariyer yönetimi hem bireysel hem de örgütsel performansın artırılması bakımından büyük önem arz etmektedir. Her işin herkes tarafından kolaylıkla yapılabileceği düşüncesinin hâkim olduğu turizm sektöründe kariyer platosu kavramıyla sıklıkla karşılaşılmaktadır. Yeterli alan bilgisine sahip olmayan çalışanların çeşitli pozisyonlarda istihdam edilebildikleri turizm işletmelerinde görülen kariyer platosu sorunundan dolayı maddi ve manevi kayıplar yaşanabilmektedir. Öncelikle, mesleki ilerlemede, gösterilecek çabanın tek başına yeterli olamayacağı düşüncesini taşıyan bireylerin kariyer beklentisinin azalması veya tamamen ortadan kalkması şeklinde kendini gösteren bu sorun, dış etkenler kadar bireysel etkenler nedeniyle de oluşabilmektedir. Turizm işletmelerindeki dinamik yapı dolayısıyla evlilik, doğum gibi gerekçelerle işlerinden ayrılan kadın çalışanların işlerine geri dönüşlerinin her zaman mümkün olamaması veya döndüklerinde performans sorunu yaşamaları da kariyer kayıplarına yol açabilmektedir. Bu çalışmada; sağlıklı bir işletme ortamında yeri olmayan kariyer platosu sorunu turizm işletmeleri özelinde bütün yönleriyle incelenecek, kavramın işletme ve çalışan üzerindeki olumsuz etkileri ortaya konarak çözüm önerilerine yer verilecektir

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mehtap TÜRKAN

140 188
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Abstract Language: English
2019 Türk Eğitim Sisteminde Kültürel Kodlar Üzerine Bir İnceleme

Bu çalışmanın amacı, Türk eğitim sistemine ilişkin bazı kültürel kodların metafor analizi aracılığıyla katılımcıların görüş ve duyguları çerçevesinde tespit edilmesidir. Bu amaçla, öğretmen, ödev, zorunluluk, başarı, okul ve sınav kavramları ile Türk eğitim sistemine ilişkin kültürel kodlarını tespit etmeye çalıştığı küçük örneklemli (N=28) saha çalışmasında katılımcılara öncelikle bahsi geçen kavramla ilgili akıllarına gelen ilk şey (biliş) sorulmuş, ardından o kavrama ilişkin en eski anılarını (duygu) yazmaları istenmiştir. Bu çalışmada metafor bir durum üzerinde betimleme amacıyla kullanılmıştır. Böylece çalışma, nitel bir yaklaşımla yapılandırılmıştır. Metaforlar betimleme amacıyla kullanıldığında bir durum, olay ve olgu var olduğu haliyle betimlenir. Bu kapsamda nitel araştırma türlerinden betimsel analiz kullanılmıştır. Yapılan saha çalışması sonucunda öğretmenin sevginin yoğun yaşandığı, dediğine sorgusuzca itimat edilen, dünyasının bizimkinden farklı olduğunu düşündüğümüz bir ‘üst insan’ gibi algılandığı görülmüştür. Cinsiyete göre bazı farklılaşmalar olsa da (erkek öğretmen otorite figürü iken kadın öğretmenin şefkat dolu olarak nitelendirilmesi), öğretmene bağlılığın tam olduğu görülmektedir. Ödev kavramına ilişkin metaforlar incelendiğinde, öğretmenlerin kaliteyi değil niceliği önemsediği ve bu açığı fark eden öğrencilerin etik olmayan davranışları itiliyor olduğu görülmüştür. Araştırmada sınav kavramının heyecan, kaygı, utanç, korku gibi duygusal süreçleri beraberinde çeşitli somatik belirtiler ile birlikte açığa çıkardığı gözlenmiştir. Sınava ilişkin metaforların biliş düzeyinde değil, daha çok duygusal düzeyde olduğu görülmüştür. Yapılan araştırmada okul kavramına ilişkin ortak paydada buluşan bir metafor tespit edilememiştir. Başarı kavramının kırmızı kurdele, hediye bisiklet, yarışmada temsilci seçilmek, takdir almak, maaş artışı gibi ödüller ile ilişkilendirilmesi, başarıyı bir dışsal motivasyon unsuruna çevirmekte, amaç olmaktan çıkartıp bir araç haline getirmektedir. Eğitime ilişkin metaforlar genel olarak incelendiğinde, öğretmen kavramı hariç diğer unsurların olumsuz imgeler içerdiği görülmektedir. Öğretmene ilişkin bu olumlu algının kişilerin vakitlerinin önemli bir kısmını öğretmenleriyle geçirmelerinden ve informel olarak aileleriyle başlayan öğrenme süreçlerini, formel olarak, öğretmenleriyle devam ettirmelerinden kaynaklanıyor olabilir. Ancak bu çalışmanın bir takım sınırlılıkları bulunmaktadır. İlk olarak bu çalışmada örneklemin çoğunlukla eğitimcilerden oluşmaktadır. Bununla birlikte bu çalışmada, yalnızca dilsel metaforlar kullanılmıştır. Sonraki çalışmada öğretmen, öğrenci ve toplumun diğer kesimlerinin bakış açıları da dikkate alınabilir. Ayrıca imgesel metaforlar kullanılarak özellikle görsel ayrıntılarınBu çalışmanın amacı, Türk eğitim sistemine ilişkin bazı kültürel kodların metafor analizi aracılığıyla katılımcıların görüş ve duyguları çerçevesinde tespit edilmesidir. Bu amaçla, öğretmen, ödev, zorunluluk, başarı, okul ve sınav kavramları ile Türk eğitim sistemine ilişkin kültürel kodlarını tespit etmeye çalıştığı küçük örneklemli (N=28) saha çalışmasında katılımcılara öncelikle bahsi geçen kavramla ilgili akıllarına gelen ilk şey (biliş) sorulmuş, ardından o kavrama ilişkin en eski anılarını (duygu) yazmaları istenmiştir. Bu çalışmada metafor bir durum üzerinde betimleme amacıyla kullanılmıştır. Böylece çalışma, nitel bir yaklaşımla yapılandırılmıştır. Metaforlar betimleme amacıyla kullanıldığında bir durum, olay ve olgu var olduğu haliyle betimlenir. Bu kapsamda nitel araştırma türlerinden betimsel analiz kullanılmıştır. Yapılan saha çalışması sonucunda öğretmenin sevginin yoğun yaşandığı, dediğine sorgusuzca itimat edilen, dünyasının bizimkinden farklı olduğunu düşündüğümüz bir ‘üst insan’ gibi algılandığı görülmüştür. Cinsiyete göre bazı farklılaşmalar olsa da (erkek öğretmen otorite figürü iken kadın öğretmenin şefkat dolu olarak nitelendirilmesi), öğretmene bağlılığın tam olduğu görülmektedir. Ödev kavramına ilişkin metaforlar incelendiğinde, öğretmenlerin kaliteyi değil niceliği önemsediği ve bu açığı fark eden öğrencilerin etik olmayan davranışları itiliyor olduğu görülmüştür. Araştırmada sınav kavramının heyecan, kaygı, utanç, korku gibi duygusal süreçleri beraberinde çeşitli somatik belirtiler ile birlikte açığa çıkardığı gözlenmiştir. Sınava ilişkin metaforların biliş düzeyinde değil, daha çok duygusal düzeyde olduğu görülmüştür. Yapılan araştırmada okul kavramına ilişkin ortak paydada buluşan bir metafor tespit edilememiştir. Başarı kavramının kırmızı kurdele, hediye bisiklet, yarışmada temsilci seçilmek, takdir almak, maaş artışı gibi ödüller ile ilişkilendirilmesi, başarıyı bir dışsal motivasyon unsuruna çevirmekte, amaç olmaktan çıkartıp bir araç haline getirmektedir. Eğitime ilişkin metaforlar genel olarak incelendiğinde, öğretmen kavramı hariç diğer unsurların olumsuz imgeler içerdiği görülmektedir. Öğretmene ilişkin bu olumlu algının kişilerin vakitlerinin önemli bir kısmını öğretmenleriyle geçirmelerinden ve informel olarak aileleriyle başlayan öğrenme süreçlerini, formel olarak, öğretmenleriyle devam ettirmelerinden kaynaklanıyor olabilir. Ancak bu çalışmanın bir takım sınırlılıkları bulunmaktadır. İlk olarak bu çalışmada örneklemin çoğunlukla eğitimcilerden oluşmaktadır. Bununla birlikte bu çalışmada, yalnızca dilsel metaforlar kullanılmıştır. Sonraki çalışmada öğretmen, öğrenci ve toplumun diğer kesimlerinin bakış açıları da dikkate alınabilir. Ayrıca imgesel metaforlar kullanılarak özellikle görsel ayrıntıların oluşturulmasına katkı sağlanabilir. Bu metaforların açığa çıkarılması kişilerin ve dahası kültürün eğitime dair sahip oldukları algıları anlamada, açığa çıkarmada ve açıklamada güçlü birer araştırma aracı olarak kullanabilir. Bu sayede bu metaforlar aracılığı ile kültür kodları tespit edilerek bunların eğitim sistemimizdeki soru

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Aylin SALTÜRK Cumhur GÜNGÖR

172 395
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Türk-Amerikan İlişkilerinin İnşa Süreci ve John Marshall’ın Türkiye Ziyareti 1948-1950

Marshall Yardımı ve Truman Doktrininin Türk-Amerikan ilişkilerinde dönüm noktaları oldukları bilinmektedir. Ancak Türk-Amerikan ilişkilerinin ağırlıklı olarak 1950 sonrası dönemi incelenmeye tabi tutulmuştur. Bu açıdan 1947-1950 yılları arasında olanlar daha derinlemesine incelenmeyi hak etmektedir. Amerika merkezli Rockefeller Vakfının Türkiye’ye yönelik faaliyetleri 1950 sonrası yoğunluk kazansa da aslında Vakıf temsilcisi John Marshall Türkiye’deki ilk ziyaretini 1948 senesinde gerçekleştirmiştir. Bu ziyaretin kayıtlı raporları ilgi çekici görüşmeler ve değerlendirmeler içermektedir. Marshall'ın ziyaretine Amerikan konsolosluğunda başladıktan sonra görüşmelerine İstanbul ve Ankara üniversitesinden hocalar ve çeşitli yazarlar ile devam eder. Bu ziyaretlerinde Rockefeller Vakfının olası faaliyet alanlarını tespite çalışır. Akademisyenlerin Marshall ve Rockefeller Vakfından farklı beklentileri olur. Fuat Köprülü, Süheyl Ünver, Ömer Celal Sarç, Adnan Adıvar gibi meşhur isimler de görüşmeciler arasında yer alırlar. Burada önemli bir nokta Marshall'ın ziyaretleri esnasında henüz Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı olmasıdır. Görüşmeler CHP’nin Amerikan yanlısı siyaseti hakkında da ipuçları vermektedir. Rockefeller Vakfı’nın Türkiye’de faaliyetlerine hız vermesi için gerekli ortamın hazırlandığı anlaşılmaktadır. Marshall’ın görüştüğü Amerikan yetkililer arasında dikkat çeken bir isim de Mortimer Graves’tir. Graves’e göre Amerika’nın Türkiye’de özellikle kültürel sahada yapılacak faaliyetler bulunmaktadır. Tercüme ve basım yayının geliştirilmesi, eski eserler korunması ve araştırma faaliyetlerinin desteklenmesi önerilmiştir. John Marshall ile bu çerçevede bir mutabakata vardıklarını söylemek mümkündür. Marshall bu çerçevede Türkiye’de basılan romanları, dergileri inceleyip ve olası araştırma olanaklarını tespit etmeye çalışır. John Marshall’in ziyaretleri bireysel görüş alışverişinden öte Türkiye’nin Amerika ile kurmakta olduğu yeni ilişkinin temellerini yansıtmaktadır. Bu açıdan Türkiye’ye yaptığı ilk ziyaretler daha yakından incelenmeyi hak etmektedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ali ERKEN

126 161
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Türkiye’de Kolluğun Hesap Verebilirliğinde Yeni Bir Mekanizma: Kolluk Gözetim Komisyonu

Demokratik toplumlarda kamu gücü ve kamu kaynaklarını kullananların hesap verme sorumluluğu sürekli gündemde olan önemli bir konudur. Kolluk kuvvetleri, sahip oldukları yetkiler ve yürüttükleri görevler itibariyle devletin önemli kurumlarıdırlar. Kolluk, kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak için fiziki güç kullanma da dahil, geniş yetkilerle donatılmıştır. Büyük ölçüde kişilerin temel hak ve özgürlükleriyle doğrudan ilgili olan bu yetkilerin keyfilikten uzak, hukuka uygun olarak kullanılmasının sağlanması ihtiyacı vardır. Kolluğun eylem ve davranışlarından hesap verebilir olması demokratik yönetimin temel esaslarındandır. Bu nedenle, kolluğun hesap verebilirliğini sağlamaya yönelik çeşitli mekanizmalar oluşturulmuştur. Bunlar genel olarak kurum içi ve kurum dışı hesap verebilirlik mekanizmaları olarak iki grupta toplanabilir. Kolluğun hesap verebilirliğinde rol oynayan kurum dışı kişi ve kurumların gözetimine sivil gözetim denilmektedir. Kurum içi kontrol mekanizmalarının başarısız olması ve görevi kötüye kullanmanın devam eden bir sorun olması nedeniyle kolluğun kendi hiyerarşisi dışında bağımsız ve tarafsız gözetim mekanizmalarının oluşturulması gerekli görülmüştür. Bu çerçevede, demokratik toplumlarda özel yetkinliğe ve yetkiye sahip Ulusal İnsan Hakları Kurumu, Ombudsman, Bağımsız Polis Şikâyet Komisyonları, Polis Kurulları gibi isimlerle çeşitli bağımsız gözetim kurumları oluşturulmuştur. Türkiye’de 2000’li yıllarda gerçekleştirilen demokratikleşme reformları ile kolluğun hesap verebilirliğini güçlendirmeye yönelik kurum dışı sivil gözetim mekanizmaları oluşturulmuştur. Bunlar arasında en önemlisi 3.5.2016 tarihli ve 6713 Sayılı Kolluk Gözetim Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun ile Kolluk Gözetim Komisyonu kurulmasıdır. Kanunun uygulama yönetmeliği de 07.08.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu bildirinin temel amacı Kanun ve Yönetmelik temelinde ve diğer ülkelerdeki uygulamalar bağlamında Komisyon’un yapısını görev, yetki ve sorumluluklar çerçevesinde değerlendirmektir. İlk olarak, demokratik yönetimlerde kolluğun hesap verebilirliğinin önemi açıklanacaktır. Daha sonra, kolluğun hesap verebilirliğini sağlamaya yönelik oluşturulan mekanizmalar üzerinde durulacaktır. Son olarak, kolluk şikayet sistemi içinde yeni bir mekanizma olarak Kolluk Gözetim Komisyon’u üzerinde genel değerlendirmelerde bulunulacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Süleyman SÖZEN

126 180
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Türkiye’deki Beşeri Sermaye ve Dış Ticaret İlişkisi

Beşerî sermaye denilince akla ilk olarak gelen eğitim, sağlık ve altyapı harcamalarının toplamıyla oluşan insan sermayesidir. Türkiye gelişmekte olan ülkeler için beşerî sermaye oldukça önemli bir girdidir. Dış ticaretin gerçekleşmesi ve dış ticaretin ülke ekonomisine katkısı için ise beşeri sermaye hem ileriye doğru bağlantılı hem de geriye doğru bağlantılıdır. Ülkeler ne kadar çok beşeri sermayeye sahip olurlarsa o kadar çok gelişmekte ve ülke ekonomisinin refahının artmasında yardımcı olan en önemli faktördür. Gelişmiş ve dünya konjonktüründe söz sahibi olan ülkelerin sahip olduğu beşeri sermaye miktarının diğer ülkelere göre fazla olması tesadüf değildir. Gelişmiş ülke olmak için üretim faktörleri etkin kullanılarak beşeri sermayeyi arttırmalı ve artan sermaye ülke ekonomisi için katma değer yaratan bir sürece dönüşmelidir. Dış ticaretin gerçekleşmesi ve ekonominin yükselen refah düzeyine erişmesi ülkenin ne kadar beşerî sermaye ye sahip olduğu ile ilgili literatürde oldukça güçlü bir korelasyon bulunmaktadır. Beşeri sermaye ülkeye dış ticaret, istihdam, gelir ve yüksek teknoloji sağlar. Bu çalışmada Türkiye’nin sahip olduğu beşerî sermaye analiz edilerek beşerî sermayenin ülke ekonomisinin büyümesinde önemli bir girdi olan dış ticaretle bağlantı kurulmuştur. Türkiye’nin beşerî sermaye ile gerçekleştirdiği dış ticaret makroekonomik göstergelerle analiz edilmiştir. Yapılan analiz sonucunda ise beşerî sermaye ve dış ticaret arasında güçlü bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Beşeri sermaye miktarının etkinliği ülke ekonomisinin milli gelirinin artışında anahtar bir rol oynamaktadır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Hayrettin KESGİNGÖZ

132 110
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Türkiye’den Sosyal Medya Platformu Olarak Ekşi Sözlüğün İletişimsel Eylem Kuramı Çerçevesinde İncelenmesi

Teknolojinin hızlı gelişimi ve iletişim teknolojilerinin her geçen gün çeşitlenmesiyle birlikte, kişilerin internet araçlarını kullanımı hızla artış göstermiştir. Günümüzde bu araçların en önemlisi olan sosyal medyadır ve gündelik yaşamın önemli bir parçası haline gelmiştir. Bireylerin sosyal alana açılmasında önemli bir işleve sahip olan sosyal medya aynı zamanda bir kamusal alan işlevi de görmektedir. Günümüzün en popüler sosyal medya platformları Facebook, İnstagram, Twitter, Flicker gibi ABD orijinli ortamlardır. Bu platformlar, yaş farkı gözetmeksizin toplumun her kesimince etkin bir biçimde kullanılmakta, bireylerin kendilerini farklı ortamlarda ifade edebilmelerine olanak sağlamaktadır. Buna karşılık az da olsa ulusal ölçekli kitlesel sosyal medya oluşumlarına rastlamak mümkündür. 1999’dan bu yana yerli bir sosyal medya platformu olarak işlev gören Ekşi Sözlük günümüzde yaklaşık 600 bin civarındaki aktif kullanıcı sayısı, 119 bin yazar ve aylık 35 milyon takipçi sayısıyla ulusal bir sosyal medya platformu olarak işlev görmektedir. Altternatif kelime ve kavram hakkında kayıtlı yazarların yorumlarını içeren ve Kutsal Bilgi Kaynağı sloganıyla yayımda olan Ekşi Sözlük aynı zamanda kullanıcılar tarafından hem gündemin tartışıldığı hem de bilgi kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Yaşanan olay veya durumlar hakkında Ekşi Sözlük kullanıcıları entry girerek gündem oluşturabilmekte veya geçmişte yaşanmış mühim vakaları hatırlatarak gündeme taşıyabilmektedir. Bu çalışmada Habermas’ın kamusal alan yaklaşımdan yola çıkarak Ekşi Sözlük’ün bir iletişimsel eylem alanı olup olmadığı ele alınmaktadır. Bu bağlamda öncelikle kamusal alan kavramsallaştırması üzerinde durulacak, kavramın tarihsel gelişimine kısaca değinilecek ve kamusal alan-internet ilişkisine dair analizler ele alınacaktır. Daha sonra ise popüler sosyal medya platformu olarak Ekşi Sözlük oluşumu incelenmeye çalışılacak ve sözlük içerisindeki kullanıcılar, yazarlar, başlıklar, entryler netnografik yöntem ile analiz edilecektir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Abdulkadir Atik Sevda Bozkurt

135 365
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Türkiye’nin Toplumsal Yapısında “Kalkınma” Söylemi: I. ve II. İktisat Kongreleri Örneği

Çalışmanın amacı, Türkiye’nin toplumsal yapısında kalkınmanın toplum tarafından nasıl algılandığı, kalkınmanın sağlanabilmesi için Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından yapılan iktisadi gelişmelerin neler olduğu ve bu adımların ne zaman atıldığını incelemektir. Yapılan incelemeler sonucunda Cumhuriyet döneminde toplanan iktisat kongresi kalkınmayı sağlayan ilk kongre olma özelliğini sağlamış olup ayrıca tarihte ilk kongre olarak yerini almıştır. Bu kongre Atatürk öncülüğünde yapılmış bir kongredir ve ülke için birçok adım bu kongrede atılmıştır. Bu sayede alınan belli kararlarla hedeflenen kalkınma sağlanmaya çalışılmıştır. Fakat küresel bazda bir krizin meydana gelmesi ve ülkenin ikinci dünya savaşından etkilenmesi kalkınmayı sekteye uğratmıştır. Ülke bu dönemlerde hedeflediği kalkınmayı sağlayamamıştır. Bunun sonucunda ikinci iktisat kongresi adımı atılmıştır. Fakat birinci iktisat kongresi devlet tarafından yapılırken ikinci iktisat kongresi burjuva takımı tarafından gerçekleştirilmiş ve devlet bu kongreyi tanımamıştır. Genel olarak bu kongrelere bakıldığında toplum tarafından kalkınma söylemi hâkim olmuştur.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Öznur AKKAYALI Celalettin YANIK

128 89
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Ürdün’de Kısa Hikâye ve Musa İbrahim Abu Rayash’ın “Kelebek” Adlı Hikâyesinin Tahlili

Arap edebiyatında kısa hikâyenin nesir ve fıkradan bağımsız bir tür olarak ilk kez Câhiz’in (ö.255) elinde geliştiği ve bu kısa hikâye örneklerinin ‘Kitâbu’l- Buẖalâ’ (Cimriler Kitabı) adlı kitabında var olduğu iddia edilir. Kısa hikâyenin bağımsız bir sanat dalı olarak ortaya çıkması ise daha geç bir dönemde 20.yüzyılın başlarındadır. Bu bağlamda ilk kısa hikâye örneği mısırlı yazar Muhammed Teymur’un 1917 yılında ‘es-Sefûr’ gazetesinde yayımlanan ‘Fi’l- Kıtâr’ (Trende) adlı öyküsüdür. Kısa hikâyenin Ürdün’de ilk kez ortaya çıkışı ve gelişim sürecine gelince Mahmûd Seyfuddin el-Îranî, Abdurrahman el-Yagi, Nebil Haddâd ve el-‘Atayât gibi isimlerin elinde ilk örnekleri verilmiş olup 1920 ile 1930’lu yıllarda Muhammed Subhi ebu Ganime’nin yazınları ile olgunlaşmıştır. Yazarın kısa hikâyeleri ‘Eğani el- Leyl’ (Gecenin Şarkıları) başlığı altında toplanarak 1922 yılında Şam’da basılmıştır. 1920’li yıllardan günümüze kadar geçen süre içerisinde mevcut sosyal yapıdaki değişime paralel olarak Ürdün kısa hikâyesinin konuları da değişim göstermiştir. 21 yüzyıl itibari ile Ürdünlü yazarlar kısa hikâyelerinde ülkelerinin siyasal, sosyal ve ekonomik durumlarına dair güncel konuları işlemişlerdir. Bu yazarlardan biri de Musa İbrahim ebu Rayash’tır. Ürdün kültürüne dair farklı görünümler sunduğu çok sayıda kısa hikâyesi bulunan yazarın ilk hikâye koleksiyonu 2017 yılında kültür bakanlığı tarafından ‘kelebek’ adıyla yayınlanmıştır. Kısa hikâye yazarlığının yanı sıra hikâye ve kısa hikâye eleştirisine dair kitapları, tiyatro metinleri, edebiyat ve kültüre dair çok sayıda makaleleri de mevcuttur. Bu çalışmada Ürdün kısa hikâyeciliğinin tarihsel gelişimine dair bilgilere yer verilerek Musa İbrahim ebu Rayash’ın ‘kelebek’ adlı kısa öyküsü tematik açıdan incelenmiş ve tahlil edilmiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Zeynep ÖZKANLI

135 111
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Üsküdârî Muhammed Emin Efendî (1149/1736) Ve Tefsir Risaleleri

Üsküdârî Mehmet Efendi, İstanbul’da yetişmiş, fıkıh, Tefsir, Hadis, Tasavvuf ve Arab dili belâgatı gibi birçok ilimde yetkinliği olan 18.asır Osmanlı alimlerindendir. Aziz Mahmud Hüdâyi hazretlerinin kızından torunudur. Dedesi Saçlı İbrahim efendi ve Babası Abdülhay efendi, Aziz Mahmut postnişinliği yapmış önemli tarikat büyüklerindendir. Kendisi ise ilmi kisvesiyle öne çıkmış ve Osmanlı döneminde kabul görmüş birçok alimin eserlerine şerh ve haşiyeler yazmıştır. Kelam-Akaid, Tarih ve Hesap gibi alanlarla ilgili çalışmaları bulunan Üsküdârînin Selim Ağa kütüphanesi, Kemankeş Koleksiyonu 000556 no’da kayıtlı Mecmeu’r-Resâil içinde dokuz adet muhtelif ayetlerle ilgili tefsir risalesi bulunmaktadır. Ayrıca kayıtlarda Beydâvî’nin Fatiha tefsirine de şerh yazdığı ifade edilmektedir. Bu bildiride ise müellifin hayatı ve Kemankeş koleksiyonunda olduğu halde kaynaklarda zikredilmemiş olan müellife nisbet edilen altı adet tefsir risalesi muhtevaları açısından incelenecektir. Uskudari Mehmet Efendi is an 18th-century Ottoman scholar who grew up in Istanbul and had competence in many sciences such as fiqh, Tafsir, Hadith, Sufism, and Arab language eloquence. He is the grandson of the daughter of Aziz Mahmud Hudayi. His grandfather Saçlı Ibrahim efendi and his father Abdulhay Efendi were among the great sects who had made the sheikhhood of Hudai Tekke after Aziz Mahmut Hudayi. He came to the forefront with the guise of science and wrote commentaries and hashiyahs in the works of many scholars accepted during the Ottoman period. Uskudari's works on areas such as Kalam-Akaid, Tarih and Hesap, and there are nine commentary treatises on various verses in 000556 numbered Macmau’r-Rasâil’s Kamankash Collection’s Selim Aga Library. It is also stated in the records that he has written commentary on Baydavi’s Fatiha commentary. In this paper, the life of the author and the contents of six commentary treatises which are compared to the author who is not mentioned in the sources although they are in the Kamankash collection will be examined.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Tuğrul Tezcan

158 190
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Vur, Kır, Parçala, Bu Maçı Kazan! Futbolun Ekonomik Boyutu Üzerine Bir Değerlendirme

Her ne kadar taraftarların “Vur, kır, parçala, bu maçı kazan!” sloganları sadece ‘masum bir galibiyet isteği’ gibi gözükse de saha dışında, bu maç tezahüratı bambaşka bir anlam ifade etmektedir. Futbolda galibiyet, aslında birçok kesim için ‘mutlu bir an’ dan çok daha derin anlamlar içermektedir. Bugün, dünya genelinde milyonlarca insanın ilgilendiği futbolun endüstriyel bir süreç içine girmesiyle beraber, birçok kesim futbolu kazançlı bir ‘iş’ e dönüştürmenin hesaplarını yapmaya başlamıştır. Bu bağlamda kapitalizm, futbolu, stadyumların dışına taşıyarak bir oyun olmanın ötesinde bir yaşam tarzına dönüştürmeyi arzulamış ve bunda da başarılı olmuştur. Milyonluk bahisler ve milyarlık kara para aklama çabaların yanı sıra, televizyon programlarından şans oyunlarına, aksesuarlardan formalara, ev eşyalarından kredi kartlarına, telefon operatörlerinden oyuncaklara varıncaya kadar, futbolun neredeyse tüm öğeleri ticari birer meta olarak yaşamın tüm alanlarına sızma çabasında olmuştur. Bu süreçte başta televizyonlar olmak üzere kitle iletişim araçları ile kol kola yürüyen futbol, masum bir boş zaman etkinliğinden kârlı bir ‘İş’e dönüşmüştür. Günümüz futbolu artık, oynanan bir oyun olmaktan çok, seyredilir ya da izlenir bir kapitalist etkinlik olarak düşünülmekte ve bu çerçevede kapitalizmin işlerliğine hizmet etmektedir. Bu çerçevede, futbol dünyasına katılım, sadece birer oyuncu olarak değil bu oyunu seyreden, benimseyen, bütünleşen ve futbolu bir yaşam tarzına dönüştüren birer seyirci olarak gerçekleşmektedir. Ülkemizde de futbola ilginin giderek artması bu spor dalının kapitalizmin radarına girmesine ve sadece bir boş zaman etkinliği olarak değil, aynı zamanda ticari bir alan olarak değerlendirilmesine sebep olmuştur. Bu çalışmanın amacı, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de futbolun bir endüstri olarak görülmesi ve kapitalizmin çıkarları doğrultusunda organize edilen bir ‘meta ’ya dönüşmesinin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Çalışma kapsamında dünyada ve Türkiye’de futbol ekonomisinin boyutları ele alınarak irdelenmeye çalışılmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa İnce

133 180
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Way of Introduction of The Dual Training System in the Preparation of The Global Competitive Trilingual Pedagogical Personnel in The Republic of Kazakhstan

The article reflects the ways of implementation of the dual system of training in the preparation of global competitive trilingual teaching staff. Within the framework of integration of Kazakhstan and European education in improving the system of higher pedagogical education in the framework of the Third modernization of Kazakhstan, the ways and theoretical and methodological foundations of the introduction and implementation of the system of dual training in the preparation of global competitive trilingual teaching staff on the basis of partnership of innovative cooperation of Taraz state pedagogical university (TarSPU) and Leipzig University of Germany are defined. There is a need to introduce a dual system of education in the training of trilingual teaching staff to improve the competitiveness of pedagogical education, creative qualities of the individual, corresponding to the best international experience in the system of continuous education of the country, industrial and innovative development that meets the needs of the labor market, the development of human capital, ensuring the availability of quality education.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Buzaubakova K.D.

116 101
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 XIX. Yüzyıl Osmanlı Anadolu’sunda Macarlar

Osmanlı devlet ve toplumu XIX. yüzyılda siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel yönden pek çok yeni unsurla karşılaşmıştır. Bunlardan biri de çeşitli sebep veya vesilelerle Osmanlı Devleti topraklarına gelen yabancılardır. Osmanlı Devleti’nin etkileşime açık olduğu bir dönem olan XIX. yüzyılda yabancıların Osmanlı Devleti’ndeki varlıkları daha da önemli hale gelmiştir. Bu süreçte yabancılar Osmanlı Devlet ve toplumunun fikir ve düşünceleriyle tanışmışlardır. Buna karşılık Osmanlılar da yabancıların fikir ve anlayışlarıyla tanışmışlardır. Bu etkileşim Osmanlı Devlet ve toplum hayatını pek çok yönden etkilemiştir. Ayrıca Yabancıların Osmanlı coğrafyasında bireysel veya kendi devletlerinin çıkarları adına faaliyette bulunmaları göz ardı edilmemelidir. Bu bakımdan yabancıların Osmanlı topraklarındaki varlıkları çeşitli diplomatik ve casusluk görevlerinden ticari ve sanatsal faaliyetlere kadar geniş bir yelpazeye sahiptir. Macarlar da XIX. yüzyıl boyunca Osmanlı Devleti’ni çeşitli nedenlerle ziyaret etmiş hatta Osmanlı topraklarında yaşamış bir millettir. Macarların Osmanlı Devleti’ndeki varlıkları en fazla Macar Mültecileri gibi siyasi bir konuyla ön planda olsa bile onların Osmanlı Anadolu’sunda bulunmalarının ekonomik veya kültürel sebeplerinin olduğu da anlaşılmaktadır. Çalışmada Macarların Osmanlı topraklarına gelme sebepleri, Osmanlı devlet ve toplumu ile ilişkileri ve yürüttükleri faaliyetler üzerinde durulacaktır. Ayrıca gerek Osmanlı devlet ve toplumunun Macarların varlığından gerekse Macarların Osmanlı devlet ve toplumundan nasıl etkilendiği sorularına cevap aranacaktır. Çalışma Nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme modeli ile yürütülmüş olup konuyla ilgili literatürün yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Arşivinde yer alan konuyla ilgili arşiv belgelerinden yararlanılmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Hakan TÜRKKAN

131 102
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 XIX. Yüzyılın İkinci Yarısında Batı Türkiye Misyonuna Gelen Kadın Misyonerler ve Faaliyetleri

Günümüzde misyoner ve misyonerlik kavramları söz konusu olduğunda akla Hristiyanlık dini ile Hristiyanlar gelmektedir. Bunun nedeni misyonerliğe Hristiyanlık’ın daha çok başvurması ve Ortaçağ’ın başlarından beri faaliyetlerine devam etmesidir. Hristiyan misyonerlerin amacı ulaşabildikleri hemen her bölgeye Hristiyanlık’ı yaymak ve Hristiyan olmayan insanları kendi dinlerine dahil etmektir. Amerikalı ve İngiliz misyonerlerin başı çektiği misyoner gruplar ortaya çıktıkları andan itibaren eğitim, sağlık ve sosyal gibi alanlarda sürekli olarak çalışmışlardır. Ancak Hristiyan misyonerlerin çalışmaları XIX. yüzyılda en parlak dönemini yaşamıştır. Bunda 1810 yılında American Board of Commissioners for Foreign Mission (ABCFM)’un kurulması büyük rol oynamıştır. Çünkü ABCFM XIX. yüzyılın en kıdemli ve en büyük misyoner örgütlerinden biridir. 1819 yılında Osmanlı topraklarını programına alan ABCFM 1820’den itibaren bölgeye misyonerlerini göndermeye başlamıştır. XIX. yüzyılın ilk yarısında başlayan misyoner akını yüzyılın ikinci yarısında büyük bir artış göstermiştir. Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durum misyonerler için teşvik edici bir unsur olmuş, ayrıca Tanzimat ve Islahat Fermanları misyonerlerin daha kolay çalışmalarına imkan vermiştir. Osmanlı Devleti’ni Batı Türkiye Misyonu, Orta Türkiye Misyonu ve Doğu Türkiye Misyonu olmak üzere üç ana bölgeye ayıran misyonerler merkezi ve uç istasyonlar kurarak faaliyette bulunmuşlardır. Osmanlı Devleti ve Ortadoğu coğrafyasında, toplumun kadınları arasına girmenin yolunun yine kadınlardan geçtiğini anlayan misyonerler bu bölgelere kadın misyonerlerin gönderilmesine özen göstermişlerdir. Çalışma konusunu oluşturan Batı Türkiye Misyonu hem içine aldığı coğrafi bölgenin genişliği hem de misyoner sayısı açısından çok önemli bir misyon bölgesidir. İstanbul, İzmir, Bursa ve Balıkesir gibi önemli merkezleri içine alan Batı Türkiye Misyonu’na 1850-1900 yılları arasında yaklaşık 100 kadın misyoner gelmiştir. Özellikle eşleri ile bölgeye gelen kadın misyonerler daha kolay şekilde topluma girebilmişler ve uzun yıllar çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Bu çalışmada özellikle İstanbul, İzmir ve Bursa şehirlerinde kadın misyonerlerin yürüttüğü çalışmalar ele alınmış ve konuya genel bir bakış açısı sağlanmaya çalışılmıştır

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Fatma ÖKSÜZ

139 128
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Yaşlanma Algıları Ölçeği Kısa Formunun (Yao-Kf) Türkçe Psikometrik Özelliklerinin İncelenmesi: Yaşlılar Üzerine Bir Çalışma

Son yıllarda yaşlı popülasyonun hem mutlak hem de göreceli olarak artış göstermesi, yaşlılıkta refahın, yaşam kalitesinin, fiziksel ve psikolojik sağlığın, sosyalizasyonun ve ekonomik güvenliğin daha fazla öne çıkmasına neden olmuştur. Diğer taraftan yaşlı bireylerin yaşam tecrübeleri, yaşlılığa yönelik oluşturulacak politika ve uygulamalarda yol gösterici bir özellik taşımaktadır. Bu nedenle yaşlı yetişkinlerin, yaşlanma ile ilgili algıları, fiziksel sağlık düzeyinin korunmasında, yaşam kalitesinin önemli belirleyicilerdir. Bireylerin yaşlılığa ilişkin algıları yaşam boyu edindikleri deneyimler, inanç ve tutumlar çerçevesinde şekillenmekte aynı zamanda yaşlanmaya yönelik daha geniş toplumsal tutumlardan etkilenmektedir. Bu çalışma kapsamında Barker ve arkadaşları tarafından (2007) geliştirilmiş olan daha sonra Sexton ve arkadaşlarının (2014) kısa formunu oluşturdukları “Yaşlanma Algısı Ölçeği – Aging Perceptions Questionnaire (APQ)”nin kısa formunun Türkçe formunun geçerlilik ve güvenilirlik analizleri yapılması amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini Karabük ilinde yaşayan 55 ve daha yukarı yaş grubunda olan farklı mahallelerde yaşamlarını sürdüren ve basit rasgele örnekleme yöntemi ile seçilen 720 kişi oluşturmuştur. Çalışma kapsamında Yaşlanma Algısı Ölçeğinin kısa formunun geçerlilik çalışmaları iki farklı örneklem üzerinde hem temel bileşenler analizi (n=400) hem de doğrulayıcı faktör analizi (n=320) uygulanmıştır. Ölçeğin güvenilirliğini belirlemek için maddetoplam test puanı korelasyonuna ve Cronbach Alfa iç güvenilirlik katsayına ve iki yarı test güvenilirliğine bakılmıştır. Yapılan istatistiksel analizler sonucunda Yaşlanma Algısı Ölçeğinin Sexton ve arkadaşları tarafından (2014) kısa formuna ilişkin elde edilen psikometrik özellikler ile benzerlik gösterdiği belirlenmiştir. Yaşlılık algısını farklı boyutları ile ele alan Kısa Yaşlanma Algısı Ölçeği ortaya çıkabilecek sağlık ve psikososyal sorunların belirlenmesinde önemli bir veri kaynağı sağlayabilir. Kısa Yaşlanma Algısı Ölçeğinin özellikle Türk toplumunda yaşlılık ve yaşlılara ilişkin gerçekleştirilecek olan çalışmalarda kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracıdır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Gülay GÜNAY Ayfer AYDINER BOYLU Cengiz KILIÇ

136 183
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 Yaşlılık Döneminde Dini Yönelimler: Literatür Eksenli Bir Değerlendirme

Yaşlılık, bireylerin hayata bakışının, fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarının farklılaştığı kendine özgü nitelikler taşıyan bir dönemdir. Bu dönemde bazı sınırlamalar olsa da, yaşlanma; hakları, sorumlulukları, beklentileri ve etkileşimleri kapsayan karmaşık ve dinamik toplumsal rollerle örüntülenmiş bir süreçtir. Esasen bireyin hayatı boyunca karşılaştığı her yeni durum anlamlandırma sürecinin aktifliğini zorunlu kılar. Böylece o, bir yandan hayatın kendisine sunduğu fırsatları değerlendirerek, diğer yandan ise güçlükler karşısında çözümler üreterek anlamlandırma sürecini işlevsel kılabilir. Bu süreçte bireyi psiko-sosyal açıdan destekleyip güçlendiren alanlardan biri de dindir. Din olgusu, özellikle yaşlılık döneminde işlevselliği artan alanların başında gelir. Çünkü o, çeşitli boyutlarıyla yaşlanmayı kabullenmeyi kolaylaştıran bir dünya görüşü temin eder. Bu nedenle yaşlılık döneminde sosyal aktivitelerin gerilediği, ancak dini inanç ve ritüellere yönelimin arttığı görülmektedir. Bu artış, fiziksel yeterliliğe bağlı olarak ileri yaşlara kadar sürmektedir. Zira din ya da maneviyat olgusu, hastalıklarla, arkadaşlarını ya da aile bireylerini kaybetmeyle ve ekonomik güçlüklerle karşılaşan yaşlılar açısından anlamlandırıcı/telafi edici işlevler yerine getirmektedir. Dünya’da yaşlı dindarlığı konusundaki literatür, Hristiyan kültürü merkezlidir ve bu literatürde genellikle kilise katılım oranları ile yaşlıların dindarlık düzeyleri arasındaki ilişkiler incelenmektedir. Türkiye’de ise yaşlılığın dini, manevi boyutlarına ve ilişkili değişkenlere bağlı olarak yapılan sosyal bilimsel araştırmalara ilginin arttığı anlaşılmaktadır. Bu araştırmalarda yaşlılık dönemi dindarlığında belirleyici bir değişken olarak alınan yaşa bağlı olarak dindarlığın ya da dine bağlılık düzeyinin yükseldiği görülmektedir. Yaşlıların, orta yaş grubundakilere ve gençlere göre dinin inanç, ibadet, bilgi, duygu ve tecrübe boyutlarında daha yüksek katılım sergiledikleri bulgulanmaktadır. Ayrıca yaşlanmayla birlikte bireylerin yaşam doyumu, mutluluk ve hayattan zevk alma düzeyleri azalırken; dindarlık, ölüm kaygısı ve maneviyat arayışı düzeylerinde artış görülmektedir. Bu çalışmada –ülkemiz nüfusunun da yaşlanmakta olduğu gerçeği dikkate alınarak- yaşlılık dönemindeki dini yönelimler çeşitli boyutlarıyla incelenecektir

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

İhsan ÇAPCIOĞLU Ahmed Hamza ALPAY

108 142
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Abstract Language: English
2019 Yıldırım-İmamoğlu tartışması: 23 Haziran İstanbul seçimi canlı yayını üzerine bir içerik analizi

Seçimler öncesi adayların televizyonlarda canlı yayınlara katılması, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere pek çok ülkede olağan bir durumdur. Aslında ülkemizde de geçmişte pek çok siyasetçinin seçimler öncesi televizyonlarda, beraber canlı yayınlara katılarak vaatlerini, projelerini anlattıkları ve rakipleri ile ‘kozlarını paylaştıkları’ görülmüştür. Ancak son yıllarda siyasiler özellikle televizyonlarda rakipleriyle canlı yayına katılma hususunda çekimser davranmaktadırlar. Bu durum farklı yorumlamalara sebep olsa da uzun zamandan beri Türkiye’nin en büyük iki partisinin liderini ya da adayını seçim öncesinde canlı yayında aynı ekranda görmek mümkün olmamıştı. Grup toplantılarında, basın açıklamalarında ve miting meydanlarında ‘hodri meydan’ diyerek özellikle ana muhalefet partisi tarafından sürekli gündeme getirilen televizyonda canlı yayına katılma ‘meydan okuması’, nihayet karşılık bulmuştu. 31 Mart’ta her iki adayın birbirine çok yakın oy aldığı ve Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından 23 Haziran 2019’da tekrar edilmesine karar verilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi öncesi, Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım ile Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu’nun ortak canlı yayına katılmalarına parti liderleri onay vermişti. Türk halkının merakla beklediği ve ilgiyle izlediği canlı yayın 16 Haziran 2019 tarihinde İsmail Küçükkaya modetarörlüğünde gerçekleşti. Partilerin kendi adaylarını başarılı bulduğu program; içerik, tarz ve program yönetimi açısından kamuoyunda uzun süre tartışıldı. Bu çalışmanın amacı, İsmail Küçükkaya yönetiminde, Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım ile Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu’nun katılımıyla gerçekleşen, tarihi nitelikte kabul edilen ortak canlı yayın programının, program yönetimi, stüdyo (dizaynı), konukların giyim kuşamı ile katılımcıların konuşmaları üzerinden genel içerik analizini yapmaktır. Değişik kaynaklarda farklı şekilde açıklanan içerik analizi, eldeki yazılı bilgilerin temel içeriklerinin ve içerdikleri mesajların özetlenmesi ve belirtilmesi işlemi olarak da tanımlanmaktadır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa İnce

111 134
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2019 “Dergipark” Kapsamındaki Akademik Dergilerde “Göç ve Uyum” Başlıklı Makalelerin İncelenmesi

Birey ya da grupların yerleşmek amacıyla bulundukları yerden bir başka yere hareketi olarak tanımlanan göç; ekonomik, sosyal, siyasi nedenlerle ortaya çıkmaktadır. Genel olarak göç “uzaklık”, “zaman” ve “kalıcılık” gibi üç ölçütle tanımlanmaktadır. Son yarım yüzyılda, dünyada ve özellikle Türkiye’de en önemli konulardan birisi göç olgusudur. Toplumların hayatını her dönemde etkilemiştir ve etkisini hissettirmeye de devam etmektedir. Göç sadece bir yer değiştirme hareketi değildir. Aynı zamanda bir sosyal değişim sürecidir. Göç sosyolojik, psikolojik, siyasal ve iktisadi disiplinler tarafından şekillenmektedir. Bu nedenledir ki ülkemiz için uyum sürecinin sosyal bütünleşme ve sosyal yapıya etkisi son derece önemlidir. Uyum, mültecilerin kendi kültürel kimliğinden vazgeçmeden ev sahibi topluluğa uyumunu ve ev sahibi toplumun da kurumları ile birlikte mültecileri kabul ederek ihtiyaçlarını karşılaması biçiminde iki taraflı bir durumdur. Uyumun eğitim, sağlık, emek piyasalarında yer alma gibi çeşitli boyutları bulunmaktadır. Türü ne olursa olsun, tüm göçlerin olumlu ve olumsuz sonuçları olmaktadır. Karşılıklı taraflar “uyum” ve “hoş karşılama” yaklaşımı içinde bulunduklarında olumlu bir durum ortaya çıkmaktadır. Zorlayıcı faktörlerin etkisiyle hayatta kalabilmek için başka ülkelere göç etmek zorunda kalanlar, kendilerini diğer ülkelerde ve tanınmayan bölgelerdeki farklı bir hayatta kalma mücadelesinde farklı zorluklar yaşamaktadır. Bu bağlamda uyum önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmanın amacı, “Göç ve Uyum” ile ilgili mevcut Türkçe literatüre ilişkin Dergipark kapsamındaki dergilerdeki akademik makaleler değerlendirme yapmaktır. Bu bağlamda göç ve uyum konusunda yazılan ve Dergipark web sitesinden elde edilen makaleler doküman incelemesi tekniğiyle incelemiştir. İnceleme sonucunda elde edilen bulgular, yüzde ve frekans tablolarıyla gösterilerek yorumlanmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre yapılan çalışmalarda “Göç ve Uyum” konusunun farklı boyutlarda ele alındığı görülmektedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

V.N. UZEL

147 198
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 21. Yüzyıl Balkan Coğrafyasında Plastik Sanatlarda Yeni Eğilimler

Avrupa kıtasında sanat estetiği konusunda Rönesans'tan bu yana yankı bulan pek çok girişim mevcuttur. Özellikle 20. yüzyıl içinde beliren bu girişimler her iki dünya savaşının ardından malzeme ve kavramsal içerik konularında önemli mesafeler kat etmiş ve deneysel yaklaşımlar pek çok Batı ülkesinde kabul görmeye başlamıştır. Ancak plastik sanatlar literatüründe yaşanan bu dönüşümün Balkanlar üzerindeki etkisini ele alan kaynaklar oldukça sınırlı sayıdadır. Oysa Balkanlar günümüzde ilgili disiplinindeki değişimleri en ivedi şekilde etüt eden coğrafyalardan biridir. Bildiri dâhilinde de belirttiğimiz bu önermeyi desteklemek adına Balkanlardaki en güncel sanat üretimleri sunulmuştur. (Sunum için 2017 yılında Balkan ülkesi sayılan/sayılabilecek Hırvatistan, Makedonya Cumhuriyeti, Sırbistan ve Yunanistan ülkeleri ziyaret edilmiş, buralarda (müze ve sanat galerilerinde) güncel saha araştırmalarında bulunulmuştur).

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Burak BOYRAZ Ü. Irmak ŞAHİN

143 79
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 A Qualitative Research for Determining Factors Affecting Bank Choices of Firms: Karabük Province Case

In this study, it is aimed to determine by qualitative research method which factors are influenced by firms when they choose bank or banks that they work together in order to realize banking and financial transactions. In this framework, face-to-face meetings were held with decision makers in in charge of credit and banking relations and transacitons. The officials were chosen from different firms and different sectors and questions were asked to determine the factors affecting the preferences of bank or banks. The prominence of this study is the execution of qualitative research methods to determine the factors affecting firms' bank preferences. Thus, it has been aimed to present the guidance results to the literature to determine the factors affecting the preferences of the banks or banks of the firms.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mehmet APAN Abdulkadir ATAR Hasan TERZİ

135 115
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 A Research on the Effects of Religiousness on Personal Values

Values today are one of the important issues of both the social science and the religious sciences. The religions, which provide a diagram of meaning about life, serve to create and support individual and social values. Theoretical explanations and experimental studies on religion and value reinforce the idea that these two concepts are mutually supportive. This survey that treated relationship between personal values and religiousness was conducted on 562 married people living in Bursa. In this survey “Personal Information Form”, “Personal Values Scale” and, “The Feeling of Effect of Religion Scale” was applied. According to the findings obtained, religiosity and personal values differ according to demographic variables. The results of analysis also showed that there were significant positive relationships between personal values and religiousness.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Fatma BALCI ARVAS

131 98
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 A Secret Faith in Every Blasphemy -in the context of couplets of Gulshen-i Raz Lahici and Hüsameddin Bidlisi’s comments

Gulshen-i Raz, contains the spontaneously answers of Mahmud Shabusteri which are written with aruz prosody as a response to letter of Huseyin Sadat. Mahmud Shebusteri explains many issues in this work and interprets mystic metaphors like wine, candle, idol, zunnar, puthouse, saki, pir-i mugan etc. In this work will be compared interpetations of faith and Islam in Mefatihu’l-icaz fi sherh-i Gulshen-i Raz which is the most popular commentary of Gulshen-i Raz and written by Lahici (ö. 912/1506 ?) in the Persian language and Muntehab-ı sherh-ı Gulshen-ı Raz which is attributed to Husameddin (ö. 909/1504) and written in the Persian language too. With this study, the similar and different ideas of our writers about Islam and faith will be explained and the unspoken sides of the mentioned issues will be discussed.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

İpek ŞENGÜL

137 188
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 A Socio-Cultural Analysis on Child Abuse and Protective Measures: A Muslim Society Sample

This study examines the protective measures against child abuse in the context of religion and culture. The study is limited to the subject of sexual abuse, which is a special field of child abuse. The study also tries to define the concepts of abuse and childhood, by focusing on their limits. Religious measures for child abuse were examined in the context of Islamic religion. Cultural measures and practices related to protective measures examined in the context of Turkish society. In conclusion section, it was emphasized that the debates on childhood and abuse were caused by different social characteristics and cultural differences.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Sinan Yılmaz

112 95
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 A2 Düzeyi Ders Kitaplarının Anlatma Becerileri Açısından Değerlendirilmesi

Türkiye’nin diğer ülkelerle olan ilişkilerinin birçok alanda ilerlemesine bağlı olarak Yabancı Dil Olarak Türkçe öğretimi de giderek daha da önemli hale gelmekte ve bu alanda birçok materyal hazırlanmaktadır. Bu materyallerin başında ders kitapları gelmektedir. Yabancı Dil Olarak Türkçe öğretiminin iletişimsel ve etkileşimsel anlamda başarılı olması için, öğretici ve öğrenicilere rehberlik eden ders kitaplarının nitelikli olarak öğrenicilerin hedef dile ait dört temel becerisini geliştirmeye yönelik hazırlanması gerekmektedir. Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen bireyler günlük hayatta iletişim ihtiyaçlarını karşılamada anlatma becerilerini kullanmaktadırlar. Anlatma becerilerinin alt grubu olan yazma ve konuşma becerileri de bireyin hedef dili öğrenme düzeyini somut olarak ortaya koyması bakımından önemlidir. Bu çalışma ile Yabancı Dil olarak Türkçe A2 Düzeyi ders kitaplarında yer alan anlatım becerilerinin temel dil becerileri içindeki yeri belirlenmek istenmiştir. Çalışmanın evrenini Yabancı Dil Olarak Türkçe ders kitapları, örneklemini Gazi TÖMER A2 düzeyi ders kitabı ve Yedi İklim A2 düzeyi ders kitabı oluşturmaktadır. Bu çalışmada Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi alanında kullanılan A2 seviyesindeki iki ders kitabında konuşma ve yazma etkinliklerine hangi oranda yer verildiği, yazma ve konuşma etkinliklerinde hangi yöntemlerin kullanıldığı doküman analizi yapılarak tespit edilmeye çalışılmıştır. Konu ile ilgili alanyazın çalışması yapıldıktan sonra Yedi İklim A2 ve Gazi TÖMER A2 ders kitaplarında yer alan yazma ve konuşma etkinlikleri etkinlik sayısı, etkinlerde kullanılan yöntemler açısından tanımlama, sınıflama ve sıralama yoluyla analiz edilmiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Sıla Türkay YAVUZEL

151 84
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Abd al-Basit b. Khalil b. Shahin al-Malati’s (d.920/1514) Interpretation of the Chapter of al-Fatiha

Beginning from the revelation of the Holy Qur’an to the Prophet, Muslims have been always engaged in understanding and interpreting the Qur'an. Examining the studies made since then, one would see that besides commentaries on the Qur'an as a whole, there are also separate interpretations of certain chapters, out of which a tradition of Qur’anic exegesis has emerged. Because the fact that it is regarded as the summary of the Qur’an due to its content, and there are numerous narrations mentioning its merits, the chapter of al-Fatiha has been separately interpreted. In the present study, al-Nafkhat al-Faiha fi Tafsir Surat al-Faiha, a work by Abd al-Basit b. Khalil b. Shahin alMalati, who were a Mamluk scholar with vast knowledge of various sciences in addition to Islamic sciences, will be dealt with.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

M.Sami ÇÖLLÜOĞLU

218 98
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Abdülbâsıt b. Halil b. Şâhîn el-Malatî (Ö.920/1514)’nin Fâtiha Sûresi Tefsiri

Müslümanlar, Kur’ân-ı Kerim’in Hz. Peygambere indirilmesinden itibaren, her dönemde onu anlama ve yorumlama faaliyetleri içerisinde olmuşlardır. Tarihsel süreçte yapılan çalışmalara bakıldığında, Kur’ân’ın tümünün tefsirinin yapılmasının yanısıra müstakil olarak sûre tefsirlerinin de yapıldığı ve bununla bir gelenek oluşturula geldiği görülmektedir. Muhtevası bakımından Kur’ân-ı Kerim’in bir özeti mesabesinde sayılması ve faziletine dair çok sayıda rivayetin bulunması Fâtiha sûresinin müstakil bir şekilde tefsir edilmesinde etkili olmuştur. Bu çalışmada İslami ilimlerin yanı sıra pek çok ilim dalında geniş bir ilmî birikime sahip olan Memlüklü âlim Abdülbâsıt b. Halîl b. Şâhîn el-Malatî (844/1440)’nin kaleme aldığı, yazma olarak günümüze kadar ulaşabilmiş en-Nefhatu’l- Fâiha fî Tefsîri Sûreti’l-Fâtiha isimli eseri incelenecektir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

M.Sami ÇÖLLÜOĞLU

138 105
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Abdullah b. Sa’d b. Ebî Serh’in Kur’an’ı Tahrif Ettiğine Dair Rivayetlerin Değerlendirilmesi

Mekke’de Kur’an’ı ilk olarak yazanlar arasında yer alan İbn Ebî Serh, oldukça ilginç bir kişiliğe sahiptir. Hayatında iki kez Müslüman ve bir kez de mürted olmuştur. Bazı kaynaklarda onun Kur’an’ı tahrif ettiğine dair rivayetlere yer verilmiştir. Hatta bu rivayetlerde onun bir kısım ayetlerin yazılışı konusunda Hz. Peygamber’e tavsiyelerde bulunduğu, Hz. Peygamber’in de onun vahiy konusundaki tasarruflarını onayladığı ve istediği şeyleri vahiy diye yazdığı iddia edilmiştir. Bazı haberlerde ise İbn Ebî Serh’in “Ben de peygamber oldum. Bana da vahiy geliyor!..” gibi sözler söylediği rivayet edilmiştir. İşte bu bildiri, söz konusu haberlerin isnad ve metin tenkidini yapmak üzere kaleme alınmıştır. Bu haberler hakkında doğru karar verebilmek için İslami ilimlere ait kaynaklardaki bütün varyantlar ve metinler bir bütünlük içerisinde ele alınmaya çalışılmıştır. Bildiride bu haberlerin ne zaman ortaya çıktıkları ve hangi amaçla rivayet edildikleri de araştırılmıştır. Ayrıca Kur’an ayetlerine bir beşer tarafından müdahale edildiği anlamına gelen bu haberlerin Kur’an’a aykırılıkları da sorgulanmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Hüseyin AKYÜZ

125 193
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Ahilik ve Kapitalizm İlişkisi

Anadolu topraklarında filizlenmiş olan Ahilik teşkilatı Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan 1912 yılına kadar varlığını sürdürmüştür. Dünya’da meydana gelen iktisadi devrimler Ahilik teşkilatının zayıflamasına ve yetersiz kalmasına neden olmuştur. Ayrıca Osmanlı’nın hali hazırda gerileme döneminde olması Ahilik sisteminin o dönemi yakalama hususunda geri kalmasına sebep olmuştur. Ahilik Teşkilatı işleyiş olarak barış ve refahı gözetleyen, üretici, paylaşımcı ve ahlaki yönden güçlü birey ve toplumlar oluşturmayı hedeflemiş ve gerçekleştirmiştir. Zayıflamış bir devlet olan Osmanlının sonucu olarak Ahilik Teşkilatının bitişi bir sebep olmakla birlikte Dünya’da ortaya çıkmış kapitalizme Ahiliğin adapte olamaması da sona ermesinin önemli sebeplerinden olmuştur. Osmanlı Devlet’inde Ahilik teşkilatının olduğu dönem ile kapitalizmin ortaya çıktığı dönemdeki ekonomiyi incelemek ve günümüz sistemine ahilik anlayışını adapte edip daha adil bir işleyişin mümkünatı olup olmadığı bu çalışmanın temel amaçlarıdır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Begüm AKAN Doç.Dr. HAYRETTİN KESGİNGÖZ

139 117
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Ahmad Hamdi Akseki and His Works “Tafseer of ‘Wa’l-‘Asr’”

“Tafseer of ‘Wa’l-‘Asr’”, which was published by Istanbul Awqaf Press in 1246/1928 is one of the most important book of Ahmad Hamdi Akseki. In this paper, we handled the basic notions, which Akseki dealt with and sources of this book. We tried to identify his teachers’ influence on his ideas. Thus, we argued the influence of Muhammad ‘Abduh -just like Akseki’s expressions in the introduction of the book- on “Tafseer of ‘Wa’l-‘Asr’”. Because of the fact that Akseki lived in the national struggle period and that he tried to wake up the society by giving them some advices in Balkan Wars in Bulgaria and encouraged his students to support national struggle while he was teaching in al-Maktaba al-Bahriyya al-Shahānah, it’s very interesting that he attributed so much to Muhammad ‘Abduh, which tried to organize Muslim societies to get out from under resignation of defeat and to get rid of West’s domination. We also tried to estimate the reflections of the conjuncture on this book.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Muhammet Sacit KURT

141 196
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Ahmet Hamdi Akseki ve “Ve’l-‘Asr Tefsiri” Adlı Eseri

Ahmet Hamdi Akseki’nin tefsir alanında yazdığı en önemli eserlerden birisi 1346/1928 yılında İstanbul Evkâf Matbaasında basılan “Ve’l-‘Asr Tefsiri”dir. İşbu çalışmada, Ahmet Hamdi Akseki’nin kitabında temas ettiği temel kavramlar ele alınmış, eserde yararlandığı kaynaklara işaret edilmiştir. Ayrıca hocalarının Akseki’nin görüşleri üzerindeki etkisi saptanmıştır. Bu amaçla bilhassa - eserin başında Akseki’nin kendisinin de zikrettiği gibi- çokça istifade ettiği Muhammed Abduh’un, “Ve’l-‘Asr Tefsiri” adlı esere etkisi sorgulanmıştır. Zira milli mücadele yıllarını bilfiil yaşayan, Bulgaristan’da Balkan savaşları esnasında vaaz ve nasihatler ile halkı uyandırmaya ve bilinçlendirmeye çalışan, Mekteb-i Bahriyye-i Şahane’de din dersi öğretmenliği yaparken öğrencilerini milli mücadeleye destek hususunda teşvik eden müellifin, benzer gayelerle Müslüman halkları içlerinde bulundukları kabullenmişlikten sıyrılıp Batı’nın boyunduruğundan kurtulmaları hususunda örgütlemeye çalışan Muhammed Abduh’tan çokça istifade edilmesi dikkat çekicidir. Yine Akseki’nin yaşadığı çağdaki konjonktürün eserdeki yansımaları da irdelenmiştir

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Muhammet Sacit KURT

136 507
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Ali Şiir Nevai Eserlerinde İlahi Aşk Terennumu

Aşk kelimesi sözlüklerde aşırı sevgi, insandaki güçlü meyil, sufiler nezdinde batini bir kudretle Hak vaslına yönelmek tarzında açıklanmaktadır. <>, <>, <>, <>, <<İştiyak>> kelimeleri Arapça <> sözcüğünün kökünden türemiştir. Araplar, ağaçlar ve bitkilere sarmaşıp, onların tadını emip, sonuçta onları kurutan sarı bitkiye <> diyorlar. İlahi Aşkın cezbesi de kime isabet ederse, onu rahatsız ederek, aşığı yemek içmekten, uykudan, rahattan mahrum bırakır, vücudun isteklerini yavaşça kesip, ruhu parlatır. Sonuç itibarıyla aşıklar çevredekilere kayıtsız kalıp, değil kendilerine, belki de dünyayı unutuverirler. Aşık ruhen ancak İlah’la sohbet eder, Dost için canını feda etmeye hazır durur. Alim, arif ve aşık şair Ali Şiir Nevai’nin telif ettiği <> destanındaki Mecnun’un hali ve maceraları bunu kanıtlamaktadır. Mecnun’un ızdıraplarına dayanamayıp, ona acıyan hükümdar Leyli’yi Mecnun’un karşısına getirdiğinde, Mecnun Leyli’ye dikkat bile etmeden <> diye yoluna devam eder. Artık o, Leyli vasıtasıyla mecazi aşk basamağından geçip, İlahi Aşka mazhar olmuştu. Bu destanında Nevai aşkı şöyle tanımlamaktadır:

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Doç. Dr. Abdulmurad TİLAVOV

144 118
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 An Analysis On The Development Of Higher Education And Unemployment In Turkey

Higher education institutions generally to meet the high level of qualified labor of society, to ensure directly transfer of cultures to from generation to generation and developing and adapting tecnology age with scientific research and present of great importance groups of the developing countries not to break on behalf of countries in terms of socie-economic returns. Through scientific research solving the community problems and although the development of higher education institutions is important for the realization of new inventions for the benefit of society, the transition of the people who are educated in these institutions to the business life after graduation is also very important in terms of unemployment and employment which are the basic indicators of the countries. When take over developments in higher education in Turkey has been continuously increasing the number of higher education institutions since 1933 and there are also increases in the number of students. Higher education institutions opened in this study (1933-2018) and the number of registered students (1983-2018) were analyzed with the help of tables and some development periods in higher education were put forward. In addition to this, as the main purpose of the study, the number of people who have higher education between 2000-2018 and unemployment figures were analyzed and the share of higher education in unemployment was evaluated and evaluations were made. According to the results of surveys on the basis of years, the institution resulting from higher education policies and on a student basis growth and especially economic contributions in particular in terms of regional development has been very high. However, there has been no significant increase in highly educated unemployment rates. It has been concluded that the quotas given to the pre-license and license units of the universities should be determined as a result of the studies to be coordinated with the demands of the employment areas.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Filiz ERSÖZ Doç.Dr. HAYRETTİN KESGİNGÖZ

161 143
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 An Evaluation About Use of Some Social Events from Media in Friday Khutbahs

The importance of religious values and teachings is huge in increasing people's knowledge, awareness and sensitivity. Khutbahs being read in the mosques, which are very crucial in muslim’s daily lives, are aimed to be informative to Muslims. Discussing and evaluating topics brought up by media from a religious point of view in Friday khutbahs can contribute to decreasing the number of disturbing social events happening. It is thought that media making news and bringing general topics like social issues, health, environment and human rights to agenda and mosques discussing them in Friday khutbahs will contribute to formation of social awareness about these and similar topics. This study aims to show that in the context of determining an agenda, some social events in the mass media are used and read as subjects in Friday khutbhas. In the scope of the study, some sample topics which were carried on to the agenda by media and read in Friday khutbah’s were examined. In the study, the media's agenda determining theory as well as the functions of mass media in social life have been evaluated. The literature on the topic was also used

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa İnce

126 90
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 An Evaluation of Crimes and Punishments in Judaism

Mankind cannot live alone due to the creation, according to his own will, without any legal rule to sustain his life is not possible. For this reason, people who live in the community must follow the rules of the divine and human. This also applies to Jews who are the subject of the study. Because, in every society, citizens who remain loyal to the rules will exist in people who deliberately or otherwise go out of business. For this reason, in order not to disrupt the order of the society and to prevent chaos, the crimes committed by the members of the community and the penalties for them were determined. Even the slightest crime could be a violation of rights, which would be a punishment. In this study, the crime in Judaism and the penalties for these crimes are discussed in general terms. The offenses differ according to the nature of the curses committed. Here, the crime is classified as a violation of the right to God and the usurpation of human rights. There are penalties for these violations. These are the punishments determined by the method of comparison with the punishment in the sacred texts. In the case of Jewish law, it is necessary to have principles of crime, criminal and criminal theory for the formation of punishment.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa YİĞİTOĞLU Mustafa GÖREGEN

134 125
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 An Evaluation on the Degeneration of Religious Believes and Moral Values in Social Media

Facebook, Twitter, Instagram and the like social media platforms were transferred to mobile devices as they became widespread, thus they are articulated to the social life. As a result of this, religious, cultural and economic dimensions of the social life has started to transform, and changed radically. Communication and interaction environment of social media with open access, uncensored and far from every kind of authority has allowed everyone for creating and sharing any context. This, somehow made way for written and audio-visual context be in circulation. Social media affects people’s awareness of religious believes and values and socialisation in one hand. On the other hand, it also enables the circulation of obscene contents, unhealthy and distorted shares of verses of the Koran and many wise words attributed to reports and significant people in the (zayıf hadis ne? weakest hadiths) in social media. This leads the degeneration of particularly religious believes and corrosion of values, religion, piety and moral values. This study aims to evaluate and analyse this degeneration and propose solutions about this issue.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mehmet HABERLİ

123 157
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Anadolu Harbi Ve Yunanistan Üzerine Yunan Meclisindeki Tartışmalar

Bu çalışma Nisan 1932’de Yunan Parlamentosunda Başbakan ve Liberal Parti Başkanı olan Venizelos ile Halk Partisi Başkanı Çaldaris arasında Yunanistan’ın Anadolu seferi üzerine yapılan tartışmaları konu edinmektedir. Çalışmanın amacı, söz konusu tartışmalarda Türk Milli Mücadelesini aydınlatma imkanı taşıyan birtakım bilgileri ortaya koyarak bunları Türkçe literatürde yer alan bilgilerle mukayese etmektir. Bazen şahitliklere ve vesikalara da müracaat edilmek suretiyle yapılan bu tartışmalarda öne çıkan hususlar şunlar olmuştur: Yunanistan’ın 1932’de yaşadığı mali buhrana Anadolu seferi masraflarının etkisi ve bu masrafların neden itilaf devletlerinden karşılanmadığı/karşılanamadığı, Kasım 1920 Yunan seçimleri sonuçlarının Türkiye ile savaşa etkileri ve bu bağlamda Türkiye ile bir barışın o sıralarda hangi koşullarda mümkün olup olmadığı, İtilaf devletlerinin Türk-Yunan Savaşına yönelik politikaları ve bunun altında yatan nedenler, Kasım 1920 seçimlerinin ardından Venizelos’un savaşla ilgili duruş ve politikası. Özellikle 1910’lardan itibaren Yunan siyasetinde ve hükümetinde önemli roller üstlenen ve Kasım 1920’ye kadar Anadolu hareketini sevk ve idare eden Venizelos’un konunun içyüzüne ilişkin verdiği bilgiler üzerinde durulmaya değerdir. Çalışma Yunan meclisinde TürkYunan Savaşına yönelik tartışmalarla sınırlıdır. Bunun yanında konuya temel olması bakımından Yunanistan’ın Anadolu seferinin başlangıcından Kasım 1920 seçimlerine kadar Türk-Yunan ilişkilerinin gelişimi üzerinde durulacak ve Venizolos-Çaldaris tartışmasında ortaya konulan bilgiler Türkçe literatürdeki bilgilerle mukayeseye edilecektir. Çalışmada esas olarak Cumhuriyet gazetesinin 20-25 Nisan 1932 tarihleri arasındaki sayılarında yayınlanan “Anadolu Harbi ve Yunanistan” başlıklı yazı dizisi kaynak olarak kullanılacaktır. Bunun yanında TürkYunan Savaşı ile ilgili mevcut Türkçe literatürden de yararlanılacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ersin MÜEZZİNOĞLU

154 162
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Antik Yunanda Müzikle Tedavi: Bergama Asklepion Örneği

Antik Yunanlılara göre müziğin, ruhun eğitilmesi ve arınmasında büyük bir önemi vardı. Müzikle tedavinin tarihi, tıp tarihi kadar eskiye gitmektedir. Antik Yunan’da müziğin; depresyon, mani, epilepsi, , sıla hastalığı-melankoli, , cinnet, histeri, felç, gut, ateşli hastalıklar, romatizma, çeşitli ağrılar, veba, kızamık, kuduz gibi hastalıkların tedavilerinde kullanıldığına dair veriler vardır. M.Ö. 9. yüzyılda yaşamış olan Homeros’un yazdığı Odyssiea’da müziğin kanamaya iyi geldiği iddia edilir. Platon, Aristidis, Cicero, Asclepiades ve Celsus müzik ile akıl hastalıklarını tedavi etmişlerdir. Asklepios, hekimlik tanrılığına yükselince M.Ö. 4. yüzyılda Yunanistan’da bulunan Epidaures’teki asklepionun bir benzerini Bergama’ya da kurdurmuştur. Yazıtlardan öğrendiğimize göre, asklepionlarda bugün de halen kullanılmakta olan fizyoterapi, telkin, , müzik terapi yöntemleri uygulanmıştır. İzmir Bergama ilçesindeki sağlık tapınakları biri olan Asklepion; 8.500 yıllık tarihi, olağanüstü güzel doğası, şifalı doğal kaynaklarıyla Doğu’nun en batısında, Batı’nın en doğusunda bir kenttir. Bergama; müzik, tiyatro, spor, güneş, çamur gibi doğal tedavi yollarının ilk kez kullanıldığı, tıp ve eczacılık simgesi olan yılanın bulunduğu, ilk büyük hastane olan Asklepion’un kurulduğu bir sağlık kentidir. Bu çalışmada da asklepion’daki tedavi şekillerinden bahsedilerek müzikle tedaviyi ön plana çıkarmaktır

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Serkan ÇELİK

151 430
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 As An Opposition Center: Monasteries

The monastic tradition is an important religious institution in Orthodox Christianity. Therefore, the monasteries have a special importance in Byzantine History. Monasteries emerged as a reaction to secularization in Christianity. They were able to act more independently againts the state and the church in the capital. For this reason, the dissatisfied people in the provinces were more respectful to the monks. Because, in some cases they could act against the emperor and patriarch in the capital. Therefore, the monasteries sometimes acted as opposition centers. Sometimes they cooperated with the state and the church and fought against the heretical currents that threatened Orthodoxy. At the same time, they have sometimes engaged in theological struggles with the official Church in the capital. Sometimes they were involved in political struggles in Byzantium. For example, as in some theological and political debates in Iconoclastic Period (726-842), and in term of Patriarch Arsenios (1255-1259; 1261-1267) in the political fights with the emperor, and in the reunion efforts with the Roman Church.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Salih İNCİ

112 99
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Assesment of A2 Level Textbooks in Terms of Expression Skills

Depending on the progress in numerous areas of the relations of Turkey with other countries, Turkish Foreign Language teaching is also becoming increasingly important and a lot of material is being prepared in this area. It can be said that one of the important ones are textbooks. For the teaching of Turkish as a foreign language to be successful in a communicative and interactive sense, it is necessary to prepare textbooks that can guide teachers and learners to improve the four basic skills of the target language. Individuals, who learn Turkish language as a foreign language, use their ability to explain their communication needs in daily life. Writing and speaking abilities, a subset of the speaking skills, are also important for the individual to demonstrate the level of target language learning. In this study, it was aimed to determine the place of the narrative skills in the language skills of Turkish A2 Level textbooks as Foreign Language. The study’s universe is textbooks of Turkish as a foreign language course, and the study’s sample is A’ course books of Gazi TÖMER Yedi İklim Publishing. In this study, two textbooks at A2 level used in the field of teaching Turkish as a foreign language were tried to determine where the speech and writing activities were held and which methods were used in writing and speaking activities by making a document analysis. At the first , the literature review was made from the A2 level textbooks of Yedi İklim and Gazi TÖMER publishings, then subject was analysed according to definition, classification and sorting in terms of the methods used in the activities.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Sıla Türkay YAVUZEL

125 123
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Audit Quality and Transparency

Globalization and rapid developments in technology have brought severe competition in many areas. In the short or long term, some companies are not able to keep up with this severe competition, while some companies continue to exist in the market with various strategies. Companies must differentiate themselves from other companies in order to ensure their sustainability and to tackle their competitors in a highly competitive environment and to comply with laws and community norms in doing so. Companies periodically present their activity results to all stakeholders through financial statements. Independent auditors are included in the system to ensure the reliability and accuracy of the information provided. The purpose of this study is to examine the transparency reports published by independent audit firms by content analysis method. The obtained data were analyzed with SPSS and 4 big audit firms in Turkey as a result of audit work to carry out the research were found to be approximately 95%.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Züleyha Yılmaz

142 138
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Bağımsız Türk Cumhuriyetleri Marşlarında Öne Çıkan Temalar

Köklü bir tarihe ve kültür birikimine sahip olan Türkler, dünyanın çok çeşitli bölgelerine yayılarak varlığını günümüzde bağımsız birçok devlet olarak sürdürmektedir. Orta Asya bozkırlarından kitleler halinde başlayan bu yayılış, günümüzde üç yüz milyonu aşkın Türk nüfusla dünyanın dört bir yanında varlığını sürdürmektedir. Türkiye, Azerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan Türk Cumhuriyeti gibi devletler günümüzde bağımsız şekilde yaşamlarını sürdürürken Hakas, Tuva, Uygur, Karaçay, Tatar, Başkurt gibi birçok Türk topluluğu ise başka devletlerin idaresi altında federasyon veya özerk olarak hayatlarını devam ettirmektedir. Bu devletler, çok farklı sebepler ile birçok yönde ayrışma yaşasa da milli kimliklerini koruyarak sayısız ortak değerlerle yaşamlarını devam ettirmektedirler. Türk milletinin karakterinde bulunan hür yaşama isteği ve milli hâkimiyet duygusu, Türk devletlerinin milli marşlarında da yerini almıştır. Temel ilke olarak vatan, millet, bayrak ve tarih şuuru anlayışı milleti ayakta tutan en önemli unsurlar olarak gösterilebilir. Türkler, vatanları uğruna canlarını ortaya koymaktan çekinmezler. Bu hareket ve anlayış tarzları Türklerin yaşam şekillerine ve eserlerine de yansır. Bu eserlerin en önemlilerinden başında her Türk topluluğunun kendine has biçimde oluşturduğu milli marşlarıdır. Yukarıdaki bilgiler ışığında ele alınacak olan bu bildiride, Türk devletlerinin milli marşlarında öne çıkan temalar değerlendirilecektir

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Enver KAPAĞAN Mustafa KUNDAKÇI Yılmaz BACAKLI Gülcan ÇAYMAZ

135 207
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Beyaz Yakalı Çalışanların İş Güvencesine Yönelik Algısı: Örnek Bir Uygulama

İş sözleşmesi ile çalışan bir bireyin; gelirinin kaybolmaması ve işinin sürekliliğinin sağlanması iş hayatına yönelik en önemli iki beklentisidir. Bu iki beklenti sadece işçi açısından değil, aile ve toplum açısından da önem arz etmektedir. Aile açısından önemi geçimin sağlanması iken, toplum açısından önemi istihdamın devamı, işsizlik oranlarındaki düşüklük, yani dolaylı olarak toplum barışı ve huzurudur. Toplumun barışı ve huzuru düzeni açısından da önem ifade etmekte ve bu temel amaç doğrultusunda iş güvencesinin sağlanması olmuştur. Çalışanların işlerinde kendilerini güvende hissetmeleri ve işten atılma korkusunun olmadığı bir ortamda çalışmaları kuşkusuz ki işteki verimlerini de etkiler. Bu nedenle iş güvencesi kavramı hem çalışanlar hem de işverenler açısından güven ortamının oluşturulması, verimlilik artışının sağlanması ve kişilerin kendilerini meslek ve işlerine ait hissetmeleri açısından iki taraflı etki alanı oluşturan bir kavramdır. İş hayatı değişen rekabet koşullarından hızlı bir şekilde etkilenmekte ve değişim kaçınılmaz olmaktadır. İş güvencesi kavramı bir çalışanın, çalışma hakkının korunması ve geleceğe yönelik belirsizlik ve endişesini azaltan son derece önemli bir kavramdır. Daha açık bir ifadeyle; işverenin, işçinin iş sözleşmesini hukuken geçerli olmayan bir sebebe dayanarak, keyfi bir şekilde sona erdirmesi sonucunda hukuken korunmasıdır. Çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın amacı, iş güvencesi kavramını 4857 sayılı İş Kanununun 17., 18., 19., 20. ve 21. maddeleri çerçevesinde ele almak olup, beyaz yakalı çalışanların iş güvencesine yönelik haklarını ne düzeyde bildiklerini tespit etmektir. İstanbul Avrupa yakasında faaliyette bulunan özel sektöre ait altı firmada 175 çalışan üzerinde bir araştırma yapılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak anket uygulanmış, verilerin analizinde ise SPSS 22 paket programı kullanılmıştır. Araştırma sonucunda ise veriler istatistiksel analizlerle yorumlanmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Seçil GÜRÜN KARATEPE Sıla Meltem ARMAN

141 300
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Bir Âlim Olarak Muhammed Âbid Es-Sindî

Muhammed Âbid es-Sindî hayatını ilim tedrisi, yolculuklarla ve eserler telif etmeye adamış son dönem Osmanlı âlimlerindendir. Muhammed Âbid, Sind bölgesinde dünyaya gelmiş, küçük yaşta ailesiyle birlikte Hicaz bölgesine hicret etmiş büyük bir İslam âlimidir. Küçük yaşta başladığı ilim tahsiline ilk olarak dedesinin tedrisi altında başladı. Daha sonra Hicaz bölgesine hicret ettikten sonra başta amcası doktor şeyh Muhammed Hüseyin el-Ensarî olmak üzere dönemin birçok âliminden ders aldı. Dedesi ve babasının vefatından kısa bir süre sonra amcasıyla birlikte Yemen’e hicret etti. Hayatının büyük bir kısmı Yemen’de ve civar bölgelerde tedrisle devam etti. Yemende kaldığı esnada oranın yöneticilerinin özel doktorluğunu üstlendi. O dönemde bazı sıkıntılara da duçar oldu. Yemen yöneticisi tarafından Mısır’daki Mehmet Ali Paşa’ya elçi olarak gönderildi. Bu yazının amacı ülkemizde pek bilinmeyen bir âlim olan Muhammed Âbid’i bir nebze olsun tanıtabilmek, eserlerini araştırmacılara ve ülkemize kazandırmaktır. Çalışmamızda, hayatı, hocaları ve talebeleri hakkında bilgi verilmiş, Mehmet Ali Paşa tarafından ulemanın başkanlığına getirilmesinden bahsedilmiş ve eserleri kısaca tanıtılmıştır. Kaynak olarak Sindî’nin kendi eserleri, el yazma risaleleri ve birçok makale ve akademik çalışmadan faydalanılmıştır. Özellikle Said Bektaş’ın yazar hakkında yazdığı eseri bunların başında gelmektedir. Çalışmamız yazar ve ortaya koyduğu ilmi birikime dair bir değerlendirme ile sonuçlandırılmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ali TAŞKÖPRÜ

121 153
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Bir Kültür Adamı Olarak Kenan Çığman

M. Kenan Çığman, Osmanlı Devleti zamanında doğmuş, Tek Parti döneminde eğitim görmüş ve ülkenin farklı yerlerinde doktorluk yapmış, çok partili dönemin başlangıcında Demokrat Parti saflarında siyasete atılmış bir politikacıdır. Okul yıllarında yoğun bir biçimde karşı karşıya kaldığı din düşmanı, ateist, Marksist, Darvinci vb. propagandalar karşısında yeterli İslami yayın olmamasının sıkıntısını çektiği için yazdığı eserlerle bu eksikliği bir nebze olsun gidermek ve arayış içinde olan insanlara yol göstermek istemiştir. Bildirimizde doktor, siyasetçi ve aynı zamanda Ahmet Kabaklı, Seyfi Orhon ve Sabri Kadeniz gibi yazarların övgüyle söz ettikleri bir kültür adamı olan M. Kenan Çığman’ın hayatı ve “İnançlar”, “Kaza-Kader Hayır ve Şer”, “Allah Divanında İnsan” ve “Allah’ın Varlığının Delilleri” adlı eserlerinin değerlendirilmesi yapılacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Recep Büyüktolu

127 185
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Bir Muhalefet Merkezi Olarak Manastırlar

Manastır geleneği Ortodoks Hristiyanlıkta önemli bir dini kurumdur. Bu nedenle Bizans Tarihinde manastırların ayrı bir önemi vardır. Hristiyanlıkta da dünyevileşmeye karşı bir tepki olarak ortaya çıkan ve birer münzevi ibadet merkezi olan manastırlar, Bizans’ta başkentteki resmi devlet ve kilise otoritesi karşısında kısmen daha bağımsız, bir nevi özerk bir kurum olarak hareket etmekte ve taşrada halk arasında çok daha itibarlı bir konumda bulunmakta idiler. Bu konumları nedeni ile birer muhalefet merkezi gibi davranan manastırlar, bazen devlet ve kilise ile işbirliği yaparak Ortodoksluğu tehdit eden heretik akımlarla mücadele etmişler, bazen de İstanbul’daki resmi Kilise ile teolojik kavgalara girişmişlerdir. Kimi zaman da Bizans’taki taht kavgalarına karışarak politik bir tercihte bulunmuşlardır. Bizans Tarihi boyunca bu örnekleri, ikon tartışmalarının yaşandığı “İkonaklastik Dönem”de (726-842), Patrik Arsenios’un (1255-1259; 1261-1267) imparatorluk tahtını gasp ettiği iddiasıyla, İmparator Mihail Palaiologos’la yaptığı mücadelede ve Roma Kilisesi ile yapılan birleşme çabalarına karşı yürüttükleri mücadelelerde görmekteyiz.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Salih İNCİ

123 107
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Bir Tercüme Problemi Olarak Kur’an’da Haber Ve İnşâ Cümlelerinin Mecazi Kullanımları

Kur’an-ı Kerîm Müslümanların kutsal kitabıdır. Dili, fasih bir Arapçadır. Belagat ve fesahatte zirvede olan bir topluma nazil olduğundan muhataplarının dile olan beceri ve meraklarını dikkate almıştır. Bu nedenle İslam’a cephe almış olanları bile kendine hayran bırakacak bir üslup kullanmıştır. Kur’an-ı Kerîm’in kulağa ve gönle hitap eden bu etkisinin, dili Arapça olmayan diğer Müslüman toplumlara da ulaştırılması dini bir sorumluluk olarak addedilmelidir. Bu nedenle Kur’an’ın tercümesi titizlikle yapılmalı; içerdiği anlam ve edebi üslupların hedef dilde yankı uyandırması sağlanmalıdır. Bu yapılmadığı takdirde okuması sıkıcı, anlaşılması zor ve edebi zevke hitap etmeyen bir metnin, tercüme dahi olsa, Allah’a isnadının söz konusu olacağı unutulmamalıdır. Dolayısıyla Kur’an meali yazarlarının, kaynak dilin yanında hedef dile hâkim olmaları ve bu dilin muhataplarının kulağına ve gönlüne hitap edebilme kaygısı taşımaları gerekmektedir. Türkiye’de yüzün üzerinde Kur’an meali bulunur ancak halk nezdinde mezkûr etkiyi bırakabilmiş olanlar parmak sayısını geçmez. Bu; kaynak dile veya hedef dile yeterince vakıf olunmaması, hedef dile aktarımda edebi kaygının duyulmaması, kaynak dile olan yersiz ve gereksiz sadakat ve daha birçok şey ile açıklanabilir. Nitekim tertip edilen meal sempozyumlarında bu sorunlara değinilmiş, tercüme problemleriyle ilgili kitap, makale ve tezlerde bunlar anlatılmıştır. Ancak bu problemlere genel çerçevede ve sathi olarak değinilmiş; hususi konularda derin araştırmalar çok fazla yapılmamıştır. Hâlbuki sorunların daha spesifik gösterilmesi ve bunlara çözüm önerilerinin sunulması gerekmektedir. Bu nedenle bu çalışmada, dar çerçeveli bir konu olarak Kur’an’daki haber ve inşâ cümlelerinin mecazi kullanımları bir tercüme problemi olarak ele alınacaktır. Bunların hedef dile doğru aktarılamaması durumunda ortaya çıkan sorunlar tespit edilecek ve bunlara somut çözüm önerilerinde bulunulacaktır. Konunun müşahhas kılınması noktasında Türkiye’de belli niteliklerle öne çıkan ve halk arasında daha çok okunan mealler incelenecektir. Öncelikle Arap Dilinde haber ve inşâ cümlelerinin kavramsal çerçevesi çizilecek ve bunların mecazi kullanımlarına değinilecek, ardından konu bağlamında örnek ayetler üzerinden konu belirgin kılınacaktır. Bu örnek ayetler ise Türkiye’deki meallerin genelinde hatalı çevrilenlerden seçilecektir. İşleyiş olarak; ayetin içerisinde yer alan mecazi kullanım gösterilecek, meallerin ilgili yeri çevirileri değerlendirilecek, problem tespit edilerek önerilerde bulunulacaktır. Böylelikle Kur’an-ı Kerîm’in tercüme edilmesi noktasında belli kaygıların güdülmesi gerektiği ortaya konulmuş olacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Avnullah Enes ATEŞ

128 171
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 BOLAShAQ MAMANNYŃ KÁSIBI QUZYRETTILIGINIŃ QALYPTASÝ ALǴYShARTTARY

Bolashaq muǵalіmnіń maman retіndegі kásіbı quzyrettіlіgіnіń qalyptasý negіzі olardyń joǵary oqý ornynda alǵan teorııalyq bіlіmі men praktıkalyq daǵdylarynyń ushtasýynan, sondaı-aq sol bіlіk, daǵdylaryn іs júzіnde, ıaǵnı pedagogıkalyq іs-árekette qoldana alýynan tanylady. Kredıttіk oqytý júıesіnіń, búgіngі JOO bіlіm berýdі uıymdastyrý jumystarynyń nátıjesі básekege qabіlettі, mamandyǵyna sáıkes quzyrettіlіgі qalyptasqan bіlіktі maman bolǵandyqtan, bolashaq mamannyń kásіbı bіlіgіnіń sapasynyń deńgeıіn kóterý negіzgі talaptardyń bіrі bolyp otyr. Bіlіktіlіk degendі shartty túrde belgіlі bіr arnaıy baǵdarlama boıynsha ıgerіlgen bіlіmdі tájіrıbe júzіnde іske asyrýda qoldanylatyn ádіsterdі meńgerý dep sanaıtyn bolsaq, bolashaq mamannyń kásіbı bіlіgіnіń qalyptasýy onyń arnaıy berіletіn bіlіm baǵdarlamasyn ıgere otyryp, ony tájіrıbede qoldanýdyń ádіs-amaldaryn úırený bolyp tabylady eken. Qoryta kelgende, bolashaq mamannyń kásіbı quzyrettіlіgі joǵary oqý ornynda bіlіm alýdyń bіrtutas júıesіnde іske asyrylatyn úrdіster aıasynda kásіbı komponentterdіń júzege asýy men kásіbı sapalardyń qalyptasýy negіzіnde qalyptasady eken.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Asılbekova Nýrjamal Ýzenbekovna Rýstembekov Marat Kýlesbekovıch

133 100
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Çağatay Hanlığı’nda Müslüman Ve Türk Devlet Adamları

Cengiz Han hayatta iken, Moğolların miras hukuku gereğince mülkünü oğulları arasında paylaştırmıştır. Cengiz Han’ın Börte Hatun’dan doğmuş olan ikinci oğlu Çağatay’ın hakkına, batı seferinde kazanılmış olan İli, Isık-kul, yukarı Çu, ve Talas havzası ile Kaşgarya ve Mâveraünnehr toprakları düşmüştür. Moğol işgalleri sonrası harap olmuş olan batı şehirlerini, sonrasında buralara tayin edilmiş olan kağanlığa bağlı genellikle Uygur, Türk ve Çinli memurlar tarafından onarılmaya çalışılmıştır. Zaten Moğol siyasî teşkilatının kurulmasında etkisi olanlar da bu memurlar olmuştur. Moğollar askerlik dışında olan idarî işleri görmeyi aşağılık olarak saymışlardır. Bundan dolayı sivil teşkilatta Moğol soyundan olmayan, becerikli idareciler vazifelendirilmiştir. Bu idareciler halkı, Moğollar’ın gerek fiziksel gerekse ekonomiksel baskılarından korumaya çalışmışlardır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Betül Sümeyre TAHTALI

122 102
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Canlı Yayın Platformlarında Ürün Marka Uygulamaları

Yeni bir iletişim kanalı olarak sosyal medya platformlarında canlı yayınlar gün geçtikçe popüler hale gelmektedir. Bu durumu fark eden işletmeler bu ortamları etkin bir şekilde kullanmaya başlanmış, canlı yayınlarda çeşitli ürün yerleştirmeler, ünlüler veya popüler kullanıcılar aracılığıyla ürün ve marka tanıtımları gerçekleştirmeye başlamışlardır. Araştırmada sosyal medya üzerinden yapılan canlı yayınların kullanım amacı, önemi, bireylere ve işletmelere olan etkisi, kullanım sıklıkları ele alınmış ve elde edilen bulgular değerlendirilmiştir. Araştırma kapsamında canlı yayın platformlarından biri seçilerek 15 gün boyunca belirli aralıklarla günlük 10 izleme gerçekleştirilmiş. Çeşitli kriterler göz önünde bulundurularak kodlamalarla izlemeler elektronik ortama aktarılmıştır. Toplamda 280 izleme gerçekleştirilmiştir. Ayrıca aynı platform kullanılarak 2015 ve 2017 yılları için ayrı ayrı izlemeler yapılarak kullanıcıların zaman içinde platformlara olan ilgisi ve geçirdiği zamanlar belirlenmiştir. Elde edilen bulgular sonucunda yıllar itibariyle bu platformlarda izleyici sayısının arttığı, üst sırlardaki yayınların daha fazla dikkat çektiği, belli gün ve saatlerde yapılan yayınların daha etkin olduğu, yayınların yaklaşık olarak % 50’sinde ürün tanıtım ve reklam olduğu tespit edilmiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

İkram Daştan Mesut ÇİÇEK

118 83
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Cezaevi İçi ve Dışında Mahkûm Refleksinin Kontrol Hedefi Olarak Manevi Danışmanlık Hizmetleri

Ceza infaz kurumları, suçluyu toplumdan korumak, toplumu suçludan korumak, toplum vicdanını teskin etmek, sosyal düzeni sağlamak, mükerrer suçları önlemek, mahkûmu iyileştirmek ve sosyalleştirmek gibi fonksiyonları icra eder. Buna göre cezaevi, kapatma ve caydırma yoluyla suçluların sadece belirli bir süre cezalandırıldığı fiziksel mekânlar değildir. Ceza infazı, cezaevi içerisinde ve cezaevinden çıktıktan sonra sosyal uyumu sağlamaya dönük faaliyetleri içermektedir. Bu nedenle manevi danışmanlık hizmetleri ve diğer eğitsel ve sosyalleşmeye dönük faaliyetler, mahkûmun cezaevi içinde ve tahliyeden sonra sosyal adaptasyonunu sağlama açısından son derece önemlidir. Yeterli düzeyde sosyalleşme sürecine tabi tutulmamış, eğitsel faaliyetler ile iyileştirilmemiş ve sosyal uyum süreci gerçekleşmemiş mahkûmun doğrudan toplumsal alan ile yüzleşmesi birçok sorunun varlığı anlamına gelmektedir. Bunu engellemenin en önemli ayağını ise manevi danışmanlık hizmetleri oluşturmaktadır. Bu doğrultuda tebliğimizde bir önleme, iyileştirme, sosyalleşme ve uyum faaliyeti olarak manevi danışmanlık hizmetlerinin önemini irdelemeye çalışacağız

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Hüseyin MARAZ

122 76
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Change in the Ottoman Justice Thought: A Comparative Study in the Context of the Kanun-i Esasi and the US Constitution

The historical aspect of justice is one of the main sources of reference to address current political issues. In historical justice studies, constitutional texts are special texts that offer the opportunity to understand the change in the idea of justice in a society through a comparative study. The provisions on the fundamental rights and freedoms set forth in the constitutions, as well as the constitutional opinions of the constitution, express the dimensions of the change in the idea of justice. In this presentation, the fundamental rights and freedoms in the Ottoman constitution and the fundamental rights and freedoms in the constitution of the US are compared. In the presentation, firstly the relevant articles in the Ottoman constitution are determined and compared with the relevant articles and provisions in the US constitution. As a result of the study, it was found that the concept of modern justice was based on both constitutional texts. Secondly, it has been concluded that the Ottoman Constitution (Kanun-i Esasi) contains basic definitions of fundamental rights and freedoms and the idea of justice. Finally, in the Ottoman Constitution, it is understood that the justice form in classical political thought has changed and instead it has been adopted a concept of justice seen in today's constitutions

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Yunus Kaplan

111 109
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Çocuk İstismarı ve Koruyucu Önlemler Üzerine Sosyo-Kültürel Bir İnceleme: Müslüman Toplum Örneği

Bu çalışma, çocuk istismarına karşı toplum tarafından geliştirilen koruma mekanizmalarını, din ve kültür bağlamında incelemektedir. Çalışma çocuk istismarının özel bir alanı olan cinsel istismar konusu ile sınırlı tutulmuştur. Çalışmada, istismar ve çocukluk kavramları üzerinde durularak bu kavramların sınırları belirlenmeye çalışılmıştır. Çocuk istismarına yönelik dini tedbirler İslam dini özelinde incelenmiştir. Koruyucu önlemlerle ilgili kültürel tedbir ve uygulamalar ise Türk toplumu özelinde ele alınmıştır. Araştırmanın sonuç bölümünde, çocukluk ve istismar ile ilgili tartışmaların farklı toplumsal özellikler ve kültürel farklılıklardan kaynaklandığı vurgusu yapılmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Sinan Yılmaz

146 148
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Comparative Advantage of Turkey in International Markets: Textile Industry

The aim of this study was to determine comparative advantage in international trade of Turkey's textile industry. In this study, the comparative advantage of the textile industry in 14 product groups was tried to be determined by using Balassa's explained comparative advantage (BAT) index. The study covers the period 2005-2016. The data used in the study were obtained from the database of the International Trade Center. According to the findings of Turkey textiles 50 (silk) and 53 (other vegetable textile fibers, paper yarn and yarn from the paper) is not in coded product has a comparative advantage. In the other 12 product groups 51 (wool and fine wool, fine or coarse animal hair, horsehair yarn and woven fabrics), 52 (Cotton, cotton yarn and cotton fabrics), 54 (Synthetic and artificial filaments, ribbons and similar synthetic and artificial textiles) 55 (Synthetic and artificial staple fibers), 56 (Wadding, felt and nonwovens, special yarns, twine, cord, rope, rope and articles thereof), 57 (Carpets and other textile floor coverings), 58 (Specially woven fabrics, tufted textiles, lace, tapestries, tapers and articles, processing), 59 (impregnated, coated, coated or laminated woven fabrics, technical articles from woven materials), 60 (Knitted articles), 61 (Knitted garments and accessories), 62 (Nonwovens and accessories) has a comparative advantage

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Doç.Dr. HAYRETTİN KESGİNGÖZ

124 97
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Comparison of Ifrs And Islamic Financial Reporting Standards For Conceptual Framework

Nowadays, the converenges between the countries have provided cross-border investment and trading opportunities to the the investors and businesses. This situation has caused some difficulties for the financial information users to interpret the financial reports prepared by the entities. Therefore, the International Accounting and Financial Reporting Standards have been developed by International Accounting Standards Board to eliminate the differences in the financial reports prepared at the national level, so that the information in the financial reports can be internationally comparable. However, there has been many difficulties in the implementation of this regulation for rapidly developing Islamic economics and finance system attracted the interest of whole world, particularly western world and foreseen as a solution to the economic crisis in the reecnt years. As a result, institutions such as the Malaysian Accounting Standards Board (MASB), the Islamic Financial Services Board (IFSB) and the Accounting and Auditing Organization for Islamic Financial Institutions (AAOFI) have formulated alternative accounting standards. The purpose of this study is to compare the international accounting standards and the Islamic financial reporting standards developed by the Accounting and Auditing Organization for Islamic Financial Institutions (AAOFI) in terms of conceptual framework.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Melahat Karadağ

122 115
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Cumhuriyet Dönemi'nde Yapılan İnkılâbların Hat Sanatına ve Hattatlara olan Etkisi

Osmanlı Devleti döneminde ilime, bilime, sanata, âlimlere, bilim adamlarına değer verildiği gibi sanatçılara da değer verilmiştir. Bu sebeple hat sanatı dönemin padişahları tarafından ilgi ve destek görmüş, Osmanlı’da önemli bir yere sahip olmuştur. Bu vesile ile Şeyh Hamdullah (ö. 1520), Hafız Osman (ö. 1698), Mustafa Râkım (ö. 1826), Mahmud Celâleddin (ö. 1829), Sami Efendi (ö. 1912) meşhur hat ekolü kurucuları ortaya çıkmıştır. Sülüs, celi sülüs, nesih, ta’lik, muhakkak, reyhanî, divânî ve celi divânî gibi hat yazı türleri yine bu dönemlerde ileri düzeye ulaşmıştır. Osmanlı Devleti’nin yıkılması ve yerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasıyla, kendi medeniyet ve kültür mirasından kopuk olarak sürdürülen politikalar neticesinde hüsn-i hat eski ihtişamını kaybetmiştir. Bu yeni dönemde çıkarılan kanunlar ve yapılan inkılâblar neticesinde hat sanatı, cumhuriyetin ilk otuz yılında inkıtaya uğramıştır. Bu çalışmada Cumhuriyet Dönemi’nde uygulanan inkılâblar sebebiyle hat sanatı ve hattatların durumu incelenerek sizlerin istifadelerinize sunulacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ufuk DEVECİ

133 299
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Davut el-Hanefî el-Karsî el-Birgivî’nin Besmele Risâlesi’ne Dâir

Davut el-Hanefî el-Karsî el-Birgivî’nin Besmele Risâlesi isimli eserin, müellifinin kim olduğu konusunda şüpheleri üzerine çeken, üzerinde araştırma yapmaya sevk eden bir durumu vardır. Müellifinin Karsî mi, Birgivî mi olduğu açık değildir. Eğer müellifi Karsî ise, ona ait besmele risalesi nüshalarından birisi mi, yahut müstakil bir başka risale midir? İşte bu soruların cevabını aramak düşüncesiyle yapılan kaynak taraması ve muhtevâ analizi neticesinde Mehmet elBirgivî’nin besmele risâlesi bulunmadığı tesbit edilmiş, Kârsî’nin ise aynı isimle iki adet risalesinin olduğu görülmüştür. Bu iki risâlenin isimleri benzer olmakla birlikte muhtevalarının farklı oldukları, yazılma gerekçelerinden anlaşılmıştır. Karsî ile birlikte zikredilen Birgivî mahlâsına gelince, hayatının önemli bir bölümünü manevî hocası Birgivî’nin kasabası Birgi’de müderris olarak geçirmiş olmasıyla açıklamak mümkündür. İş bu bildiride Besmele risalesinin Karsî’ye ait olduğunu tesbite yönelik kaynak taraması ve muhteva incelemesi yapılmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Tuğrul Tezcan

131 85
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Değerlerin Eğitim Fakültelerinde Kazandırılmasına İlişkin Öğretmen Adaylarının Görüşleri*

Bu araştırmanın amacı, değerlerin eğitim fakültelerinde kazandırılmasına ilişkin öğretmen adaylarının görüşlerini belirlemektir. Araştırma nitel yönteme göre desenlenmiş bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini Türkiye’deki üniversitelerin eğitim fakültelerinde öğrenim gören sınıf öğretmenliği, sosyal bilgiler öğretmenliği, fen bilgisi öğretmenliği ve ilköğretim matematik öğretmenliği bölümü öğretmen adayları oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan öğretmen adayları Akdeniz, Atatürk, Dicle, Gazi, Muğla Sıtkı Koçman, 19 Mayıs ve Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileridir. Araştırma verileri 2016-2017 bahar döneminde toplanmıştır. Araştırmanın nitel verileri gönüllük esasına dayalı olarak 291 öğretmen adayından elde edilmiştir. Elde edilen nitel veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir. Elde edilen nitel sonuçlar bağlamında değerlerin kazandırılmadığını düşünen öğretmen adayı oranının, değerlerin kazandırıldığını düşünen öğretmen adaylarının iki katından fazla olduğu söylenebilir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Engin DEMİR Yusuf BUDAK Cennet GÖLOĞLU DEMİR

161 100
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Denetim Kalitesi ve Şeffaflık

Küreselleşme ve teknolojideki hızlı ilerlemeler, pek çok alanda yoğun rekabeti de beraberinde getirmiştir. Kısa veya uzun vadede, bazı şirketler yoğun rekabete ayak uyduramayarak yok olurken, bazı şirketler çeşitli stratejilerle piyasada kalarak varlıklarını sürdürmeye devam ederler. Şirketler sürdürülebilirliklerini sağlamak ve kendilerini diğer şirketlerden ayırmak için farklılaşmak, yoğun rekabet ortamında rakipleri ile mücadele etmek ve bütün bunları yaparken de yasalara ve toplum normlarına riayet etmek zorundadırlar. Şirketler dönemsel olarak faaliyet sonuçlarını finansal tablolar ve raporlarla tüm paydaşlarına sunarlar. Sunulan bilgilerin güvenilirliğini ve doğruluğunu makul derecede güvenceye almak konusunda ise bağımsız denetçiler sisteme dâhil olur. Bu çalışmanın amacı, bağımsız denetim şirketlerinin yayımladıkları şeffaflık raporlarının içerik analizi yöntemi ile incelenmesidir. Elde edilen veriler SPSS programında analiz edilmiş ve araştırma sonucunda 4 büyük denetim şirketinin Türkiye’deki denetim işlerinin yaklaşık %95’ini yürüttükleri görülmüştür.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Züleyha Yılmaz

130 103
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Determination of The Effect of Popular Cinema Perception on The Film Watching Habits of Children in Developmental Age

The aim of this study is to determine the effects of the popular culture produced by the films which have no social contribution and the effects on the children and the changes that will occur in this perception when the films of good quality are watched by the children. The universe of the work is constituted by high school (first class) students who are educated in a state school affiliated to the Directorate of National Education in Karabük. A class of about 30 people will collect 1 (one) bad sample movie and 15 (fifteen) good sample movies within a month, with individual interviews for each film. In the study, the dimension of the effect of the cinema products will be tried to be determined in terms of the positive and negative attitudes on the children in the age of development. According to the findings, production and publication of films that can be evaluated as of good quality and qualified, could be encouraged.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa İnce Bedirhan KARAKURLUK Musa AK Serdar SABUNCU

156 118
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Devvani’nin Enmuzecu’l Ulum Adlı Eserinde Hudus Kavramı

Bu bildiri, Devvani’nin hudus kavramı hakkındaki görüşlerini ele almaktadır. Devvani hudus kavramını filozofların imkan kavramı ile kıyaslayarak ele almaktadır. ona göre hudus kavramı dinin üzerine bina edildiği en önemli ilkelerinden birisidir. Çünkü hudus teorisinin dinin temel ilkesi olarak kabul edilmesi ile imkan teorisinin dinin temel ilkesi olarak kabul edilmesi arasında çok önemli farklar bulunmaktadır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa YILDIZ Sehl DERŞEVİ

135 89
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Din Eğitimi ve İlim Ahlakı Açısından Lokman Suresi'nin Tahlili

Yüce Allah, insana pek çok nimet vermiş ve buna mukabil onu yaptıklarından sorumlu tutmuş; ona, yaptıklarının hesabının sorulacağını ve karşılığının verileceğini bildirmiştir. İnsanın bir rehbere ihtiyacı olduğu için yüce Allah, peygamberleri aracılığı ile insanlara yapmaları ve terk etmeleri gereken şeyleri ihtiva eden mesajlarını iletmiş ve bu mesajlarla insanları eğitmeyi, onları hem dünyada hem de ahirette mutlu etmeyi murat etmiştir. Bunu Kur’an’ın genelinde görmek mümkün olduğu gibi özelde Lokman sûresinde bu gayenin yoğun bir şekilde işlendiği görülmektedir. Eğitim çok hassas bir mesele olduğu için bu işe kalkışan kişinin günümüzün eğitim bilimine ait güncel verileri takip etmesi yanı sıra yüce Allah’ın Kur’an’da insanı nasıl eğittiğini yani Kur’anî eğitim metotlarını da öğrenmesi gerekir. Kur’anî eğitimi anlamak için de onun eğitim açısından incelenmesine ihtiyaç vardır. Biz bu çalışmamızda surede geçen eğitimle ilgili kavramlara değinip bu kavramları açıklayacağız. Genelde eğitmenlerin özelde ise din eğitimi veren kimselerin vasıflarına değineceğiz. İlim adamlarında bulunması gereken özellikleri belirteceğiz. Eğirim faaliyetlerinde amacın ne olması gerektiği konusunda bilgiler sunacağız.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa GÖKSU

131 113
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Dindarlığın Kişisel Değerler Üzerindeki Etkilerine Dair Bir İnceleme

Değerler günümüzde hem sosyal bilim, hem de din bilimleri alanının önemli konularından biridir. Hayata dair bir anlam şeması sunan dinler, bireysel ve sosyal değerleri oluşturma ve destekleme görevi görmektedir. Din ve değer ilişkisine dair yapılan teorik açıklamalar ve deneysel çalışmalar, bu iki kavramın birbirini destekleyen kavramlar olduğu fikrini kuvvetlendirmektedir. Kişisel değerler ve dindarlık arasındaki ilişkiyi konu edinen bu çalışma, Bursa’da yaşayan 562 evli birey üzerinde yapılmıştır. Çalışmada “Kişisel Bilgi Formu”, “Kişisel Değerler Ölçeği” ve “Dinin Etkisini Hissetme Ölçeği” kullanılmıştır. Bulgulara göre, dindarlık ve kişisel değerlerin demografik değişkenlere göre farklılaştığı görülmüştür. Ayrıca yapılan analiz sonuçları kişisel değerler ve dindarlık arasında pozitif yönlü anlamlı ilişkiler olduğunu göstermiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Fatma BALCI ARVAS

140 109
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Dinsel Bir İnanç Olarak Toplumlarda Kurtarıcı Anlayışı

Tarih boyunca hemen hemen bütün toplum ve kültürlerde dinsel bir inanç olarak ortaya çıkan kurtarıcı anlayışı, toplumların yaşamış oldukları şartların olumsuza dönmesiyle içine düştükleri çaresizliğe paralel olarak gelişen bir anlayıştır. Ezilen kitlelerin ortak bir psikolojisi olarak ortaya çıkan kurtarıcı anlayışını ifade eden kavram toplumların sahip olduğu din ve dillere göre farklılık göstermektedir. Hemen hemen bütün din ve kültürlerde var olan kurtarıcı anlayışı Yahudilik ve Hıristiyanlıkta Mesih, İslam geleneğinde ise mehdi olarak ifade edilmektedir. Birçok toplum yaşamış olduğu sosyal ve siyasi olaylar karşısında düştüğü karamsarlık ve çaresizlikten kurtulmak için gelişini bekledikleri kurtarıcı fikri, kimi toplum kesimlerinin bazı dini metin ve tarihi olaylarla ilgili yapmış oldukları yorum farklılıklarından ortaya çıktığı şeklindedir

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa GÖREGEN Mustafa YİĞİTOĞLU

124 101
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Discussions in the Greek Assembly on Anatolian War and Greece

This study is about the discussions on Greece's Anatolian campaign between Venizelos, the President of the Prime Minister and the Liberal Party, and the President of the People's Party Çaldaris, in the Greek Parliament in April 1932. The aim of the study is to compare some of the information in the Turkish literature with the information that has the possibility of illuminating the Turkish National Struggle in the discussions. Sometimes witnesses and issues featured in the debate by being applied in the documents submitted were as follows: Greece, the impact of the financial crisis in Anatolia expedition costs experienced in 1932 and why these costs are not covered by the Entente / not met, in November 1920 the Greek elections results of the effects of war and Turkey at that time a peace with that context in Turkey, where it is possible the conditions under which Allied policy towards the Greek-Turkish War of states and the reasons behind it, posture regarding Venizelos war after the November 1920 elections and policy. Particularly worthy of note is the fact that Venizelos, who has played an important role in Greek politics and government since 1910, and who has been driving and directing the Anatolian movement until November 1920, has given information about the inside of the subject. The study is limited to discussions about the Turkish-Greek War in the Greek parliament. In addition to this, the development of Turkish-Greek relations from the beginning of the Greek Anatolian campaign until the November 1920 elections will be emphasized, and the information revealed in the Venizolos-Çaldaris debate will be compared with the information in the Turkish literature. The article, titled "Anatolian Warfare and Greece", which was published on April 20-25, 1932 of the Cumhuriyet newspaper, will mainly be used as a source in the study. In addition, the current Turkish literature on the Turkish-Greek War will be utilized.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ersin MÜEZZİNOĞLU

143 75
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 EFFECTS OF 112 ISTANBUL EMERGENCY MEDICAL SERVICE WORKERS’ PROFESSIONAL BURNOUT AND PERCEIVED STRESS LEVEL ON THEIR MARITAL SATISFACTION

Emergency health services have many stress factors due to working conditions. People’s coping skills with stress mostly remain inadequate due to these circumstances. The purpose of the research is to investigate the influence of occupational burnout levels, perceived stress, strategies of coping with stress on marital satisfaction in Istanbul 112 emergency health service’s employees. The research was based on 410 married individuals covering 243 females and 167 males whom are employed in various departments of Istanbul 112 emergency health service. The survey was presented together with demographic informative form to the participants. In the research Burnout Measure-Short Version, Perceived Stress Scale, Coping Stress Scale-Brief Form and Marriage Life Scale were used by the researcher. It was found that burnout levels were negatively correlated with marital satisfaction among participants. Perceived stress level was negatively correlated with marital satisfaction. However, the strategies of coping with stress were positively correlated with marital satisfaction.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Engin EKER Çiğdem URGANCI

125 77
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Ermeni Seyyah Polonyalı Simeon’un Gözüyle 17. Yüzyıl Osmanlı Toplumu

Osmanlı İmparatorluğu’nun sosyo-kültürel tarihinin yazılı kaynakları arasında önemli bir yere sahip olan seyahatnameler, adeta kaleme alındıkları dönemin birer canlı portresi konumdadırlar. Bu tür eserlere, seyyahlar zaman zaman kendi önyargılarını yansıtsalar da seyahatnameler, sosyal tarih yazıcılığı için birincil kaynak durumundadırlar. Seyahatnameler, arşive ve dönemin diğer kaynaklarına yansımayan veya kaynaklara yansıdığı halde hakkında eksik bilgi bulunan konularda önemli bir boşluğunu doldurmaktadırlar. Biz de bu noktadan hareketle; Osmanlı İmparatorluğu’nun 17. yüzyıldaki toplum hayatı, etnik ve dini gruplar arasındaki münasebetler gibi konularda aydınlatıcı bilgiler sunan Ermeni Seyyah Polonyalı Simeon’a ait seyahatnameyi inceleyeceğiz. Çalışmada, seyyahın, hakkında bilgi sunduğu bütün toplumsal konuları tek tek ele almak böyle bir çalışmanın sınırları dahilinde mümkün değildir. Bu sebeple söz konusu eseri, daha ziyade Osmanlı coğrafyasında yaşayan etnik ve dini grupların genel yapısı ve söz konusu etnik/dini grupların birbirleri ile olan münasebetleri üzerinden okumaya çalışacağız

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Kasım ERTAŞ

130 212
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Etnik Çatışma Bağlamında Kıbrıs’ta Türk – Rum İlişkileri

Bir devletin temelini oluşturan siyasi ve sosyal yapının inşasında bireylerin ait oldukları etnik kimliğin önemli bir payı vardır. Bireylerin ait olduğu etnik grup bir yandan grup içi dayanışmayı arttırırken, diğer yandan diğer etnik gruplara karşı dışlayıcı ve ötekileştirici bir özelik arz edebilmektedir. Diğer etnik kimlikleri dışlayıcı söylem ve eylemler ise gruplar arası çatışmayı körükleyebilmektedir. Kıbrıs’da da Rum kimliğinin şekillenmesinde Bizans hakimiyetinin ve hristiyanlığın etkileri olmuştur. Rumlar, 20. Yüzyılın ulusçuluk akımıyla da kendi devletine sahip olma hevesine kapılmıştır. Öte yandan, 1571 tarihinde Türk hakimiyetine giren Kıbrıs 17. Yüzyılın başlarından itibaren Türklerinde bir yurdu haline gelmeye başlamıştır. 1955 yılında EOKA terör örgütünün kurulması ile Rum etnisitesi, Türklere karşı şiddet eylemlerine başlamış ve Rum mezaliminin adada artması üzerine de Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan hakları çerçevesinde adaya müdahalesi kaçınılmaz olmuştur. Bu çalışmada Kıbrıs adasında yaşanan çatışma ve şiddet olaylarının etnik temelde nedenleri incelenmektedir. Rum ve Türk etnik topluluklarının ada üzerindeki varlığını sürdürme istekleri, etnik kimliğe dayalı ötekileştirme ve dışlama yaklaşımı üzerinden analiz edilmektedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

İmdat HACIAHMETOĞLU

138 105
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 ETNO-MÁDENIET QUNDYLYQTARY NEGIZINDE RÝHANI-ADAMGERShILIK QASIETTERDI QALYPTASTYRÝ JOLDARY

Qazaq elіnіń táýelsіzdіk alýymen baılanysty naryqtyq ekonomıkaǵa ótіp, órkenıettі elder qataryna umtylý men ony mekendeıtіn árbіr ulttyń rýhanı qaıta órkendep, sana-sezіmderіnіń damýynda kólemdі mіndetter іske asyryldy. Qazaq halqynyń ulttyq tárbıesі – ómіr boıy jalǵasatyn bіrtutas úzdіksіz úrdіs, onyń damý barysynda adamnyń etnos sýbektіsі retіnde etnostyq qundylyqtardy, etnoáleýmettіk rolderdі jáne óz halqynyń salt-dástúrlerіnde shoǵyrlanǵan etnostyq normalardy meńgerýі, etnostyq ózіndіk sanasyn oıatyp, óz ultyna, tіlіne, tarıhyna, mádenıetіne degen maqtanysh sezіmіn jáne basqa ult ókіlderіne syılastyq, túsіnіstіk sezіmіn qalyptastyrý bolyp tabylady.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Toqbergenova Zaǵıra Súndetqyzy

136 74
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Evaluation of Job Performance in Terms of Psychological Capital and Satisfaction

Psychological capital, which is evaluated within the scope of positive psychology, affects the mental and physical employees. Since businesses are profit-oriented organizations, their main objectives are to achieve profit and efficiency. For this purpose, employees with human resources should use their capacities efficiently and be creative. Hopeful, self-confident, optimistic and durable employees can be satisfied in their inner world. If the total success of the enterprise is expressed as the sum of the individual performances, the premise that affect performance are important. The aim of this research is to evaluate the job performance of the employees in the technology enterprises, which are innovative organizations, in terms of psychological capital and satisfaction predictors. In this context, 154 employees were surveyed with easy sampling method. The datas were tested by correlation and multiple regression. According to the results of the analysis; psychological capital affects work performance more than job satisfaction. At this point, as the level of psychological capital and job satisfaction increases, the job performance of the employee is also increasing

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Saadet Ela PELENK

113 92
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Evaluation of Muhammed b. Gazî el-Malatyavî’s Sufism Wisdom In Sufist Concept

Wisdom is the ability to perceive the nature and reality of matter. Every creation in the universe has a known (physical) side along with an undiscovered (metaphysical) side. In reality, wisdom is an ability to be able to see through matter and to understand its actual metaphysical reality. It is an ability for one to see beyond the physical world we live. Many scholars, Sufis and poets in Islamic history have used wisdom and philosophy saying while approaching the Allah-human relation. One of them is the Muhammed b. Gazî el-Malatyavî. Malatyavî, who lived in Anatolian Seljuk era, have used wisdom sayings in his writings like many other Sufis. This study aims to evaluate the author’s understanding of Wisdom Sufism and Sufism thought by examining the Ravzatu’l-Ukûl work.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Hamdi KIZILER

114 119
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Evaluation of The Narrations About How Abdallāh İbn Saʿd İbn Abī Sarḥ Distorted the Quran

İbn Abī Sarḥ who was one of the first writers of the Quran in Mecca has very interesting personality. He became a muslim two times and an apostate once in his life. In some sources, there are some narrations how he distorted the Quran. Even in these narrations, it has been claimed that he gave the Messenger of Allah some advice about how to write a number of the verses, and the Messenger of Allah confirmed what he did about the revelations, and he wrote whatever he wants as revelation. In some narrations, it was narrated that ibn Abī Sarḥ said something like that I became a Messenger of Allah. Revelation is coming to me!.. This article has been written in order to make isnad and text criticism of the regarding narrations. In order to be able to make a right decision about theses narrations, all variants and texts belonging to the Islamic studies have been tried to be taken within the integrality. In the article, it has been searched when these narrations appeared, and for which purpose they were narrated. In addition, it is questioned that these narrations which are meant the Quranic verses were interfered by an individual are contrary to the Quran.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Hüseyin AKYÜZ

126 108
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Evaluatıon Of The “Empire” Concept Of Michael Hardt & Antonio Negri In Terms Of The New Media Applications

All of the traditional globalization notions that refer to the social transformation of the XXI. Century are about the independent evolution of the economics, culture and politics. However, in the globalisation model that is the subject of the “Empire” concept that has been created by Antonio Negri and Michael Hardt, it is being discussed that all the lands that have been achieved by the overseas empires are reformed in a way of the mutual formation of the trade, culture, social behaviours and the state structure collaboratively. According to Negri and Hardt, this changes occured due to “informatics”. With this study of Hardt and Negri on the Empire Notion, it has been emphasized that the overseas corporations have taken their part on the developing ecommerce with the new media applications.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Murat GÜLGÖR

127 89
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Evanjeliklerin Türkiye Politikaları

Esasında evanjelizm, bütün İncilî kiliseleri kapsamaktadır. Ancak Türkiye’de olduğu gibi bu kelimeyle “fundamentalist” (köktenci) Hıristiyanlar kastedilmektedir. Evanjelikalizm olarak adlandırılan öğreti pek çok Protestan grubu içine almaktadır. Bu terim, “iyi haber”, “İncil, Hz. İsa’nın öğretileri” anlamına gelen Yunanca “evangelion” kelimesinden gelmektedir. Kutsal Kitaba dönmek, yönelmek gibi anlamları da vardır. Reform süreciyle birlikte “evanjelik” terimi, öğretilerini yalnızca İncillere dayandırma iddialarından dolayı Protestan kiliselere atfedilmiştir. İlk zamanlardan itibaren Almanya ve İsviçre’de özellikle Lutherci gruplar için kullanılan evanjelik terimi, günümüzde hâlâ Almanya’da Lutheran Kiliseleri ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu kavram, İngilizce konuşulan ülkelerde Kuzey Atlantik Anglo-Sakson dini geleneğini, 18. ve 19. yüzyılda değiştiren ve farklılaştıran dinî hareketleri ve mezhepleri de ifade etmektedir. Bugünkü evanjelizmin temellerinin Avrupa’daki Puritan• hareketle başladığını ve Baptislerle geliştirildiğini söylemek mümkündür. İngiliz evanjelik George Whitefield (1715-1770), Methodizmin kurucusu olan John Wesley (1703-1791) ve Amerikali filozof ve teolog Jonathan Edwards (1703-1758)’ın evanjelizmin gelişmesinde çok büyük katkıları olmuştur. Bir şemsiye yapı olan bu grupların başında Baptistlerin Güney Baptist Konvansiyonu (Southern Baptist Convention), Methodistler, Mormonlar, Adventistler, Pentakostalistler ve Assemblies of God sayılabilir Evanjeliklerin en ayırıcı özelliği olan “Millenial Tanrısal Krallık” anlayışları gereği kıyametin bir an önce kopmasını arzu etmektedirler.. Evanjeliklerin bu beklentisinin gerçekleşmesi ve İsa Mesih’in yeryüzüne gelebilmesi için dünya Hıristiyanlaştırmasının büyük ölçüde gerçekleştirilmesi ve Türkiye’nin parçalanması gerekmektedir. Evanjelikler inançlarının temelini bu kurgu üzerine bina etmiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Prof. Dr.Ali Rafet ÖZKAN

167 132
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Feminist Kuram ve Sosyal Hizmet Uygulaması

Avrupa’daki insan haklarına aykırı olumsuz gelişmeler ve muhafazakâr ülkelerdeki eşitsizliklerin artması sosyal hizmet mesleğinin çalışmalarını artırırken, aynı zamanda feminist sosyal hizmet uygulamalar da hız kazanmıştır. Dezavantajlı bir grup olarak kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet eşitsizliğini onların ifadeleriyle anlamak ve güçlenme için gerekli koşulları sağlamak sosyal hizmetin; bireyselleştirme, katılım, bireyin ve tolumun bulunduğu yerden başlama, self-determinasyon, insan hakları ve sosyal adalet ile çok yakından ilişkilidir. Feminist kuramın dikkat çektiği toplumsal cinsiyet, ataerkillik gibi temel kavramların feminist sosyal hizmet uygulamasının bileşenlerini oluşturduğu görülmektedir. Kadınların geleneksel toplumsal cinsiyet rollerine uygun bakım verici, eş, anne gibi pasif ve erkeğe bağımlı oldukları yönündeki kalıp yargıların farkında olan ve bu kalıp yargılar ve kadınların deneyimledikleri baskının kökenlerini kavrama ve güçlenmelerine odaklanan feminist sosyal hizmet uygulaması çok özel bir yerde durmaktadır. Bu makalede de feminist kuram ve feminist sosyal hizmet uygulaması açıklanarak feminist sosyal hizmet uygulaması çerçevesinde çalışılan bir vaka paylaşılacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Yunus Kara

169 165
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Feminist Theory And Social Work Practice

Feminist social work practices have also accelerated, while negative developments contrary to human rights in Europe and increasing inequalities in conservative countries have increased the work of the social work profession. As a disadvantaged group, social work provides the necessary conditions for understanding and strengthening gender inequality towards women; it is closely related to individualization, participation, starting from where the individual and the tomb are, self-determination, human rights and social justice. It is seen that the basic concepts such as gender, patriarchy which feminist theory attracted attention constitute the components of feminist social work practice. Feminist social work practice stands in a very special place, aware of the stereotypes that women are passive and dependent on men, such as caregivers, spouses, and mothers, who are fit for traditional gender roles, and focus on understanding and strengthening the origins of oppression experienced by these stereotypes and women. In this article, feminist theory and feminist social service practice will be explained and a case study will be shared within the framework of feminist social work practice.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Yunus Kara

138 235
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Fiil Kategorilerinin Kullanım Prensipleri Roza Umirbekova

Мақалада сөз тіркестерін есімді, етістікті деп бөлу олардың басыңқы сыңарларының қай сөз таптарынан болуы, соның ішінде етістікті сөз тіркестерінің морфологиялық, құрылымдық түрлері рөлінің əртүрлілігі сөз болады.Етістіктердің басыңқы қызметте жұмсалуы мен оның осы қызметтегі ерекшеліктері туралы М.Балақаев, Р.Әміров, Т.Сайрамбаев, Ә.Әбілақов т.б. ғалымдар едəуір дəрежеде пікір айтқаны белгілі. Етістіктің басыңқы қызметімен бірге енді басыңқы сыңарларының бағыныңқы сыңарларға ауысу процесіне тоқталмақпыз. Ол үшін етістіктің əртүрлі категорияларының сөз тіркесінің басыңқы сыңарында жұмсалу ерекшелігі, есімшелі оралымның синтаксистегі ең күрделі мəселенің бірі екендігі, бұл сияқты оралымдарды əртүрлі түсіндіру түбегейлі шешім таба қоймаған мəселе екендігі сөз болады Әрине, есімшелі оралымдарды нақты айту ең алдымен етістіктің негізгі ерекшеліктерін жан-жақты көрсету арқылы ғана жүзеге асады. Сондықтан да етістіктің категорияларының сөйлемде қолданылу орындарын айқындаудың да негізгі мəселені шешуге себебі мол тиетіні анық. Басқа сөз таптарына қарағанда етістікті сөз тіркесі сөйлем мүшелері жағынан да едəуір көп айтылып келе жатқан сөз табы. Осыған байланысты бұл жерде етістіктің сөз тіркесі мен сөйлем мүшесінде баяндауыш қызметінде жұмсалуының өзіндік ерекшеліктерін айқындау ең қажет факт екендігі қарастырылады.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Р.Қ. Умирбекова

131 140
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Firmaların Banka Tercihini Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesine Yönelik Nitel Bir Araştırma: Karabük İli Örneği

Bu çalışmada firmaların bankacılık ve finansal işlemlerini gerçekleştirmede iş birliği yaptıkları banka veya bankaları tercih ederken hangi faktörlerden etkilendiklerinin nitel araştırma yöntemi ile belirlenmesi hedeflenmektedir. Bu çerçevede önceden belirlenen farklı sektördeki firmaların kredi ve bankacılık ilişkilerinde karar alıcı konumundaki yöneticileri ile yüz yüze görüşmeler yapılmış ve banka veya bankaları tercih etmelerini etkileyen faktörleri belirlemeye dönük sorular yöneltilmiştir. Bu çalışmanın önemi, firmaların banka tercihlerini etkileyen faktörlerin belirlenmesi için nitel araştırma yönteminin uygulanarak nicel yöntemlere kıyasla daha derinlemesine verilere ulaşabilme imkânı sunmasıdır. Böylece firmaların banka veya bankaları tercihlerini etkileyen faktörlerin belirlenmesi için yol gösterici sonuçların ortaya çıkarılarak literatüre katkı sunulması hedeflenmiştir

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mehmet APAN Abdulkadir ATAR Hasan TERZİ

141 176
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Formation of the Democratic Republic of Georgia and Basic Characteristics of its State System 1918-1921)

The Georgia is a small county in the South of the Soviet Union and in the West of Caucasian mountains. Its geographical location between Asia and Europe, and many other factors contributed to a lot its social, politic, economic and cultural revolution. The country had been invaded by Romans, Byzantines, Arabs, Caspians, Seljuks, Mongolians, Iranians, Ottomans and Russians. The promised states have tried to organize the Caucasus according to their interests. Georgia, which is at the center of these developments, decided with the Treaty of Georgiyevsk signed in the 19th century, it was under the protection of Russia, On the other hand, XX. century has been a turning point for Georgia as a turning point. The most important of these developments is the establishment of the Democratic Republic of Georgia by proclaiming independence of Georgia on May 26, 1918. Te Georgian, at the end of years of struggle for the establishment of a democratic republic, has appeared on the scene of history again. Thus, the status of being a national state which ended with the entry of Russia under its patronage has been resumed in the political form of the democratic republic. However, the independence achieved during this period lasted for three years between 1918 and 1921, due to the severe internal and external conditions the country faced and the expansionist policy of the Bolshevik Russia. With the Red Army occupying the region in 1921, Georgia emerged from being an independent state and Soviet dominance was established in the country. Georgia continued its existence under the Soviet government between 1921-1991, and in April 1991 it re-acquired its independence. This work was received in order to discuss the first independence period of Georgia and to examine the state structure created in this period. In this framework, this study starts from the period after the 1917 Bolshevik Revolution and covers the period from 1921 to the end of the 19th century.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mesude EŞİYOK Ali Asker

117 89
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Gayrimenkul Değerleme Sistemi ile Tapu Harcı ve Emlak Vergisi Kaybının Önlenmesi

Mevcut sistemde gayrimenkul el değiştirirken hem alıcı hem de satıcı, gayrimenkulün beyan edilen değeri üzerinden binde 20 oranında (toplamda binde 40) tapu harcı ödemektedir. 492 Sayılı Harçlar Kanununa göre eğer gayrimenkulün gerçek satış bedeli belediye emlak değerinin altında olursa mükellefler tapuda belediye emlak değerini beyan etmek zorundadır. Eğer gerçek satış bedeli belediye emlak değerinin üstünde olursa gerçek satış bedelinin beyan edilmesi gerekmektedir. Ancak taraflar değer beyanı yaparken çoğu durumda gerçek satış değeri yerine genellikle piyasa değerinden düşük olarak belirlenen belediye emlak değerini beyan etmektedir. Bu durumda devletin tahsil ettiği vergi ve harçlar olması gerekenden düşük tahakkuk etmektedir. Bu çalışma tapu harcının ve emlak vergisinin eksik ödenmesini önlemek için yeni bir değerleme sistemi getirmeyi amaçlamaktadır. Sistemin özü taraflar arasındaki çıkar birliği ilişkisinin bozularak çıkar ayrılığının getirilmesi ve değerlemeyi belirleyecek olan kişilerin daha etkin değerleme yapabilmesini sağlayacak bir sistemin oluşturulmasıdır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Sinan ÇİÇEK Coşkun KARACA

118 97
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Geçmişten Günümüze Varlığını Sürdüren Çocuk Oyunlarının Çocukların Gelişimi ve Değer Kazanımına Katkıları

Bu çalışmada. geleneksel çocuk oyunlarının çocukların gelişimlerine ve değer kazanımlarına katkısı olup olmadığı ve ne tür bir katkısı olduğunu belirlemek amaçlanmıştır. Nitel araştırma desenindeki çalışmada doküman inceleme yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın amacı doğrultusunda, öncelikle alan yazında ele alınan oyun sınıflamasına göre oyunlar belirlenmiştir. Oyunların çocuklara yönelik gelişimsel katkıları ve desteklediği değerler sayısal olarak belirlenmiştir. Çalışmada, geleneksel çocuk oyunlarının çocukların başta motor gelişim ve sosyalduygusal gelişim olmak üzere diğer gelişim alanlarına olumlu katkıları olduğu belirlenmiştir. Ayrıca oyunların, çocukların başta sevgi/saygı, arkadaşlık, özdenetim ve işbirliği değeri olmak üzere farklı değerlerin kazanımında etkisi olduğu belirlenmiştir. Çocukların geleneksel oyunlar sayesinde gelişimlerinin ve değer kazanımlarının olumlu yönde etkileneceği sonucuna varılmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Arzu Özyürek Mücahit YUVACI Filiz SULAMACI Mahmut Furkan

134 136
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Geleceğin Halkla İlişkiler Uzmanları Lisans Eğitimlerini Nasıl Değerlendiriyor? Karabük Üniversitesi Öğrencilerinin Görüşleri

Halkla ilişkiler mesleği, gerek kuramsal gerekse uygulamalar çerçevesinde büyük ölçüde iletişim alanıyla bağlantılıdır. Bu nedenle halkla ilişkiler eğitiminin çoğunlukla üniversitelerin İletişim Fakültelerinde bir bölüm olarak yer alması doğaldır. Türkiye’de halkla ilişkiler eğitimini iletişim alanı dışında veren üç üniversite bulunmaktadır. Bu üç üniversiteden biri İşletme Fakültesi’nde Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’nün bulunduğu Karabük Üniversitesi’dir. Bu çalışmanın amacı, Karabük Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’ndeki lisans öğrencilerinin, eğitimlerini mesleki yeterlilik açısından nasıl değerlendirdiklerini anlamak ve aldıkları eğitimdeki memnuiyetlerini değerlendirmektir. Bu çerçevede, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü son sınıf öğrencileri ile açık uçlu soruların hazırlandığı yazılı görüşmeler yapılmıştır. Böylelikle öğrencilerin, aldıkları eğitimle mesleki beklentilerinin ne derece örtüştüğü ve mezun olduklarında meslek hayatına atılmaya kendilerini ne derece hazır hissettikleri ortaya çıkmıştır

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Sırma Oya Tekvar

111 72
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Gelişim Çağındaki Çocukların Film İzleme Alışkanlıklarının Şekillenmesinde Popüler Sinema Algısı Ve Nitelikli Filmlerin Etkisinin Belirlenmesi

Bu çalışma, popüler kültürün etkisiyle üretilen ve toplumsal katkısı tartışılan (İMDB puanı çok düşük) popüler kültür filmleri yerine, çocuklara (İMDB puanı yüksek) kaliteli ve nitelikli filmler izlettirildiğinde çocukların sinema / film algısında ve tercihinde meydana gelebilecek değişiklikleri saptamayı amaçlamaktadır. Çalışmanın evrenini, Karabük ilinde Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı bir devlet okulunda eğitim gören lise (birinci sınıf) öğrencileri oluşturmaktadır. Yaklaşık 30 kişilik bir sınıfa 30 günlük süre içerisinde 10 adet, farklı özelliklerde kültürel, insani ve vicdani değerler taşıyan olumlu örnek oluşturabilecek filmler izlettirilerek, her film için ayrı ayrı anket aracılığıyla görüşler toplanmıştır. Çalışma öncesinde çocukların film izleme alışkanlıkları ve filmlerden etkilenme düzeylerini tespit etmeye yönelik, başlangıç anketi çalışması yapılmıştır. Ayrıca çalışma sonunda da izletilen filmlerle ilgili öğrencilerin genel görüşleri de yine anket yoluyla toplanmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa İnce Bedirhan KARAKURLUK Musa AK Serdar SABUNCU

129 77
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Günümüz Ailesinde Sosyalleşme Problemleri

Aile toplumun temel kurumlarından biri olarak önemli toplumsal işlevlerde bulunmaktadır. En temel işlevi neslin devamını sağlamaktır. Buna ilave olarak toplumsal yaşamda önemli başka işlevleri de yerine getirmektedir. Bir toplumun geleceği çocukların toplumsal yaşama hazır hale getirilmesinde ve toplumun kendilerinden beklentilerine göre yetiştirilmesinde aile kurumu en etkili ortam ve araçtır. Fakat zaman aktıkça bilim ve teknolojideki gelişmeler toplumsal kurumların işlevlerini de etkilemekte, işlevleri azaltmakta, artırmakta veya başka kurumlara devretmektedir. Bu bağlamda yeni neslin toplumsal beklentilere göre hazırlanması ve yetiştirilmesi olarak da ifade edebileceğimiz sosyalleşme sürecinde aile kurumu da çağdaş gelişmelerden etkilenmiş işlevlerinde azalma yaşamaya veya başka sosyalleşme araç ve ortamlarına devretmeye başlamıştır. Başka bir deyişle günümüz ailesinde sosyalleşme sorunları ortaya çıkmıştır. Bildirimiz günümüz ailesindeki sosyalleşme açısından ortaya çıkan sosyalleşme sorunlarını ortaya koymaya çalışmakta ve bu bağlamda çözüm yollarına ışık tutmaya yönelmektedir. Günümüzde anne ve babaların iş yaşamında yer alması, işe zamanında gidebilmesi için büyükşehirlerde evlerinde çok erken saatlerde çıkıp, geç saatlerde evlerine dönmek zorunda kalması, çocukları çok erken yaşlarda okul öncesi eğitim kurumlarına, kreş vb. yerlere gitmek zorunda kalmaları, evlerde bakıcı istihdamına zorlanmaları ailenin sosyalleşme işlevlerini etkilemesi üzerinde durulmaktadır. Özellikle iletişimdeki hızlı gelişmeler, akıllı iletişim araçları ve imkanları yeni neslin sosyalleşme sürecinde çok etkin olmaya başlamasıyla toplumun kendi kültürünün dışında sosyalleşmesinin tehlikeli boyutlarına değinmektedir. Aile üyeleri arasındaki etkileşim ve iletişimin zayıflamasıyla yeni nesilde ortaya çıkan kültürel yabancılaşmaya dikkat çekmektedir. İlave olarak yeni neslin sağlıklı sosyalleşmesine yönelik çözüm önerileri teklif etmekte ve sosyalleşme sorunlarının giderilmesine katkı sunmayı amaçlamaktadır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Hayri ERTEN

133 103
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Gürcistan Demokratik Cumhuriyetinin Teşekkülü Ve Devlet Sisteminin Temel Özellikleri (1918-1921)

Gürcistan, Sovyetler Birliği’nin güneyinde, Kafkas Dağları’nın batısında küçük bir ülkedir. Asya ve Avrupa arasındaki coğrafi konumu ve diğer faktörler bölgenin sosyal, politik, ekonomik ve kültürel evrimine etki etmiştir. Bu nedenle Gürcistan; tarihin çeşitli dönemlerinde Roma, Bizans, Arap, Hazar, Selçuklu, Moğol, İran, Osmanlı ve Rus istilalarına maruz kalmıştır. Sözü edilen devletler, Kafkasya’yı kendi çıkarlarına göre düzenleme çabaları içine girmişlerdir. Bu gelişmelerin odağında bulunan Gürcistan, bütün tarihini etkileyecek bir karar alarak XIX. yüzyılda imzaladığı Georgiyevsk Antlaşması ile Rusya’nın himayesi altına girmiştir. Öte yandan XX. yüzyıl, Gürcistan için dönüm noktası teşkil edecek gelişmelerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Bu gelişmelerin en önemlisi de Gürcistan’ın 26 Mayıs 1918 tarihinde bağımsızlığını ilan ederek Gürcistan Demokratik Cumhuriyetini kurmasıdır. Gürcüler, yıllar süren mücadeleler sonunda, demokratik bir cumhuriyet kurarak tarih sahnesinde yeniden görünmüştür. Böylelikle Rusya’nın himayesi altına girilmesiyle sona eren ulusal devlet olma durumu, demokratik cumhuriyetin siyasi biçiminde yeniden başlatılmıştır. Ancak bu dönemde elde edilen bağımsızlık, ülkenin karşı karşıya kaldığı ağır iç ve dış koşullar ve Bolşevik Rusya’nın yayılmacılık politikası gibi nedenlerle 1918-1921 arasında üç yıl sürebilmiştir. 1921 yılında Kızıl Ordu’nun bölgeyi işgal etmesiyle Gürcistan, bağımsız bir devlet olmaktan çıkmış ve ülkede Sovyet hâkimiyeti kurulmuştur. 1921-1991 yılları arasında Sovyet yönetimi altında varlığını sürdüren Gürcistan, Nisan 1991 yılında yeniden bağımsızlığına kavuşmuştur. Bu çalışma, Gürcistan’ın birinci bağımsızlık dönemini ele almak, bu dönemde oluşturulan devlet yapısını irdelemek amacıyla kaleme alınmıştır. Bu çerçevede, bu çalışma 1917 Bolşevik İhtilali sonrası dönemden başlanarak 1921 yılına kadarki dönemi kapsamaktadır

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mesude EŞİYOK Ali Asker

137 208
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Havf And Recâ In The Thought Of The Mevlânâ

The Sufism two concepts, havf and reca, are marked by various metaphors in the works of Mevlana Celaleddan-i Rumi, the great Sufi and the philosopher. Havf; fear of a bad event that will occur in the future of the heart is burning and uncomfortable. Because man is afraid that something he doesn't like or that he doesn't get what he wants. The fear implied here is to fear that man who is away from Allah and to act in contradiction with him. Of course, the amount of this fear is proportional to the servant of God knows. As a matter of fact, the Prophet (p.): “In The beginning of wisdom is fear of Allah.” The reca, which is the opposite of the Havf, is the taste that the heart feels like waiting for something like Havf. The anticipated and expected thing is based on several reasons. If these reasons have been fulfilled, waiting for the beautiful thing to happen is called reca. But expecting to have that thing without fulfilling these reasons is not a reca but wish. The wish leads people to inertia and laziness, and does not lead them to the path of exertion and effort. The case of the owner of Reca is exactly the opposite. Therefore, the reca is good and beautiful but the wish is bad and ugly. Islamic religious is a religion built on fear and hope. This is because the Qur'an commands the human being to be distant from the overdoing and understatement and to give importance to the principle of balance. For this reason, the role of fear and hope in human life is mentioned together. It is not possible to understand or disclose Mevlana from the two main sources of Islam, the Qur'an and the Sunna, which shape its beliefs and faith. Mevlana's real thought must be sought in the light of his works and words, rather than the epic books written after his death and his rumors are controversial. Because when his thoughts are examined in a careful and systematic integrity, it will be seen that all his works were written to express the belief in oneness which is the basis of Islam based on the verses of the Qur'an and the hadith of the prophet. In the light of these explanations, we will try to examine the thoughts of Mevlana about havf and reca with the outlines of Mevlana’s work, who lives with the Qur’an and tries to interpret the orders of Allah in the way that people can understand

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Halim GÜL

174 104
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Her Küfürde Gizli Bir İmanın Oluşu- Gülşen-İ Râz Beyitleri Bağlamında Lâhîcî Ve Hüsâmeddin Bidlîsî’nin Yorumları

Gülşen-i Râz, dönemin büyük sûfî müelliflerinden Sühreverdî şeyhi Hüseynî Sâdât’ın Mahmûd Şebüsterî’ye aruzun hezec bahrinde yönelttiği mektuba Şebüsterî’nin yine aynı vezinde irticâlen verdiği cevapları içerir. Mahmud Şebüsterî bu eserinde pek çok konuyu açıklamakta şarap, mum, put, zünnar, meyhâne, sâkî, pîr-i mugan gibi tasavvufî mecazları yorumlamaktadır. Bu çalışmada Gülşen-i Râz şerhleri içerisinde ünü en parlak olan Lâhîcî’nin (ö. 912/1506 ?) Mefâtîhu’l-İcâz fi Şerh-i Gülşen-i Râz adlı eseri ve yine Hüsâmeddin Bidlîsî’ye (ö. 909/1504) atfedilen Müntehab-ı Şerh-i Gülşen-i Râz isimli Farsça eserinde şârihlerimizin islâm ve imân yorumlarını karşılaştırmalı olarak ele alacağız. Bu çalışma ile islâm ve imân hakkında müelliflerimizin benzer ve farklı olan görüşlerini açıklanacak, bahsi geçen konuların dile getirilmemiş tarafları ele alınacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

İpek ŞENGÜL

129 81
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 How Do the Future PR Experts Evaluate Their Undergraduate Education? Opinions of Karabük University Students

PR, as a profession is widely related to communication field within the framework of both theoretical and practical aspects. Therefore it seems natural that public relations generally take part as a department in Communication Faculties. On the other hand, three universities provide this department apart from Communication Faculties and Karabük University is one of these three universities. This study aims to understand how undergraduate students in Public Relations and Publicity Department of Karabük University evaluate their education within the context of professional competence. Thus student satisfaction within the perspective of different curriculum will also be analyzed. In this context, written interviews with open ended questions will be conducted with senior students of Public Relations and Publicity Department. Therefore it was understood that if the undergraduate program meets students’ professional expectations and how much they are ready to take a step into the business world.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Sırma Oya Tekvar

118 86
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 HUMANS FROM THE ASPECTS OF ULWIYY (LOFTY) AND SUFIYY (LOWLY) IN THE SUFI/ISHARI TAFSIR TRADITION

It can be said that Qur’an also emphasizes the dualism of humans, which can be summarized and generalized as material and spiritual, as well as humans having many different aspects from many viewpoints as a being with curiosity and competence to know and discover himself and other beings. Both the narrative of Qur’an and the discoveries of humans, increasing day by day, regarding their own being and nature are such as to increase their curiosity on these two aspects even further. Since they cannot be free from this situation and due to summarizing one of these foundational matters with the principle of “He who knows himself knows his Lord”, the Sufis also shared their theoretical and empirical knowledge in the ishari interpretations of some of the ayahs (verses) which they associated with this context in their Tafsirs. We also have thought that it will be beneficial to put forward some of the findings from evaluating and examining humans who are potentially equipped with ulwiyy and sufiyy characteristics while being relative, and who can actualize these, as well as being believed that both aspects have dimensions of perfection (kamal) and deficiency (naqs), from the view point of Sufism within the tradition of theology/wahy (revelation). We limited our resources to an anthology of printed Sufi Tafsirs within a wide range from As-Sulami to al-Bursawi, and including ishari interpretations of some of the ayahs thought to be relevant. We planned this as our subject includes abundant materials and it can be examined not only as an article but a book. We did not include in our resources the other works of Sufis which mention the Tafsirs of distinct surahs and ayahs or the ishari interpretations of ayahs as they have materials relevant to our subject abundantly and as they need to be examined in a book instead of an article. We endeavored to first put forward which concepts cover these two aspects of humans in the Sufi Tafsirs, since the Qur’an’s doctrine calls for sociologic normativity and rehabilitation from the dimension of psychology, law and ethics instead of belief and prayers, and then to put forward the findings related to how their ulwiyy, advancement and improvement can move forward on the road to kamal (perfection) and how to control and educate the sufliyy, lowly and coarse side of humans. Furthermore, we endeavored to emphasize the fact that the tradition of wahy in ethics and social matters have great significance for the education of humans, who have two directions and two main stages, earthly and otherworldly lives, not only in terms of their creation but also in terms of continuing their existence in the Sufi traditions by investigating the other questions and issues in the light of the selected resources.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa CORA

130 103
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Hüseyin Vassâf Bey’in Sefîne-i Evliyâsı’nda Mûsikîşinas Mutasavvıflar

Bu çalışma Osmanzâde Hüseyin Vassaf Bey’in “Sefîne-i Evliyâ-yı Ebrâr, Şerh-i Esmâr-ı Esrâr” adlı sufiler ansiklopedisi niteliğindeki eserinde biyografisi, hatıraları, kemalatı ve eserlerine yer verilen mutasavvıfların içinden aynı zamanda mûsikîşinas olan zatların belirlenerek, bu zatlar hakkında gerekli ilave bilgilerin eklenmesi yoluyla, Klasik ve Dînî mûsikîmizin tarihsel gelişimi, değişimi ve musikiyle iştigal eden mutasavvıfların bağlı bulundukları tarikatlara göre sınıflandırılabilmeleri ve bu yolla tarikatların sanat, kültür ve mûsikîye bakış açılarından, icra farklılıklarına, repertuarlarından, güftelerdeki mana özelliklerine kadar pek çok olgunun ortaya konulabilmesi adına hazırlanmıştır. Sefine-i Evliya toplam 5 ciltlik bir teracim kitabı niteliğinde bir kaynak eserdir. Bu eserin her cildinde aynı zamanda musikişinas olan pek çok mutasavvıf belirlenmiş, ilave bilgiler eklenerek ciltlere göre ayrı ayrı derlenmiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Türkân Uymaz

137 90
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 İbn Haldun’un ‘İlm-İ Umran’ı İle Durkheim’ın ‘Sosyoloji’sinin Yöntemsel Karşılaştırmalı Analizi

İbn Haldun bir çok kez ‘Sosyolojinin Kurucusu’ ünvanını almakla birlikte, aslına bakılırsa ‘Sosyoloji’den farklı bir disiplinin kurucusu olmuştur. İbn Haldun’un kurmuş olduğu disiplin ‘İlm-i Umran’dır. İbn Haldun ‘İlm-i Umran’ı tesis ederken yöntemini sağlam saç ayakları üzerine oturtmuştur. Rasyonalizm ve ampirizmi ustalıkla sentezleme başarısı gösteren, nedenselliği ‘Sünnetullah’ kavramı çerçevesinde ele alan, inceleme nesnesi olarak insan topluluklarını realist pencereden değerlendiren ve değerlendirmelerinde ekonomik ilişkilerin başat faktör olmasını diyalektik bir anlayışla ele alan İbn Haldun bir “yöntem icatçısı” olarak değerlendirilmektedir. Durkheim, sosyolojik düşüncesini tesis ederken yöntemi kritik değer taşımaktadır. Durkheim’da ‘sosyal olgular’ın şeyler olarak, nesnel biçimde değerlendirilmesi, toplumsal olguların nedensellik temelinde ele alınması, realist pencereden gözleme dayanması ve toplumsal olguların bireye dışsal olması yönteminin sacayaklarını oluşturmaktadır. Bu anlamda iki kurucu figür olan İbn Haldun ve Emile Durkheim’ın yöntemlerinin karşılaştırmalı analizi önem taşımaktadır

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Sefa Altay

133 103
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Ibn Khaldun Context of Social Policy

In this study, firstly the methodology will be discussed and the methods used by Ibn Khaldun such as the synthesis of Ampirism-Rationalism, dialectic process, determinism, economic relations, basic structure will be examined. In the following, the main issues of the social policy field and the vital importance of Ibn Khaldun will be dealt with., mandatory work for the maintenance of life, social structure and state, income distribution which is the measure of development and deterioration, factor in the formation and change of the social structure, the division of labor essential for its formation, state-based property, post-production pricing and value of labor in earnings, prosperity affecting key factors such as art, craft, population, social justice based on society and the state, solidarity tried to be provided in different forms in the hadari and bedouin societies, the population that changed the whole society structure and the way of production by increasing and increasing, the tax system, which is the first reflection of the changing state order. After all these topics are examined in the context of social policy, how Ibn Khaldun applies the methodology to these headings and this will be emphasized in terms of social policy.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Melih KURAN

137 119
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 İlahiyat Fakültelerinin Özellikle Karabük Üniversitesi Özelinde Arapça Öğretiminde Yeterliliği

Genel anlamda dil öğretiminin nasıl öğretileceği hususu, geçmişten günümüze tartışmalara sahne olmuş, buna bağlı olarak birçok farklı yöntem geliştirilmiş ve uygulanmıştır. İlahiyat Fakültelerinde eğitim gören öğrencilerin sayısı da yeni açılan fakülteler ve artırılan öğrenci kontenjanlarıyla oldukça artmış durumdadır. Yabancı dil öğretiminde takip edilen yöntemler, genellikle konunun uzmanları tarafından uzun süre denenmiştir. Bu yöntemler faydalı olduğu kabul edilmiş bir yöntemin eksik veya yetersiz taraflarının telafisi ile geliştirmiş yöntemlerdir. Bu çalışmaların genelde bir yabancı dilin, özelde Arapçanın daha iyi öğretilmesine tesir ettiği görülmüştür. Arapça Hazırlık öğretiminde arzulanan şey, öğrenciyi eğitimin amaçlarına hızlı ve en güvenilir biçimde ulaştıran öğretim metodu elde edebilmektir. Bu çalışmada, 2011 yılında öğrenci kabul ederek eğitim ve öğretime başlayan Karabük Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin Arapça öğretimindeki uyguladığı yöntemi “İlahiyat Fakültelerinin Özellikle Karabük Üniversitesi Özelinde Arapça Öğretiminde Yeterliliği” adı altında ele alıp inceleyeceğiz.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Aladdin GÜLTEKİN

135 89
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 İlkokul Öğrencilerinde Mükemmelliyetçilik ve Problem Çözme Becerileri

Bu çalışmada, mükemmeliyetçilik ve problem çözme arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını incelemek amaçlanmıştır. Betimsel tarama modelindeki çalışmada, ilkokul 3.ve 4.sınıfa devam eden 97 kız ve 88 erkek olmak üzere 185 öğrenci çalışma grubunu oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında Mükemmelliyetçi Öz-Sunum Ölçeği ile Problem Çözme Becerileri Ölçeği (7-11 yaş) kullanılmıştır. Verilerin analizinde Mann Whitney U-testi kullanılmış, ölçek puanları arasındaki ilişkinin belirlenmesinde korelasyon analizinden yararlanılmıştır. Çalışmada öğrencilerin mükemmelliyetçilik ve problem çözme becerilerinin cinsiyet değişkeninden etkilenmediği belirlenmiştir. Öğrencilerin yaşı arttıkça problem çözme becerilerinin de arttığı belirlenmiştir.. Öğrencilerin Mükkemmelliyetçi Öz-Sunum Ölçeği ile Problem Çözme Becerileri Ölçeği toplam puanları arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Arzu Özyürek ÖZKAN Zuhal BEGDE Nadire Ferah YAVUZ

178 211
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Immiserizing Growth: The Case of Turkey

Economic growth in a country can lead to deterioration in terms of trade. Edgeworth in 1958; argued that deterioration in terms of foreign trade would have a welfare-reducing effect and presented the impoverishing growth thesis. In this study; Growth in terms of concepts impoverish Turkey were examined. The impoverishing growth since when has that been explained in the sectors in Turkey and investigate the presence and effects of impoverishing growth. Working Umeda occasionally shows the existence of impoverishing growth in Turkey

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Cemre GÖREN Doç.Dr. HAYRETTİN KESGİNGÖZ

153 183
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 İnsanın Kendisini Tanıması Yönünde Geliştirilen Öğretim Tekniklerinin Tarihi Ve Eğitimi

Бұл мақалада «Өзін-өзі тану» жобасы жалпыадамзаттық жəне ұлттық рухани құндылықтарды жаңғыртуға негізделген мемлекеттік эксперименттік білім беру бағдарламасы болып табылады. Бұл жоба Қазақстанда 2001 жылы қолға алынды жəне еліміздің жетекші педагогтері, ғалымдары, əдіскер мүғалімдері мен тəрбиешілері, жалпы зиялы қауым тарапынан жан-жақты қолдау тапты. «Өзін-өзі тану» білім бағдарламасының мақсаттары мен міндеттері – балалар, жасөспірімдер жəне жеткіншектердің бойына жалпыадамзаттық жəне ұлттық құндылықтарды дарыту. Өзін-өзі тану мəселелері туралы ежелгі ғұламалардың ой-пайымдаулары мен қазіргі ғылыми зерттеу жүмыстарына талдау жасалынды. Өзін-өзі тану бағдарламасындағы рухани-адамгершілік құндылықтар анықталды. Болашақ маманның бойында көшбасшылық қабілетін қалалыптастыруды басты назарға алынып, жалпы білім беру барысындағы іскерлігі жəне тұлғалық қасиеттеріне қойылатын талаптар жүйесі ретінде, кəсіби құзыреттілігіне жан-жақты тоқталған.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Gayhar SANAY ERĞALİKIZI

165 67
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 iş Performansının Psikolojik Sermaye ve İş Tatmini Açısından Değerlendirilmesi

Pozitif psikoloji konusu kapsamında değerlendirilen psikolojik sermaye, çalışanların zihinsel ve fiziksel olarak etkilemektedir. İşletmeler, kâr odaklı kuruluşlar olduklarından, temel amaçları kâr ve verimlilik elde etmektir. Bu amaçla beşeri kaynakları olan çalışanlarının, kapasitelerini verimli kullanmaları ve yaratıcı olmaları gerekmektedir. Umutlu, özgüven sahibi, iyimser ve dayanıklı çalışanlar ise içsel dünyalarında tatmin olabilmektedir. İşletmenin toplam başarısı, birey performanslarının toplamı olarak ifade edilirse, performansı etkileyen öncüller önem taşımaktadır. Araştırmanın amacı, yenilikçi kuruluşlar olan teknoloji işletmelerinde çalışanların iş performanslarını, psikolojik sermaye ve tatmin öncülleri açısından değerlendirmektir. Bu bağlamda kolayda örnekleme yöntemi ile 154 çalışan ile anket yapılmıştır. Veriler, korelasyon ve çoklu regresyon ile test edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre; psikolojik sermaye, iş tatminine göre iş performansını daha fazla etkilemektedir. Bu noktada genel olarak, psikolojik sermaye ve iş tatmini arttıkça, çalışanın iş performansı da artmaktadır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Saadet Ela PELENK

147 94
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 İşe Adanmışlığın Öncüllerine ve Sonuçlarına Yönelik bir Araştırma

Adanmışlık, pozitif bir ruhsal durum ve örgüt hedeflerine yönelik bir çalışan davranışı olarak, çalışanın örgüt ile bağını güçlendiren bir kavramdır. Güçlendirme ise, örgüt tarafından verilen destek ve güven sayesinde çalışanın yaptığı işin yetki ve sorumluluklarını üstlenmesini sağlayan bir kavramdır. İşe adanmışlığı artırabilmek, güçlendirmenin başarıyla uygulanması ve örgüt ikliminin uygunluğuna bağlıdır. Dolayısıyla güçlendirme yeterliliğinin farkına varmakta ve kararlarında otonomi sahibi olarak, kendini işi ile ifade edebilmektedir. Böylece işletmenin sorumlu bir çalışanı bütünleştirmektedir. Bu bakımdan güdüleyici bir süreç olan adanmışlık, güçlendirme iklimi ile ilişkilidir. Ayrıca yazında konunun gittikçe artan bir önemi söz konusudur. Araştırmanın amacı, işe adanmışlığın öncülleri ve sonuçları arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Araştırmanın örneklemini, çeşitli hizmet sektörü (bankacılık ve finans) kurumlarında görev yapan 234 işgören oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri kolayda örnekleme yöntemiyle toplanarak, yapısal eşitlik modellemesi ile analiz edilmiştir. Araştırma sonuçları, işe adanmışlığın öncülü olan güçlendirme ikliminin iş görenlerin işe adanmışlığı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca işe adanmışlığın sonucu olarak, bireysel performans üzerinde pozitif ve anlamlı bir etki elde edilmiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ali ACARAY, Saadet Ela PELENK

129 114
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 İslam Akliyatının İki Karşılaşması/Hesaplaşması: Antik Yunan Bilgisi ve Modernite

H. 3. asır İslam ilim, kültür tarihinde bir kırılma noktasıdır. Bu yüzyılı tanımlarken, ilim tarihinde tedvin ve tasnif dönemi, siyaset tarihinde Abbasîler dönemi, ilim-kültür tarihinde Daru’l-Hikmet ve Beytu’l -Hikmetin açıldığı dönemdir, demek mümkündür. Arap coğrafyasının kuzeyinde Harran bölgesinde yer alan antik Yunan pagan tapınaklarının mahzenlerinde bulunan felsefe, hendese, cebir vb. ait parşömenler alınıp tercüme edilmiştir. Sadece Harran’la yetinilmemiş, diğer kadim medeniyetler coğrafyasında mevcut olan eserler Bağdat’a taşınmıştır. Bu eserlerin tercümeleri bir devlet politikası olarak bilinçli ve sistematik bir şekilde yapılmıştır. Tercüme faaliyetlerinin içeride iki fay hattını tetiklemiştir. 1. Ulumu’ddiniye çalışmalarında Metodoloji sorunu 2. Savunma refleksi selefi söylemin ortaya çıkmasıdır. İslam aklı bu karşılaşmadan başarıyla çıkmıştır. İslamın ikinci karşılaşması -içinde bulunduğumuz- moderniteyle olanıdır. Modernite, Batı dışı toplumların Batının kazanımlarını elde etmek için, yaşadığı tecrübeleri yaşamasıdır. Modernite karşılaşması Osmanlının savaşlarda toprak kayıplarıyla başlayan, “nerede yanlış yapıyoruz?” sorunun fiili bir zorunluluğu olarak ortaya çıkmıştır. Bu süreç askeri alanda başlamış, devlet kurumlarını ıslahı ve toplum mühendisliği şeklinde bir evrilme yaşamıştır. Şu an halen yaşadığımız bu karşılaşmada aynen hicri 3. asırdaki iki temel fay hattının ortaya çıktığını söylemek mümkündür. Kuran’ı nasıl anlamak gerekir? Sorusundan hareketle metodoloji sorunu ve korumacı bir refleksle bunların Kurân ve sünnete dönmek gerekir formülasyonuyla yaşanan zihinsel kriz aşmak mümkündür diyen selefi söylem. İki dönem -hiçri 3. Asırdaki yaşananlar ve modern batıyla karşılaşma-genel bir bakış açısıyla /panoramik olarak bakıldığında çok da birbirlerinden farklı olmadığını söylemek mümkündür.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

İbrahim Hakkı İMAMOĞLU

165 159
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 İslam Fıkhı Açısından Cihadın Anlamı ve Kapsamı

Batıda ve İslam dünyasındaki bazı Müslümanlar arasında İslam hakkında çok sayıda yanlış anlama söz konusudur. İslam’ın kılıç ve şiddet dini olduğu yönündeki algı da bu yaygın hatalardan bir tanesidir. Bazı radikal Müslümanlar ve bazı müsteşrikler, cihadın anlamının, herkesin Müslüm an olasıya veya teslim olasıya kadar savaş yapılması olduğunu iddia etmişlerdir. Buna tepki olarak, günümüzdeki bazı Müslümanlar ise İslam adına çok pasif bir barış çağrısı ortaya koymuşlardır. Bu tebliğ, İslam’da uluslararası ilişkiler konusundaki bu görüşleri ele almakta ve İslami kaynaklara ve tarihi uygulamaya dayalı olarak barış ve savaşa dair dengeli bir teori önermektedir. Bu tebliğ, İslam’da cihadın yayılma ve sömürge saikiyle yapılmadığını, kılıçla İslam’ın yayılmasını da amaçlamadığını vurgulayacaktır. Aksine cihadın amacı, insanlara temel hak ve özgürlüklerini sağlayacak huzurlu bir ortam sağlamak ve inananlara karşı düşmanca hareketleri engellemek ve ortadan kaldırmaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Necmeddin Güney

117 75
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 İslami Finans Yöntemi Olarak Sukûk

Finansal işlemler, genel anlamda incelenirse, ekonomilerde çok büyük rol oynar. İslamî finansman yöntemleri İslam ticaret hukuku ahlakının bu anlamdaki ilkeleri üzerine tesis edilmiştir. İslam hukukunun koyduğu ilkeler sayesinde İslamî yatırım araçları yapay piyasa balonlarının meydana gelmesini engelleyecektir. Ayrıca aşırı borçlanmayı, faiz, spekülasyon ve manipülasyonları ortadan kaldıracaktır. Aynı zamanda faizli bankalardan farklı finansman yöntemleri kullanmak suretiyle bu endüstrinin hizmet verdiği alanı genişletecek Türkiye finans sistemine çeşitlilik ve derinlik getirecektir. Yeni karşılaşılan ve uygulamaya konan İslamî finansman yöntemlerinden birisi de sukûktur. Bu yöntem, finans piyasasına nakit para girişi sağlayacak ve güven getirecektir. Böylece İslami finans sisteminin özellikle de sukûkun ülkemize ekonomik ve sosyal manada katkıları olacaktır

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mehmet Onur

105 111
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 İşletmelerin Nakit Durumlarının İncelenmesi: BİST MKYO Endeksi’nde Bir Uygulama



International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Haşim BAĞCI Nihan CABA

141 97
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 İstanbul 112 Acil Sağlık Hizmetleri Çalışanlarının Mesleki Tükenmişlik Ve Stres Algısının Evlilik Doyumuna Etkileri

Acil sağlık hizmetleri, koşulları gereği pek çok stres faktörünü içinde barındırmaktadır. İşinde mutsuz olan çalışanların sürüp giden iş stresi, aile hayatına, çift ilişkilerine yansımakta ve evlilik doyumunu olumsuz etkilemektedir. Bu araştırmanın amacı, İstanbul ili 112 acil sağlık hizmetleri çalışanlarının mesleki tükenmişlik düzeyleri, algılanan stres düzeyleri ve stresle başa çıkma stratejilerinin evlilik doyumunu yordama gücünü incelemektir. Araştırmanın örneklemini İstanbul 112 acil sağlık hizmetleri komuta kontrol merkezi, acil sağlık hizmetleri istasyonları ve ulusal medikal kurtarma ekibinde çalışan 243’ü kadın, 167’si erkek olmak üzere toplam 410 acil sağlık hizmetleri çalışanı oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak Mesleki Tükenmişlik Ölçeği Kısa Formu, Algılanan Stres Ölçeği, Başa Çıkma Stratejileri Ölçeği ve Evlilik Yaşamı Ölçeğinden yararlanılmıştır. İlişkisel tarama modeline dayalı olarak yapılan bu çalışmanın sonuçlarında 112 acil sağlık hizmetleri çalışanlarının mesleki tükenmişlikleri ve algılan stres düzeyi ile evlilik doyumu arasında negatif, stresle başa çıkma ve evlilik doyumu arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Engin EKER Çiğdem URGANCI

172 92
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Kadınların Toplumsal Cinsiyet Algısının Kadınların Çalışmasına İlişkin Tutumları Üzerindeki Etkisi

Bu çalışma kadınların bakış açısından toplumsal cinsiyet algısının kadınların çalışmasına ilişkin tutumları üzerindeki etkisi incelemek amacıyla yürütülmüştür. Araştırmanın evrenini Ankara’da ikamet eden çalışan ve çalışmayan 18 – 65 yaş aralığındaki kadınlar oluşturmaktadır. Katılımın gönüllülük esasına dayalı olarak gerçekleştirildiği çalışmanın örneklemini 500 kadın oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan kadınların %55.8’inin bekar, %44.2’sinin evli olduğu görülmektedir. Kadınlar arasında lisans mezunu (%46.2) olduğunu belirtenler ilk sırada yer almaktadır. Kadınların %52.2’si çalışıyorken (işveren, yönetici, memur, işçi), %47.8’inin (ev hanımı, işsiz) çalışmadığı görülmektedir. Kadınların aylık ortalama gelirlerini çok düşük ile çok yüksek arasında değerlendirmektedirler. Aynı zamanda kadınların %41’inin bu konuda kararsız oldukları saptanmıştır. Kadınların %28.6’sı düşük, %24’ü yüksek, %5’i çok düşük ve %1.4’ü çok yüksek seviyede gelire sahip olduklarını belirtmişlerdir. Yapılan istatistiksel analizlere göre demografik değişkenlerden yaş, eğitim düzeyi, gelir düzeyi ve medeni durum ile kadınların çalışmasına yönelik tutumlar arasındaki ilişkinin anlamlı bir farklılık gösterdiği görülmektedir. Aynı zamanda kadınların bakış açısından toplumsal cinsiyet algısının, kadınların çalışmasına ilişkin tutumlarının önemli bir yordayıcısı olduğu saptanmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Gülay GÜNAY Ayfer AYDINER BOYLU Yasemin BOZKURT ÖZYALÇIN

155 109
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Kamu Değeri Yapımı Çerçevesinde Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu

Kamu Değeri Yönetimi anlayışı, genel itibariyle kamu işletmeciliğinden farklı olarak kamu hizmeti görmede esas olanın kamu değeri yaratmak olduğunu kabul ederek kısa vadede elde edilecek karla ilgilenmemektedir. Ancak, kamu değerinin önemine bu kadar vurgu yapmakla birlikte kamu değerinin ölçülmesi noktasında yoğun bir görüş ortaya koymayarak bu alanı ihmal etmiştir. Bu alanda daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu doğrultuda bu çalışmada bu ihtiyaca hizmet etmek amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmanın Türkiye’de alanındaki ilk örneklerinden biri olacağı öngörülerek konunun daha belirgin olarak anlaşılabileceği düşüncesiyle, özel sektörle birlikte aynı platformda ancak kamusal güdülerle kamu hizmeti yapan Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT), Kamu Değeri Ölçümlemesi örneği olarak seçilmiştir. Çalışmada yöntem olarak literatür taramasıyla oluşturulan nicel veri karşılaştırmaları ve kısa analizler kullanılmıştır. Kamu Değeri oluşturmada Hizmet Performansı Ölçüm Yolları olan; “Etkililik”, “Erişim”, “Uygunluk”, “Kalite”, “Eşitlik”, “Verimlilik”, “Çıktı” ve “Sonuç” Göstergeleri çerçevesinde Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ele alınmıştır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Serkan ÖKTEN

122 71
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Karşılaştırmalı Üstünlükler Yöntemiyle Türkiye’nin Dış Ticaretteki Yeri

The comparative advantage method is the proof of which products should be exported and which products should be imported in line with their country's potential. In this regard, we should be exported to Turkey's economy which products it should be calculated in this study and which products are imported. The data of 2005-2016 were used in the calculation. The superiority of a country's foreign trade is determined by the comparative advantage method. In this study explained that the superiority of the product or in which chapter to chapter 99 Turkey was calculated by the rival method. world and Turkey for 2005-2016 year data were taken from INTRACEN and TUIK. The aim of this study is to determine the determination of the place of Turkey in world trade and comparative advantage. In addition, it is seen that 99 chapters did not calculate the superiority of the group. A study is important in terms of eliminating this deficiency in the literature.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Burhan ARDIÇ Doç.Dr. HAYRETTİN KESGİNGÖZ Dilan ARSLAN

128 114
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Karşılaştırmalı Üstünlükler Yöntemiyle Türkiye’nin Dış Ticaretteki Yeri

Karşılaştırmalı üstünlükler yöntemi, ülkelerin sahip oldukları potansiyelleri doğrultusunda hangi ürünlerin ihraç ve hangi ürünlerin ithal edilmesi gerektiğinin kanıtıdır. Bu doğrultuda bu çalışmada Türkiye ekonomisi için hangi ürünlerin ihraç edilmesi gerektiği ve hangi ürünlerin ise ithal edilmesi gerektiği hesaplanmıştır. Hesaplamada 2005-2016 yılı verileri kullanılmıştır. Bir ülkenin dış ticaretinde hangi ürünlerde üstünlüğünün olduğu açıklanmış karşılaştırmalı üstünlükler yöntemi ile (AKÜ) hesaplanmaktadır. Bu çalışmada da Türkiye’nin 99 fasıl için hangi ürün veya fasıllarda üstünlüğünün olduğu AKÜ yöntemiyle hesaplanmıştır. 2005-2016 yılları için dünya ve Türkiye verileri Intracen ve TÜİK’ten alınmıştır. Bu çalışmanın amacı Türkiye’nin dünya ticaretinde yerinin belirlenmesi ve karşılaştırmalı üstünlüğünün belirlenmesidir. Ayrıca literatürde 99 fasıl grubunun üstünlüğünün de hesaplanmadığı görülmüştür. Literatürdeki bu eksikliğin giderilmesi açısından bir çalışma önem arz etmektedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Burhan ARDIÇ Doç.Dr. HAYRETTİN KESGİNGÖZ Dilan ARSLAN

129 94
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Kastamonu and Karabük Province Drum Zurna Artists and Köçek Teams

Drums and Zurna culture, which are part of the products produced in an aesthetic way aiming for art in a tradition by means of society or individuals, have probably shown the most effective presence in Kastamonu and Karabük provinces. It is used in almost every corner of the Anatolian geography and in the performances of folk dance, which are indispensable in folk dance and even in these games. In this study, some of the drums inden zurna and köçek team, which are in the position of culture transmitters, will be informed about their contribution to the local culture. In order to obtain the data of the study, document scanning method and personal interview methods were used. As a result, it is important to make the contribution of the performers of this geography to the promotion of the region and to bring the artists who carry these cultural codes and to do scientific studies in this context.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Enver KAPAĞAN Mustafa KUNDAKÇI Yılmaz BACAKLI Can DOĞAN

130 111
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Kastamonu ve Karabük İli Davul Zurna Sanatçıları ve Köçek Takımları

Toplum veya bireyler aracılığı ile bir gelenek dâhilinde sanat amacı güderek estetik bir biçimde üretilen ürünlerin parçası olan Davul ve Zurna kültürü belki de en etkili olarak Kastamonu ve Karabük illerinde varlığını göstermiştir. Toplum içerisinde düğünlerde, mehter takımlarında, ramazan aylarında, şenliklerde, festivallerde, siyasi liderlerinin ve yöneticilerinin pek çoğunun davet edilmesinde ve karşılanmasında, halkoyunlarının ve hatta bu oyunların içerisinde vazgeçilmezlerden olan köçek takımlarının sergilediği oyunların icrasında ve Anadolu coğrafyasının hemen hemen her köşesinde kullanılmaktadır. Bu çalışma ile kültür aktarıcıları konumunda olan davul –zurna ve köçek ekiplerinden bazılarının yöre kültürüne olan katkıları hakkında bilgi verilecektir. Çalışmanın verilerinin elde edilmesinde doküman tarama yöntemi ve kişisel görüşme yöntemleri kullanılmıştır. Bu çalışma değerlerin yaşatılıp sahip çıkılması bakımından kayda değerdir. Sonuç olarak bu coğrafyadaki icracıların yöre tanıtımına katkısını sağlamak bu kültürel kodları taşıyan sanatkârları gün yüzüne çıkarmak ve bu bağlamda bilimsel çalışmalar yapmak kültürün yaşatılması bakımından önemlidir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Enver KAPAĞAN Mustafa KUNDAKÇI Yılmaz BACAKLI Can DOĞAN

146 219
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Kavramsal Çerçeve Açısından Ifrs İle İslami Finansal Raporlama Standartlarının Karşılaştırılması

Günümüzde ülkeler arasındaki sosyal, siyasi, ekonomik, teknik yakınlaşmalar, yatırımcılara ve işletmelere sınır ötesi yatırım ve ticaret olanağı sağlamıştır. Bu durum, özellikle finansal bilgi kullanıcıları için işletmeler tarafından hazırlanan finansal bilgilerin yorumlanmasını zorlaştırmıştır. Bu yüzden ulusal düzeyde hazırlanan finansal raporlardaki farkların ortadan kaldırılarak finansal raporlardaki bilgilerin uluslararası düzeyde karşılaştırılabilir hale gelmesi için Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu tarafından Uluslararası Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartları geliştirilmiştir. Ancak son yıllarda başta batı olmak üzere tüm dünyanın ilgisini çeken ve ekonomik krizlere karşı bir çözüm olarak öngörülen İslami ekonomi ve finans sisteminde bu düzenlemelerin uygulanmasında zorluklarla karşılaşılmıştır. Bunun sonucunda, Malezya Muhasebe Standartları Kurulu (MASB), İslami Finansal Hizmetler Kurulu (IFSB) ve İslami Finansal Kurumlar İçin Muhasebe ve Denetleme Örgütü (AAOFI) gibi kurumlar alternatif muhasebe standartlarını formüle etmişlerdir. Bu çalışmanın amacı uluslarararsı muhasebe standartları ile İslami Finansal Kurumlar İçin Muhasebe ve Denetleme Örgütü (AAOFI) tarafından geliştirilen İslami finansal raporlama standartlarını kavramsal çerçeve açısından karşılaştırarak farklarını ortaya koymaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Melahat Karadağ

125 88
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Kenan Çığman As A Man of Culture

M. Kenan Çığman was a politician who was born in the time of the Ottoman State, educated in the One Party period and was a doctor practicing in different parts of the country, and went into politics in the ranks of the Democratic Party at the beginning of the multi-party period. As he felt the deficiency of adequate Islamic publications against the enemy of religion, atheist, Marxist, Darwinist, etc. propagandas that he had been exposed to heavily during his school years, he wanted to fill the deficiency to some extent in his writings, and to lead the people who were in search of. In our paper, the life of M. Kenan Çığman, who was a doctor, a politician and at the same time a man of culture that was mentioned with praise by the writers of Ahmet Kabaklı, Seyfi Orhon and Sabri Karadeniz, and his works named “İnançlar”, “Kaza-Kader Hayır ve Şer”, “Allah Divanında İnsan” and “Allah’ın Varlığının Delilleri” will be evaluated.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Recep Büyüktolu

137 148
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Kıblenin Mescid-i Aksa’dan Mescid-i Haram’a Tahvili

Tüm dinlerde bazı ibadetlerin yerine getirmesi esnasında belirli bir yöne dönme gerekli görülmüştür. Kutsal kabul edilen bu yönler, insanlar tarafından belirlenmemiş, ilâhî işaretle tespit edilmiştir. İslam hukukunda “Kıble” terimi ile ifade edilen bu yön, Mekke’de bulunan Kâbe’dir. Hz. Peygamber’in (sav) hicretten önce Mekke’de hangi tarafa yöneldiği konusunda farklı rivayetler bulunmaktadır. Bu konuda kıblenin Kâbe olduğu, Kudüs cihetine ibadet edildiği ve Kâbe’nin araya alınarak Kudüs’e dönüldüğü şeklinde üç farklı yaklaşım bulunmaktadır. Kaynaklarda yer alan veriler incelendiğinde, Hz. Peygamber’in (sav) risâletin başlangıcından itibaren Kabe’ye yöneldiği görüşü öne çıkmaktadır. Hicretten sonra Müslümanların ibadet esnasında Kudüs’e döndüğünde görüş birliği bulunmaktadır. Bunun dayanağı konusunda iki farklı yaklaşım görülmektedir. Birincisi Hz. Peygamber’in (sav) kendi tercihi olduğu diğeri ise Allah’ın emriyle yani vahiyle gerçekleştiği şeklindedir. Medine’de hicretten on altı veya on yedi ay sonra nihai olarak kıblenin, Kâbe olarak belirlendiği kabul edilir

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ömer Faruk Habergetiren

150 128
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Körfez Savaşı’ndan 1 Mart Tezkeresine Iraklı Kürtlerin Türk Dış Politikasındaki Yeri

Irak’ın Kuveyt’i işgali ile başlayan Körfez Savaşı sadece Irak’ı değil neredeyse tüm bölge ülkelerini son derece yakından ilgilendiren sonuçlar doğurmuştur. Bu ülkelerin başında hiç şüphesiz Türkiye gelmektedir. Irak’ın kuzeyinde yaşamakta olan Kürtlerin savaş sonrası fiilî bir yönetim oluşturmaları topraklarında yaşamakta olan Kürt nüfus ve PKK’nın bu karmaşık yapıdan istifade ederek Irak’ın kuzeyinde varlık göstermeye devam etmesi dolayısıyla Türkiye’yi yakından ilgilendirmiştir. 1990’lı yıllar boyunca Irak’ın kuzeyinde yaşanan her gelişmeye PKK’yı odak alan bir bakış açısı ile yaklaşarak müdahil olmaya çalışan Türkiye 21.yy’ın başlangıcından itibaren bölgeye yönelik parametrelerinde ise değişiklik yapmaya başlamıştır. Soğuk Savaş döneminden itibaren Batı Bloğu içerisinde yer alan Türkiye’nin söz konusu Bloğun lideri konumundaki ABD’nin Irak’ı işgal operasyonundaki askerî taleplerini TBMM’de reddetmesi söz konusu değişikliğin ilk emarelerinden olmuştur. Körfez Savaşı’nda ABD ile birlikte hareket eden Türkiye’nin Irak’ın işgalinde ABD’nin taleplerini reddeden bir ülke konumuna gelmiş olması Iraklı Kürtlerin ABD’nin hamiliğinde inşa ettikleri yönetimin Türk Dış Politikasındaki konumunu da yakından ilgilendirmiştir. Zira Körfez Savaşı’ndan Irak’ın işgalinin arifesine kadar olan süre içerisinde Iraklı Kürtler oluşturdukları yönetimi kademe kademe geliştirmişler ve işgal sonrası süreçte Irak’ın anayasal tek bölgesel yönetimine sahip olmuşlardır. Bu durum da Iraklı Kürtlerin Türk Dış Politikası’ndaki konumunun değişime uğramasını kaçınılmaz kılmıştır. Bu çalışma içerisinde de Iraklı Kürtlerin Türk Dış Politikasındaki konumlarının söz konusu zaman dilimi içerisinde nasıl bir değişime uğradığı hususunda bir perspektif sunulmaya çalışılacaktır

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Hasan Tevfik GÜZEL

119 95
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Kültürel Bellekte “Ayıp/lama” Kavramı ve Halk Hukuku Açısından Analizi

Bireyin yapıp ettikleri ya da söyledikleri, içinde yetiştiği toplumun kendisine sunduğu stereotip davranışları doğrultusunda şekillenerek anlam kazanır. Bu çalışmada, kültürel bellek kapsamında bireylerin aile ve toplulukta yapması ayıplanan, kuşaklararası aktarılan ya da aktarımda değişim süreci yaşanan davranışlar ve bunların nedenleri, sözlü hukuk bağlamında incelenmiştir. Bu kapsamda kuşaklar arası değişimi gözlemleyebilmek için yaşları 18-23 arasında değişen 23 kişiye ailelerine yöneltmek üzere; aile ve toplumda ayıplanan söylem ve eylemleri tespit etmeleri daha sonra bu düşüncelere katılıp katılmadıkları ve gerekçelerinin ne olduğu sorulmuştur. Elde edilen veriler neticesinde, sözlü hukuk yaptırımı olarak ayıplamanın sözlü kültür ortamında büyük oranda nesiller arası aktarıldığı, kültürel kod olarak hafif de olsa yaptırım içerdiği, fakat bazı konularda kırılmaların ve değişimlerin yaşandığı belirlenmiştir. Ayıp algısının mekân ve zamana, köy-kent ortamına, küreselleşme ve kentleşmeye, kadın ve erkeğin rollerine, toplumsal cinsiyet eşitliğine ve teknolojiye bağlı olarak değişme eğiliminde olduğu tespit edilmiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Emine ÇAKIR

149 138
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Kur’an Açısından Çokkültürlülük ve Eğitim

Gittikçe küreselleşen dünyada toplumlar, dünya görüşü ve hayat tarzı bakımından homojenliğini yitirmekte ve çok kültürlülük toplumsal hayatın her alanında gözlemlenmektedir. Bu durum göçlerle farklı inanç ve kültüre sahip olanların dışarından bir topluma dahil olmasıyla ortaya çıkabildiği gibi zamanla farlı düşünce ve yaşayış biçimlerinin aynı toplumda kabul görmesiyle de mümkün olabilmektedir. Elbette bu vakıanın kültürel, toplumsal ve siyasi alana etkisi olacaktır. Dahası sadece zikredilen alanlarla sınırlı kalmayacak eğitime ve eğitim politikalarına da yön vermeye başlayacaktır. Günümüzde çok kültürlülük ve çok kültürlü eğitim yaklaşımı çağdaş toplumların bir şekilde ilgilendiği ve hatta ilgilenmek zorunda olduğu bir alanı teşkil etmektedir. Türk eğitim sisteminde yer alan ve zorunlu derslerden biri olan DKAB dersi de 2000’li yıllarla birlikte üzerinde yapılan köklü değişiklikler ve yapılandırmacılık yaklaşımıyla önemli bir dönüşüme uğramış, diğer dinlere kendi bakış açısını ve yargılarını işe koşmaksızın programında yer vermeye başlamıştır. Vaziyet bu iken acaba Kur’an çok kültürlülüğe ve çok kültürlü eğitim anlayışına nasıl bakmaktadır? Bu çalışmada çok kültürlülük ve onun eğitime yansımaları Kur’an’da yer alan Müslim ve gayri Müslim ayrımı bağlamında ele alınacak, ilgili ayetler kapsamında bunun nereye kadar mümkün olduğu veya olabileceği irdelenmeye çalışılacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Nurullah AYDENİZ

103 81
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Kur’an-I Kerim'de ve Hz. Peygamber’in Sünnetinde Yetimler

İnsan hayatının dinimizde önemli bir yeri vardır. İslam toplumunda insanların haklarına çok önem verilmiştir. Bu yüzden korunmaya ihtiyaç duyan yetimlerin hakları en üstün mertebede görülmüştür. Allah insanları birbirine karşı sorumlu kılmıştır. Nasıl ki bir ebeveyn çocuğuna karşı sorumlu ise, eşler birbirine karşı sorumlu ise, toplum da yetimleri himaye etmekte sorumludur. Çünkü toplumu oluşturan bireyler nasıl yetişirse, o toplumun mensupları o derece huzur ve refah bulur. Bir çocuk babasını kaybettiğinde bu sorumluluk duygusunun çocuğa verilmesi gerekir. Bunu yapacak olan da toplumun bireyleridir. Toplumların temel hedefi, mensuplarına huzurlu ve müreffeh bir ortam hazırlamaktır. Huzurlu ve müreffeh bir ortam hazırlanabilmesi için bütün fertlerin ihtiyaçlarının karşılanması gereklidir. Özellikle yetimlerin ve kimsesizlerin yardımına koşulmalı ve ihtiyaçları giderilmelidir. Yetimlerin sorumlulukları aslen yakın akrabaya ait olsa dahi onlar devlete emanettirler. Onları kucaklayıp severek topluma kazandırmak; bizim dini ve insani bir görevimizdir. Dini metinler yetimlik hukukuna dikkat çekmiş ve insanlığa rehberlik edecek peygamberler dahi yetim olarak büyümüştür. Örneğin; Hz. İsa, Hz. Meryem ve peygamberler silsilesinin sonuncusu Hz. Muhammed(s.a.v.) yetim idiler. Âlimlerden Enes b. Malik, Mücahidimim Şafii ve niceleri de yetim idi. Ve tarihimizde de yetimlere önem verildiğini bildirmektedir. Allah Teâla Hz. Peygamber’e ‘‘Seni yetim bulup barındırmadı mı? Öyleyse sakın ezme!'' diyerek ilahi ahlakı, yetim peygamberin hayatından nebevi bir ahlak olarak insanlara duyuruyordu. Rasulullah Efendimiz ise, sünnetinde yetime bakılan evin en hayırlı ev olduğunu bildirmiştir. Günümüzde yetimlere gereken önemin verilmesi ve haklarının korunması için nebevi hayat tarzından örnekler verilerek çalışma şekillendirilmiştir. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır: Giriş, değerlendirme ve sonuç. Çalışmamızın birinci bölümünde yetim kavramını açıklayıp, daha sonra yetim kavramıyla ilgili kelimelere değindik. İkinci bölümünde ise, Kur’an-ı Kerim’den ayetler ve hadislerle konuyu açıklamaya çalıştık. Son olarak da Hz. Peygamber sonrası alınan tedbirlere değinerek çalışmamızı sonlandırdık.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Dilek ERGİN

127 427
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Kutadgu Bilig, Konuşmalar (Konfüçyüs) Ve Tao Te Ching’te Evrensel İnsani Değerler

İnsan, sosyal bir varlık olarak birlikte yaşadığı insanlarla ilişkiler kurmak zorundadır. Bu ilişkilerin temelinde, karşılıklı hak ve görevlerin yerine getirilmesi yatmaktadır. Toplum hayatında fertlerin haklarına müdahale ve kısıtlama, karşılıklı ilişkiler başlayarak bütün toplum dokusunun bozulmasına sebebiyet vermektedir. Her insan, yaşama, mal, mülk edinme, düşünme, soyunu sürdürme gibi temel haklara sahip olarak dünyaya gelmektedir. Tarihin her döneminde dinler ve toplumların yasaları tarafından bu temel haklara zarar verecek bütün davranışlar yasaklanmaktadır. İlahi dinlerin kitaplarında bu ilkelerin korunması ve saygınlığına yönelik beyanlar bulunduğu gibi, diğer dini inanışların yazılı ve sözlü metinleri ile geleneklerinde benzer beyanlar bulunmakta, bunların hayata geçirilmesinin emredildiği görülmektedir. Vahye dayalı olsun veya olmasın bütün dinler mutlu huzurlu bir toplum yapısı oluşturmak için bu evrensel değerlere vurgu yapmaktadır. Bu değerler, her dinde toplumsal yapının korunmasını, fertler arasındaki ilişkilerin ve sosyal hayatın düzenli yürütülmesini amaçlamakta, toplumun eğitilmesinde bir araç olarak kullanılmaktadır. Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar gelen peygamberlerin tebliğ ettiği dinler, ortak amaç olarak bu evrensel değerlerin hayata geçirilmesini hedeflemektedir. Aklın, dinin, malın, nefsin ve soyun korunmasını esas alan bu değerlerle toplum eğitilerek birbirine saygı gösteren insan topluluğu haline dönüşmektedir. Bu metotlarla toplamsal birlik ve beraberliğe katkı sağlamakta, ferdi olgunluk ve gelişime de ışık tutmaktadır. Evrensel değerleri öne çıkararak erdemli insan tipolojisini ortaya koymaya çalışan eserler, insanlık tarihi ile birlikte çok eski dönemlerden beri kaleme alınmaktadır. Bu eserlerden Konfüçyüs’ün Konuşmalar Kitabı ile Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig isimli eseri, evrensel değerler ve mutlu toplumu oluşturmak için verdiği mesajlarla oldukça dikkat çekmektedir. Doğu kültür coğrafyasının değerlerini öne çıkaran bu iki eserle birlikte Lao Tse’nin Tao Te Ching isimli eseri de erdemli insan tipolojisini öne çıkararak erdemli toplumun nasıl oluşacağı ile görüşler ileri sürülmektedir. İnsanlığın ortak malı ve değerleri olan doğruluk, iyilik, erdem gibi değerlerin temelinde insanlığın iyiliği ve mutluluğu yatmaktadır. Konfüçyüs ve Lao Tse'nin felsefi aydınlanma neticesinde ulaştığına inanılan değerler, Kutadgu Bilig’de de benzer üsluplarla zikredilmektedir. Bu değerler, vahiy mahsulü olan kutsal metinlerde yer almaktadır

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa BAŞ

124 101
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Mahr in Divine Religious

Throughout history, the family has been cared and detailed provisions have been made. One of these provisions is to pay one of the spouses to the other depending on the wedding. This payment is double sided in Judaism. The portion which paid by groom to bride’s father is called “mohar”, which paid by bride’s father to groom is called “drahoma”. It is possible to mention the existence of drahoma as a tradition in Christianity. The name of this payment in Islam is mahr which is paid by man to woman herself. It becomes woman’s own property. It can’t be used without her permission. Even under different names, such as mohar, drahoma, dowry, kalın, this payment is not only available in spiritual religions but also in non-religious systems . This situation implies the importance of the issue and the need to address it, but also prevents us from limiting the phenomenon to the religious sphere. Therefore, in our study the payment to the spouses will be discussed, but the examination of the whole will be transferred to the wider studies and its scope will be limited to the heavenly religions. In this context, general information about the mentioned concepts will be given, the provisions of this payment will be examined and similarities and differences between them will be tried to be determined.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ayşe Betül ALGÜL

123 104
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Medyada Yer Alan Bazı Toplumsal Olayların, Cuma Hutbelerinde Konu Olarak İşlenmesi Üzerine Bir Değerlendirme

İnsanların bilgilenmesinde, bilinçlenmesinde ve duyarlılığının artmasında dini değerlerin ve telkinlerin önemi büyüktür. Müslümanların gündelik yaşamlarında büyük öneme sahip olan camilerde okunan hutbeler de birçok konuda Müslümanlara telkinlerde bulunmayı amaçlamaktadır. Medyanın gündeme getirdiği bazı konuların Cuma hutbelerinde işlenmesi ve söz konusu konuların dini açıdan değerlendirilesi, rahatsız edici toplumsal hadiselerin yaşanmamasına katkıda bulunabilmektedir. Sosyal ilişkiler, sağlık, çevre, insan hakları gibi temel konuların medya tarafında haber yapılarak gündeme getirilmesi ve Cuma hutbelerinde de işlenerek pekiştirilmesi bu ve benzeri konular hakkında toplumsal bilincin oluşmasına katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir. Bu çalışma, medyanın gündem belirleme kuramı çerçevesinde, kitle iletişim araçlarında yer alan bazı toplumsal olayların, camilerde okunan Cuma hutbelerinde konu olarak işlendiğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışma kapsamında, medya tarafından haberleştirilerek gündeme taşınan ve camilerde hutbe olarak okunan bazı örnek konular incelenmiştir. Çalışmada, medyanın gündem belirleme kuramı ile birlikte kitle iletişim araçlarının toplumsal yaşamdaki fonksiyonları da ele alınarak değerlendirilmiştir. Konuya ilişkin literatürden de yararlanılmıştır

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa İnce

151 208
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Metaphorical Use Of Wishes And News Cues As A Translation Problem

The Holy Qur'an is the sacred book of Muslims. He is an Arabic word. Belagat and a congregation with a summit in mind, have taken into account the skills and curiosity of the addressee's language since it is a nazil. For this reason, even those who have received Islamic façades have used a style that will amaze them. It is to be taken as a religious responsibility that this effect of the Qur'an, which appeals to the ear and the heart, should be conveyed to other non-Arabic Muslim societies. For this reason, the translation of the Qur'an must be done meticulously; the meaning and literary styles that it contains should be echoed at the target. If this is not done, it should not be forgotten that a text that is boring to read, hard to understand, and does not appeal to literary taste, even if it is translated, will be subject to God. Therefore, the writers of the Qur'an must be dominant in the target language besides the source language, and they need to bear the concern of addressing the heart and the heart of their interlocutors. There is so much Quran translations in Turkey, but those who could make an impact before the public does not exceed the number of fingers. This can be explained by the lack of knowledge of the source language or the target language, the lack of literacy in the transfer to the target language, the unreasonable and unnecessary loyalty to the source language, and many more. As a matter of fact, these problems are mentioned in the arranged meal symposiums, and these are explained in books, articles and theses related to translation problems. However, these problems are superficially mentioned; There have not been many studies on specific issues. However, it is necessary to present the problems more specifically and propose solutions to them. For this reason, in this work, the metaphorical uses of news and wishes in the Qur'an as a narrowly framed issue will be considered as a translation problem. Problems that arise when these can not be transferred to the target language will be identified and concrete solutions will be provided. Subject to the point made in the concrete with certain qualities that stand out in Turkey and the meal will be examined more widely read among the people. Firstly, the conceptual framework of news and wishes in Arabic language will be drawn, their metaphorical uses will be mentioned and then the subject will be made clear through sample verses in the context of the subject. If this sample will be selected from those verses translated incorrectly in Turkey throughout the meal. Metaphorical usage in the verse will be used as a function, translation of the place of the meals will be evaluated, problems will be determined and suggestions will be made. Thus, it must be pointed out that certain concerns must be laid down at the point of translation of the Qur'an.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Avnullah Enes ATEŞ

128 79
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Mevlânâ’nın Düşüncesinde Havf ve Recâ

Tasavvufi iki kavram olan havf ve recâ, büyük sûfî ve düşünür Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, eserlerinde çeşitli metaforlarla işarette bulunulmaktadır. Havf; gelecekte vuku bulacak kötü bir olaydan korkarak kalbin yanması, rahatsız olmasıdır. Çünkü insan ya başına hoşlanmadığı bir şeyin gelmesinden veya arzu ettiği bir şeyi elde edememekten korkar. Burada kastedilen korku, insanın, Allah’ın kendisinden uzak kalmasından, O’nun gözünden düşürecek aykırı davranışlarda bulunmaktan korkmaktır. Tabi bu korkunun miktarı kulun Allah’ı bilmesi ile orantılıdır. Nitekim Peygamber (s.): “Hikmetin başı Allah korkusudur.” Havfın zıttı olan recâ ise havf gibi gelecekte vuku bulacak bir şeyi beklemek ve ummaktan kalbin duyduğu lezzettir. Umulan ve beklenen şeyin olması, birtakım sebeplere dayanır. Eğer bu sebepler yerine getirilmiş ise o güzel şeyin olmasını beklemeğe, recâ denir. Fakat bu sebepleri yerine getirmeden o şeyin olmasını beklemek reca değil temenni olur. Temenni ise insanı atalete ve tembelliğe sevk eder, cehd ve gayret sarfetme yoluna sevk etmez. Recâ sahibinin durumu ise tam bunun aksinedir. O halde recâ iyi ve güzeldir, fakat temenni fena ve çirkindir. İslam dini korku ve ümid üzerine inşa edilmiş bir dindir. Çünkü Kur’ân, insana ifrat ve tefritten uzak ve denge prensibine önem vermeyi, yani vasat bir kimse olmayı emretmektedir. Bu nedenle insan hayatında korkunun ve ümidin rolü birlikte zikredilmektedir. Mevlânâ"yı, düşüncesine ve inancına şekil veren İslam’ın iki ana kaynağından yani Kur’an ve sünnetten soyutlayarak anlamak ya da anlatmak mümkün değildir. Mevlânâ’nın gerçek düşüncesi, ölümünden sonra yazılan ve sıhhati tartışmalı rivayetlerden oluşan “menâkıp” kitaplarından ziyade, kendi eserlerinin ve sözlerinin ışığında aranmalıdır. Çünkü düşünceleri dikkatli ve sistematik bir bütünlük içinde incelendiğinde, bütün eserlerinin Kur"an ayetlerinden ve peygamberin hadislerinden hareketle İslam’ın esası olan tevhit inancını dile getirmek üzere yazıldığı görülecektir. Bu açıklamalardan hareketle, çalışmamızda, hayatını Kur’an ile yaşayan, bütün eserlerinde Allah"ın emirlerini insanlara tefsir etmeye, onların anlayabileceği seviyeye çekmeye çalışan Mevlânâ"nın “havf ve recâ” konusunda ne düşündüğünü öncelikle kendi eserlerinden yola çıkarak ana hatlarıyla incelemeye çalışacağız

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Halim GÜL

149 104
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Mey Artisan Seyfettin Sığmaz

Individuals transfer their knowledge and experiences through their material and spiritual cultural processes throughout their lives. Transferring the emotions and thoughts of people with aesthetic sounds is effective with the art of music. All kinds of ideas, music that affects the group and the owner of the office; it has an integrated role within society. In the places where people cannot express their emotions with their own sounds, the instrument accompanies the individual. In this context, it will be revealed that the artist Seyfettin Sığmaz,. The research was limited with Seyfettin Sığmaz. This study is a study that brings out the Seyfettin Sığmazı which is one of the artists who carefully examined and carried them to the official institutions in the art laboratories. These craftsmen are the ones that direct the society and can be considered as an ecole.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Aşkın ÇELİK Can DOĞAN Okan KAYA

113 212
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Mey Sanatkârı Seyfettin Sığmaz

Bireyler, yaşantıları boyunca birikim ve deneyimlerini maddi ve manevi kültürel süreçler aracılığıyla aktarırlar. İnsanların duygu ve düşüncelerini estetik sesler ile aktarması müzik sanatı ile etkili olur. Her türden fikir, zümre ve makam sahibini etkileyen müzik; toplumu kendi içinde bütünleştirici rol üstlenir. İnsan, duygularını kendi sesleri ile anlatamadığı noktalarda ise çalgılar bireye refakat eder. Bu bağlamda, kültür aktarıcıları niteliğinde olan sanatkâr Seyfettin Sığmaz’ın mey çalgısına kazandırdıkları ortaya konulacaktır. Araştırma, meyi ustalıkla icra eden ve geliştiren, bu anlamda ekol sayılabilecek usta sanatkârın gün ışığına çıkarılması ve ilk olması bakımından önem taşımaktadır. Verilerin toplanmasında doküman tarama yöntemi ve kişisel görüşme yöntemleri kullanılmıştır. Araştırma Seyfettin Sığmaz ile sınırlandırılmıştır. Bu çalışma, meyi sanat laboratuvarlarında titizlikle inceleyen ve resmi kurumlara taşıyan sanatkârlardan Seyfettin Sığmazı gün yüzüne çıkarır nitelikte olan bir çalışmadır. Bu sanatkârlar, topluma yön veren ve ekol sayılabilecek nitelikte olup yeni nesil müzisyenler için yol göstericidirler.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Aşkın ÇELİK Can DOĞAN Okan KAYA

170 208
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Michael Hardt ve Antonio Negri’de “İmparatorluk” Kavramının Yeni Medya Uygulamaları Çerçevesinde Değerlendirilmesi

XXI yüzyılın toplumsal dönüşümüne işaret eden tüm geleneksel küreselleşme anlayışları, ekonominin, kültürün ve siyasetin birbirinden bağımsız evrimini konu almıştır. Ancak, Antonio Negri ve Michael Hardt tarafından üretilen “İmparatorluk” kavramına konu olan küreselleşme modelinde, ulus-ötesi imparatorlukların erişebildiği tüm coğrafyaları, devlet yapısından topluma, ticaretten kültüre kadar yeniden ve bir bütün halinde şekillendirme şansı bulunduğu ortaya konmaktadır. Hardt ve Negri’ye göre bu değişikliğin temelini “enformasyon” oluşturmaktadır. Bugün tüm yeni medya kullanıcıları imparatorluğun istediği küresel yurttaşa evrilmektedir. Bu çalışma ile Hardt ve Negri’nin İmparatorluk kavramı ile vurguladıkları ulusaşırı korporasyonların, yeni medya uygulamaları ile gelişen elektronik ticaret kapsamında hayat bulduğu vurgulanmıştır

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Murat GÜLGÖR

127 182
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 MIGRATION OF AHISKA TURKS TO ANTALYA

Ahiska Turks migrate to Turkey from Russia, Georgia, Azerbaijan and Kyrgyzstan for several reasons. After 1992 many of them settled into Turkish cities such as Iğdır, Bursa, İstanbul, Ankara, Kocaeli, İzmir and Antalya. Though Ahıska Turks who settled in Antalya have lived some difficulties at first, they have adapted to social environment easily. The aim of this study is to investigate the struggle of Ahıska Turks to prepare their futures and to protect their values. To this aim we conducted a survey on Ahıska Turks who are living in Antalya. It is revealed that most of them are satisfied from their lives in Turkey and they are not thinking to go back.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Kuziyev İslam Nematoviç Karimov Akram Abbasoviç Serkan DİLEK Doç.Dr. HAYRETTİN KESGİNGÖZ Semiha DEMİRTAŞ

133 100
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Moğollar Tarafından 1237-1240 Yılları Arasında İtaat Altına Alınan Rus Knezlikleri

1206’da Cengiz Han ile başlayan Moğol seferleri XIII. yüzyılın en önemli olaylarından biridir. 1227’de Cengiz Han’ın ardından Moğol tahtına geçen oğlu Ögeday, Batu önderliğindeki ordunun Rusya, Doğu ve Orta Avrupa’ya sefer yapmasına karar vermiştir. Ordu 1236 yılında sefere başlamıştır. Moğollar Rusya’ya ilk olarak Kuzey Rusya’daki Ryazan’dan girmişlerdir. Ardından Büyük Knezliğin olduğu Vladimir’e yürümüşlerdir. Yolları üzerindeki Kolomna ve Moskova’yı ele geçirmişler, sonra başkent Vladimir’de hâkimiyet sağlamışlardır. Vladimir’in düşüşünü Suzdal, Rostov, Gorodets, Tver, Torjok, Kozelsk gibi Kuzey Rus Knezlikleri takip etmiştir. Kuzey Knezliklerini ele geçirdikten sonra Batu, Güney Rus Knezliklerine doğru harekete geçmiştir. Pereyeslavl, Çernigov’un ardından eski başkent Kiev de Moğolların eline geçmiştir. Ögeday’ın ölümü Moğol seferlerini durdurmuştur. Batu, seferi bitirip İdil nehri civarında Ordası’nı kurmuş ve Rus Knezliklerini kendisine bağlamıştır. Sefer sonucunda Batu’nun kurduğu Orda, 1241-1502 yılları arasında Rusya bölgesinin siyasi tarihine yön vermiştir

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Umut YOLSEVER Kemal ÖZCAN

145 143
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Muhammed Âbid Es-Sindî As a Scholar

Muhammad Abed al-Sindî is one of the late Ottoman scholars who devoted his life to scholarship and journeys and to copyright. He is a great Islamic scholar who was born in the Sind region and immigrated to the Hijaz region during his youth together with his family. He started his education at an early age under his grandfather's direction. Later, after his migration to the Hijaz region, he took lessons from many scholars of this period, including his physician Uncle Shaykh Muhammad Husain al-Ansari. Shortly after the death of his grandfather and his father, he immigrated to Yemen with his uncle. He spent part of his life in Yemen and in the surrounding areas with teaching and scholarly activities. During the time he was in Yemen, he was the private doctor of the administration. He was sent to Mehmet Ali Pasha in Egypt as ambassador of the Yemen government. The purpose of this article is to introduce Muhammad Abid, who is not much known in our country, to some extent and to introduce his works to the researchers. In our study, information was given about life, his masters and students, his appointment by Mehmet Ali Pasha to the president of the jury. His works were also briefly introduced. The source of this paper consists of Sindi's own printed works, his manuscript writings, and many articles and academic studies. Especially Said Bektash's writings about the writer comes first place. The paper has been written and concluded with an evaluation of the scientific accumulation that he has left.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ali TAŞKÖPRÜ

122 89
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Muhammed Âbid Es-Sindî As a Scholar

Muhammad Abed al-Sindî is one of the late Ottoman scholars who devoted his life to scholarship and journeys and to copyright. He is a great Islamic scholar who was born in the Sind region and immigrated to the Hijaz region during his youth together with his family. He started his education at an early age under his grandfather's direction. Later, after his migration to the Hijaz region, he took lessons from many scholars of this period, including his physician Uncle Shaykh Muhammad Husain al-Ansari. Shortly after the death of his grandfather and his father, he immigrated to Yemen with his uncle. He spent part of his life in Yemen and in the surrounding areas with teaching and scholarly activities. During the time he was in Yemen, he was the private doctor of the administration. He was sent to Mehmet Ali Pasha in Egypt as ambassador of the Yemen government. The purpose of this article is to introduce Muhammad Abid, who is not much known in our country, to some extent and to introduce his works to the researchers. In our study, information was given about life, his masters and students, his appointment by Mehmet Ali Pasha to the president of the jury. His works were also briefly introduced. The source of this paper consists of Sindi's own printed works, his manuscript writings, and many articles and academic studies. Especially Said Bektash's writings about the writer comes first place. The paper has been written and concluded with an evaluation of the scientific accumulation that he has left.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ali TAŞKÖPRÜ

137 125
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Muhammed b. Gazî el-Malatyavî’de Hikmet Tasavvurunun Tasavvufî Açıdan Değerlendirilmesi

Hikmet, insanın gücü ölçüsünde eşyanın mahiyet ve hakikatini anlayabilmesidir. Evrendeki bütün varlıkların görünen ve bilinen (fiziksel) tarafının yanında bir de görünmeyen hakiki (metafizik) yönü vardır. Esasen hikmet, eşyanın hakikatini idrak etmek, fizik âleminin ötesinde metafizik gerçekleri algılayabilme yeteneğidir. Yaşadığımız dış dünyanın ve maddenin seyri yanında kendi iç dünyamıza yolculuk yapabilmektir. İslam düşüncesinde pek çok âlim, sufî ve şair, Allah-insan-varlık ilişkisini ele alırken meselenin hakikatini kavrayabilmek için hikmet ve hikmetli sözleri kullanmıştır. Bu geleneği sürdürenlerden biri de Muhammed b. Gazî elMalatyavî’dir. Anadolu Selçukluları zamanında yaşamış Malatyavî, dönemindeki diğer pek çok sufî gibi anlatmak istediği konuları eserlerinde hikmetli sözlerle ifade etmiştir. Bu çalışmada, müellifin Ravzatu’l-ukûl adlı eserinden hareketle ele aldığı hikmetli sözlerden seçmeler yapılarak onun hikmet tasavvuru tasavvuf düşüncesi açısından değerlendirilecektir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Hamdi KIZILER

135 150
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Mühimme Defterlerinde Ehl-İ Beyt Ve Nakîbü’l-Eşrâflıkla İlgili Hükümler

Mühimme Defterleri, Osmanlı Devleti’nde, Dîvân-ı Hümâyûn’da görüşülen konular üzerine padişahın onayı alındıktan sonra düzenlenen fermanların sûretlerinin kaydedildiği defterlerdir. Bu defterler, Osmanlı Devleti’nin merkez ve taşra teşkilâtının idarî yapısı ve çalışma şekilleri, devlet-tebaa ve devlet-esnaf münasebetleri, imar, iskân ve iktisat konuları, iç siyaset, isyanlar ve bastırılma şekilleri, askerî tarih, strateji, dış siyaset ve devletlerarası ilişkiler gibi çok geniş ve önemli hükümleri ihtiva etmektedir. Mühimme Defterlerinde ehl-i beytle ilgili olarak seyyid ve şeriflerin nesepleri, onlara tanınan imtiyaz ve muafiyetler, yerel idarecilerle ilişkileri gibi hususlar başta olmak üzere Nakîbü’l-eşrâf, Nakîbü’l-eşrâf Kaymakamları ve Sâdât Çavuşları hakkkında oldukça geniş muhtevada kararlar bulunmaktadır. Tebliğimizde Mühimme Defterleri ve Muhtevâsı izah edilerek seyyidler hakkında verilen kararlar, seyyidlere hitaben yazılan hükümler, seyyidlerin nesep/soy bilgileri, seyyidlerin siyasî, ictimâi ve askerî alandaki görevleri ayrıntılı olarak analiz edilecektir. Böylelikle Mühimme Defterleri ışığında Nakîbü’l-eşrâflığın tarihi serüveni, işlevleri ve seyyidlerle ilgili hükümler hakkında önemli bilgiler sunulacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ayhan IŞIK

130 163
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Multıculturalısm And Educatıon In Terms Of Qur'an

In an increasingly globalized world, societies lose their homogeneity in terms of worldview and lifestyle, and multiculturalism is observed in every aspect of social life. This can be achieved by the inclusion of a community outside of those who have different beliefs and cultures with immigration, but also by the acceptance of different forms of thought and life over time in the same society. Of course, this case will have an impact on the cultural, social and political arena. Moreover, it will also begin to direct training and education policies that are not limited to the areas mentioned. Today, multiculturalism and multicultural education approach constitute an area that contemporary societies are in some way interested or even interested. DKAB course, which is one of the compulsory courses in the Turkish education system, has undergone an important transformation with the radical changes and constructivism approach that has been made over the years of 2000 and has begun to give place to other religions without hiring their own point of view. While this is the case, how does the Qur'an view the multicultural and multicultural understanding of education? In this study, multiculturalism and its reflections of education will be examined in the context of the distinction between Muslim and non-Muslim in the Qur'an and it will be tried to examine how far it is possible or possible within the context of the related verses

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Nurullah AYDENİZ

195 125
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Musical Artists Named in “Sefine-i Evliya” which was written from Mr. Hüseyin Vassaf

This study has been prepared for determining the Sufis, who are also musical artists, as included with the biographies, memories, perfections, and works in the book of Osmanzade Hüseyin Vassaf Bey named “Sefine-i Evliya-yı Ebrar, Şerh-i Esmar-ı Esrar” serving as an encyclopedia of Sufis; and classifying those individuals based on the historical development and change of our Classical and Religious music and based on the religious orders that the Sufis engaged in music are devoted to, by way of including necessary additional information about them; and for presenting many facts ranging from the religious orders’ viewpoints towards art, culture, and music to their differences in performance, from their repertories to meaning characteristics in lyrics. Sefine-i Evliya is a work of source characterized as a translation book consisting of totally 5 volumes. Furthermore, many Sufis, who are also musical artists, were determined in each volume of this work; and they were compiled separately based on the volume by including additional information.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Türkân Uymaz

114 83
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 MUSICAL THERAPY IN ANCIENT GREECE: BERGAMA ASCLEPION SAMPLE

According to the Ancient Greek, music had a big importance for the education of soul and for circumcision. The history of musical therapy goes back as the history of medicine. There are data about that music was used for the treatments of diseases such as depression, mania, epilepsy, homesickness-melancholy, insanity, hysteria, paralysis, gout, inflammatory diseases, rheumatism, various pains, plague, measles, and hydrophobia in Ancient Greece. It was asserted in Odyssiea written by Homeros in the 9th Century B.C. that music was good for bleeding. Plato, Aristidis, and Celsus treated the mental disorders by the help of music. When Asclepios advanced in the carrier of God of Medicine, he made the similar of Asclepion in Epidaures founded in Bergama in the 4th Century B.C. As we understood from the inscriptions, the methods of physiotherapy, suggestion, and musical therapy that are also still being used today were applied in asclepions. Asclepion, in Bergama town of İzmir, which is one of the health temples founded for the sake of the Medicine God Asclepios, is a westernmost city in the East and an easternmost city in the West with its beautiful nature and healing natural resources. Bergama; is a health city in which the natural treatment methods such as music, theatre, sports, sun, mud was first used, the snake that is the symbol of medicine and pharmacy was found, the first hospital Asclepion was founded. In this study, musical therapy was featured by mentioning the treatment methods in Asclepion

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Serkan ÇELİK

126 151
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Muslim and Turkish Administrator Officials in Chatai Khanete

Genghis Khan shared his property among his sons before he died. Because it was the Mongols heritage tradition. The second son of Genghis Khan’s and Börte’s: Chatai. His inheritance Ilı, Issyk-kul, up Çu, and Talas basin and Kasgarya and Mawaraunnahr land. Uighur, Turkish, and Chinese officers have defended the ruined western cities during the Mongol ınvasions. These officers were influential in the establishment of the Mongolian political organization. According to the Mongols, administrative works are embarrassing. For his, non-Mongolian, skilled administrators in the civilian organization have worked. These administrators tried to protect the people from the physical and economic pressures of the Mongols

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Betül Sümeyre TAHTALI

134 119
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 New Tendencies in Plastic Arts in 21st Century Balkan Geography

There are many initiatives about on artistic aesthetics that have echoed throughout Europe since the Renaissance. These initiatives that appears in the 20th century, have made significant distances in material and conceptual content after both world wars and experimental approaches have begun to be accepted in many western countries. However, in the plastic arts literature, the sources that deal with the effect of this transformation on the Balkans, are quite limited. Whereas, today the Balkans are one of the geographical regions that have studied rapidly the changes in the discipline of plastic arts. In this study, we have presented the latest art productions in the Balkans for to support suggestion we mentioned. (For this presentation; Croatia, Republic of Macedonia, Serbia and Greece (which could be counted as the Balkan country) were visited (2017), and museums and art galleries in these countries were investigated).

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Burak BOYRAZ Ü. Irmak ŞAHİN

141 91
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Nikolay Alkesandrovich Berdyaev Felsefesinde Varoluşsal Sorun Olarak Özne ve Nesne

Varoluşçuluğa nazaran felsefenin görevi, klasik rasyonalist ifadelerde yansıdığı gibi bilimle olduğu kadar insanın bireysel varlık olma sorunlarıyla da uğraşmaktır. Fakat insanın var olma meselesinde karşımıza çıkan sorunlar hala güncelliğini korumaktadır. Bilindiği gibi Descartes’ten Kant’a kadarki felsefe problemin merkezini nesneden özneye taşıyarak varlığın anlamını öznede aramaya başlamıştır. Özne nedir? Bir şeyi tanımaya yönelik olarak benimle epistemolojinin öznesinin ilişkisi nasıldır? Alman idealistleri Fichte, Schelling ve Hegel insan sorununu özne sorunu ile değiştirdiler. Berdyaev varoluşsal bir sorun olarak yaklaşmakta ve Alman idealizmini nesnelleştirme problemini sadece sıradan algı, duyum, zihinsel ve fiziksel hatta öznel ve objektif tutum olarak almakta olduğu konusunda eleştirmektedir. Bu çalışmada Rus din felsefecilerinin varoluşçu okulunun en öne çıkan düşünürlerinden N. A. Berdyaev’in varoluşsal metafizik çerçevesinde geliştirdiği ruhun felsefesi üzerinden özne nesne problemine yaklaşımı temellendirilmeye çalışılacaktır. Çalışmadaki bir diğer önemli nokta insan ruhunun kültürel ve tarihsel gelişimi için nesneleştirmenin olumlu yönlerinin analizi olacaktır

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Kasim MÜMİNOĞLU

125 74
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 NURLY BOLAShAQTYŃ DAŃǴYL JOLYNDAǴY BILIMDI JASTAR

Búgіngі jas bolashaq Qazaqstannyń jandy beınesі. Jastardy bіlіm jolyna salyp, túzý joldan taıdyrmaı, sanaǵa sáýle shashar oqý bіlіmnіń tіzgіnіn ustatý memleket pen qoǵamnyń mіndetі sanalady. Qandaı myqty memleket bolmasyn jastardyń bіlіmі men oqý-aǵartý іsіne kóp kóńіl bóledі. Keleshektіń іrgetasyn qalaý úshіn, eń aldymen sol eldіń jastarynyń sanaly urpaq bolyp jetіlýіne kúsh salý kerek. Qazіrgі tańda Elbasymyz dál osy baǵytta kóptegen jumystar atqarýda. Árbіr jastyń alańsyz, bіlіm nárіmen sýsyndaýyna barynsha jaǵdaı jasalǵan. Nurly bolashaqtyń dańǵyl jolynda shabysy qatty tulpardaı júıtkіgen Qazaqstannyń jastary tektі ulttyń urpaqtary ekenіne keler kún men atqan tań bіrden-bіr kýágerі bolmaq.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Gayhar SANAY ERĞALİKIZI

131 87
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 On His Basmala Tractate of Dawud al-Hanafî al-Karsi al-Birgivi

There is a situation in which the work of Davut al-Khanafi al-Karsî al-Birgivî called as a Basmala tractate, which leads to suspicion about who the author is makes are search on it. It is not clear whether the author is Karsî or Birgivî. If the author is Karsî, is it one of his own copies of the basmala or another independent tractate? As a result of the source search and content analysis it was found that Mehmet al - Birgivî does not have any basmala tractate, and that Kârsî has two tractates with the same name. Although the names of these two tractates are similar, they are understood to be different and their reasons are different. When it comes to Birgivî's nickname, which is mentioned together with Karsî, it is possible to explain by spend an important part of his life as a lecturer in Birgi which town is his spiritual teacher Birgivî. In this paper, a literature review and content analysis were carried out to determine that the basmala tractate belongs to Karsi.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Tuğrul Tezcan

118 81
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Opinions of Prospective Teachers About Adding Values In Education Faculties*

The aim of this study is to determine the opinions of prospective teachers about adding values in education faculties. The research is designed according to the qualitative method. The population of the research is composed of prospective teachers having education in the department of primary school teaching, social sciences teaching, science teaching and elementary mathematics teaching in the education faculties of the universities in Turkey. Participants of research are the students from Akdeniz, Atatürk, Dicle, Gazi, Muğla Sıtkı Koçman, 19 Mayıs and Yıldız Technical Universities. The research data were collected during spring year 2016-2017. The qualitative data of the study were obtained from 291 prospective teachers voluntarily. According to the qualitative results, the ratio of the proportion of pre-service teachers who think that values are not gained is twice as much as the number of teacher candidates who think that values are gained.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Engin DEMİR Yusuf BUDAK Cennet GÖLOĞLU DEMİR

166 116
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Osmanlı Adalet Düşüncesinde Değişim: Kanun-i Esâsî ve ABD Anayasası Bağlamında Karşılaştırmalı Bir İnceleme*

Adaletin tarihsel yönü güncel siyasi meseleleri çözümlemek üzere başvurulan temel kaynaklarından biridir. Tarihsel adalet incelemelerinde anayasal metinler, karşılaştırmalı inceleme yöntemiyle bir toplumun adalet düşüncesindeki değişimi anlama imkânı sunan özel metinlerdir. Anayasalarda yer alan temel hak ve hürriyetlerle ilgili hükümler anayasayı oluşturanların adalete dair fikirlerini ifade ettiği gibi onların adalet düşüncesindeki değişimin boyutlarını da ortaya koymaktadır. Bu tebliğde Osmanlı anayasasında yer alan temel haklar ve hürriyetler konusu ile ABD’de anayasasındaki temel hak ve hürriyetler konusu karşılaştırılmaktadır. Tebliğde öncelikle Osmanlı anayasasındaki ilgili maddeler tespit edildikten sonra ABD anayasasında yer alan ilgili madde ve hükümlerle karşılaştırılmaktadır. İnceleme sonucunda öncelikle her iki anayasa metninde modern adalet düşüncesinin esas alındığı tespit edildi. İkinci olarak Osmanlı anayasasında temel hak ve hürriyetler ve adalet düşüncesi ile ilgili modern tanımlamaların yapıldığı sonucuna ulaşıldı. Son olarak Osmanlı anayasasında klasik siyaset düşüncesinde yer alan adalet formunun değiştiği ve bunun yerine günümüz anayasalarında görülen bir adalet düşüncesinin benimsendiği anlaşılmaktadır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Yunus Kaplan

120 80
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Osmanlı Devleti’nde Sünnî Düşüncenin Resmî İdeoloji Olarak Kabul Edilmesi Üzerine Bir Değerlendirme

Kuruluşundan itibaren Osmanlı Devleti’nin resmî din anlayışı, Sünnî İslam anlayışı çerçevesinde şekillenmiştir. Bu anlayış, Osmanlı topraklarında hâkim konumda olan biri Mâtürîdîlik diğer Eş‘arîlik olmak üzere Sünnîliğin iki ana damarı tarafından temsil edilmiştir. Osmanlıda Sünnî düşüncenin resmî din anlayışı olarak benimsenmesinde özellikle XV-XVI. yüzyıllarda yürütülen Şiî propagandası önemli rol oynamıştır. Bu yüzyıllar, Osmanlı resmî dinî ideolojisinin büyük değişim yaşadığı ve bu ideolojiye karşı muhalif birtakım dinî hareketlerin ortaya çıktığı bir dönemdir. Sünnî düşünceye karşı çıkan bu tür muhalif hareketin başında ise Şiîlik propagandası yürüten Safevîler ile Anadolu’daki Kızılbaşlık hareketi gelmektedir. Devletin ve toplumun yapısı ve inancı için bir tehdit olarak görülen bu eğilimlere karşısında Osmanlı Sultanları, devletin hem siyasî hem de dinî yapısında merkezîleşme eğilimi içerisine girmişler, bilhassa yıkıcı Şiî faaliyetleri karşısında devletin resmî ideolojisi olan Sünnîliği pekiştirmeye ağırlık vermişlerdir. Bu bağlamda Sünnîlik güçlendirilmeye çalışılmıştır. Bu durum Sünnîliğin daha da güçlenip devlet doktrini olarak öne çıkmasında önemli rol oynamıştır

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Recep Önal

132 236
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Participation of Azerbaijan in the activities of UNESCO on protection and promotion of Multicultural values

The role of UNESCO in the solution of problems arising on the development of world culture is undeniable. The organization has developed unit standards of mutual relations between cultures in its documents, particularly "Declaration on the principle of tolerance", "Convention on the Conservation and Promotion of Cultural Self-Diversity" based on global consensus of the principle of equality of cultures. In this direction, the Republic of Azerbaijan verified the documents signed by UNESCO and for this purpose; the President of the country has signed a relevant decree, series of events have been organized and relevant work has been done. Currently, the project "Cultural diversity is our cultural unity" is being implemented within the framework of the convention

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Zaur MAMMADOV

153 132
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Paylaşmanın Öznel İyi Oluşa Etkisi

Bu çalışmada paylaşmanın öznel iyi oluşa etkisi araştırılmıştır. Diener öznel iyi oluşu bireylerin az acı çok mutluluk, tatmin edici çok etkinlik az engellenme, çok fazla hoş az nahoş duygular yaşadıklarında hissettikleri şeyin yaşam doyumu yüksek bir hal olduğu bu duruma da yüksek öznel iyi oluş diyebileceğimizi belirterek, öznel iyi oluşun bireyin kendi yaşamını yine kendi belirlediği kriterlere göre değerlendirmesidir şeklinde yorumlar. Paylaşmadan kastedilen infak ve sadakadır. İnfak malda ve diğer şeylerde zorunlu ve nafile olarak yapılan harcamalara denir. Çalışmaya 227 kadın, 266 erkek toplam 493 kişi katılmıştır. Paylaşma ile ÖİO arasında istatiksel düzeyde anlamlı pozitif ilişki gözlenmiştir. r=,500, p<,000. Bununla beraber paylaşmanın ÖİO alt boyutları Yaşam Zorluklarıyla Baş Etme r= ,284, p<,000 ve Geleceğe Bakış arasında r= ,373, p<,000 pozitif bir ilişki gözlenmiştir. Bulgulara göre paylaşma bireyin geleceğe umutla bakmasında, yaşam zorluklarıyla başa çıkmada ve genel olarak bireyin kendini mutlu hissetmesinde pozitif bir etkiye sahiptir denilebilir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ahmet Canan Karakaş

150 207
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Pazarlama ve Toplum Arasindaki Müşterek İlişki

1900’lü yılların başında pazarlama disiplinin ortaya çıkmasından itibaren pazarlamanın kapsamı sürekli bir değişim ve gelişim içinde olmuştur. Fakat pazarlama ile ilgili bilim adamları henüz pazarlamanın kapsamı ile ilgili bir sonuca varamamışlardır. Pazarlamanın kapsamı ile ilgili tartışma incelendiğinde, bu tartışmanın özünün pazarlama ve sosyal konular arasındaki ilişkiler olduğu görülmüştür. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı Pazarlama ve toplum arasındaki ilişkiyi makro-pazarlama, sosyal pazarlama, sosyal alışveriş ve tüketici davranışları perspektiflerinden incelemektir. Konu ile ilgili literatür incelendiğinde, pazarlamanın mutlaka sosyal yönleri de içine alması gerektiği ortaya çıkartılmıştır. Çünkü hayat kalitesini arttırabilmek ve dünyayı daha yaşanılabilir bir yer kılabilmek için hem toplum pazarlama için hayati önem taşımaktadır, hem de pazarlama toplum için çok önemlidir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mesut ÇİÇEK

102 88
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Perceptıon of Governance In Water Admınıstratıons: Antalya Exchange Of Water And Waste Water Admınıstratıon

The study measures whether the implementation level of the Antalya Water and Wastewater Administration (ASAT) governance principles is sufficient. The aim of the work is to demonstrate the effectiveness of the regulations on participation, transparency and accountable principles from the elements of the ‘governance’ approach to municipal law enacted under the local government reform. This scope of work; ASAT’s management, human resources, laboratory SCADA system, wastewater and stormwater management unit and all other units, it was tried to perceive the concept of governance, to apply principles, to reveal the effects of the principles and to examine the problems arising from their implementation. As a result; It is seen that the concept of governance, which is on the agenda of international organizations since the 1990s, has been included in public activity reports, conferences have been organized to improve and the way in which management has changed, has not been fully adopted in the ASAT and it has been adopted in the adopted regions. ASAT seems to have just started to adopt the principles of governance within the organization.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Rukiye ÖZKAN Metin ÖZKARAL Levent AYTEMİZ

122 79
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Perfectionism and Problem-Solving Skills in Primary School Children

The present study aimed to investigate whether there was a significant correlation between perfectionism and problem-solving. In the study that was conducted with the descriptive survey model, the study group included 185 3rd and 4th grade primary school students (97 girls and 88 boys). The Perfectionist Self-Presentation Scale and the Problem-Solving Skills Scale (7-11 years) were used to collect the study data. Data analysis was conducted with Mann Whitney U-test and correlation analysis was used to determine the correlations between scale scores. In the study, it was determined that the students’ perfectionism and problem-solving were not affected by the gender variable. It was found that they made was higher when compared to the older students and as the students got older, their problem-solving skills improved as well. There was a negative correlation between the Perfectionist Self-Presentation Scale and Problem-Solving Skills Scale scores.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Arzu Özyürek ÖZKAN Zuhal BEGDE Nadire Ferah YAVUZ

147 74
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 PISA Örneklemi Üzerinden Beşeri Sermaye İle Bölgesel Kalkınma İlişkisinin İncelenmesi

Gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkelerin farkları ve bölgeler arası eşitsizliklerin sebepleri, iktisadi kalkınma çalışmalarının temelini oluşturmaktadır. Teknolojik gelişme, nüfus, finansal gelişim, kamu borçları, dış borçlar gibi faktörlerin yanı sıra beşeri sermayenin kalkınma üzerindeki etkisi önem kazanmıştır. Bu çalışma ile sosyal sermaye ve bölgesel kalkınma ilişkisi incelenmektedir. Özellikle Türkiye gibi genç nüfusu yüksek bir ülkede beşeri sermaye kalkınma için en önemli unsurdur. 15 yaş grubu öğrenciler arasında eğitim performansını ortaya koyan PISA (Programme for International Student Assessment) araştırma sonuçları ile aynı bölgelerin kişi başına GSYH rakamları ile mukayese edilerek, Türkiye'nin bölgesel kalkınmasında beşeri sermayenin etkisini ortaya konmaktadır. Türkiye’de doğu ve batı bölgelerinde iki alanda da benzerlik göstermektedir. İki veride de doğu bölgeleri en düşük puan ve rakamlara sahipken, batı bölgelerinin daha yüksek rakam ve puanlara sahip olduğu açıkça görünmektedir. Ancak bölgeler kendi içinde farklılıklar gösterebilmektedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Yasemin BOZKURT ÖZYALÇIN Ömer Faruk Özyalçın

134 124
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Product / Brand Placements on Live Broadcasting Applications

As a new communication channel live broadcastings have been more popular on social media platforms day by day. After the awareness of this popularity, the companies have started to use these channels more effectively such as placing products and brands on live broadcasts, promoting products and brands via celebrities and micro-celebrities. The aim of this study is to reveal the motivation and importance to watch live broadcasts on social media and to explore its effects on individuals and companies. Data was collected through a live broadcasting application and randomly selected broadcasts were watched 10 times in a day during 15 days. Totally 280 broadcasts were watched and the videos were analyzed based on previously determined criteria. These study were applied both in 2005 and 2007 to reveal the differences in time. The results of the indicated that the number audiences of live broadcasts have increased in time, the broadcasts located at the top are watched more, the day of the week and time of the broadcasts affect the numbers of the audience and approximately 50% of the broadcasts include product / brand placement

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

İkram Daştan Mesut ÇİÇEK

109 75
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Provisions Related to Ehl-i Beyt And Nakîbü’l-Eşrâf In Muhimme Registers

Mühimme Registers were the registries in which the copies of edicts were recorded that were edited after the approval of Sultan on the issues discussed in Dîvân-ı Hümâyûn in Ottoman State. These registries contain very large and important provisions such as the administrative structure and ways of shapes of central provincial organizations, state-tebaa and state-artisan relations, zoning, settlement and economic issues, domestic politics, riots and forms of repression, military history, strategy, foreign policy and interstate relations of the Ottoman Empire. There are quite wide content decisions about Nakîbü’l-eşrâf, Nakîbü’l-eşrâf Qaimaqams and Sâdât Çavuşs especially such as the lineage of sayyids and sheriffs about Ehl-i Beyt, their privileges and exemptions, their relations with local administrators. In this study the Mühimme Registers and their contents will be explained detailed and decisions made about sayyids, provisions addressed to the sayyids, nesep/genealogy information of sayyids, political, social and military duties of sayyids. Thus, the important information will be provided about the historical adventure and functions of Nakîbü’l-eşrâf and provisions about sayyids within the light of Mühimme Registries

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ayhan IŞIK

134 182
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Qur'an and Hz. Orphans in the Prophet Sunnah

Human life has an important place in our religion. In Islamic society, the rights of people are very important. Therefore, the rights of orphans in need of protection have been paramount. Allah has made people responsible for each other. Just as a parent is responsible for his / her child, and a spouse is responsible for each other, society is responsible for protecting orphans. Because, just as the individuals who make up the society grow, the members of that society find such peace and prosperity. When a child loses his father, this feeling of responsibility must be given to the child. They are the individuals of society. The main goal of societies is to prepare a peaceful and prosperous environment for its members. In order to prepare a peaceful and prosperous environment, it is necessary to meet the needs of all individuals. In particular, orphans and orphans should be supported and their needs should be met. Even if the responsibilities of orphans belong to the close relative, they are entrusted to the state. Embracing them and loving them to society; it is our religious and humanitarian duty. Religious texts drew attention to the Law of orphans and even prophets who would guide humanity grew up as orphans. For Example, Hz. Jesus, Jesus. The last of Mary and the prophets was the Prophet. Muhammad (s.a.v.) they were orphans. One of the scholars Enes b. Malik, Mujahid, Imam Shafii and many others were orphans. And in our history, the orphans are given importance. Allah Is The Messenger Of Allah. He said to the Prophet, "did he find you an orphan! Then don't crush it!" the divine moral values of the orphan Prophet's life as a prophetic morality was announced to people. On the other hand, the Prophet (s.a.v.) reported that the house in which the orphans were taken care of in his Sunnah was the most auspicious house. In order to give importance to orphans and to protect their rights, work has been shaped by giving examples from the nebi life style. The study consists of three parts: introduction, evaluation, and conclusion. In the first part of our study, we explained the concept of orphan and then touched on the words about the concept of orphan. In the second part, we tried to explain the subject with verses and hadiths from the Qur'an. Finally, Hz. We ended our work by referring to the precautions taken after the Prophet.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Dilek ERGİN

104 108
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Real Estate Appraisal System for Preventing Loss of Title Deed Fees and Property Tax

While the real estate is changing hands in the current system, both the buyer and the seller pay 20 percent of the land value (40 in total). According to the Law on Fees numbered 492, if the real sale price of the realty is below the real estate value of the municipality, the taxpayers must declare the real estate value of the municipality in the land office. If the real sale price is high from the real estate value of the municipality, the taxpayers need to declare the real sale price. However, when the parties make a declaration of value, in most cases, they declare the value of the property tax which is usually lower than the market value by the municipality, rather than the actual sales value. This study aims at introducing a new appraisal system to prevent the loss of title deed fees and incomplete payment of real estate tax after the acquisition of real estate. The essence of the system is to establish the separation of interests by distorting the interest association between the parties and to create a system that will enable the more effective valuation by the people and experts

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Sinan ÇİÇEK Coşkun KARACA

101 92
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Reasons to Choose Economics Education in Turkey And Portugal

It is one of the most important decisions for students to choose their education branch. Economics has been one of the most popular science branches since Adam Smith. There are many reasons to choose economic education in universities for students. The aim of this research is to investigate reasons to choose economics and compare these reasons for Turkey and Portugal. To this aim we conducted a survey on students of Kastamonu University economics department, Turkey, and also ask academicians in University of Beira Interior, Portugal, about these reasons. It is revealed that motivations to choose economic education in Turkey differ from motivations of Portuguese students in some aspects. Also, we found some similarities between these motivations.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Serkan DİLEK Jose Ramos Pires MANSO Orhan KÜÇÜK Doç.Dr. HAYRETTİN KESGİNGÖZ

164 104
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Rusya Müslümanlarının Hacnameleri

Rusya ve Osmanlı İmparatorluklarında yaşayan Müslümanlar yüzyıllar boyunca aralarındaki kardeşlik duygularını hep sıcak tutma gayretinde olmuşlardır. Bu ilişkilerin en yoğun dönemi XIX – XX. yüzyılın başlarında yaşanmıştır. İki ülke Müslümanları arasındaki ilişkilerin düzeyini daha iyi anlamak için, Rusya Müslümanlarının Hac farizalarını yerine getirmeden önce İstanbul başta olmak üzere Osmanlı şehirlerine yaptıkları ziyaretleri konu edinmek amacıyla kaleme alınan Hacname adlı eserlere müracaat etmekte fayda vardır. Mukaddes topraklar olarak bildiğimiz Mekke ve Medine, diğer bir ifadeyle Hicaz bölgesi tüm dünya Müslümanları için ziyaret edilmesi kutsal kabul edilen mekanların bulunduğu bir yerdir. Bu mübarek beldeler uzun bir müddet Osmanlı Devleti sınırları içerisinde yer almıştır. Rus imparatorluğu bünyesinde yaşayan Müslümanlar, hacca gitmek için İslam halifesinin payitahtı İstanbul’a uğramayı adeta dini bir vecibe olarak görmüşler, bir bakıma İstanbul’a uğramadan gidilen haccın kabul olmayacağına inanmışlardı. Bu sebepten Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti ile diğer Osmanlı şehirleri Mekke ve Medine'ye giden yolda hacı adayları için ana geçiş noktaları olmuşlardır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Aigul Aslaeva Kemal ÖZCAN

129 127
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 RÝHANI JAŃǴYRÝ – JEKE TULǴAǴA RÝHANI-ADAMGERShILIK TÁRBIE BERÝDIŃ NEGIZI

Búgіngі tańda Elbasymyzdyń «Bolashaqqa baǵdar: rýhanı jańǵyrý» atty maqalasy ulttyń aldaǵy kezeńdegі júrіp óter aıqyn jolyn kórsetken tarıhı qujatqa aınaldy. Sana sezіmі bıіk, dúnıetanymy mol, parasattyń, mádenıettіń, salt-dástúrdіń qundylyǵyn túsіngen adamǵa bul maqalada ulttyń aldaǵy kezeńdegі júrіp óter baǵyt joly aıqyndalǵan. Qoryta kelgende, ýaqyt talabynan týyndap, bіlіm berý júıesіnde bolyp jatqan ózgerіster balany tárbıeleý osy zaman talabyna saı úılesіmdі deńgeıdі qaıta qurýdy mіndetteıdі. Tárbıe men oqý egіz degen sóz bar. «Tárbıe bar jerde ǵana sapaly bіlіm sanaly urpaq bolady» degen dana halqymyzdyń maqal sózіne súıenemіz.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Koshımbetova Seısekýl Aıtjanovna

126 77
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 RÝHANI JAŃǴYRÝ, PATRIOTTYQ TÁRBIE BASTAÝY – MEKTEPKE DEIINGI TÁRBIE ÚDERISINDE QOLDANÝ

Prezıdenttіń «Bolashaqqa baǵdar: rýhanı jańǵyrý» dep atalatyn maqalasyn áldeneshe ret oqyp, muqııat tanysyp shyqtym. Maǵan eń aldymen oı salǵany jáne unaǵany – maqaladaǵy «rýhanı jańǵyrý» degen sózdіń qoldanylýy boldy. Ádette, elіmіzde ekonomıkalyq jańǵyrý jıі aıtylady. Qazaqstan basshysynyń taıaýda halyqqa arnaǵan Joldaýyndaǵy úshіnshі jańǵyrýda elіmіzdіń aldaǵy ýaqytta qaı baǵytta damýy jáne qandaı іs-sharalardy júzege asyrýyz qajettіgі jan-jaqty baǵdarlanǵany belgіlі. Elbasy maqalasynda elіmіz turǵyndaryn rýhanı jańǵyrý arqyly bolashaqqa baǵdar jasaýǵa talpynýǵa baǵyt – baǵdar sіlteıdі. Rýhanı jańǵyrý – elіmіz úshіn mańyzy zor úlken jańalyq. Sonymen, qorytyndylaı kele, Otannyń gúldenýіne jáne ony qorǵaýǵa degen patrıottyq sezіm adam júregіnde ómіr súrgen, ómіr súre bermek. Bіraq patrıottyq sezіm adamda ózіnen ózі, ne bolmasa týa paıda bolmaıdy. Ol erte jastan adamǵa áser etetіn, uzaq maqsatty túrde baǵyttalǵan tárbıenіń qorytyndysy. Patrıotızm ortanyń, otbasyndaǵy tárbıenіń, mekteptіń, mektepke deıіngі mekemenіń jáne túrlі koǵamdyq oı-pіkіrlerdіń áser etýіmen qalyptasady. «Patrıotızm, – deıdі ultymyzdyń batyry B.Momyshuly, – Otanǵa, memleketke degen súıіspenshіlіk, jeke adamnyń aman-saýlyǵy, qoǵamdyq, memlekettіk kaýіpsіzdіkke tіkeleı baılanystylyǵyn sezіný, ózіnіń memleketke táýeldі ekenіn moıyndaý, ıaǵnı patrıotızm degenіmіz – memleket degen uǵymdy, onyń jeke adammen barlyq jaǵynan ótkenі men búgіngі kúnі jáne bolashaǵymen qarym-qatynasyn bіldіredі». Qazaq halqynyń ótkenі men búgіnіn tarazyǵa sala otyryp, kelesheǵіne otanshyldyq týyn arqaý etken asqaq, jany taza jas urpaqty tárbıeleý men qasıettі Otannyń qadіrіn uǵyndyrý, ar, namys, ojdan sózderіn ult, atameken, halyq sııaqty kıelі túsіnіktermen baılanystyrý arqyly bolashaqqa baǵyt sіlteý árbіr pedagogtіń mіndettі.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Esenova Narıma Borıbaıqyzy

130 67
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Sanat Eğitiminde Kolaj Çalışmaları: Karabük Üniversitesi Örneği



International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Anıl Ertok Atmaca

128 111
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Savaşın Teolojik Kökeni

İnsan özünde, yeryüzünü imar ve inşa için yaratılmıştır. Tanrı insanı, bu asli vazifeyi yerine getirmek üzere yeryüzüne göndermiştir. Ancak diğer varlıklardan farklı olarak akıl melekesine sahip olan ve bu nedenle de irade edebilme kabiliyeti bulunan insan, yeryüzünde inşa kadar imha eylemiyle de temayüz etmiştir. İtaate kabiliyeti olduğu gibi, isyana da meyilli olan insan, hem kendi cinsinden varlıklara, hem diğer canlı ve çevre unsurlarına ve hem de Tanrı’ya karşı muhalif tavırlar sergilemiştir. Kendi tarihi serüveni göz önüne alındığında, insanın sürekli bir mücadele halinde olduğu görülür. Bu sebeple bazen kendine ait değerlerin yerleşmesi, bazen de kendisine dayatılmak istenen birtakım hususların bertaraf edilmesi için savaş vermiştir. Teolojik perspektifle yaklaşıldığında, insanın savaşçı kimliğinin, atalarından devralmış olduğu en bariz özelliği olduğu görülür. İnsanlık tarihi süresince değişik sebeplerle birçok savaş meydana gelmiştir. Bu nedenlerden birisi de hiç şüphesiz din veya dine dayalı tutumlardır. Bu tebliğ büyük ölçüde savaşların dinle olan ilişkisini ya da savaşların ortaya çıkmasında dinin nasıl bir rolünün olduğunu ele almayı amaçlamaktadır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ergin ÖGCEM

134 115
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Savaşların Ekonomi Üzerindeki Etkileri

Savaşlar sosyal ve psikolojik etkilerinin yanı sıra savaş sırasında ve sonrasında ülke ekonomisinde derin izler bırakmaktadır. Savaşın ekonomik etkilerinin başında işgücü kayıpları gelmektedir. Savaş nedeniyle nitelikli işgücünün ülkeyi terk etmesi, yaralanma ve ölümler sonucunda nüfusun azalması, üretim ve milli gelirde ciddi kayıplara yol açmaktadır. Üretimde yaşanan düşüş enflasyona ve karaborsaya neden olmakta, savaş nedeniyle geliri düşen halk ihtiyaçlarını karşılamada zorluklarla karşılaşmaktadır. Bu dönemde kaynakların ordu ve savunma ihtiyaçlarına ayrılması temel tüketim maddeleri başta olmak üzere pek çok sektörün kaynak ihtiyacının karşılanmasında darboğazlara yol açmaktadır. Savaşla birlikte yeni üretim araçlarını sağlamak, kredi bulmak, olası düşman saldırıları karşısında çalışmayı kesintiye uğratmaksızın devam ettirmek ve üretimi en uygun iktisadi rantabilite normları dâhilinde artırmak olanaksızlaşmaktadır. Bu çalışmada savaşların söz konusu ekonomik etkilerinin tartışılması amaçlanmaktadır

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Barış KARAMIZRAK Coşkun KARACA

109 1364
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Semavî Dinlerde Mehir

Tarih boyunca aile önemsenmiş ve hakkında detaylı hükümler konulmuştur. Bu hükümlerden biri de nikaha bağlı olarak eşlerden birinin diğerine ödeme yapmasıdır. Yahudilik’te bu ödeme çift taraflı olup, erkek tarafından gelinin babasına ödenen kısmı “mohar”, kızın babası tarafından damada ödenen kısmı “drahoma” olarak isimlendirilir. Hristiyanlık’ta da bir gelenek olarak drahomanın varlığından bahsetmek mümkündür. İslam’da bu ödemenin adı mehir olup erkek tarafından kadına yapılır. Kadının öz malı olan mehir, sadece onun izni dahilinde kullanılabilir. Mehir, mohar, drahoma, başlık, kalın gibi farklı isimler altında da olsa bu ödemenin sadece semavî dinlerde değil, dînî olmayan sistemlerde de mevcut olması meselenin önemine ve ele alınmasının gereğine işaret etmekle birlikte, konuyu dînî alanla sınırlamamıza engel olmaktadır. Bu gerekliliğe binaen çalışmamızda eşlere yapılan ödeme ele alınacak, tamamının incelenmesi daha geniş çalışmalara bırakılarak kapsamı semavî dinlerle sınırlı tutulacaktır. Bu bağlamda zikredilen kavramlar hakkında genel bilgi verilecek, mezkur ödeme hakkındaki hükümleri incelenerek aralarındaki benzerlik ve farklılıkları tespit edilmeye çalışılacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ayşe Betül ALGÜL

131 178
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Sentimental Consultancy Services as Control Objective of Prisoner Reflex in and out of the Prison

Penal institutions have certain functions to keep criminals safe from the society and society safe from the criminals, relieve conscience of the society, maintain the social order, prevent habitual crimes, rehabilitate and socialize the prisoners, etc. Prisons are not only physical places where criminals are punished for a length of time through closure and deterrence. Execution of punishment includes activities to maintain social adaptation in the prison and after getting out of the prison. For that reason, sentimental consultancy services and other educational activities and activities based on socialization are pretty important in terms of maintaining social adaptation of the criminal in the prison and after getting out of the prison. It means that there will be many problems if a criminal who is not subjected to socialization process, not rehabilitated by educational activities and whose social adaptation process doesn’t take place face directly social area. Sentimental consultancy services constitute the most important step to prevent it. In this direction, we will try to examine sentimental consultancy services as an activity for prevention, rehabilitation, socialization and adaptation in our paper.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Hüseyin MARAZ

112 128
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Social Support Mechanisms and the Perception of Social Exclusion among Elderly in Turkish Society

Elderliness, which is an inevitable ending in the lifecycle of human, is a fact that should be evaluated and dealt with through its physical, psychological, and social dimensions. In historical process, when elderliness used to be recognized as merit and wisdom in terms of traditional period and archaic values by being ascribed to higher status, it has been started to call “grey years” and recognized as negative experience due to effect of change and transformation in the hierarchy of values after modernization process. Today, with increasing life expectancy in the world, the increasing ratio of elderly in general population has been bringing out the problem of social exclusion of elderly population. The purpose of this study is to investigate the perceptions of social support and social exclusion of individuals over the age of 65. In line with this purpose, questionnaire study that relies on random sampling technique has been maintained with 180 participants older than the age of 65 and living in Konya and Tokat provinces. Questionnaire form applied on the sample consists of personal information form, close-end questions that are asked to determine the perceptions of social exclusion, and Multi-Dimensional Perceived Social Support Scale that includes 12-statemet-likert type. According to findings generated from the study, %63.4 of participants state that they have a special person whom they could share their joy and sorrows when %70 of them take the emotional help and support that they need from their families. Lastly, %48.9 of them indicate that their friends support them. This situation shows that family as the initial background of social support systems is in the foreground in Turkish society. In addition to this, results show that friendship relations are important, as well. When statistically significant relationship was found among “the perceptions of social support and social exclusion of individual” and variables such as “age”, “marital status”, “suffering from or not having any chronic disease”, no statistically significant relationship was found among these perceptions and “gender”, “income rate”, and “the number of children they have”.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Kübra KÜÇÜKŞEN Rabia KİLCİ Elif Funda ORHAN Aybike Betül MARAL

135 93
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Socialization Problems in Today's Family

Family, as one of the main institutions of family society, has important social functions. The most basic function is the continuation of the generation. In addition, it fulfills other important functions in social life. The family institution is the most effective medium and it also fulfills the function of making the children of a society ready for social life and raising the society according to their expectations. However, as time passes, developments in science and technology influence the functions of social institutions, reduce or increase functions and transfer them to other institutions. In this context, in the process of socialization, which can be expressed as the preparation and training of the new generation according to the social expectations, the family institution has started to reduce its functions affected by contemporary developments or transfer it to other socialization institutions and environments. In other words, many socializing problems emerged in today's family. Our paper tries to reveal the socialization problems that arise in terms of socialization in today's family and in this context, the paper sheds light on the ways of solutions. Today, mothers and fathers take part in the daily life, go to work and leave home at an early time in the cities, come back very late to their homes. Children in very early ages stay pre-school education institutions, nursery and so on. It is emphasized that they have to go to places, they are forced to employ careers in houses and these all affect the socialization functions of the family. Especially, the rapid developments in communication, smart communication tools and means of the new generation begin to become very active in the process of socialization, and address the dangerous aspects of the socialization of the society apart from its own culture. It draws attention to the cultural alienation in the new generation due to the weakening of interaction and communication among family members. In addition, it proposes solutions for healthy socialization of the new generation and aims to contribute to the elimination of socialization problems

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Hayri ERTEN

112 87
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Özel Eğitim Öğrencilerine Yönelik Özel Alan Yeterlilikleri

Sosyal Bilgiler öğretmeni özel alan yeterliliklerine baktığımızda, sunulan geniş çerçeve içerisinde keşfedilmeyi bekleyen önemli bir yeterlilik dikkati çeker. “Özel gereksinimli ve özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencileri dikkate alan uygulamalar yapabilme” yeterlilik alanı 3 performans göstergesinde toplamda 7 maddede gösterilmiştir. Okullarda özel eğitim öğrencilerinin gereksinimlerini karşılayabilmek için Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin de rolünü ve sorumluluğunu yerine getirebilmesi oldukça önemlidir. İşte bu doğrultuda çalışmanın amacı Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin özel eğitim öğrencilerine yönelik özel alan yeterliliklerini ortaya koymaktır. Araştırmada, betimsel tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu, kolay ulaşılabilir yöntemle oluşturulmuş ve çalışma grubunu, 2017-2018 eğitim öğretim döneminde Antalya merkezde görev yapan 28 Sosyal Bilgiler öğretmeni oluşturmuştur. Araştırmanın verileri, araştırmacılar tarafından “Sosyal Bilgiler Özel Alan Yeterlilikleri” doğrultusunda hazırlanan görüşme soruları ile toplanmıştır. Toplanan veriler, araştırmacılar tarafından uzman görüşü alınarak hazırlanan rubrik doğrultusunda analiz edilmiştir. Çalışmanın sonuçları genel olarak değerlendirildiğinde, çalışma grubundaki Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin özel eğitim öğrencilerine yönelik sınırlı- orta düzey yeterlilik düzeyinde oldukları söylenebilir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Nadire Emel Nesrin Sönmez

128 173
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Sosyal Medyada Dini İnanç ve Ahlaki Değerlerin Dejenerasyonu Üzerine Bir Değerlendirme

Son yıllarda Facebook, Twitter, Instagram vb. sosyal medya platformları, yaygınlık kazanarak mobil cihazlara taşınmış, toplumsal hayata eklemlenmiştir. Bunun sonucu olarak toplum hayatının; dini, kültürel, iktisadi ve benzeri boyutları dönüşmeye başlamış, kökten değişimlere uğramıştır. Sosyal medyanın açık erişimli, sansürsüz ve her türlü otoriteden uzak iletişim ve etkileşim ortamı, herkesin istediği içeriği oluşturup paylaşmasına imkân tanımıştır. Bu durum, iyi-kötü bütün yazılı, sesli, görüntülü içeriğin dolaşımına yol açmıştır. Sosyal medya bir yandan insanların dini inanç ve değerleri konusunda bilinçlenme ve sosyalleşme noktasında olumlu etkide bulunurken, diğer yandan, müstehcen içerikler, sağlıklı olmayan, anlamları çarpıtılmış ayet paylaşımları, en zayıf hadis kaynaklarında geçen rivayetler ve önemli şahsiyetlere atfedilen birçok hikmetli sözlerin sosyal medyada yoğun şekilde dolaşıma sokulmasına olanak tanımaktadır. Bu durum, özellikle dini inanç ve değerlerin dejenere olmasına, din, dindarlık ve ahlaki değerlerin aşınmasına yol açmaktadır. Çalışmamızda bu dejenerasyonla ilgili bir kısım değerlendirme ve analizler yapılarak, konunun çözümü noktasında öneriler sunulmaktadır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mehmet HABERLİ

142 213
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Sosyal Politika Bağlamında İbn Haldun

Bu çalışmada ilk olarak yöntem konusu ele alınıp İbn Haldun’un Ampirizm-Rasyonalizm sentezi, Diyalektik süreç, determinizm, ekonomik ilişkilerin temel yapı oluşu, gibi kullandığı yöntemler incelenecektir. Devamında sosyal politika alanının temel konuları olan ve İbn Haldun açısından hayati önem ifade eden; hayatın idame ettirilmesi için zorunlu olan çalışma, toplumsal yapının ve devletin, gelişme ve bozulma ölçüsü olan gelir dağılımı, toplumsal yapının; oluşmasında ve değişiminde etken, oluşumu için zaruri olan iş bölümü, devletin temeli olan mülk, üretim sonrası fiyatlandırma ve kazanç da emeğin değeri sorunu, toplumun tamamında etkili olan sanat, zanaat, nüfus gibi temel faktörleri etkileyen refah, toplumun ve devletin temeli sosyal adalet, hadari ve bedevi toplumlarda farklı şekillerde sağlanmaya çalışılan dayanışma, artan ve artması ile tüm toplum yapısını ve üretim şeklini değiştiren nüfus, değişen devlet düzeninin ilk yansıması olan vergi sistemi konuları ele alınacaktır. Tüm bu başlıklar sosyal politika bağlamında incelendikten sonra İbn Haldun’un yöntemi bu başlıklara nasıl uyguladığı ve bunun sosyal politika açısından önemi ortaya konulacaktır

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Melih KURAN

121 101
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Su İdarelerinde Yönetişim Algısı: Antalya Su Ve Atıksu İdaresi Örneği

Bu çalışma, Antalya Su ve Atıksu İdaresi (ASAT)’nin yönetişim ilkelerinin uygulanma düzeyinin yeterli olup olmadığını ölçmektedir. Çalışmanın amacı, yerel yönetim reformu kapsamında çıkarılan belediye kanunlarındaki ‘yönetişim’ yaklaşımının unsurlarından katılımcılık, şeffaflık ve hesap verilebilir ilkelerine ilişkin düzenlemelerin etkilerini ortaya koymaktır. Bu çalışma kapsamında; ASAT’nin yönetim, insan kaynakları, laboratuvar, SCADA sistemi, atık su ve yağmursuyu yönetim birimi ve diğer tüm birimlerinde yönetişim kavramını algılayabilme, ilkeleri uygulayabilme, ilkelerin etkilerini ortaya koyabilme ve uygulamalardan kaynaklı sorunları incelenmiştir. Sonuç olarak; 1990’lardan bu yana uluslararası kuruluşların gündeminde olan, kamu faaliyet raporlarında yer alan, geliştirmek için konferanslar düzenlenen ve yönetim biçimini değiştirme nedeni olan yönetişim kavramının ASAT’da tam manasıyla benimsenmediği ve benimsenen bölgelerde de eksik benimsendiği görülmektedir. ASAT, kurum içerisinde yönetişim ilkelerini benimsemeye kısmen yeni başlamış gözükmektedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Rukiye ÖZKAN Metin ÖZKARAL Levent AYTEMİZ

156 86
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Subject Area Competencies Of Social Studies Teachers Regarding Special Education Students

When we have a look at subject area competencies of Social Studies teachers, an outstanding competence which stands to be discovered draws our attention. Competency area of “being able to do activities considering students with special needs and in need of special education” has been demonstrated in 3 performance indicators in 7 items/entries in total. It is also essential that social studies teachers should be able to achieve their roles and responsibilities in order to meet the needs of special education students at schools. In line with this idea, the aim of the current study is to define subject area competencies of social studies teachers regarding special education students. Scanning method has been used, and the study group was formed using an easily accessible method, and 28 social studies teachers working in central Antalya in 2017-2018 academic year contributed to the study. The data gathered through interview questions prepared by the researchers in accordance with “Social Studies Subject Area Competencies” and analyzed using a rubric which was prepared by consulting experts’ opinions. When the results were evaluated in general, it could be said that social studies teachers in the study group have reached a limited-moderate level competency regarding special education students.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Nadire Emel Nesrin Sönmez

109 72
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Subjecta and Object as the Problem of Existence in the Nikolay Alkesandrovich Berdyaev’s Philosophy

The task of philosophy with regard to existentialism is to deal with the problems of being individual in addition to science as reflected in classical rationalist expressions. However, the related problems still remain the update. The philosophy from Descartes to Kant began to search the meaning of existence by shifting the center of the problem from the object to the subject. What is the subject? How is the relationship between ‘me’ and the subject of epistemology in order to define something? German idealists Fichte, Schelling and Hegel replaced the human problem with the subject problem. Berdyaev approaches to these questions as an existential problem and criticizes that the German idealism takes the problem of objectification only... This study aims to ground of Berdyaev’s approach to the subject-object problem through the philosophy of spirit. Another important point of the present study is the analysis of the positive aspects of objectification for the cultural and historical development of the human soul

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Kasim MÜMİNOĞLU

115 119
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Sûfî/İşȃrȋ Tefsir Geleneğinde Ulvî Ve Suflî Boyutlarıyla İnsan

Kendini ve diğer varlıkları tanıma, keşfetme merakı ve yetisine sahip olabilen bir varlık olarak insanın, birçok açıdan çok farklı yönleri olmakla birlikte maddi ve manevi diye iki kelimeyle özetleyip genelleyebileceğimiz düalizmi Kur’ân’ın da vurguladığı söylenebilir. Gerek Kur’ân’ın anlatıları, gerek insanın kendi varlığı ve doğasına ilişkin her geçen gün yenisinin eklendiği tespit ve buluşları, bu iki yönüne dair merakını daha da artırır niteliktedir. Bu durumdan azade olamayacağı ve temel hareket noktalarından birini “Kendini tanıyan, Rabbini tanır” düsturuyla özetlemesi cihetiyle sûfîler de yazdıkları tefsirlerde bu bağlamla ilişkilendirdikleri bazı âyetlerin işârî yorumlarında teorik ve tecrübî bilgilerini paylaşmışlardır. Biz de göreceli olmakla birlikte hem ulvî ve süflî niteliklerle potansiyel olarak donandığına ve bunları gerçekleştirebileceğine, aynı zamanda her iki yönünün de kendi içinde kemal ve noksan boyutları olduğuna inanılan insanı, ilâhiyat/vahiy kültürü içerisinde sûfî bakışıyla irdelemenin, değerlendirmenin ve bazı tespitleri ortaya koymanın yararlı olacağını düşündük. İlgili görülen bazı âyetlerin işârî yorumlarına yer veren ve Sülemî’den Bursevî’ye kadar uzanan geniş yelpaze içerisinde, matbu olan sûfî tefsirlerden bir seçkiyle kaynaklarımızı sınırladık. Bunu, konumuzun fazlasıyla malzeme içermesi ve tebliğden ziyade makale hatta kitap boyutunda incelenebilecek durumda olması nedeniyle böyle planladık. Bu bağlamda Kur’ân öğretisi, inanç ve ibâdet boyutuyla daha ziyade psikolojik; hukukî ve ahlâkî boyutuyla sosyolojik yaptırımsallığı ve ıslahı öngördüğü cihetle önce insanın bu iki boyutunun sûfi tefsirlerde nasıl ele alındığına ve anlatıldığına sonra ulvi, terakki ve tekâmül özelliği olan tarafının kemal yolunda nasıl ilerleyebileceğine; süfli, bayağı ve aşağı olan tarafının nasıl eğitilip kontrol altına alınabileceğine dair tespitlerini ortaya koymaya çalıştık. Bu meyanda akla gelebilecek diğer soru ve meseleleri de seçili kaynaklarımızın ışığında irdeleyerek, sadece yaratılışı aşısından değil varlığının devamı açısından da iki yöne ve iki ana evreye; dünyevî ve uhrevî yaşama sahip olan insanın eğitimi için ahlâki ve sosyal konularda vahiy kültürünün sûfî gelenekte son derece büyük önem taşıdığı gerçeğini vurgulamaya çalıştık.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa CORA

151 113
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Sukûk as Islamic Finance Method

If financial transactions are analyzed in general terms, they play a very important role in economies. Islamic financing methods are based on the principles of Islamic commercial law ethics. Islamic investment tools will prevent the formation of artificial market balloons. It will also eliminate excessive borrowing, interest, speculation and manipulations. At the same time through the use of different methods of financing from banks with interest to expand the area served by Turkey in this industry will bring diversity and depth of the financial system. One of the newly encountered Islamic finance methods is sukûk. This method will provide cash inflow to the financial market and bring confidence. Thus, the Islamic financial system will contribute to the economic and social meaning of our country, especially.sukûk.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mehmet Onur

137 123
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The 17th Century Ottoman Society in the eye of Armenian Traveler Simeon of Poland

Travel books, which occupy an important place among the written sources of the socio-cultural history of the Ottoman Empire, paint a very vivid portrait of the age in which they were penned. Even though these books occasionally reflect travelers’ biases, they hold the position of primary sources for social historiography. They close a significant gap in the issues that were not reflected in the archive documents and other sources of the period. On the other hand, even if these issues were dealt with in the recourses, the travel books fill the subjects’ voids originated in lack of knowledge. From this viewpoint, we will examine the travel book of Armenian Traveler Simeon of Poland, which presents illuminating information about the issues such as the social life of the Ottoman Empire in the 17th century and about the relationships between the ethnic and religious groups. In the limits of the present work, it is not plausible to scrutinize the subjects separately about which the traveler offers information. This is why we will seek to read the mentioned work especially in terms of the general structure of the ethnic and religious groups living in the Ottoman geography regarding the relationships between these groups.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Kasım ERTAŞ

134 73
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The An Evaluation On The Acceptance Of Sunnī Thought As Official Ideology in The Ottoman State

Since the foundation of the Ottoman Empire, the official understanding of religion has been shaped within the framework of Sunnī Islam. The Shīʿī propaganda carried out in the XV-XVI centuries played an important role in the adoption of the Sunnī thinking in the Ottoman Empire as an official understanding of religion. These centuries are during the time when the Ottoman official religious ideology has undergone great change and a number of oppositional religious movements have emerged against this ideology. At the beginning of this kind of opposition movement against the Sunnī idea is Shīʿism propaganda. In the face of these tendencies, which are seen as a threat to the structure of the state and the society and belief, the Ottoman Sultans tended to centralize both the political and religious structures of the state, especially in the face of the devastating Shīʿī activities they emphasized the government’s official ideology Sunnism.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Recep Önal

121 113
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Analysis of Surah Lokman in Terms of Religious Education and Science Ethics

Almighty Allah has givenmanyblessingstoman, and on the otherhand, holdshimresponsible for his deeds and informed that his accountwasto be askedandthat he would be recompensed. Because man needs a guide, Allah, through his prophets, has sent to people messages of what they must do and leave and withthesemessages, he aimed at educatingpeopleandmakingthemhappyboth in the worldand in the hereafter. As it is possibletoseethis in the Qur'an, it is seenthatthispurpose has beenintensivelyhandled in the surah Lokman.Since education is a very sensitive issue, it is important for the person who takes this job to follow the current data of today's educational science, as well as how the Almighty Allah educates people in the Qur'an.Inordertounderstand the Qur'aniceducation, it is necessarytostudy it in terms of education.Inthisstudy, wewilldiscuss the conceptsrelatedto the education in the futureandexplaintheseconcepts.In general, we will touch upon the qualifications of trainers and in particular those of religious educators. We will specify the features that should be found in scientific men.We will provide information on what the goal should be for training activities

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa GÖKSU

133 115
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Competence of The Faculties of Teology in Teaching Arabic as a Second Language: The Case of Karabuk University

In general terms, how to teach a second language has been a subject of debates from past to present and various methods have been developed and implemented accordingly. The number of students studying at the Faculties of Theology in Turkey has increased considerably with the newly opened faculties and increased student quota. The methods used in the foreign language teaching were generally tested by experts of the subject for a long time. The methods that are used in teaching a second language are those methods which have been developed with the improvement of incomplete or inadequate sides of an accepted method. It has been observed that the efforts to perfect teaching methods generally help the teaching of a foreign language, especially Arabic. It is highly desirable in teaching Arabic in preparatory courses to use the teaching method that provides the student with the fastest and most reliable way learning Arabic. In this study, we will examine the method used in Arabic teaching in the Faculty of Theology of Karabük University under the title of “The Competence of the Facultıes of Teology in Teaching Arabic as a Second Language: The Case of Karabük University”.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Aladdin GÜLTEKİN

141 96
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Concept of Hudus by Devvani in His Work Enmuzecu’l Ulum

This paper discusses Devvani's views on the concept of hudus. Devvani discusses the concept of hudus by comparing it with the concept of the imkân of philosophers. According to him, the concept of hudus is one of the most important principles in which religion is built. Because there are important differences between the acceptance of the theory of hudus as the basic principle of religion and the acceptance of the theory of imkan as the basic principle of religion.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa YILDIZ Sehl DERŞEVİ

133 69
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Concept of “Blame/ Blaming” ın Cultural Memory and Analysıs from The Publıc Law

What the individual does or says is meaningful in the direction of stereotypical behavior presented by the society in which he or she grows. In this study, it is emphasized that behaviors of individuals in family and community within the scope of cultural memory are shunned, intergenerational processes which are transferred or interchanged in the transfer process and their causes. In this context, in order to be able to observe and compare the intergenerational change, 23 people between the ages of 18-23 are directed to their families; they were asked to determine the discourses and actions within the family and the community, and then whether they joined their parents' opinions and what their reasons were. As a result of the data obtained, it has been determined that the verbal sanctions imposed by the cultural exchange in the context of the oral culture in a large proportion, as a cultural code contains a slight sanction, but in some subjects there have been some changes and changes. It is determined that the perception of shame tends to change depending on space and time, village-urban environment, globalization and urbanization, the roles of women and men, gender equality and the effect of technology

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Emine ÇAKIR

119 98
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Contribution of Children’s Games That Were Available Since Early Times to Child Development and Value Acquisition of Children

The present study aimed to determine whether conventional child games contribute to child development and value acquisition and the types of contributions they provide. The present qualitative study was conducted with the document review method. Based on the study objective, the games were initially identified based on the game classifications discussed in the literature. The contributions of the games to child development and the values they supported were determined numerically. In the study, it was determined that conventional child games positively contributed to child development areas, especially motor development and social-emotional development. Furthermore, it was determined that games play a role in the acquisition of different values, particularly love / respect, friendship, self-control and cooperation values. It was concluded that child development and value acquisition would be positively affected by conventional games.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Arzu Özyürek Mücahit YUVACI Filiz SULAMACI Mahmut Furkan

103 86
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Criticism of the hadith “there are three things that joke is serious” context of Islamic Law

The purpose of the legal systems; the benefit of people and society, rest, peace and security. Some rules have been put in place for this to happen. It is very important for the social peace that the community, which is the core of the community, is built on a healthy ground. In the Qur'an, the first principal source of Islamic law, great importance has been given to family law. The marriage is named as a solid collateral. if marriage can not be sustained, divorce will be in accordance with Islamic law rules. Excerpt from the Prophet: three things are serious Their joke is serious. Marriage, ric'at and divorce. In these savings, attention is paid to what people say. Intentions are not paying attention. The requirement is that all of these calculations are considered valid. Savings can only be seen in the intent. this principle is limited by the Prophet’s said: the three things are severely. This message of the Prophet has been said to give importance to the family institution. İnterpret this message differently and divorce is turned into a game very wrong

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Cemil LİV

127 150
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Economic Impacts of Wars

The wars have left deep traces in the economy of the country during and after the war, as well as social and psychological influences. The economic impact of the war is mainly the loss of labor. The immigration of skilled labor force to other nations and the decrease of the population due to injury and death cause the serious losses in the production and national income. The decline in production leads to inflation and black market, and the society faces difficulties in meeting their needs. In this period, the allocation of resources to army and defense needs leads to bottlenecks in meeting the resource needs of many sectors, especially basic consumer goods. With the war it is impossible to provide new means of production, to find credits, to continue to work against possible enemy attacks, and to increase production within the most favorable economic rantability norms. In this study, it is aimed to discuss the economic effects of the wars

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Barış KARAMIZRAK Coşkun KARACA

112 228
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Effect of Nuclear Energy Production on the Current Deficit in Turkey

With the high growth rates, Turkey is one of the countries increasing steadily their energy requirement. However, Turkey meet a very important part of this need with the imported energy sources. Energy and Natural Resources Ministry 2013 data indicate that 73,5% of Turkey's energy consumption meet with the imported sources and the part of 26.5% with local resources. In order to solve the current account deficit problem caused by energy imports, the energy needs of the country must be met with domestic resources. Among these alternatives, renewable energy sources and nuclear energy are preferable domestic sources. Despite the advantages and disadvantages of both, the high efficiency of nuclear energy has increased the importance of this resource in energy production. For this purpose in the study, it will be discussed the role of nuclear energy investments in its being reduced the current account deficit and in its being met of Turkey's energy consumption. The impact of these investments on the current account deficit of the country as well as the impact on production and employment will be investigated.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Eser KAHRAMAN Coşkun KARACA

108 99
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Effect of Sharing on Subjective Well-Being

In this study was investigated the effect of the share on subjective well-being. Diener comments subjective well-being as the happiness of individuals who suffer little less, satisfying too much activity little inhibition, very pleasant little unpleasant feelings when we feel that what we feel is a high level of life satisfaction in this case we can say that high subjective well-being that the individual who is subjective well behaved evaluates his own life according to the criteria that he sets. What is meant by sharing is charity. A total of 493 persons, 227 women and 266 men, participated in the study. Statistically significant positive correlation was observed between Sharing and Subjective Well-Being. r=,500, p<,000. In addition to this, there was correlation between the sub-dimension of subjective well-being coping with life challenges and sharing r= ,284, p<,000, future view r= ,373, p<,000. According to the findings can be said to have a positive influence of sharing on the individual's looking at the future with hope, in coping with the difficulties of life and in general feeling the individual's happiness.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ahmet Canan Karakaş

139 110
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Effect Of Women's Gender Perception On Attitudes Of Women's Work

This study was conducted to examine the effect of women's gender perception on attitudes of women's work. The study's universe consists of working and non-working women aged 18-65 living in Ankara. The sample of the study on which participation is based on volunteerism is composed of 500 women. 55.8% of the women participating in the study were single and 44.2% were married. Among the women, those who have undergraduate degree (46.2%) are in the first place. It is seen that 52.2% of the women are working (employer, manager, civil servant, worker) and 47.8% (housewife, unemployed) are not working. Women assess their monthly average income between very low and very high. Women evaluate their monthly average income between very low and very high. It was also found that 41% of women were unstable in this regard. 28.6% of the women stated that they had low, 24% high, 5% very low and 1.4% very high monthly income. According to the statistical analyzes, there is a meaningful difference between age, education level, income level and marital status and women's attitudes toward women's work. At the same time, from a women's point of view, gender perception has been found to be an important predictor of attitudes towards women's work.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Gülay GÜNAY Ayfer AYDINER BOYLU Yasemin BOZKURT ÖZYALÇIN

164 122
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Effects of Revolution in the Republican Era on Calligraphy and Calligraphers

During the period of the Ottoman Empire, knowledge, science, art, scholars, scientists were valued as well as artists were valued. For this reason, the calligraphy art has received special attention and support by the sultans during the period of Ottoman State and had an significant place in the period of Ottoman Empire. Thus, in the Ottoman period Sheikh Hamdullah (d. 1520), Hafiz Osman (d. 1698), Mustafa Râkim (d. 1826), Mahmud Celâleddin (d. 1829), Sami Efendi (d. 1912) founders of the famous line school has emerged. . The types of calligraphy such as Sülüs, Celi sülüs, nesih, ta’lik, muhakkak, reyhanî, divânî and celi divânî have reached the advanced level in these periods. After collapse of the Ottoman Empire and after the Republic of Turkey was founded, in their civilization and culture as a result of sustained policy is detached from the heritage of calligraphy had lost its former glory. As a result of the laws, performed reforms and revolutions that have been made in this new period, the art of calligraphy has been undermined in the first thirty years of the republic. In this study, the state of calligraphy and calligraphers will be examined due to the reforms carried out in the Republic Period and they will be presented to you.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ufuk DEVECİ

101 107
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Effects of Terrorism on the World and Turkey Economy in the Context of Tourism Sector

On the one hand while economic relations between states are developing depending on globalization, on the other hand globalization ensures that money, materials and people using for terror acts can move more easily. This situation expands the scope of the destructive effects of terrorism. It also causes major problems for states' economies around the world. Thus international trade is also negatively affected in regard to shopping, tourism and transport preferences. When it is thought that the third largest sector of the world is the Tourism sector, it can be said that the tourism sector is one of the most important sectors that can be used to make terrorist acts sound in the world and to wreck the states' economies. In this study, the effects of terrorism on the world economy in general and its effects on Turkey's economy in particular are explained by considering the variety of data and samples from acts of terrorism. Terrorism put pressure on domestic production and foreign direct investment which may come into the Turkey. The insecurity and economic risks created by terrorism slow the speed of investments. It causes cause negative outcomes such as unemployment and migration. In this study, it is examined that the climate created by terrorism has a negative impact on the tourism sector both in the world and in Turkey

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Enes Ceylan Umut Kedikli

114 83
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Great Russian Writers N.S.Tikhonov’s and A.A.Fadeyev’s Creative Relations with the Representatives of Azerbaijani poetry

The “Caucasian Russian” was a great friend of Azerbaijani people and Azerbaijan’s literature and made friends with S.Vurghun personally”. N.Tikhonov wrote about Vurghun as a national poet, as a classical poet of Soviet-Azerbaijan poetry and as a person. Whenever he wrote about S.Vurghun, N.Tikhonov connected him with Nizami. These genius poets bothered N.Tikhonov’s creative mind in a positive way. Eight centuries separated two poets from each other. One of them is great thinker Nizami who lived and wrote in the XII century being presently known as Renaissance in the Eastern world. S.Vurghun who lived and wrote in the XX century being modern Renaissance epoch when science and technology progressed. In this way, N.Tikhonov opens the secret of S.Vurghun’s innovation. N.Tikhonov describes S.Vurghun in a number of situations during their travels of different regions of Azerbaijan. He describes him as a poet, citizen, and theorist, close friend of hard – working country people, as a wise and modest man, passionate hunter and as a person who loves his Motherland endlessly. N.Tikhonov created his character very sincerely, because he discovered all those qualities of S.Vurghun in real life experience. So their friendship became still stronger over the years that went by.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Kamran Sh. Kazimov

108 83
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Hacnames of The Russian Muslims

Muslims living in Russia and the Ottoman Empire have been striving to keep their fraternal feelings warm between each other for centuries. But the most peak period of the development of their relations is at the beginning of XIX – XXth centuries. Mecca and Medina we know as Holy Lands, in another mean Hijaz Area have sacred spaces to visit which are accepted sainted by all world Muslims. Those sacred spaces had been included in Ottoman State Borders for long times. The Muslims who live under ruling of Russian Empire considered a religious duty to visit Istanbul where capital city of Islam khalifa; in one respsct they believed that a hajj duty won’t be accepted without visiting Istanbul. Therefore there were main passing points in the way of Mecca and Medina between capital city of Ottoman Empire. and other Ottoman cities for prospective pilgrims.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Aigul Aslaeva Kemal ÖZCAN

140 89
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Meaning and Scope of Jihad in Islamic Law

There are many misconceptions about Islam in the West and among some Muslims in the Muslim world. The image of Islam as a religion of sword and violence is one of these common misconceptions. Some radical Muslims and some orientalists claim the idea that Jihad means to wage war until everybody converts or submits to Islam likewise. As a reaction to these claims, some contemporary Muslims have put forward a very passive peace message in the name of Islam. This paper deals with these various views on the theory of international relations in Islam and proposes a balanced theory regarding war and peace based on Islamic sources and historical practices. This paper will emphasize that jihad in Islam has no expansionist and exploiting motives, nor is its aim to spread Islam by sword. The basic aim of jihad is ensuring a peaceful environment to grant people their fundamental rights and freedoms and eliminating/preventing any hostile attempts against believers.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Necmeddin Güney

128 138
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Mutual Relationship between Marketing and Society

After the emergence of marketing as a discipline in the early 1900’s, the scope of marketing has changed and developed. However, the researchers have not come up with a conclusion about the scope of marketing. When the debate on the scope of marketing is analyzed, it can be revealed that the relationship between the social issues and marketing is one of the issues at the core. In this context, the objective of the study is to analyze the relationship between society and marketing from different perspectives which are macro marketing, social marketing, social exchange and consumer behavior perspective. After the evaluation of the relevant extant literature, it is suggested that the definition of marketing should be made from the social perspective. Because both society is crucial for the marketing and marketing is very crucial for the society in order the increase the quality of life and make the world more liveable place

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mesut ÇİÇEK

126 133
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Perception of White-collar Workers intended Employment Security: A Case Study

An individual who works with the employment contract; the fact that income is not lost and the continuity of work is the two most important expectations for business life. These two expectations are important not only for the workers but also for the family and society. In terms of the family, it is important to make a living from the point of view of the society, but the continuation of employment is the main reason for the society, the low unemployment rates, that is indirectly community peace and tranquility. It also gives importance to the peace and tranquility of society and it has been ensuring job security in line with this basic aim.Employees feel safe in their work and work in an environment where there is no fear of being fired, of course, also affects their productivity.For this reason, the concept of job security is a concept that establishes an environment of trust for both employees and employers, provides productivity gains, and creates a two-sided domain of people's sense of belonging to their profession and business.For this reason, one of the main aims of the legal order is ensuring employment security.Business life is rapidly affected by changing competition conditions and change is inevitable. The concept of Job Security is an extremely important concept that reduces the uncertainty and anxiety of an employee, the right to work and the future. More clearly, the employer is legally protected as a result of arbitrarily ending the work contract of the worker on the grounds of a legally invalid cause. The study consists of two parts.The aim of the work, the concept of job security, Labour Law No. 4857, 17, 18, 19, 20. and 21 items, and to determine the extent to which white-collar workers know their employment security rights.In the private sector, which Istanbul Europe, a survey of 175 employees was conducted in three firms.A questionnaire was used as a data collection tool in the study and SPSS 22 package program was used in the analysis of data. In the end of the study, the data were interpreted by statistical analyzes.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Seçil GÜRÜN KARATEPE Sıla Meltem ARMAN

128 99
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 THE POSITION OF IRAQI KURDS IN TURKISH FOREIGN POLICY FROM GULF WAR TO MARCH 1st BILL Inst

The Gulf War, which started with the Iraq’s occupation of Kuwait, had consequences not only for Iraq, but also almost for all of countries in the region. Undoubtly, Turkey heads the list among these countries. The Kurds, living in the northern Iraq have formed a de facto government after the war. Kurdish population who lives in the territory and PKK, taking the advantage of this chaotic order, maintained its presence in the northern Iraq which closely concerns Turkey. Turkey who has tried to involve every development in the northern Iraq with a point of view focusing PKK during the 1990's, has started to change her parameters towards the region since the beginning of the 21st century. Turkey, located within the Western Bloc since the Cold War, rejected the military demands of the USA who had been the leading of the Bloc, related to the occupation operation of Iraq in The Grand National Assembly of Turkey. This has been one of the preliminary signs of the change. Turkey, who had been acting in conjunction with the USA in the Gulf War, has become a country who rejected the demands of the USA in occupation of Iraq. This has closely concerned the position of the administration that Iraqi Kurds formed in the USA's protectorate, in Turkish Foreign Policy. In the period from the Gulf War to the eve of the occupation of Iraq, the Iraqi Kurds gradually developed the administration they had formed and have had the only constitutional regional government of Iraq in the post-occupation period. This situation inevitably changed the position of Iraqi Kurds in Turkish Foreign Policy. This study will try to present a perspective on how the positions of Iraqi Kurds in Turkish Foreign Policy have been changing within the mentioned timeframe.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Hasan Tevfik GÜZEL

128 114
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The process of converting Qibla from Masjid al-Aqsa to Masjid alHaram

In some religions, it is considered necessary to return to a certain direction during the fulfillment of some worship. These aspects considered sacred were determined by divine signs not determined by people. This direction, expressed in the Islamic law as Qibla, is the Kaaba in Mecca. There are different narrations about which side the Prophet (pbuh) headed before him in Mecca. There are three different approaches in which the Qibla is the Kaaba, the worship of Jerusalem and the Kaaba are returned to Jerusalem. When the data in the sources are examined, it is seen that the Prophet (pbuh) has turned to Kaaba from the beginning of the risalah. There is a consensus that when Muslims return to Jerusalem during worship after the Hijra. There are two different approaches to this. The first is that the Prophet (pbuh) is his own preference, and the other is that it is realized by the order of Allah. In Madinah, sixteen or seventeen months after the hijrah, the Qibla is finally considered to be the Kaaba

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ömer Faruk Habergetiren

132 93
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Reflection of Public Expectations To The Children’s Magazines: Türk Yavrusu And Çocuk Yurdu Magazines Published During ı. World war Case

In the scope of the study, which is a qualitative research, two Turkish children's magazines, “Türk Yavrusu” and “Çocuk Yurdu”, which were written in Ottoman Turkish, were analyzed and the contents analysis of the texts in the magazines were carried out. The purpose of this study is to determine whether the idea that children's publications are shaped towards the expectations of the public is true. The issues of 1., 4. and 7. of the “Çocuk Yurdu” magazine which is published every Thursday in Istanbul in 1913, with 7 issues in total, was reached from the collection of Hakkı Tarık Us (coll. no. 1065) at Beyazıt State Library. As the first children’s magazine used the word “Türk” in its title, the “Türk Yavrusu” magazine started its publication life in 1913 and only 2 issues of it reached from the collection of Hakkı Tarık Us (coll. no. 0912) at Beyazıt State Library. The common point of these two magazines is their being published during the war years, which had been a difficult period for the Ottoman Empire. The articles in the two journals, which appear to have shaped their contents of the publication based on the public expectations, are the data of the research. In the scope of this study, the first 5 copies of the two magazines were transcribed from the Ottoman alphabet to the Latin alphabet, the transcript was transferred to today’s Turkish, and finally the findings of the research by content analysis were obtained. As a result; it was observed that the texts in both journals published in the war years were selected in accordance with the structure and expectations of the society in terms of topics and it was determined that the subjects reflected war psychology by being shaped within the frame of the subjects such as “unity, integrity, patriotism, nationalism and national defense”

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Nurgül Karayazı Neslihan Karakuş

108 100
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Relation Between Ahi-Order and Capitalism

Ahi community was established in the Anatolian territories and stayed from the foundation of Ottoman Empire to 1912.Financial revolutions which occured in the earth caused Ahi Community became weak and inadequate. Besides, because of the Ottoman Empire was in its regression period, Ahi community could not reach its point in that time. Ahi community as procedur, observed peace and prosperity, producer, sharer and aimed and made real strong individual and community in moral. The ending of the Ahi Community; the weakness of Ottoman Empire, ahi-order's relation with capitalism which occured in the earth are the other important reasons which caused ending. This work's basis aims are to analyze the economy when Ahi community was in Ottoman Empire and when capitalism showed up itself in that period. The other aim is to understand the possiblity of bringing the ahi-order to the present and try to see whether there can be more fair process or not.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Begüm AKAN Doç.Dr. HAYRETTİN KESGİNGÖZ

145 98
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Relation between Tafsir and Kalam in Terms of al-Usul alThalatha

This study deals with the relationship between the Islamic sciences of Tafsir and Kalam. All the sciences deriving from the Qur'an refer to the exegetical literature because tafsir is a science which interprets and explains the Qur'anic verses. However, the sciences have further developed the knowledge obtained from the Qur'anic commentaries within the framework of their own methodology and objectives. More matured after such cultivation, this knowledge returns to the commentaries. In this respect, it may be said that both sciences, tafsir and kalam have supported each other's development. The reflections of the theological debates are often encountered especially in the Qur'anic commentaries composed by the commentators with great knowledge in Kalam. The study aims to present findings on the dimensions of this relationship within the framework of the issues of istiwa, infallibility and intercesion among the topics of the divinity, the prophethood and the Hereafter, conceptualized as al-Usul al-Thalatha.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Şükrü Maden

125 101
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Research on Predictions and Results of Job Engagement

Engagement is a notion, about positive mood and an employee behavior that related to organizational goals, strengthens the relationships between organization and employee. Empowerment is a concept that provides employee to assume the authority and responsibilities thanks to the support and trust given by organization. Increasing job engagement depends on suitability of organization's climate and practicality of empowerment successfully. Therefore, employee in empowerment climate is aware of his/her self-efficacy and able to express himself/herself as being autonomy in his/her decisions. Thus, employee unifies his/her mission and goal. In this respect, job engagement as motivating process is related to empowerment climate. In literature, job engagement has an important topic increasingly. The aim of this research is to examine the relationships between the priorities and results of job engagement. The sample of the study consists of 234 employees working in various service sectors (banking and finance). The data of the study was collected by means of sampling method and analyzed by structural equation modeling. The results of the study reveal that the empowerment climate, which is the forerunner of job engagement, has a positive and significant effect on the job engagement of the employees. In addition, as a result of job engagement, a positive and significant effect on individual performance was achieved.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ali ACARAY, Saadet Ela PELENK

140 130
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Rules Of Good Manners Of Musicians In The 11th Century: The Case Of Kamâlu Adab Al Ghinâ1

Edvar and treatises written on the musical theory constitutes an important source for musicological studies. Especially between 11th and 13th centuries are considered to be “a period of stagnancy” for the studies on music theory. The encyclopedic work on music titled Kemâlü Edebi’l-Gınâ is produced during this time by Hasan b. Ahmad b. Ali al-Kâtib (d. the first half of 11th century) who probably lived in the same term İbn Sina (d. 1037) and his pupil İbn Zayla (ö. 1048). Kamâlu Adab al Ghinâ stands as a significant work in terms of understanding the musical structure of North Syria until the times of Safi al-Din Urmavî (d. 1294). This book, which has both theoretical and practical details of music, covers topics such as the definition and formation of sound, the discovery time of sound ratios; voice, pitch, tune, intervals and their types, tetrachords and their types, scale and its types, method (tarika), types of music, its merits and meanings, musical terminology, music-lyrics relation, music-space-nafs relation, definition of rythm, its types and terminology, categorization of rythm, specialities of the musician, requirements of performing, specilities of the composer, examination of the musician, plagiarism in music, useful and harmful things for vocal cords and related terms, specialities of the audience, and musical instruments. After a brief review on the treatise and its author, this study will focus on the topics, which present the ideas of “the etiquette of a musician” within the book.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mehmet ÖNCEL

120 106
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Russian Principalities Dominated By The Mongols From 1237 To 1240

Mongol campaigns started with Genghis Khan in 1206, one of the most important events of the thirteenth century. After Genghis Khan, Ögeday came to the throne in 1227. Ögeday decided that the army under Batu leadership would campaign to Russia, East and Central Europe. The army started the campaign in 1236. Mongols firstly entered Russia from Ryazan. Then they went to Vladimir. They conqured Colomna and Moscow on their way, then they took control over the capital Vladimir. After Vladimir, northern Russian principalities such as Suzdal, Rostov, Gorodets, Tver, Torjok, Kozelsk were seized. After capturing northern principalities, Batu moved towards the South Russian principalities. After Pereyeslavl, Chernigov, the old capital, Kyiv, was in the hands of the Mongols. Ögeday's death stopped the Mongol campaigns. Batu finished the campaigns, then founded the Orda around the Idil river and connected the Russian principalities to him. Orda, founded by Batu as a result of the campaigns, and directed the political history of Russia region between 1241-1502.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Umut YOLSEVER Kemal ÖZCAN

138 74
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Study of The Relationship Between Human Capital And Regional Development on The Basis Of PISA Survey

The differences between developing and developed countries and the causes of interregional inequalities constitute the basis of economic development studies. The effect of human capital as well as technological development, population, financial progress, public debts, foreign debts on economic development has gained an importance. This paper analyzes the relationship between social capital and regional development. Human capital is the most crucial element for economic development for a country that is rich with its young population such as Turkey. PISA (Programme for International Student Assessment) which reveals the training performance of students that are group of 15 age shows the effect of human capital on Turkey’s regional development with comparing research results and gross domestic product per capita. The east and west of Turkey resemble in two areas. It can be seen in two data that while eastern regions of Turkey have got less points, western regions of Turkey have got higher grades and points. However, regions show differences in themselves.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Yasemin BOZKURT ÖZYALÇIN Ömer Faruk Özyalçın

139 192
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 The Understanding of Saviour in The Societies as a Religious Belief

Throughout history, almost all societies and cultures as a religious belief emerged as a liberating understanding, the conditions that societies have experienced in parallel with the despair of turning into a negative understanding. The concept of salvation that emerged as a common psychology of the oppressed masses differs according to the religion and languages of the societies. In almost all religions and cultures, the salvation of the savior is expressed in Judaism and Christianity, and in the Islamic tradition as the Mahdi. The idea of the savior that many societies have come to expect to get rid of the pessimism and despair that they have experienced in the face of the social and political events in which they have lived has emerged from the differences of interpretation made by some groups of society about some religious text and historical events.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa GÖREGEN Mustafa YİĞİTOĞLU

125 216
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Theological Origin of War

Human being was essentially created for the construction of the earth. God has sent man to the earth to perform this essential duty. However, unlike other beings, human being having mind and will has also demonstrated the destruction of the earth as much as construction. Human being who has the ability of obedience and rebellion has exhibited oppositional attitudes towards God, mankind and other creatures as well. Considering its historical adventure, it is seen that human being are in constant struggle. He fought for his values and the elimination of certain issues that were intended to be imposed on him. From a theological perspective, it is seen that the most obvious characteristic of warrior identity of human being was inherited from the first ancestors. Throughout the history of humanity, many wars have occurred for various reasons. One of these reasons is undoubtedly religion or attitudes based on religion. This paper largely aims to discuss the relationship between war and religion or what kind of a role does the religion has in the emergence of wars.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Ergin ÖGCEM

124 113
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Toplum Hayatındaki Beklentilerin Çocuk Dergilerine Yansıması: ı. Dünya Savaşı Dönemi Çocuk Dergilerinden Türk Yavrusu ve Çocuk Yurdu Örneği

Nitel bir araştırma olan çalışma kapsamında Osmanlı Türkçesi ile yazılmış iki çocuk dergisi olan “Türk Yavrusu” ve “Çocuk Yurdu” dergileri incelenmiş ve dergilerin içerisinde yer alan metinlerin içerik analizi yapılmıştır. Bu çalışmanın amacı çocuk yayınlarının toplum beklentisi yönünde şekillendiği düşüncesinin doğru olup olmadığının tespitini yapmaktır. 1913 yılında İstanbul’da her hafta perşembe günleri çıkan ve toplamda yedi sayı olan fakat sadece 1.,4.,7. sayılarını tedarik edebildiğimiz “Çocuk Yurdu” dergisinin ilgili sayılarına Beyazıt Devlet Kütüphanesi Hakkı Tarık Us 1065 numaralı koleksiyondan ulaşılmıştır. Adında “Türk” kelimesinin geçtiği ilk çocuk dergisi olarak literatüre geçen “Türk Yavrusu” dergisi de 1913’te İstanbul’da yayın hayatına başlamıştır. Derginin elimizdeki mevcut 2 sayısına Beyazıt Devlet Kütüphanesi Hakkı Tarık Us 0912 numaralı koleksiyondan ulaşılmıştır. Bu iki derginin ortak noktası; zor bir dönemden geçen devletin savaş yıllarında aynı dönemlerde yayın hayatına başlamış olmasıdır. Yayın içeriğinin toplum beklentileri nispetinde şekillendiği görülen iki dergide yer alan makaleler araştırmanın verilerini oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında ilk olarak iki derginin tedarik edilebilen 5 sayısı eski harflerden yeni harflere aktarılmış, içerik analizi ile araştırmanın bulguları elde edilmiştir. Sonuç olarak; savaş yıllarında yayınlanan her iki dergide yer alan metinlerin konu bakımından toplumun yapısına ve beklentisine uygun olarak seçildiği görülmüş ve konuların “birlik, bütünlük, vatanseverlik, milliyetçilik, vatan müdafaası” gibi konular çerçevesinde şekillenerek savaş psikolojisini yansıttığı tespit edilmiştir

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Nurgül Karayazı Neslihan Karakuş

127 100
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Trade and Rebound Effect in Economics

New developments and technology cause increase in efficiency of energy usage. However increase in efficiency is not ended with the increase in energy usage. In economic literature it is called as rebound effect. In this research we discuss and find answer to the results of increase in energy efficiency.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Prof.Dr. Aurel Papari M.D Doç. Dr. Serkan DİLEK Doç.Dr. HAYRETTİN KESGİNGÖZ

137 117
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 TRADITIONAL FOUNDATIONS OF HORSE RIDING OF TURKISH WOMEN AND “DEĞNEĞE ÇIKMA” GAME

Despite the fact that women in Turkey have the same legal rights with the men, they are still behind of the men in some areas. The reason for this is the conventional prejudices about the jobs which women can succeed. One of the jobs about which there is prejudice is jockey. Zülfiye Bulut, the first woman jockey of Turkey who took her license in 1989 says women are exposed to psychological violence by men in this job, they are not trusted even they take the first place in the races and the working conditions which are presented to the men are not provided to the women. However, when we look at our history, our epics and our culture, the Turkish woman has been respected in the society, she has put on swords, fought with her man, and had a horse. We wanted to remind the success of our women in equestrianism while showing the traces of this tradition by the “Değneğe Çıkma” game which we have collected from Eskipazar region. Thus, we tried to create a social impact against gender discrimination.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mihriye ÇELİK

132 76
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Turizm Sektörü Bağlamında Terörizmin Dünya ve Türkiye Ekonomisine Etkileri

Küreselleşmeyle birlikte bir yandan devletlerarasında ekonomik ilişkiler gelişirken öte yandan küreselleşme, terör eylemleri için gerekli para, malzeme ve insanların da daha rahat hareket edebilmesini sağlamaktadır. Bu durum ise terörizmin dünya çapında devletlerin ekonomileri için de önemli sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Terör eylemleri özellikle; alışveriş, turizm ve ulaşım tercihleri başta olmak üzere ülkenin satın alma ve üretim yapılarını değiştirebilmektedir. Dünyanın en büyük üçüncü sektörünün Turizm sektörü olduğu düşünüldüğünde, terör eylemlerinin dünyada ses getirmesi ve devletlerin ekonomilerini yıpratmak için kullanılabilecek en önemli sektörlerden biri de turizm sektörüdür. Bu çalışmada da terörizmin genelde dünya ekonomisi ve özelde de Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri çeşitli verilerden ve örnek terör eylemlerinden hareketle açıklanmaktadır. Terörizm, ülkeye gelebilecek doğrudan yabancı yatırımlar ile yerli üretim üzerinde baskı yaratmaktadır. Terörizmin yarattığı güvensizlik ve ekonomik riskler, yatırımların hızını yavaşlatmakta ve işsizlik ile göç gibi olumsuz çıktılara neden olmaktadır. Çalışmada, terörizmin yarattığı iklimin özellikle turizm sektörü üzerindeki olumsuz etkileri de hem Dünya hem de Türkiye ölçeğinde incelenmektedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Enes Ceylan Umut Kedikli

138 106
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Türk Kadınlarının Ata Binmesinin Geleneksel Temelleri Ve “Değneğe Çıkma” Oyunu

Türkiye’de kadınlar yasal olarak erkeklerle eşit haklara sahip olmalarına rağmen bazı alanlarda erkeklerin gölgesinde kalmaya devam etmektedirler. Bunun en büyük sebebi, toplumumuzda kadınların hangi mesleklerde yetkin olabileceğine dair kalıplaşmış önyargıların oluşmuş olmasıdır. Önyargıların oluştuğu bu mesleklerden biri de jokeyliktir. Türkiye’nin ilk kadın jokeyi 1989 yılında lisansını alan Zülfiye Bulut, kadınların bu meslekte erkekler tarafından psikolojik şiddete maruz kaldığını, aldığı birinciliklere rağmen kadın binicilere yeterince güvenilmediğini ve erkeklere sunulan çalışma koşullarının kadınlara sunulmadığını dile getirmiştir. Halbuki tarihimize, destanlarımıza, kültürümüze baktığımızda Türk kadını toplumda saygı görmüş, erkeğiyle birlikte kılıç kuşanmış, savaşmış ve ata binmiştir. Biz de Eskipazar yöresinden derlediğimiz “değneğe çıkma” oyunuyla bu geleneğin izlerini gösterirken kadınlarımızın geçmişte ata binme konusundaki başarısını hatırlatmak istedik. Böylelikle cinsiyet ayrımcılığına karşı sosyal bir etki oluşturmayı amaçladık.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mihriye ÇELİK

124 316
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Türk Toplumunda Yaşlıların Sosyal Destek Mekanizmaları ve Sosyal Dışlanma Algısı

İnsanın yaşam döngüsünde kaçınılmaz bir son olan yaşlılık, fiziksel psikolojik, ve sosyal boyutları ile ele alınması, değerlendirilmesi gereken bir olgudur. Tarihsel süreçte, geleneksel dönem ve kadim değerler açısından erdem ve bilgelik olarak görülüp yüksek statü atfedilen yaşlılık, modernleşme süreciyle birlikte değerler hiyerarşisinde meydana gelen değişim ve dönüşümün etkisiyle “gri yıllar” olarak adlandırılıp olumsuz bir deneyim olarak algılanmaktadır. Günümüzde dünyada ortalama yaşam süresinin artması ile birlikte nüfus içerisinde yaşlı nüfusun artan oranı sosyal dışlanma sorununu da beraberinde getirmektedir. Bu çalışmanın amacı 65 yaş ve üzeri bireylerin sosyal destek ve sosyal dışlanma algılarını araştırmaktır. Bu amaç doğrultusunda tesadüfi örneklem yöntemiyle Afyon Konya ve Tokat illerinden seçilen 65 yaş ve üzeri 180 kişiyle anket çalışması yapılmıştır. Örnekleme uygulanan anket formu kişisel bilgi formu, sosyal dışlanma algılarını belirlemek için sorulan kapalı uçlu sorular ve Likert tipi 12 ifadeden oluşan Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği’nden oluşmaktadır. Çalışmadan elde edilen bulgulara göre katılımcıların 63.4’ü sevinç ve kederlerini paylaşabilecekleri özel bir insanın olduğunu, %70 i ihtiyaçları olan duygusal yardım ve desteği ailesinden aldığını, % 48.9’u arkadaşlarının kendilerine destek olduğunu ifade etmiştir. Bu durum Türk toplumunda sosyal destek sistemlerinin temeli olan ailenin ön planda olduğunu, bununla birlikte arkadaşlık ilişkilerinin de önemli olduğunu göstermektedir. Araştırmada bireylerin sosyal destek ve sosyal dışlanma algıları ile yaş, medeni durum, kronik bir hastalığının olup olmaması gibi değişkenler arasında, istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilirken, cinsiyet, gelir düzeyi ve sahip oldukları çocuk sayısı arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Kübra KÜÇÜKŞEN Rabia KİLCİ Elif Funda ORHAN Aybike Betül MARAL

121 107
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Turkey's Energy Addiction Problem: 1970-2016 Period

Looking at the energy consumption of our country in recent years, our energy demand has increased and our energy production has not increased at the same level. In addition, our increasing energy demand is solved by non-renewable energy sources such as oil, coal and natural gas. The energy dependence of our country was 67% in 2000 and reached 76% in 2017. The removal of energy demand from foreign countries causes a foreign trade deficit by damaging the country's economy and triggering economic problems. As a result of the econometric methods applied in many academic studies on this subject, the dependence of our country on foreign countries was supported. The problem of energy dependency caused a foreign trade deficit. This means that the energy policies implemented in our country are not sufficient and that renewable energy sources are not utilized sufficiently. With this study, it will be investigated how much foreign policies our energy policies have been from the past to the present. It also works with solutions and energy policies to minimize the energy dependency of Turkey will be completed satisfactory. In this respect, this study contributes to the literature.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Canan TURAN Doç.Dr. HAYRETTİN KESGİNGÖZ

130 144
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Turkish Radio and Television Corporation at the Perspective of Making Public Value

The Public Value Management concept differs from public administration in general and does not deal with the profits to be earned in the short term by recognizing that the main thing in public service is to create public value. However, with such an emphasis on the importance of public value, it ignored this area by not giving an intense viewpoint at the point of measuring public value. More work is needed in this area. In this respect, this study is prepared to serve this need. By foreseeing the study will be one of the first examples in the field in Turkey Radio and Television Corporation (TRT) which serves on the same platform with the private sector but engaged in public service with public incentives, is selected as the sample measurement of Public Value with the idea that it can be more evident. Quantitative data comparisons and short analyzes were used as a method in the study. Turkey Radio and Television Corporation is analyzed by the indicators of Measures of Service Performance in Creating Public Value ; "Effectiveness", "Access", "Compliance", "Quality", "Equality", "efficiency", "Output" and "Results

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Serkan ÖKTEN

138 104
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Turkish – Greek Relations in the Context of Ethnic Conflict in Cyprus

In the political and social fabric of a state, the ethnic identity to which the individual belongs has a significant share. While the ethnic group to which the individual belongs increases intragroup solidarity on the one hand, it can present an exclusivist and otherizing feature against other ethnic groups on the other hand. Discourses and actions that exclude other ethnic identities can fuel conflict between groups. The formation of the greek identity in Cyprus has also been influenced by Byzantine domination and orthodox Christianity in time. This community, which expressed itself as a Greek, was also enthusiastic about having its own state through the nationalism movement of the 20th century. Cyprus entered the Turkish sovereignty in 1571. Cyprus began to become a homeland for Turks from the beginning of the 17th century. With the establishment of the EOKA terrorist organization in 1955, the rum ethnicity has begun acts of violence against the Turks and there were incidents at the level of genocide. Turkish intervention within the framework of international law was unavoidable after increasing of Greek atrocities on the island. This study examines the causes of conflict and violence in Cyprus on the ethnic basis. The willingness of the Greek and Turkish ethnic communities to maintain their presence on the island is analyzed through ethnic identity based aliniation and exclusion approaches.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

İmdat HACIAHMETOĞLU

113 93
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Türkiye'de Yükseköğretimin Gelişimi Ve İşsizlik Üzerine Bir Analiz

Yükseköğretim kurumları, genel anlamda toplumun yüksek düzeyde nitelikli işgücü gereksinimini karşılamak, kültürlerin kuşaktan kuşağa aktarımının doğru biçimde aktarılmasını sağlamak ve bilimsel araştırmalar ile teknoloji çağına adapte olup gelişen ve gelişmekte olan ülkeler gruplarından kopmamak adına sosyo-ekonomik getirileri açısından ülkeler adına büyük önem arz etmektedir. Bilimsel araştırmalar yoluyla toplum sorunlarını çözüme kavuşturmak ve toplum yararına yeni buluşların ortaya atılması adına yükseköğretim kurumlarının gelişmesi önemli olmakla beraber bu kurumlarda eğitim gören kişilerin mezuniyet sonrası iş hayatına geçişleri de ülkelerin temel göstergelerinden olan işsizlik ve istihdam açısından da oldukça önemlidir. Türkiye’de yükseköğretimde gelişmeler ele alındığında 1933 yılından itibaren yükseköğretim kurumlarının sayıları sürekli artış içerisinde olmuş ve beraberinde öğrenci sayılarında da artışlar meydana gelmektedir. Bu çalışmada yıllar itibari ile açılan yükseköğretim kurumları (1933-2018) ve kayıtlı öğrenci sayıları (1983-2018) tablolar yardımı ile analiz edilerek yüksek eğitimde bazı gelişme dönemleri ortaya konulmuştur. Bunun yanı sıra araştırmanın temel amacı olarak 2000-2018 yılları arasında yükseköğrenim görmüş kişi sayısı ve işsizlik rakamları analiz edilerek yüksek eğitimin işsizlik içerisindeki payı ele alınarak değerlendirmelere yer verilmiştir. Yıllar bazında incelemeler sonucuna göre yapılan yükseköğretim politikaları sonucu kurum ve öğrenci bazında büyüme sağlanmış ve özellikle bölgesel kalkınma anlamında ekonomik katkıları oldukça fazla olmuştur. Fakat yüksek eğitimli işsizlik oranlarında önemli bir artış sağlanamamıştır. Üniversitelere ön lisans ve lisans birimlerine verilen kontenjanların istihdam alanlarının talepleri ile koordineli olacak şekilde çalışmalar sonucunda belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Fikri ÖZEN Doç.Dr. HAYRETTİN KESGİNGÖZ

174 129
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Türkiye’de Nükleer Enerji Üretiminin Cari Açığa Etkisi

Türkiye yüksek büyüme oranlarıyla enerji ihtiyacı sürekli artış gösteren ülkelerden biridir. Ancak Türkiye, bu ihtiyacın çok önemli bir kısmını ithal enerji kaynaklarıyla karşılamaktadır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2013 yılı verileri Türkiye’nin birincil enerji tüketiminin %73,5’ini ithal kaynaklar, %26,5’lik kısmını ise yerli kaynaklarla karşıladığını göstermektedir. Enerji ithalinin neden olduğu cari açık sorunun çözümü için ülkenin enerji ihtiyacının yerli kaynaklarla karşılanması gerekmektedir. Bu alternatifler içerisinde yenilenebilir enerji kaynakları ve nükleer enerji tercih edilebilir yerli kaynaklardır. Her ikisinin de avantaj ve dezavantajları olmasına rağmen nükleer enerjinin yüksek verimlilikle çalışması bu kaynağın enerji üretimindeki önemini artırmaktadır. Bu amaçla çalışmada Türkiye’de enerji ihtiyacının karşılanmasında ve cari açığın düşürülmesinde nükleer enerji yatırımlarının rolü tartışılacaktır. Bu yatırımların ülkenin cari açığa katkısının yanında üretim ve istihdam üzerindeki etkisi de araştırılacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Eser KAHRAMAN Coşkun KARACA

123 118
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Türkiye’nin Enerji Bağımlılığı Sorunu: 1970-2016 Dönemi

Ülkemizin son yıllardaki enerji tüketimine baktığımızda enerji talebimiz giderek artarken enerji üretimimiz aynı seviyede artış göstermemiş. Ayrıca çoğalan enerji talebimiz petrol, kömür, doğalgaz gibi yenilenemeyen enerji kaynakları ile giderilmiştir. Ülkemizin enerji bağımlılığı 2000 yılında %67 iken 2017 yılında %76 seviyelerine ulaşmıştır. Enerji talebinin yabancı ülkelerden ithal edilerek giderilmesi ülke ekonomisine zarar vererek dış ticaret açığı yaratmakta ve ekonomik sorunları tetiklemektedir. Bu konuda yapılan birçok akademik çalışmada uygulanan ekonometrik yöntemler sonucunda da ülkemizin enerji konusunda dış ülkelere bağımlılığı desteklenmiştir. Enerji bağımlılığı sorunu beraberinde dış ticaret açığı yaratmıştır. Buda ülkemizde uygulanan enerji politikalarının yeterli olmadığı ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yeterli seviyede yararlanılmadığı anlamına gelmektedir. Bu çalışma ile enerji politikalarımızın geçmişten günümüze ne kadar dışa bağımlı olduğu araştırılacaktır. Ayrıca Türkiye’nin enerji bağımlılığını minimize edici çözüm önerileri ve enerji politikaları ile çalışma tamamlanacaktır. Bu yönüyle bu çalışma literatüre katkı niteliğindedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Canan TURAN Doç.Dr. HAYRETTİN KESGİNGÖZ

135 118
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Türkiye’nin Uluslararası Piyasalardaki Karşılaştırmalı Üstünlüğü: Tekstil Endüstrisi

Bu çalışmanın amacı Türkiye’nin tekstil endüstrisinin uluslararası ticaretteki karşılaştırmalı üstünlüğünün belirlenmesidir. Çalışmada Balassa’nın açıklanmış karşılaştırmalı üstünlükler (AKÜ) indeksi kullanılarak tekstil endüstrisinin 14 ürün grubunda karşılaştırmalı üstünlüğü belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma 2005-2016 dönemini kapsamaktadır. Çalışmada kullanılan veriler Uluslararası Ticaret Merkezi’nin veri tabanından elde edilmiştir. Araştırma bulgularına göre Türkiye tekstil ürünlerinden 50 (ipek) ve 53 (Dokumaya elverişli diğer bitkisel lifler, kâğıt ipliği ve kağıt ipliğinden) kodlu ürünlerde karşılaştırmalı üstünlüğe sahip değildir. Diğer 12 ürün grubunda ise 51(Yapağı ve yün, ince veya kaba hayvan kılı, at kılından iplik ve dokunmuş mensucat), 52(Pamuk, pamuk ipliği ve pamuklu mensucat), 54 ( Sentetik ve suni filamentler, şeritler ve benzeri sentetik ve suni dokumaya elverişli maddeler), 55( Sentetik ve suni devamsız lifler), 56 (Vatka, keçe ve dokunmamış mensucat, özel iplikler, sicim, kordon, ip, halat ve bunlardan mamul eşya), 57 (Halılar ve diğer dokumaya elverişli maddelerden yer kaplamaları), 58 (Özel dokunmuş mensucat, tüfte edilmiş dokunabilir mensucat, dantela, duvar halıları, şeritçi ve kaytancı eşyası, işlemeler), 59 (Emdirilmiş, sıvanmış, kaplanmış veya lamine edilmiş dokunabilir mensucat, dokunabilir maddelerden teknik eşya), 60 (Örme eşya), 61 (Örme giyim eşyası ve aksesuarı), 62 (Örülmemiş giyim eşyası ve aksesuarı) ve 63 (Dokunabilir maddelerden hazır eşya, takımlar, kullanılmış giyim ve dokunmuş diğer eşya, paçavralar) kodlu ürünlerde karşılaştırmalı üstünlüğe sahiptir

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Doç.Dr. HAYRETTİN KESGİNGÖZ

137 104
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Two Comparison / Settlement of Islamic Intelligence: Ancient Greek Knowledge And Modernity

Hicri 3 rd century is a breaking point in Islamic science and cultural history. In defining this century, in the history of science the period of science and classification , in the history of politics of the period of Abbasids , Darul-Hikmet and Beytul- Hikmet in the history of science-culture is opened, it is possible to say. In the ancient Greek pagan temples located in the Harran region in the northern part of the Arab geography; philosophy, ditch, algebra, etc. Parchments were taken and translated. Not only was it not enough for Harran, but the artifacts in other places were moved to Baghdad. The translations of these works were carried out in a conscious and systematic manner as a state policy. The translation activities triggered two fault lines. 1. The methodology problems in Works of Ulumudiniyye. 2. It is the emergence of defense reflex -it means Salafiyye- The Islamic mind has been successful in this encounter. Islam's second encounter is with modernity.The encounter of modernity began with the losses of the Ottomans in the land. This process has begun in the military field and the state institutions have continued in the form of rehabilitation and social engineering. It is possible to say that two main fault lines have emerged in this encounter. How to understand the Qur'an? Based on the question, the methodology problem and the protectionist reflex emerged. The name of this protective reflex is its Salafiyya. When we look at the two terms from a general point of view, it is not very different from each other.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

İbrahim Hakkı İMAMOĞLU

149 126
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Üç Şeyin Şakası da Ciddi Ciddisi de Ciddi Hadisinin Tahrîcive Fıkhî Değerlendirmesi

İslam hukukunda her ne kadar genel prensip olarak akitlerde mana ve maksat benimsenmiş olsa da tarafların akitle ilgili sözlü beyanlarının belirli şekil kalıpları içerisinde gerçekleştirmeleri gerektiği de ifade edilmiştir. Fakihlerin çoğunluğu başta evlilik akdi olmak üzere selem, şart muhayyerliği ve mufâvada gibi akitlerde belirli şekil şartlarının varlığını kabul etmişlerdir. Bu İslam’ın sosyal ilişkilerin sağlıklı sürdürülebilmesinin temini için ortaya koyduğu kurallardır. Aile hukukundaki düzenlemeler de bu kurallar bütününün önemli bir parçasını teşkil etmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’e nispet edilen "üç şeyin ciddisi de ciddi şakası da ciddidir. Nikah, ric'at ve talak." rivayeti söz konusu tasarruflar da beyanın varlığına itibar edileceği, kişilerin iç iradelerinde gizli olan kastına itibar edilmeyeceğini bildirmektedir. Birçok fıkhî meselede dayanak olarak kullanılan bu rivayeti sened ve metin açısından değerlendirmesini yapacağız.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Cemil LİV

126 232
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Universal Human Values in Kutadgu Bilig, Book of Rites (Confucius) and Tao Te Ching

Human, as socialbeings have to interact with the people around them. The basis of these interactions are the mutual execution of rights and duties. Restricting and interfering with individuals’ rights causes deteriorations in the social fabric, specifically in relationships. Everyone is born with fundamental rights such as right to live, right to acquire goods and property, right to think, right to procreate etc. Behaviours that could endanger these fundamental rights have been prohibited by religions and social codes throughout the history. As well as the texts of divine religions stating the importance of protecting these principles, other religious beliefs also have similar statements in their texts and traditions. Whether it is based on revelation or not, all religions emphasize these universal values for constituting a strong and peaceful society. Religions use these values as a tool to educate people while aiming to protect the social structure and the harmony of affairs between individuals and social life. The religions preached by each prophet from Adam to Mohammed collectively aim the carrying out of these fundamental rights. People are educated to become individuals who respect one another through the universal values which were built on the protection of reason, religion, soul and lineage. While contributing to social unity and solidarity, these methods also pave the way for individuals’ personal maturity and self-improvement. There have been many works throughout history which put forth the virtuous person typology by highlighting universal values. Among these works, Confucius’ Book of Rites and Kutadgu Bilig by Yusuf Khas Hâjib particularly stand out with their messages on universal values and the way to a peaceful society. Together with these works which feature the cultural geography values of the East, Lao Tse's Tao Te Ching also puts forward the virtuous person typology as well as expressing opinions on what lies behind a virtuous society. The benefit and contentment of humanity is the basis for universal values such as righteousness, kindness, virtue etc. Such values, which Confucius and Lao Tzu are believed to have come by at the peak of their philosophical epiphanies, are also mentioned in Kutadgu Bilig in like manner. Correspondingly, the same values are broached in revelational divine texts.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa BAŞ

124 139
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Usûl-i Selâse Açısından Tefsir-Kelam İlişkisi

Bu çalışmada birbirlerine kaynaklık etmeleri açısından Tefsir ve Kelam ilimleri arasındaki ilişki ele alınmaktadır. Kur’an’ı kaynak alan bütün ilimler Kur’an ayetlerini açıklayıp yorumlayan bir ilim olması hasebiyle Tefsir literatürüne müracaat etmişlerdir. Bununla birlikte ilimler tefsirlerden aldıkları bilgileri kendi usul ve gayeleri çerçevesinde daha da geliştirmişler ve bu bilgi daha sonra tefsirlere daha olgunlaşmış olarak geri dönmüştür. Bu açıdan Tefsir ve Kelam ilimlerinin her ikisinin de birbirlerinin gelişimlerine destek oldukları söylenebilir. Özellikle kelamî yönü güçlü müfessirlerce kaleme alınan tefsirlerde kelam tartışmalarının yansımalarına sıkça rastlanmaktadır. Bu çalışmada Usûl-i Selâse (Üç Esas) olarak kavramsallaştırılan Uluhiyyet, Nübüvvet ve Ahiret konularından istivâ, ismet ve şefâat meseleleri çerçevesinde söz konusu ilişkinin boyutuna dair tespitler elde etme amaçlanmaktadır. Çalışmada belirlenen ayetler esas alınarak tefsir literatürü kronolojik olarak incelenip ilk dönem ve müteahhirun dönemi eserleri arasında kelamî konuların yoğunluğundaki farka dikkat çekilecektir

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Şükrü Maden

106 86
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 XI. Yüzyıl Mûsikîşinas Adabı “Kemâlü Edebi’l-Gına Örneği”

Mûsikî nazariyatına dair geçmişte yazılmış edvar ve risâleler müzikolojik çalışmalara kaynaklık etmesi bakımından önem arzetmektedir. Özellikle XI-XIII yüzyılları arası mûsikî nazariyatı telifi bakımından durgun dönem olarak kabul edilmektedir. İbn Sina (ö. 1037) ve talebesi İbn Zeyle’den (ö. 1048) ile aynı dönemde yaşadığı tahmin edilen Hasan b. Ahmed b. Ali el-Kâtib (ö. XI. yüzyılın ilk yarısı) tarafından kaleme alınan Kemâlü Edebi’l-Gınâ adlı ansiklopedik eser karanlık dönem olarak düşünülen dönemde ortaya çıkmıştır. Kemâlü Edebi’l-Gınâ bu bakımdan kuzey Suriye bölgesinde telif edilen ve Safiyyüddin Urmevî (ö. 1294) dönemine kadar mûsikî yapısının anlaşılması bakımından kıymetlidir. Hem nazarî hem de amelî mûsikînin inceliklerinin anlatıldığı bu eser kısaca sesin tanımı, sesin oluşumu, ses oranlarının ne zaman bulunduğu, insanda ses, perde, nağme, aralıklar, aralık çeşitleri, cins ve çeşitleri, cem’ ve çeşitleri, tarika, lahinlerin çeşitleri, faziletleri, lahinlerin manası, lahinler ile ilgili terimler, lahin-güfte ilişkisi, lahin-felek-nefis ilişkisi, îkâ tanımı ve çeşitleri, îkâya ait terimler, lahinlerin tertibi, mûsikişinas vasıfları, icrada yapılması gerekenler, bestekâr vasıfları, mûsikîşinasın imtihan edilmesi, lahinlerde hırsızlık, boğaza faydalı-zararlı şeyler, boğaz terimleri, dinleyicinin özellikleri ve enstrumanlara dair konuları içermektedir. Bu çalışmada eser ve yazar hakkında bilgiler verildikten sonra mûsikîşinas adâbına dair görüşlerinin yer aldığı konular ele alınacaktır.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mehmet ÖNCEL

137 102
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Yahudilikte Suçlar ve Cezalara Dair Bir Değerlendirme

İnsanoğlu yaradılışı gereği tek başına yaşayamadığı gibi, kendi hevasına göre hiçbir hukuki kurala bağlı olmaksızın hayatını idame ettirmesi mümkün değildir. Bu nedenle cemiyet içerisinde varlığını sürdüren insan ilahi ve beşerî kurallara uymak durumundadır. Bu husus çalışmanın konusu olan Yahudiler için de geçerlidir. Zira her toplumda kurallara bağlılığını sürdüren vatandaşlar ile kasten veya sehven bunların dışına çıkan kişilerde var olacaktır. Bu nedenle toplumun düzeninin aksamaması, kaos ortamının oluşmaması için cemiyet üyelerinin işlediği suçlar ve bunlara yönelik cezalar belirlenmiştir. En ufak bir suç bile hak ihlali olabileceğinden ötürü bunun da karşılığı yani cezası olacaktır. Bu çalışmada Yahudilikte suç ve bu suçlara verilen cezalar genel hatları ile ele alınmıştır. Suçlar işlenen cürmün niteliğine göre farklılık arz etmektedir. Burada suç, tanrı hakkının ihlali ile insan hakkını gasp etme olarak tasnif edilmiştir. Birde bu ihlallere karşılık gelen cezalar vardır. Bunlar kutsal metinlerde cezası belirtilip belirtilmemesi ile kıyas yöntemiyle belirlenen cezalardır. Yahudi hukukunda da cezanın oluşması için suç unsurlarının, suç ve ceza kuramıyla ilgili prensiplerinin bulunması gerekmektedir

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Mustafa YİĞİTOĞLU Mustafa GÖREGEN

137 176
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Yahya Kemal And Turkish Music

Yahyâ Kemâl is one of the important personage of Turkish literature and idea world. Turkish music was the most sublime and influential branch of art that inspired the writing of Yahyâ Kemâl's poems. History, music and civilization in his poetry described the relationship. For Yahyâ Kemâl, music is not the sound of a culture of a civilization. At the same time, it is the aesthetics and essence of civilization. Turkish music has affected Yahyâ Kemâl so much; The names of the poems he wrote were directly related to music. In his poems, he composed composers, usûl’s, instruments, songs and songs belonging to Turkish music. There are about 60 composers who composed the poems of Yahyâ Kemâl. In this study: Source screening and analysis methods were used. For Yahyâ Kemal, music is one of the basic elements in the construction of civilization and culture.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Gülçin Yahya Kaçar

121 342
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Yahya Kemal Ve Türk Mûsikîsi

Yahyâ Kemâl, Türk edebiyâtının ve fikir dünyâsının önemli şahsiyetlerinden biridir. Türk mûsikîsi, Yahyâ Kemâl’in şiirlerini yazmada ilham kaynağı olan en yüce ve etkili san’at dalı olmuştur. Şiirlerinde târihi anlatırken mûsikîyi, mûsikîyi anlatırken bir medeniyeti aktarmıştır. Yahyâ Kemâl için mûsikî sâdece bir medeniyete âit kültürün sadâsı değildir. Aynı zamanda o medeniyetin estetiğidir ve özüdür. Türk mûsikîsi, Yahyâ Kemâl’i öylesine etkilemiştir ki; kaleme aldığı şiirlerin adları doğrudan mûsikî ile ilgili olmuştur. Şiirlerinde Türk mûsikîsine ait bestekârları, makamları, sazları, usûlleri, şarkıları konu edinmiştir. Yahyâ Kemâl’in şiirlerini besteleyen yaklaşık 60 bestekâr bulunmaktadır. Bu şiirlerden pek çok besteler yapılmıştır. Bu çalışmada: Kaynak tarama ve eser tahlîli yöntemleri kullanılmıştır. Yahyâ Kemâl için medeniyet ve kültür inşâsında mûsikînin temel unsur olduğu görüşüne dikkat çekilmiştir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Gülçin Yahya Kaçar

146 104
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Yoksullaştıran Büyüme: Türkiye Örneği

Bir ülkede ekonomik büyüme, dış ticaret hadlerinin bozulmasına sebep olabilmektedir. 1958 yılında Edgeworth; dış ticaret hadlerinde bozulmaların refah düşürücü bir etki gerçekleştireceğini savunarak, yoksullaştıran büyüme tezini sunmuştur. Bu çalışmada; Türkiye açısından yoksullaştıran büyüme kavramı incelenmiştir. Yoksullaştıran büyümenin Türkiye’de ne zamandan beri var olduğu ve sektörlerde yoksullaştıran büyümenin varlığı ve etkilerini inceleyip açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmada zaman zaman Türkiye’de yoksullaştıran büyümenin varlığı görülmektedir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Cemre GÖREN Doç.Dr. HAYRETTİN KESGİNGÖZ

155 317
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 YUNESKO-nun Multikultural dәyәrlәrin qorunması vә tәşviqinә dair fәaliyyәtindә Azәrbaycanın iştirakı

Azərbaycan Rеspublikası dövlət müstəqilliyi bərpa etdikdən sonra beynəlxalq birliklərə və təşkilatlara inteqrasiya olunması beynəlxalq münasibətlər tаriхinin öyrənilməsi üçün əlverişli imkаnlаr yаrаtmışdır. Yаrаnmış bu şərаitdən dəyərləndirərək Azərbaycanın beynəlxalq təşkilatlarla əməkdaşlığının оbyеktiv оlаrаq təhlil süzgəcindən keçirilməsi qаrşısındа durаn əsаs vəzifələrdən biridir. Qədim tarixə malik ölkəmiz tolerantlıq ve multikultural dəyərləri ilə həmişə seçilmişdir. Bu məqsədlə BMT-nin ixtisaslaşmış təşkilatı olan YUNESKO ilə əməkdaşlığı Azərbaycan Respublikasının xarici siyasətində mühüm yerlərdən birini tutur. Mədəni müxtəliflik cəmiyyətin (insanlığın) ən mühüm əlamətlərindən biridir və cəmiyyətin qalıcı inkişfı üçün mühüm faktordur. Ümumdünya İnsan Hüquqları Bəyannaməsi və digər beynəlxalq sənədlərdə elan edilmiş insan hüquqlarının və əsas azadlıqlarının tam həyata keçirilməsi üçün mədəni müxtəlifliyin qorunmasının əhəmiyyəti danılmazdır. Bununla bağlı mədəni özünüifadə müxtəlifliyinin yox olma və ya ciddi ziyan çəkmək təhlükəsinə qarşı imzalanan konvensiyalarda Azərbaycanın iştirakı çox mühüm əhəmiyyət kəsb edir.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Zaur MAMMADOV

110 161
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 «ÓZІN-ÓZІ TANÝ» RÝHANI-ADAMGERSHІLІK BІLІM BERÝ BAǴDARLAMASY NEGІZІNDE OQYTÝ MEN TÁRBIELEÝ EREKSHELІKTERІ

Qazіrgі qoǵamǵa qajettі rýhanı-adamgershіlіktі tulǵa tárbıeleýde oqýshylardyń bіlіmdіlіgіmen qatar, olardyń adamgershіlіk qasıetterіn jetіldіrýge de basa nazar aýdarylady. Adamdy joǵary bıіkten kórsetetіn belgі onyń adamı qasıetі, kіsіlіk kelbetі. Sol sebeptі oqýshylardyń rýhanıadamgershіlіk qalyptasýy memlekettіk turǵydaǵy kelesі mіndetterdіń qatarynan oryn taýyp, atalǵan másele tóńіregіnde týyndaǵan oı-pіkіrlerdі Qazaqstan Respýblıkasynyń «Bіlіm týraly» zańynda «jańa jaǵdaılarǵa saı bіzdіń bárіmіzdі alańdatatyn másele – bіlіmdі, kásіbı daıarlyǵy bar adamdy tárbıeleý ǵana emes, qoǵamdyq ómіrdіń barlyq salasynda ulttyq jáne dúnıejúzіlіk qundylyqtardy qabyldaýǵa qabіlettі, rýhanı adamgershіlіk múmkіndіgі mol tulǵany qalyptastyrý bolyp tabylady», – dep aıtylýy bekіte túsedі. Sol sebeptі búgіngі oqý-tárbıe úderіsіnde rýhanı-adamgershіlіk bіlіm berý máselesіnde jas urpaqtyń boıynda álemnіń bіrtutas beınesіn qalyptastyrýǵa, olardyń rýhanılyqqa, adamgershіlіkke qyzyǵýshylyǵyn oıatýǵa jáne áleýmettіk belsendіlіgіn damytýǵa basa nazar aýdarylyp otyr. Osy rette, «Ózіn-ózі taný» pánі adamı asyl qasıetterge jeteleıtіn, olardyń tanym deńgeıіne áserlі yqpal etetіn, adamnyń іshkі rýhanı dúnıesіn baıytatyn asa qundy dúnıe. «Ózіn-ózі taný» pánіn qoıylǵan basty talaptardyń bіrі – ómіrden óz ornyn tańdaı alatyn, ózara qarym-qatynasta ózіn erkіn ustap, kezkelgen ortaǵa tez beıіmdeletіn, bіlіmі men bіlіgіn kórsete alatyn, óz oıy men pіkіrіn aıta bіletіn jeke tulǵa qalyptastyryp, tárbıeleýmen erekshelenedі.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Tlegenov Daýlet Bısenbaevıch Gaıbýllaeva S.S.

120 76
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 Сохранение мультикультуральных ценностей ЮНЕСКО и участие Азербайджана в функционировании обнадёживания

Бесспорная роль ЮНЕСКО в решении проблем, возникающих в процессе развития мировых культур. Организация разработала единые стандарты взаимоотношений между культурами, основываясь на глобальный консенсус по отношению принципа равенства культур в своих некоторых документах, особенно в таких как «Декларация о принципе выносливости», «Конвенция о сохранении и обнадёживании культурного саморазвития». В этом направлении Азербайджанская Республика утвердила документы, подписанные ЮНЕСКО, с этой целью президент страны подписал определённый приказ, был организован ряд мероприятий и были проведены соответствующие работы в нашей стране. В настоящее время в рамках конвенции реализуется проект «Культурное разнообразие - наше культурное единство».

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Zaur MAMMADOV

0 0
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 ХХ ҒАСЫР БАСЫНДАҒЫ ҚАЗАҚ ӘДЕБИЕТІ МӘСЕЛЕЛЕРІ 20. Yüz Yıl Başında Kazak Edebiyatı Meseleleri

Қазақ əдебиеті тарихында ең бір елеулі түрлі ізденістер мен қайшылықтарға толы жемісті кезең – ХХ ғасырдың бас кезі. Қазақ əдебиеті тарихын зерттеу мен оқытудың күрделі мəселелері осы кезеңге жинақталған. Мұның басты үш себебі бар. Біріншіден, жазба əдебиеттің мейлінше өркен жайған тұсы; екіншіден, əдеби жанрлардың əр саласында əдеби-көркемдік ізденістердің белең алған тұсы; үшіншіден, əр түрлі əдеби ағымдар мен бағыттардың айқындалған кезеңі.

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Nazira Dassonova НАЗИРА ДОСАНОВА

119 144
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 ХХІ ǴASYRDAǴY BILIM MAZMUNY JÁNE JAŃǴYRÝ PRINTSIPTERI

Ǵylymı ındýstrııanyń aıqyn basymdyqpen qaryshtaı órkendeý jaǵdaıyna oraılas memleketіmіzde ınnovatsııalyq betburystarǵa basa nazar aýdarylýda. Máńgіlіk myzǵymastaı bolyp kórіngen keńestіk qurylymnyń tarıh sahnasynan bіrjolata yǵysýyna serpіn bolǵan táýelsіzdіgіmіzdіń arqasynda Qazaqstan eń aldymen saıası jáne ekonomıkalyq reformalardy júzege asyrýdyń alańyna aınaldy. Uly dala tósіn yntymaq pen berekenіń qut mekenіne aınaldyrǵan Qazaqstan halqynyń bіrtutas qoǵam bolyp bіr qoldyń salasyndaı jumyla kúsh bіrіktіrýіnіń nátıjesіnde qyrýar qıyndyqtardy eńserіp tastadyq. Eńselі eldіk, kemel keleshek jolyndaǵy sol ekpіndі betalys búgіngі jańa tarıhı beles – «Rýhanı jańǵyrý» kezeńіne ulasyp otyr. Mundaǵy eń basty másele yqylym dáýіrlerden jalǵasyp kele jatqan dástúrlі dúnıetanym órіsіnde nárlengen ulttyq sanany jańǵyrta otyryp keleshekke nyq qadam jasaý. Sol arqyly básekege qabіlettі, kez-kelgen jaǵdaıdy pragmatıstіk turǵydan saralaýǵa beıіm, jalpy alǵanda ulttyq bіregeılіgіmіzdі arttyrýǵa ózіndіk úles salmaǵyn qosa bіletіn qoǵam múshelerіn qalyptastyrý túpkіlіktі eldіk múddemіzge aınalyp otyr. Qoryta ХХІ ǵasyrdaǵy údemelі zaman talabynan týyndap otyrǵan bіlіm mazmunyn jańǵyrtý máselesіnіń aýqymy óte keń. Onda bіlіm berýdegі basty qozǵaýshy kúsh – ustaz tulǵasynan bastap, tárbıe men bіlіm mazmunynyń ózara sabaqtastyq jelі quraıtyndyǵyn ańǵardyq. Árıne, bulardyń árqaısysy óz aldyna jeke-dara arnaıy taqyryp retіnde qarastyrýdy talap etedі. Eń bastysy bіlіm berý mazmunyn jańǵyrtý degen uǵymǵa – ustaz tulǵasyna tán quzyrettіlіkterdіń aıqyndalyp jáne solardy jetіldіrý máselesіnіń de ǵylymı júıede qarastyrylýy qajet ekendіgіn ańǵartýǵa talpyndyq

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Nýrpeısov Mýhametjan Kenjetaevıch

116 59
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English
2018 ‘Ilm-I Umran’ of Ibn Khaldun and ‘Sociology’ of Durkheim’s Methodological Comparative Analysis

Ibn Khaldun has repeatedly taken the title of ‘Founder of Sociology’, in fact, it was the founder of a different discipline than ‘Sociology’. When Ibn Khaldun establishing ‘Ilm-i Umran’, he has placed his method on solid pillars. Ibn Khaldun, is considered a “method invertor” who deals with rationalism an empiricism skillfully synthesizing success, handles causality within the framework of ‘Sunnetullah’ concept, and evaluates human societies from realistic windows as a review object, evaluates the economic relations as a dominant factor in a dialectical way. Durkheim, while establishing sociological thinking, method is critically valued. In Durkheim, ‘social facts’ as things, objectively assessed, the handling of social facts on the basis of casuality, the fact that observation based on realistic windows and social facts are external to the individual, constitute pillars of method. In this sense, the comparative analysis of the two founding figures Ibn Khaldun and Emile Durkheim, is important

International Congress of Human and Social Sciences Research
İTOBİAD

Sefa Altay

201 93
Subject Area: Social Sciences Broadcast Area: International Type: Oral Paper Language: English